1. Haberler
  2. Manşet
  3. Bilecik’te Eskimeyen Düğün Gelenekleri: Davuldan Çeyiz Alayına, Testiden Şehzadeye Uzanan Bir Yolculuk

Bilecik’te Eskimeyen Düğün Gelenekleri: Davuldan Çeyiz Alayına, Testiden Şehzadeye Uzanan Bir Yolculuk

featured

Modern zamanlarda sade nikah törenleri ve salon düğünleri öne çıksa da, Bilecik’in köylerinde geçmişte düğünler adeta birer şenlik havasında, günlerce süren törenlerle kutlanırdı. Her aşaması gelenek ve görenekle örülü bu düğünlerde, hem evlilik hem de sünnet merasimleri toplumu bir araya getirir, nesiller arasında güçlü bağlar kurulurdu.

Bu haberimizde, unutulmaya yüz tutmuş Bilecik düğün geleneklerine birlikte göz atıyoruz.

Kız İsteme ve Söz Kesme

Düğün süreci, perşembe akşamı yapılan geleneksel kız isteme töreniyle başlardı. Erkek tarafı, “Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle…” diyerek söze başlar, yanında kolonya ve lokum getirirdi. Söz kesildikten sonra ağız tatlansın diye baklava ikram edilirdi.

Kıstırma İkramı: Lokumlu Bisküvi ve Çay Geleneği

Düğünlerde misafirlere ikram edilen “kıstırma”, köy düğünlerinin en tatlı detaylarından biriydi. Bisküvinin arasına yerleştirilen lokum, yanında bir bardak sıcak çayla servis edilirdi. Bu sade ama anlamlı ikram, hem gelen misafire hoş geldin demenin bir yolu hem de sohbetlerin tatlanmasına vesileydi. Kıstırma, özellikle düğün evine gelen kadınların ellerinde tepsilerle sunduğu geleneksel bir ikram olarak hâlâ bazı köylerde yaşatılıyor.

Çeyiz Serme ve Çeyiz Alayı

Düğünden birkaç gün önce kız evinde çeyiz serilirdi. El emeği göz nuru danteller, yorganlar, yün yastıklar serilerek komşulara gösterilirdi. Çeyiz alayı günü geldiğinde, erkek tarafı davul-zurna eşliğinde çeyizi almaya gider, eşyalar süslenmiş araçlarla taşınırdı. Bu yolculuk, düğün coşkusunun mahalleye yayılması anlamına gelirdi.

Kına Gecesi: Ağlatan Gelenek

Gelinin baba ocağındaki son gecesi olan kına gecesi, dualar ve türkülerle duygusal bir hal alırdı. “Yüksek yüksek tepelere” türküsü eşliğinde gelin gözyaşı dökerdi. Kına eldivenleri, fesler, pullu bindallılar gecenin olmazsa olmazlarıydı. Kına, hem uğur hem de geleneğin bir parçasıydı.

Tavuk Alma Adeti: Renkli Kostümler ve Şakalarla Dolu Bir Eğlence

Düğünden bir gün önce yapılan “tavuk alma” merasimi ise tam bir mizah ve eğlence şöleni olurdu. Damat tarafı, tavuk almak için gelin evine doğru yol alırken aralarından bazıları kadın kılığına girer, yüzlerine kömürle bıyık çizer, komik kıyafetler giyerdi. Eğlenceye katılanlar çeşitli espriler yapar, kapıda pazarlıklar yaşanırdı. Gelin tarafı, tavuğu hemen vermez, önce bahşiş isterdi. Kahkahalarla geçen bu anlar, düğün öncesi gerginliği alır, herkesin neşesini artırırdı.

Düğün Günü: Damada Tıraş ve Testi Oyunu

Damat, sabah erkenden berbere götürülerek “damat tıraşı” olurdu. Bu da düğünün bir ritüeliydi. Gelin alma sırasında gelinin eline testi verilir, gelin bu testiyi yere atıp kırardı. Testi kırma, hem nazardan korunmak hem de bolluk temennisi anlamına gelirdi.

Takı Töreni ve Eğlence

Düğünün en dikkat çeken anlarından biri olan takı merasiminde, isim okunarak kimin ne taktığı söylenir, herkesin gözünde kalmasın diye not defterine yazılırdı. Ardından halaylar çekilir, Harmandalı ve kaşık oyunu gibi yöresel oyunlarla eğlence doruğa ulaşırdı.

Sünnet Düğünlerinde Şehzade Gibi Geçit

Sadece evlilik düğünleri değil, sünnet düğünleri de görkemli geçerdi. Sünnet olacak çocuklar adeta küçük birer şehzade gibi hazırlanır, mahalleli bu özel güne birlikte hazırlanırdı. Sünnet olacak çocuk, işlemeli pelerin, taç, asalet asaşı ve parlak fes ile süslenirdi. At arabası ya da süslenmiş araçla köyde gezdirilir, arkasından mahalle konvoyu eşlik ederdi.

Sünnet Çocuğu İçin Yatak Süsleme Geleneği

Sünnet düğünlerinde, sünnet çocuğu için özel olarak yatak hazırlanır, süslenirdi. Yatak örtüsü, genellikle parlak renklerle işlenir, üzerine güzel danteller veya el yapımı kumaşlar serilirdi. O yatak, çocuğun yeni bir döneme geçişini simgelerdi. Yatak süsleme, ailenin ve mahallelinin sünnet çocuğuna olan sevgisini, desteğini ve hoş geldin demesinin bir simgesiydi. Bazen yatak, geleneksel motiflerle de süslenir, bu da sünnetin kutsallığını pekiştirirdi.

Mevlit ve Davul Zurna

Sünnet öncesi mevlit okutulur, dualar edilir, çocuklara kısa sureler ezberletilirdi. Ardından davul zurna çalınır, eğlenceler geceye kadar sürerdi.

Sünnet Sofrası: Kazan Kazan Yemek

Etli pilav, nohut, ayran ve irmik helvası gibi yöresel lezzetler büyük kazanlarda pişirilir, mahalleli tabaklarını alıp yer sofrasında bu özel günü paylaşırdı. Etli nohutlu pilav, bu sofraların vazgeçilmeziydi.

Takı Merasimi ve Gece Eğlencesi

Sünnet düğünlerinde de takı takılırdı. Çocuğun cebine altın bırakılır, bazen “ilk parasını kazandı” diye espri yapılırdı. Gece ise halk oyunları, kaşık oyunu gibi gösterilerle sona ererdi.

Geçmişin bu görkemli düğün gelenekleri, bugün hâlâ bazı köylerde yaşatılıyor. Her ritüel, birlik ve beraberliğin, sevincin ve paylaşmanın simgesi olarak hafızalarda yerini koruyor.