Yüzyıllardır birlikte yaşayan Türk, Kürt ve Arap halklarının birlik ve beraberlik içinde olduğu dönemlerde bölgemizde huzur ve refahın hakim olduğu, tarihçilerin yazdığı bir gerçektir.Emperyalizmin Osmanlı İmparatorluğu’nu ve onu oluşturan halkların birlikteliğini parçalama projesi çerçevesinde, Türk, Kürt ve Arap halkları arasında fitne, mezhep ayrılığı, ırkçılık gibi sorunlar yaratılmış; birlik ve beraberlik bozulmuş, bölge büyük bir kargaşa ve kardeş kavgasına sürüklenmiştir.
Başta İngiltere, Fransa ve ABD olmak üzere, bugünkü AB ülkeleri özellikle petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde söz sahibi olabilmek için bu ayrışmalara öncülük etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu parçalanmış, irili ufaklı birçok devlet kurulmuştur. Türk, Kürt ve Arap halkları birbirine düşürülürken, bu ayrışmayı derinleştirecek pek çok katliam ve tutuklama yaşanmıştır.Terör örgütleri, özellikle PKK aracılığıyla Türkiye’de 47 yıldır süren kardeş kavgalarına neden olunmuş, binlerce şehit verilmiş, ekonomimiz büyük zarar görmüştür.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldiği günden bu yana Türkiye’de özerklik tartışmaları sürerken PKK terör örgütüne karşı ciddi bir mücadele yürütmüş, savunma sanayisindeki gelişmelerle birlikte PKK’yı içeride bitirme noktasına getirmiştir. Türkiye, sınırlarımız yanında kurulmak istenen terör devletlerine de izin vermemiştir.Teröre karşı birçok kahramanımızı şehit vererek de olsa büyük başarılar elde edilmiş; sonuçta PKK kendini feshederek silah bırakma noktasına gelmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve halkımızın gözünde en büyük Türk milliyetçisi olarak kabul edilen Devlet Bahçeli’nin başlattığı, Cumhurbaşkanımızın desteklediği ve DEM Partisi ile Kürt kardeşlerimizin ileri gelenlerinin gayretleriyle Terörsüz Türkiye hedefi ortaya konmuştur.
11 Temmuz 2025 Cuma günü, PKK’nın silah bırakmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’den sonra Suriye ve Irak’taki PKK uzantısı örgütler de sürece dahil olmuş ve silah bırakma sürecini başlatmışlardır.
Hepimizin ortak beklentisi; artık şehit haberleri duymadan, Türk, Kürt ve Arap halklarının geçmişte olduğu gibi barış ve kardeşlik içinde bölgemizde yaşamlarını sürdürmesidir.Türk, Kürt ve Arap halklarının kardeşçe yaşadığı; büyük çoğunluğu Müslüman olan bölgemizde, mezhep ayrışmasına girmeden, diğer din mensuplarının da huzur içinde yaşayabileceği bir ortam yaratmak hepimizin hedefi olmalıdır.
Ekonomik anlamda Ortadoğu’da Türk, Kürt ve Arap halklarının birlikte hareket etmesi, İsrail gibi terör devleti niteliğindeki bir yapının bölgemiz için oluşturduğu tehdidin de önüne geçecektir.Son olarak İran’a saldıran İsrail; Gazze, Filistin, Lübnan ve zaman zaman Suriye’ye yönelik saldırılarına ve katliamlarına devam etmektedir. ABD başta olmak üzere AB ülkeleri, katil İsrail’e destek vermeyi sürdürmektedir.
İsrail’in hedefinde İran’dan sonra Türkiye’nin olacağını hem muhalefet hem de iktidar bilmektedir.Bu nedenle, içimizdeki birlik, beraberlik ve kardeşliği pekiştirecek olan bu projeye sahip çıkmalı, Terörsüz Türkiye sürecini siyasi hesaplara kurban etmemeliyiz.
Özellikle sosyal medya ve diğer mecralarda; bu sürecin Türkiye, Suriye, Irak ve tüm bölge halkları lehine sonuçlar doğuracağı unutulmamalı, sürece destek verilmelidir.
Türkiye’de terörü bitiren ve bölgemizdeki terör örgütlerini etkisiz hale getiren Türkiye Cumhuriyeti devlet aklına, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, Terörsüz Türkiye sürecine büyük destek veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve arkadaşlarına, ve tabii ki bu sürecin mimarı olan Dünya Lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, ayrıca sürece destek veren DEM Partisi ve yönetimine, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Unutmayalım:Kimse Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan’dan daha milliyetçi değildir.Kimse onlar kadar devlet aklıyla hareket edecek bilgi ve donanıma sahip değildir. Onlar bu bilgi ve öngörüyle Terörsüz Türkiye sürecini yürütmektedir.İslam dinine göre de süreci yöneten liderlerimize destek olmak zorundayız.Devlet aklı ve Türkiye sevgisi de bunu gerektiriyor.
Münür Şahin – Yeminli Mali Müşavir
