1. Haberler
  2. Manşet
  3. “Bir kez yaşayacağımız bu hayatı yaşayabileceğimiz en aziz duygularla yaşayalım”

“Bir kez yaşayacağımız bu hayatı yaşayabileceğimiz en aziz duygularla yaşayalım”

featured

 

 
Kuran-ı Kerim ve mealinin okunması ile başlayan programın açılış konuşması İl Müftüsü Necati Tayyar Taş tarafından yapıldı.
Taş, yaptığı konuşmada şunları aktardı:
“Mevlamız kitabı keriminde buyuruyorlar ki, 'Allah ve melekler Muhammed'e salat ve selam ederler. Ey inananlar, sizde Muhammed'e salât ve selam edin.' Cihanın habibi bir hadis-i şeriflerinde buyuruyorlar ki, “Benim ismi celilimi duyup da bana salatü selam getirmeyenin burnu yerlerde sürtünsün, yüzü yerlere sürünsün.” Ümmeti Muhammed, cihanın habibi edibinin mübarek isimlerini duyduğunda sağ ellerini sol göğsünün üzerine koyarak ona salâtı selam getirirler. Salatü selam, cihanının habibi edibinin şerefini şahsiyetini, getirdiği davayı ufuklara taşımak, yukarılara çekmek. Şimdi burada bir ikilem var. Nasıl oluyor da cihanın habibi edibinin şerefini yücelten insanlar dünyada çok yüce değiller. Bu bir paradoks değil mi? Allah'ı, peygamberi, dini, kitabı, tarihi yüce olan bir ümmete cüce olmak yakışır mı? 
Biz bu programlarda ve buna benzer bütün programlarda dikkat ederseniz hep anma tabirini kullanıyoruz. Kutlu Doğum'u Anma. Hep programlarımızın isimleri anmadır. Bilerek ve bilmeyerek programlara böyle bir isim vermişiz ve cihanını habibi edibini de her sene anıyoruz. Salât ve selamın manası bu değil. Efendimizin mübarek ismini duyunca Allahümme Salli Ala Seyidina Muhammedin ve Ala Ali Seyyidina Muhammed diyoruz. Ama biz bununla meseleyi bitiriyoruz. Anma programı derken işinde biraz kolayına kaçıyoruz. Hâlbuki bu programların adı niye acaba bilerek bilmeyerek anma programı demişiz de niye bilerek bilmeyerek Hz. Muhammed'i anlama, tanıma, yaşama programı dememişiz. Hâlbuki bizim huzurumuz, sükûnumuz, Hz. Muhammed'i anlamakla, anlatmakla, tanımakla, tanıtmakla, yaşamakla, yaşatmakla mümkün olacaktır. Ümmeti Muhammed, Hz. Muhammed'i anlama, tanıma, yaşama ve yaşatmaya mecburdur.”
Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı gecede yaptığı konuşmada şunları aktardı:
“Meleklerin etrafında pervaneler gibi döndüğü, güllerin sultanı efendimize salât ve selam olsun. Sağlık ve afiyet içerisinde Peygamber Efendimizin kutlu doğumlarının yeni bir yıldönümüne daha eriştik çok şükür, birlik ve beraberlik içerisinde umuyoruz ki nicelerine ulaşmayı ve ömrümüz tükendiğinde efendimizin sancağı altında buluşmayı mevlam nasip etsin bizlere.
Kendisine kâinatın tüm nimetleri verildiği halde yinede ümmetim diyen sevgi, kardeşlik ve merhamet peygamberi. Aklın ve bilimin ışığında Peygamber Efendimizin iyi anlaşılması, ondan gelen mesajların yaşantımıza doğru bir şekilde nakledilmesi gerekir. Peygamber Efendimiz bizler için Kur'an'ın adeta yaşayan bir örneğidir. Kur'an, bizleri onu örnek almaya çağırır. Çünkü bizler; onun sünneti etrafında toparlanıp bilinç ve kimlik kazandık.
Umudumuz yıkımlardan, hasetlerden, iftiralardan, yalanlardan, çekişmelerden uzak bir yaşam. Umudumuz küçük yaştan başlamak kaydıyla yüreklerimizdeki inancın sağlam temeller üzerine atılması, efendimizin sünnetini yaşamak ve yaşatmak. Sevincimiz; Kâinatın efendisi etrafında lütfu keremiyle bir olmak. Umudumuz; Sözde değil, özde kardeş olmak.”
Vali Yardımcısı Eflatun Can Tortop, yaptığı konuşmada Kutlu Doğum Haftası'nın uzun yıllardan bu yana büyük bir coşkuyla kutlandığını ve kutlanmaya devam edeceğini belirterek şöyle devam etti: “Peygamber sevgisi milletimizin gönlünde yer etmiş, çocuklarımızda, Mehmet, Mustafa, Ahmet isimleri onun hatırası olarak verilmiştir. Bu müstesna gecede kendisini anmak için bir araya geldiğimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, yozlaşmış ve çürümüş kurum ve kuralları yeniden düzenleyerek yepyeni bir toplum inşa etmiştir. Hepinizin bildiği gibi bu dönem insanlık ve medeniyet tarihinde asrısaadet olarak anılmaktadır. Hz. Peygamber insanlığa rahmet olarak gönderilmiştir. Bize düşen onun evrensel ilke ve prensiplerini iyi anlayarak uygulayarak yeterince yararlanmak olmalıdır. Özünde sevgi, hoşgörü ve adalet olan bu değerler huzurlu bir toplum yaşamının da yegane anahtarıdır.”
Bilecik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan, “İlahi Mesaj ve Hayatın Anlamı” konulu konferansta katılımcılara şunları aktardı:
“14 asır evvel yine böyle bir geceydi. Zulmet her tarafı kaplamıştı. İnsanlar bunalmıştı, dünya kararmıştı. Umutsuzca kalabalıkta bekliyorlardı. Bir gün ansızın tepelerin arasından 40 yaşlarında bir adam biraz yorgun, biraz telaşlı, biraz bıkkın çıkageldi. Ve o insanlara dedi ki, 'Hüzünlenmeyin, mahzun olmayın. Sizin için kurtuluş yakındır.' İnsanlar ona güvendiler, bizler ona güvendik. Bu insan bizler gibiydi. 'Sizin gibi bir beşerim. Benim sizden farkım yok.' diyordu. Ama biz ona tarihi ve kâinatın yaşadığı, 'En güvenilir' ismini verdik. 'Emin' ismini verdik. Muhammed-ül Emin dedik ve ona inandığımız için Allah'a ve Kur'an'a inandık. 
Tarihte kaydı olmayan küçücük bir kasabadan çıkan ümmi ve yetim bir insan, tam 40 senede Hicaz Yarımadası'nın efendisi, 80 senede de cihanın efendisi olup bütün gönülleri fethetmişti. Bizans'ın ve Sasaniler'in bütün ihtişamına rağmen Çin'den İspanya kıyılarına kadar o uçsuz bucaksız toprakları bir insan elinde baştan sona fetheden bir kılıç değildi, baştan sona fetheden askerler değildi. O mesajdı, o mesajın gücüydü. Çünkü doğrudan gönüllere hitap ediyordu. Aradan yüzyıllar geçmiş olmasına, o topraklarda izimiz kalmamış olmasına rağmen hala orada insanların o kutlu zamanları hatırlıyor olması, bu mesajın insanlık açısından ne anlama geldiğini gösteriyor olması çok önemlidir. 
Kim Allah'a dost gayesinde teslim olursa ondan başka dost yoktur. Yeryüzünde hiçbir dost O'nun dostluğunun yanında fayda etmez. Bütün cihan bir araya gelse O'nun yanında fayda etmez. Ama O, sizin dostunuzsa zindanlar sizin için saray olur. Bizim ecdadımız bu duyguyu tatmış, cihana tattırmış idi.
Kur'an Allah'ın bize bir mesajı. Onu duvara asıp saygı göstermek için değil hayatımızı yaşarken rehber edinmemiz için gönderdi. Unutmayın ki, kâinatta olan her şey Allah'ın ayetidir. Bizlerde Allah'ın ayetiyiz. Eğer biz bakmayı bilirsek hayatın anlamını orada görürüz. İşte kaybedilen, insanlığın muhtaç olduğu bakış açısı bu. Gönlümüzle bakabilmek. Gönlümüzle baktığımız zaman Ulu yaratıcıya bir anlamda nazargah olan gönlümüzle bakabildiğimiz zaman baktığımız her şeyde hayatın anlamını görürüz ve şunu fark ederiz. İki kapılı bir handa giriş ve çıkışımızın arasındaki mesafe, doğduğumuzda kulağımıza okunan ezan ile ölümümüzde kılınan namaz arasındaki vakit kadardır. Ve bu ikisi arasında yapabileceğimiz en aziz iş iyilik adına kendi sahip olduğumuz imkânlar çerçevesinde insanlığın ve eşyanın iyiliği adına yapabileceğimiz adına her neyse odur. Kimi zaman bir sokak hayvanına verilecek bir ekmek, kimi zaman bir öğrenciye burs vermek, kimi zaman şehrimize gelen öğrencilere kendi çocuğumuzmuş gibi muamele etmek. Çünkü onların bize emanet olduğunu bilmek demek. 
Dünyanın en güçlü insanları sizsiniz çünkü siz kâinatın sahibinin doğrudan himayesi altındasınız. Tüm dünya bir araya gelse size hiçbir şey yapamaz. Artık egemenler hayatın varlığının tam merkezine çıkar, menfaat, gurur ve iktidarı yerleştirdi. Aklınız varsa kaçın, aklımız varsa kaçalım bunlardan. 
İnanıyorsanız zafer mutlaka sizindir. Aramızda mutlaka hakkı ve sabrı tavsiye edenler bulunsun. Onların sayesinde bu sancak göklerde dalgalanmaya devam edecek. 
Bir kez yaşayacağımız bu hayatı yaşayabileceğimiz en aziz duygularla yaşayalım. Onun için bu kutlu doğumlar bizlerin hayatında yeni milatlar için vesile olsun. Haklı olduğunuzu düşündüğünüz anda bile geri çekilin. Hiç kimseyi kırmayın. Bilin ki kırdığınız aslında bir insan değil, kırdığınız bir efendinin kulu. Ama adaletten taviz vermeyin. Hayatı yaşanabilecek en kolay şekilde yaşayalım. Yani dürüstlükle yaşayalım. Bizi yolumuzdan çevirmek için dünyaları vermeyi teklif etseler bile elimizin tersiyle geri çevirelim. Hakk'tan gayrı hiçbir kapıdan geçmek için eğilmeyeceğiz ve göreceksiniz ki bütün kapılar sizin geçmeniz için yükselecek. Çünkü siz doğrusunuz, çünkü siz hayatınızın anlamını keşfetmişsiniz.”
Konuşmaların ardından plaket takdimi ile program sona erdi.