Gecenin sessizliğinde; yol dil bilmediğimiz yabancı bir ülkede tanımadığımız ancak biri telefon irtibatıyla bizleri beklentisiz yalnız Türkiye’den oralara eğitim sevdalısı insanların halini hatırını sormak, dertlerini paylaşmak, kurban hediyelerini Allah rızası için takdim etmek üzere orada bulunmanın hatırına; güler yüzlü eğitim sevdalısını görmek hem bizi sevindiriyor, hem de bizi duygulandırıyor. İyi ki varsınız gönül erleri.
Bizleri bir transport’la yaklaşık 30.dakika karanlığı aydınlatan sıcak ilgi ve alakalarıyla Feza Türk okula götürdüler. Sabah namazından sonra kısa bir istirahat edildi.26 Ekim Afrika’nın Kurban Bayramı 1.günü olduğundan 07.30’da bayram namazını yaklaşık 400 kişilik misafir grubu ile gurbette olmanın garipliği ile namazı kıldık. Sonrasında bayramlaşma ve kahvaltı yapıldı. Götürdüğümüz kurban vekaletlerini ve ücretlerini görevli kişiye verdik ve bizzat kendimiz isimleri okuyup kayıtla kesimleri yaptırdık.
Kimler vardı; Almanya’dan, Fransa’dan, Ankara’dan, Bilecik’ten, Bozüyük’ten, Bursa’dan, İstanbul’dan, Sakarya’dan… Daha tanışmadığımız dünyanın dört bir yanından sefere çıkılmış yokluk ve yoksullukla mücadele eden kara kıtaya et dağıtımına başlandı.
Dünyanın 123 ülkesine ve Ülkemizin doğusundaki 10 iline insanlar arasındaki mesafeleri kurban etmek üzere fedakâr, cefakar, samimi Türk insanları; ailelerini ve sevdiklerini geride bırakarak barış türküleriyle insanlara insanlık değerlerini taşımak üzere yola çıktılar.
Kurbanın Hakka yakınlaşma vesilesi olduğu gibi halkada yakın olmaya çok güzel bir yol oldu.
Tanzanya 45 milyon nüfusu ve Türkiye topraklarının 1,5 kat büyüklüğü olan doğu Afrika ülkesi. Alman ve İngiliz sömürgesinde bulurmuş. 1964 yılında bağımsızlığını kazanmış yer altı zenginliği çok olan fakat kendisi zenginliğini değerlendiremediği için fakirliği %70 halkın yaşadığı ezilmişi kabul etmiş bir ülke. İngiliz sömürgesini sadece maddi sömürü ile yetinmemiş Afrika’nın inanç ve değerlerini de değiştirmiş. Tanzanya’nın %70 Müslümanken şu anda %70 Hıristiyan olmuş durumda.
Afrika bir milyar nüfusu ile beş milyar nüfusa bakacak zenginlikleri var. Kıymetli madenler, kıymetli taşlar ve petrolü olmasına rağmen elektriği olmayan ülke olduğu gibi Tanzanya’nın bazı bölgeleri karanlıkta yaşıyor. Tanzanya’nın %10 çok zengin %90’ı açlıkla boğuşuyor. Kara tenli Müslüman Tanzanyalı kardeşlerimiz açlığa, sefalete ve sahipsizliğe itilmiş. Temizlik yok. Eğitim yok. Yaşam tarzları rikkate dokunacak durumda olan Müslüman neyin temsilcisi olabilir ki.
Tanzanya gezimizde kimsesizler bakımyurduna gittik. Bakımyurdu demeye bin şahit lazım. Tahmini 5 ila 15 yaş Aralığında 80 çocuğun kaldıkları yer pis kokulu ahırdan farksızdı. Temizlik yok ilgi ve alaka yok. Sokaktan farksız bir ortamdı. Bizler ziyaretimizi kısa kesip ayrıldık. Çünkü durulacak ortam yoktu.
Türk okulları ülkede destan yazıyor. 1996 da ODTÜ’den mezun olan bir delikanlı kendi bahtına düşen Tanzanya’ya yalnız olarak yollara düşer. Tanımadığı dil ve yo bilmediği gittiği ülkede bir Türkle tanışır ve bir otele yerleşir. Yanındaki parası tükenmeye başlayınca camide yatıp kalkmaya başlar. Kurduğu dernek kimliği ile yetkililerle okul açma isteğini belirtir. Başta çok genç olduğundan isteği dikkate almayan yetkililer okul projesini ısrarla sunmasının neticesinde okul için 60 dönümlük arsa verilir ve tapusu alınır. Ancak arsa birileri tarafından parsellenip satılmış ve evler yapmışlar. Arkadaşlar tapuyu gösterince taşa tutulmuşlar. Canlarını zor kurtarınca konu mahkemeye taşınır. Yalnızlık ve gurbet işi zora sokar. Ama kimsesizlerin kimsesi Allah var ya yetmez mi? Arsayı satanda, mahkemeye verende ölür. Avukat davadan vazgeçer ve dava düşer.
Altmış dönümlük araziye üç okul yapılır bunlardan başka dört okulla birlikte yedi okulda 1700 öğrenciye eğitim verilmekte. Tanzanya’da 1000 tane yabancı misyoner okulu arasında Türk okulları ilk mezun yılında ülkenin ikinci okulu seçilir. Ferdi planda birincilik elde edilir. Dünyada olduğu gibi ülkenin markası olurlar. Başarının sırrı tamamen beklentisiz olma, Allah rızasına kilitlenme, milletin ve insanlığın ıslahını amaç edinme ve bütün bunlar için gerekli fedakârlığı göstermektir.
Tanzanya tropikal iklimi ve meyvesi ile yazın ilk günlerini yaşayan ülke; sömürgeciliğe ve insan kaçakçılığına kurban edilmiş durumda. Gezdiğimiz yerlerde İngiliz misyonerlerinin cirit attığını gördük. Senin dindaşın kardeşin Afrikalının kime emanet. Sen neden yanlarında olmayasın. Hem işine hem aşına hem gönlüne hem de fikrine neden güç olmayasın?
Aydın OSMANOĞLU