1. Haberler
  2. İlçe Haberleri
  3. Bozüyük
  4. ARILAR GÜLER TEYZE’NİN AİLESİ OLDU

ARILAR GÜLER TEYZE’NİN AİLESİ OLDU

featured

Bozüyük’ün Kandilli köyünde arıcılık yapan 63 yaşındaki Güler Aşık, kovanlara gücü yettiği sürece bakmaya devam edecek.

Eşinden öğrendiği arıcılık bilgisini kendine gelire dönüştürerek işi ilerletmek için devam ettiren Aşık, balı Türkiye’nin her yanına gönderiyor. Eşinin 1 yıl önce kaybeden ama arıcılığı hiçbir zaman bırakmayan Aşık, “Eşim 3 yıl hasta yattı ben hem ona baktım hem de arılara baktım hastaneye çok gidip geldim ama arıları bırakmadım. Bir kızım var üniversiteye başlıyor bu yıl. Arılar bana iyi geliyor, o yüzden hiç bırakmayı düşünmüyorum” dedi.

 

İlçeye 20 kilometre uzaklıkta olan Kandilli köyünde, 20 yıldır eşinin yaptığı arıcılığı, 3 yıl önce eşinin rahatsızlığından sonrası hem eşine hem de arılara tek başına bakmaya başlayan Aşık, geçen yıl eşini kaybettikten sonra uzun süredir yaptığı esnaflığı bıraktı ve kovanlara bakmaya karar verdi. Hayatının büyük bir bölümünü arıların bakımına ayıran Aşık, zamanla arılarla arasında bağ kurmuş ve işine daha çok bağlanmış.

Eşinden kalan kovanlara bakmakla başladığı arıcılığa zamanla daha çok seven Aşık, 160 kovanla bal üreterek sürdürüyor. Bölgede bal sağım sezonunu tamamlayan Aşık, kışlık hazırlıklarına da başladı. Her gün kovanlarının bakımlarını yapmak için gün içerisinde günlük 20 kilometre yol kat ediyor.

Aşık, arıcılığı rahmetli eşinden öğrendiğini ve kadın olarak arıcılık yapmasının da yakınları tarafından şaşkınlıkla karşılandığını bazı insanlar tarafından da takdirle karşılandığını söyledi.

Arıların bakımını tüm yönleriyle öğrendiğini dile getiren Aşık, “Arıcılık artık benim için kolay bir iş, zamanla kendimi geliştirdim. Bal üretiminin yanı sıra arı yetiştiriciliği de yapıyorum. Güzel bakarsan arıcılık kazançlı bir iş. Ürettiğim organik balın tamamını satıyorum, hiçbir katkı maddesi kullanmıyorum. Şuan da 160 kovanım var. Sabah gelirim körüğü yakar, akşama kadar bakımlarını yaparım. Bir günde sadece 15 civarında kovana bakabiliyorum, çok zahmetli bir iş” sözlerine yer verdi.

Aşık, coğrafi özelliklerinden dolayı ürettiği balında hiç katkı maddesi olmadığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bakarım bir kovanda oğulum yoksa, kuvvetli olanlardan alırım ve diğer peteklere koyarım. Hangisi zayıf, hangisinin anası yok, ona ana çıkarttırırım. Sıcakta bakmak zor. Hele bu seneki sıcak daha zorlu geçti. Kolay olmuyor. Çocuk gibi bakmak zorundasın, yoksa hayvandan faydalanamazsın. Devamlı takip etmek zorundasın. Niye çalışamamış?, Bir sorunumu var?, hepsiyle ilgilenmelisin, onları anlamalısın. Onları anlayamazsan bir verim alamazsın. 20 yıl eşimle beraber yaptık. Son 3 yıldır tek başıma yapıyorum. Arıların bakımı, balın üretimi ile zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyorum. Arıları seviyorum, sevdiğim için de bakıyorum. Arılara alıştım, bırakamıyorum. Sevdiğim için zor gelmiyor bana. Onların çalışmasını gördüğüm zaman mutlu oluyorum. O güzel çalışmış, o güzel bal getirmiş, bana huzur veriyor. Sağlığım elverdiği sürece bakmaya devam edeceğim. Ancak yapamayacak duruma gelirsem bu işi bırakırım. Bal süzmede kızım yardımcı oluyor” sözlerine yer verdi.

Aşık, aynı zamanda kendisinin daha öncesinde birçok hastalığı bulunduğunu fakat arılarla uğraşmaya başladıktan sonra iltihaplı romatizmasının kalmadığını. Polen, arıların sokması ve propolisinden faydalanıyorum. Yazın geç gelmesi ve hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerine çıkması bal verimini olumsuz etkiledi. Ama ballarımı ülkenin dört bir yanına satıyorum. Yazı burada geçirdim, her gün ilgilendim.” İfadelerine yer verdi.