Bir milletin değişmeden, başkalaşmadan kendi olarak kalabilmesi; milli ve manevi değerlerini gelecek nesle intikalle emanet etmesine bağlıdır.
Değerlerin emanetçisi neslinde değerleri taşıyacak kıvamda olması gerekir. Güller gül bahçelerinde yetişir. Güller mahir bahçıvanlara emanet. Ak çağ ak nesille yaşanır. Altın nesil sarrafların elinde hazırlanır.
Bilecik istasyonunda yaşlı anne torununu cankkakeleye uğurlarken ona: evladım babanı dimatokada, dayılarını şibkada ve ağalarını başka cephelerden unuttum. Sen benim kalan tek can yongamsın. Minareler ezansız, camiler kuransız kalacaksa sende git. Deyip ilave ediyordu düşman köyümüze ayak basıp namusumuza el atacaksa sende git deyip. Değerlerin mücadelesi için erkek evlatlarının hepsini cepheye göndermişti.
Çanakkale yedi düelle; Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela… analtı milletin haçlı zihniyeti ile boğazımıza gelip midemizdeki rızkımıza göz dikdikleri savaşın adıydı. Dokuz cephede mücadele verecek osmanlı henüz mücadeleden yeni dönmüş ve yorgundu.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Ferdinand'ın bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi; Avusturya'nın 28 Temmuz 1914'te Sırbistan'a seferberlik ilanının ardından 1. Dünya Savaşı başlamış oluyordu. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya'dan oluşan üçlü İttifak Devletleri, bir yanda da İngiltere, Fransa ve Rusya'dan oluşan Üçlü İtilaf Devletleri sonunda Avrupa'yı ikiye bölmüşlerdi.
Birinci Dünya Savaşı'nın patlamasının ardından Osmanlı Devleti önce İtilaf Devletleri ile birlikte olmaya niyetlendiyse de, Rusya'nın bu duruma soğuk bakması Osmanlı'yı Almanya'ya doğru yönlendirdi ve 2 Ağustos 1914'te yapılan gizli bir antlaşma ile Alman-Türk ittifakı kesinleşti. Bu antlaşmadan osmanlı resmi makamları habersizdi. Osmanlı; 10 Ağustos 1914'te İngiliz donanmasından kaçan GOEBEN ve BRESLAU adlı Alman savaş gemilerinin boğazlardan geçmesine izin verir ve boğazları tüm yabancı gemilere kapatır. Böylece, Yavuz ve Midilli adı verilen bu iki savaş gemisi Osmanlı Donanması'na katılmış olur. Böylece Osmanlı Devleti de sıcak savaşın içine çekilmiş olur.
Bu destan; imanın, irfanın, islamın, ecdadın ve maneviyatın; maddeye, tekniğe, tanka, topa ve avrupaya karşı verdiği zaferin adıdır. Bir metrekareye altıbin merminin düştüğü yerdi. Havadaki mermilerin birbirini havada vurduğu yerdi.
Bu destanda müttefik dostluğuda yoktu. Mehmet AKİF ERSOY Almanyada savaş intibalarını yerinde tesbit ederken kilise canlarından can seslerini duyar. Almanlara sorar bu sevinç zafer sevincimizin işaretimi? Cevapları: Osmanlıkdaki kanal cepesi hiristiyan dünyasının eline geçti sevinçimiz ondan. Nitekim müttefik bile gerçek dost değildi.
Nitekim 3 Kasım 1914 başlayıp 9 Ocak 1916 da biten destan 14 ay 6 gün sürmüştür. Deniz ve kara mücadelemizde 253.000 kaybımız varsa bunda müttefiğimizn yanlış savaş plan ve taktiğinin etkili büyüktür.
18 Mart'a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi. Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1. Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu. Düşman gemileri demirden yürüyen kalelrdi âdete. Toplarının menzili yaklaşık 24 km. bizim tanylardaki toplarımız ancak 12 km'yi vurabiliyordu. Düşman birlikleri tabyalarımızı vura vura ilerlediler. Nihayet koca seydin bulunduğu tabyada vurulmuş, 16 kişinin bulunduğu askerden 3 kişi kalmıştı. Koca Seyit boğazı geçmekte olan düşman filosunun görmekte ve kollarını makas gibi gerip Çanakkale geçilmez diyecek ama nasıl! Top arabası kırılmış sebeblerin bitti andır. Annesini oğlum zorda kalır çaresizlik yaşarsan şu Duayı yap demişti. Koca seyit Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyül Azîym Duasını bütün samimiyetiyle allaha sığınarak yapar ve 275,5 kğ mermiyi sırtı alır ve üç basamak çıkarak mermiyi topa sürer ve ateşler. Mermi en biyük düşman gemisinin dümenine isabet eder ve vurulan düşman gemisi etrafında dönmeye başlar etrafındaki gemileride tahrif eder. Büyük yara alan düşman birlikleri toparlanıp tekrar boğazı geçmeyi düşünür ve beş çayını İstanbulla içmeyi düşünürler. Ancak hesap etmedikleri birşeyler vardı Cavat paşanın koyun paraleline döşediği Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayına takılan düşman filosu ard arda yara alıp. Çanakkaleyi geçemezler. Churchill'in Biz türklerle değil onların Allahıyla savaştık ve yenildik. İfadesi düşmanın bir planı vardı ama Müslümanların Rabbisininde planı vardı ve düşmanı mağlup etmişti.
Denizden geçemeyen düşman karadan Gelibolu yarımadasını işgal etmek ve çanakkaleyi almak istiyordu. Ançak Yahya Çavuş bir takımla1500anzaklıyı durdurmuş. Anzaklılar 25 Nisan sabahı Atalarının karaya çıkışını heryıl canlandırmak için binlerce km uzaktan gelip dedelerine sahip çıkarken bizler kendi destanımızı ne kadar geçliğimize yaşatıyoruz?
Çanakkale destanı Osmanlının avrupaya insanlık dersinin verildiği yerdir. İnsanlığın vahşete, maneviyatın maddeye, Faziletin ve ahlakın şeytan ve taraftarlarına galip gelidiği yerdir.
Netice itibariyle; birileri tarihi yapar, birileri yazar, birileride okur ve sahiplenir. Zannediyorum en kolayı bize düştü. Tarihe not düşen ecdadın mesajını neslimize anlatmakta biz türk milletinin görevi olsa gerek.
Kaynak: Haber Merkezi