BÖLÜM 6: EVİMİZE, YURDUMUZA, RUHSAL DÜNYAMIZA HOŞ GELDİN CEMRE
Eveet, açıkçası pazartesi gününün yazısını iki gün önceden yani cumartesi günü yazıyorum. Bunun böyle olmasının sebebini ise “cemre” denilen kavramın bende oluşturmuş olduğu olumlu bir duygu değişimine bağlıyorum. Sizlerin gayet iyi bildiğini düşündüğüm – en azından benden – benim ise 2 yıl öncesine kadar anlam veremediğim bu kavramdan bahsetmek istiyorum.
TDK’nin çevrim içi sözlüğüne baktığımda “cemre” kelimesi kısaca “sıcaklık yükselişi” olarak geçiyor. Daha çok çiftçilerimizin, dedelerimizin veya ninelerimizin büyük bir ciddiyetle ilgilenmiş olduğu “cemre” kavramından birçok evde olduğunu düşündüğüm gibi bizim evde de bahsi dedem sayesinde açıldı.
Dedem konuşmayı çokça seven biriydi ancak sizinde hak vereceğiniz gibi yaşı ilerledikçe çok sevmiş olduğu bu konuşma eyleminden son zamanlarda uzaklaştı.
Bu uzaklaşmasına ev halkı olarak bizde alışmıştık ki biz bambaşka bir konudan konuşurken “Yahu Cemre düştü be!” diyerek konuyu bambaşka bir yere getirdi.
Cemrelerin düşmesi baharın geldiğini ve havaların ısınacağına işaret olmakla birlikte ilk cemre havaya, ikinci cemre suya, üçüncü cemre ise toprağa düşmektedir.
İlk cemre havaya düştü ve haliyle 3-4 günden bu yana havalar ısınıyor. Bende cumartesi günü öğrencilerimi öğle yemeğine gönderdiğimden dolayı tek başıma sınıfta oturmuş yazacağım yazıyı düşünüyordum ki öğrencilik yıllarım aklıma geldi. Üzülerek söylüyorum dersem yalan söylemiş olacağımdan sizlere dürüst olmayı tercih ediyorum. Öğrencilik yıllarımda havalar ne zaman ısınmaya başlasa bende bahar ve yaz mevsimlerinin içinde barındırdığı “coşku” hali uyanırdı ve derslerden bilinçli bir şekilde uzaklaşırdım. Bu meslek hayatıma dek böyle devam etti ancak meslek hayatının ve büyümüş olmanın getirmiş olduğu sorumluluk duygusu bu coşku duygusunu hissetmemi engelledi. Sanırım benim gibi düşünen birçok kişiden şanslıyım. Öğrenci olmasam da öğrencilik yıllarımda olduğu gibi yine sınıftayım ve yine o coşku duygusuna kavuştuğum için mutluyum. Yani sizin anlayacağınız bundan önceki yazılarımda sezmiş olduğunuzu düşündüğüm karamsarlık hali benden uzaklaştı. O halde bu düşen ilk cemre’ye, “Hoş geldin, sefalar getirdin.” demek istiyorum. Cemre, canım cemrem, canımın içi cemrem; tabiata ve ruh dünyamıza “Hoş geldin.”
Haftaya görüşmek dileğiyle…
Hazar Karaman