1. Haberler
  2. Manşet
  3. Mehmet Akif Ersoy Yılı

Mehmet Akif Ersoy Yılı

featured

 

2011 yılının “Mehmet Akif Ersoy Yılı” ilan edilmesi nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü’nce, şairin fotoğraf ve hatıralardan oluşan sergi bugün saat 14.30’da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Galeri Salonu’nda açılacak.
Konu hakkında gazetemize düşüncelerini aktaran İl Kültür ve Turizm Müdürü Seyfettin Topsoy “Mehmet Akif Ersoy; Baba tarafından Arnavut, anne tarafından Özbek asıllı Türk olan Cumhuriyet Dönemi şairi, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi, yüzücü ve milletvekilidir” dedi.
Müdür Topsoy açıklamasının devamında şu bilgileri verdi:
Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın güftekârıdır. " Vatan şairi" ve "milli şair" unvanları İle anılır. Çanakkale Destanı, Bülbül en önemli eserlerindendir. 11 Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil'ür-Reşad ) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak I.TBMM'de yer almıştır.
HAYATI;
Mehmet Akif Ersoy, 1873 yılının aralık ayında İstanbul'da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde Sangüzel mahallesinde dünyaya geldi. İlk Öğrenimine Fatih'te başladı. 2 yıl sonra iptidaii (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Dil derslerine büyük ilgi duyan Mehmet Akif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcada hep birinci oldu. Rüştiyeyi bitirdikten 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. 1888'de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının Öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak isteyen Mehmet Akif, Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne kaydoldu Mezuniyetinden sonra Fransızcası'nı geliştirdi. 6 ay içinde Kur'an'ı ezberleyerek hâftz oldu. Hazine-i Fünun Dergisinde 1893 ve 1894'te birer gazeli, 1895'te ise Mektep Mecmuası'nda "Kur'an'a Hitab", adlı şiiri yayınlandı, memuriyet hayatına başladı.
Okulu bitirdikten hemen sonra Ziraat Bakanlığında memur olan Mehmet Akif, memuriyet hayatını 1893—1913 yılları arasında sürdürdü. 1898 yılında Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım'la evlendi; bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, İbrahim Naim, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi.
II. Meşrutiyet'in Akif in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştu. 1913'te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı güden neşriyat şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Sahabettin ile beraber çalıştı. 1916 başlarında Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Arabistan'a gönderildi. Görevi, bu topraklardaki Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtan İngiliz propogandası ile mücadele etmek için "karşı propaganda" yapmaktı. Mehmet Akif, Berlin'deyken heyecanla Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri takip etmişti. On dört ay süren savaşın zaferle sonuçlandığı haberini Arabistan'da iken aldı. Bu haber karşısında büyük coşku duydu ve Çanakkale Destanı'nı kaleme aldı.
 
MİLLÎ MÜCADELE'YE KATILMASI;
Mehmet Akif, oğlu Emin'i de yanına alarak Anadolu'ya geçti. Ankara’ya ise Mustafa Kemâl Paşa'nın daveti üzerine gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya gelen Akif Millî mücadeleye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı.
Ankara'ya geldiği günlerde, Mustafa Kemâl Paşa Konya vali vekiline telgraf göndererek Akif in Burdur milletvekili seçilmesini sağlamasını istemişti. Böylece 1920-23 yılları arasında vekil olarak I. TBMM'de yer aldı. Meclis kayıtlarında adı "Burdur milletvekili ve İslam şairi" olarak geçmektedir.
 
İSTİKLÂL MARŞI'NI YAZMASI;
Aynı dönemde Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiç biri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Akif’in yazacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet Akif in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Millive'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45’te ulusal marş olarak kabul edildi. Akif, ödül olarak verilen 500Iirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar'ül Mesai vakfına bağışladı.
 
VEFATI;
Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan'a, sonra Antakya'ya gitti fakat Mısır'a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı'na gömüldü. Cenazesine resmi bir katılım olmadı ancak büyük bir üniversiteli genç topluluk katıldı. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960'ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi. Mezarlıkta Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey'in arasında yatmaktadır.
 
EDEBÎ HAYATI;
Mehmet Akif, şiir yazmaya Baytar Mektebi'nde öğrenci olduğu yıllarda başladı. Yayımlanan ilk şiiri Kur'an'a Hitap başlığını taşır. 1908'den itibaren aruz ölçüsü kullanarak manzum hikâyeler yazdı. Hikâyelerinde halkın dert ve sıkıntılarını anlattı. Balkan Savaşı yıllarından itibaren destansı şiirler yazmaya başladı. İlk büyük destanı, "Çanakkale Şehitleri'ne" başlıklı şiiridir. İkinci büyük destanı ise Bursa'nın işgali üzerine yazdığı "Bülbül" adlı şiiridir. Üçüncü olarak da İstiklâl Marşı'nı yazarak İstiklâl Savaşı'nı anlatmıştır. "Sanat sanat içindir" görüşüne karşı çıkan Mehmet Akif, dinî yönü ağırlıkta bir edebiyat tarzı benimsemişti. Edebiyat dili olarak Millî Edebiyat akımına karşı çıktı ve edebiyatta batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatışmıştır.
 
ESERLERİ;
Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 7 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm".
Kitap: Safahat (1911) – 44 manzume içerir. Siyasal olaylar, mistik duygular, dünyevi görevlerden bahsedilir.
Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912) – Süleymaniye Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, kürsüde Seyyah Abdürreşit İbrahim'in konuşturulduğu uzun bir bölümle devam eder.
Kitap: Hakkın Seslen (1913) – Topluma İslami mesajı yaymaya çalışan on manzumedir. Ateizme, ırkçılığa, umutsuzluğa çatılmaktadır.
Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914) – Fatih Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, vaizin uzun konuşması ile devam eder. Tembellik, irtica (gericilik), batı taklitçiliği eleştirilir.
Kitap: Hatıralar (1917) – Âkifin gezdiği yerdeki izlenimleri ve toplumsal felaketler karşısında Allah'a yakarışını içerir.
Kitap: Asım (1924) – Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde tasarlanmış tek parça eserdir. Eğitim-öğretim, ırkçılık, savaş vurgunculuğu, batıcılık, gibi pek çok konudan bahseder.
Kitap: Gölgeler (1933) – 1918-1933 arasında yazılmış 41 adet manzumeyi içerir. Her biri, yazıldıkları dönemin izlerini taşır. Üç ianesi ayet yorumu şeklindedir.
Kitap: Safahat (Toplu Basım) (ilki 1943) – 6 Safahatı'ı bir araya getirir. 1943'teki toplu basımının sonuna Akif in hayattayken basılmamış şiirlerini içeren Damadı Ömer Rıza Doğrul tarafından bir araya getirilmiş 16 manzumeden ibaret Son Safahat başlıklı bölüm eklenmiştir.
 
2011 MEHMET AKİF ERSOY YILI
Mehmet Akif Ersoy’un ölümünün 75. Ve İstiklal Marşı’nın Kabulünün 90. Yılı olması nedeniyle 2011 yılı T.C. Başbakanlığı tarafından  “Mehmet Akif Ersoy Yılı” olarak kabul edilmiştir. Yıl boyunca yapılacak çalışmaların sorumluluğu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilmiştir. Bu nedenle Bakanlığımız Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü’nce şairin fotoğraf ve hatıralarından oluşan sergi 17 Ekim 2011 pazartesi günü saat 14.30’dan itibaren İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzce de Galeri salonumuzda gösterime sunulacak olan sergi 21 Ekim 2011 tarihine kadar devam edecektir. Sergimize tüm halkımız davetlidir.