1. Haberler
  2. Manşet
  3. HAKİKAT YOLU

HAKİKAT YOLU

featured

 

Sofilerce hakikate 2 yolla ulaşılır. Biri sohbet diğeri hizmettir.

    Sohbet; İç ve dış dünyanın keşfi, tanınması, bilinmesi ve görünmesi için yapılan fikri bir amaliyedir. Sohbetteki enginlik, zenginlik, huşu ve cezbe insanı alır olması gereken dünyasına götürür. Götürürde görünmezlere perde aralar. Gönül ne kahve ister ne kahvene gönül muhabbet ister kahve bahane denir ya işte aranan ondur aslında. Gönlün ihtiyacı ve aradığı;gönüller sultanı gönüllerin sahibi, gönüllerin tasarlayıcısı ve sonsuzluğun sahibi sohbeti canan’ın sahibi Allah (cc)’dır. Yoksa gönül ne madde ile ne dünya ile nede nefsin istek ve baskıları ile tatmin olur.

    Sohbetten yoksun kişi çölde susuzluktan kavrulmuş insan gibidir. Sohbet dertleşme, paylaşma, hasbihal ve aradığını bulmak ise sohbet zemini ve mekânı da idaele uygun olması gerekmektedir.

     Sohbetimize dış dünyayı seyahatle başlayalım. Masmavi gök kubbe kusursuz bir damın altında bir milyon civarı canlı ve cansız varlık insana gülümsemekle beraber, üzerlerinde taşıdıkları mana ve mesajları okumamızı istemektedirler. Semadaki güneş, ay, yıldızlar, galaksiler ve nebüleler baş döndüren sistemli vazife görmeleriyle dünyanın dengesini yaşanır olmasına hizmet etmektedirler. Acaba bizler hangi birimiz bilerek ve hangi sermeya ile varlığı kendi hizmetimize tayin ettik! Hizmetimizde bulunan güneşe bir gazer edelim: Dünyaya uzaklığı 149,5 milyon km. biraz yakınlığı veya uzaklığı dünyamızı yaşanır olmaktan çıkarır. Güneşin etrafı ozon tabakası ile çevrili filtre görevi yaparak zararlı ışınları ve gazları engellemektedir. Faydalı ve ihtiyacımız olan ışınları göndermektedir. Güneş bir gün şu dünya üzerine doğmam dememektedir. Güneşin batışı âlemin karanlığa mahkûm olması demektir. Güneşin doğuşu yeni bir günün müjdesi ile birlikte yedi rengi ile âleme (varlığa) renk çalmakta. Bununla dağlarda, ovalarda ve obalarda renk renk çiçekler, bitkiler, böcekler, kelebekler daha nice canlı varlık üzerlerinde taşıdıkları şaheser güzellikleri ile bizleri kendilerine hayran bırakıyorlar.

      Aslında bütün bir varlık pul pul desen desen üzerlerinde taşıdıkları rengârenk elbiseleri ile bir dokumacıyı bir tasarlayıcıyı ve her baharda âlemi süsleyen her şeyin sahibi Allah’ı (c.c) anlatmaktadır.

      Güneş Dünyadan yaklaşık bin kat büyük top güllesinden yetmiş kat hızla kendi yörüngesinde hareket bize hizmet veren ateş topudur. Adeta bir lamba gibi dünyamızı aydınlatıyor. Bir soba gibi ısıtıp sebze ve meyvelerin olgunlaşmasını sağlıyor. Yani varlığın meyve vermesine sebep oluyor. Varlığın varlık cilvesi göstermesine sebep oluyor. Âlemin insanoğluna ellerindeki meyveleri ile ürünlerini takdim etmesine sebep oluyor. Evet, bütün bu baş döndüren âlemin arızasız işlemesi sebeplerin arkasındaki gücü ve sahibi hatırlamamızı ve ona karşı görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmemizde bizim görevimiz. Mevlana ne olursan ol gel demiş ama önce kendine gel demiş. Bu anlamda;

       Bütün bu nimetle karşı nimetlerin sahibi bizde üç şey istiyor. Zikir, Fikir ve Şükür. Zikir: Nimeti başında Bismillah. Fikir: Nimetlerden istifade ederken vereni düşünmek. Şükür: Nimetler için verene Hamd ekmektir. Vesselam.

Aydın OSMANOĞLU