1. Haberler
  2. Manşet
  3. Arslanboğa’dan Öcalan çıkışı

Arslanboğa’dan Öcalan çıkışı

featured

Yeniden Refah Partisi (YRP) Bilecik İl Başkanı Cafer Arslanboğa ekonomik krize ve Abdullah Öcal’ın çağrısına yönelik açıklamalarda bulundu.

Arslanboğa, İl Başkanlığı binasında yaptığı açıklamada, “İnsanlarımız, mübarek oruç ayı öncesi hurma, zeytin, kayısı gibi iftarlıkları bile ne yazık ki camın gerisinden, ancak vitrinden izleyebiliyor.” derken terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın çağrısına yönelikte, “Neredeyse ‘Sayın Abdullah Öcalan gelsin, bu işe yardımcı olsun’ denecekti. Bu tavırla işin çözülmesi mümkün değil.” ifadelerine yer verdi.

“RAMAZAN’A GİRİYORUZ, AMA MAALESEF BURUK”

Arslanboğa şöyle konuştu:

Yarın Mübarek Ramazan… Rahmet ve bereket ayına, bu akşam kılınacak teravih namazları, uyanacağımız sahurla merhaba diyeceğiz.

Ramazan’a giriyoruz, ama maalesef buruk ve mahzun bir şekilde… Öncelikle, başta Gazze olmak üzere, Dünyada, milyonlarca Müslüman; toprakları işgale uğramış, evleri başlarına yıkılmış, aç, bir ilaç olarak giriyor mübarek Ramazan ayına.

Yokluklar içinde, yoksul ve çaresiz olarak. Allah’tan, kendilerine ebedi kurtuluş ve huzur diliyor, öz yurtlarında düşman işgalinin bir an önce son bulmasını temenni ediyoruz.

Bununla birlikte bizlerin de, dualarımızın yanında, yapabileceklerimizi yapmamız gerektiğini hatırlatıyoruz. Öncelikle yapabileceğimiz; başta Selamet Derneği olmak üzere, çeşitli yardım kuruluşlarınca başlatılan yardım kampanyalarına zekât, sadaka ve cömert bağışlarla katılmaktır.

Mağdur ve mazlum kardeşlerimizin acısına ortak olmak, taşıdıkları yükün ağırlığını, onları hatırlayarak azaltmaktır.

“RAMAZAN PİDESİ, ET, KIYMA, KURUYEMİŞLER ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR”

Ülkemizde de maalesef, vatandaşlarımızın, Ramazan öncesi ekonomik durumu hiç iyi değil, hiç iç açıcı değil.

Ramazan öncesi iyice tırmanışa geçen gıda fiyatları, dar gelirli ve yoksul milyonlarca insanımızın belini maalesef büktükçe büküyor.

İnsanlarımız, mübarek oruç ayı öncesi hurma, zeytin, kayısı gibi iftarlıkları bile ne yazık ki camın gerisinden, ancak vitrinden izleyebiliyor.

Ramazan pidesi, et, kıyma, kuruyemişler almış başını gidiyor. Sucuğun, pastırmanın televizyon reklamları dışında yüzüne bakılmıyor.

Ramazan fırsatçıları da bu arada işbaşında… Gıda fiyatları, fırsatçıların tekelinde, tırmandıkça tırmanıyor.

 

“BAKAN ÇOK, VATANDAŞIN HALİNİ GÖREN YOK”

Piyasayı kontrol altında tutması gereken Ticaret Bakanlığı da Ticaret Bakanı da ortalıkta görünmüyor.

Tarıma destek sağlayarak, çiftçiye sahip çıkarak gıda arzını yüksek tutması; sebze ve meyve hallerini, toptancıları denetleyerek gıda fiyatlarını kontrol altına alması gereken Tarım Bakanı’nı gören var mı?

Maalesef Tarım Bakanı da Bakanlığı da yok.

Bakan çok, vatandaşın halini gören yok…

Bu şartlar altında Diyanet İşleri Başkanlığımız, çok ince hesaplar yaparak fitre rakamını açıklıyor: Kaç lira? 180 lira. Harca harca bitmez.

Türkiye’nin anlata anlata bitiremedikleri ekonomik ve sosyal gelişmesinden, kalkınmasından, refahından; garip gurebanın, fakir fukaranın payına düşen, 300 gram kıyma parası.

Şimdi gelin, kişi başı 180 lirayla, 4 kişilik bir ailenin, 30 günlük gıda harcamasının, Mübarek Ramazan ayında iftar ve sahur hesabıyla kaç lira tuttuğuna bakalım:

4 kişi 180 liradan 1 sahur 720 lira.

4 kişi 180 liradan 1 iftar 720 lira.

4 kişilik ailenin 1 günlük iftar ve sahurunun toplamı 1440 lira.

4 kişilik ailenin 30 günlük iftar ve sahurunun toplamı 43 bin 200 lira.

“BÖYLE BİR ŞEYİN OLMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Öcalan’ın çağrısına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Arslanboğa şunları ifade etti:

“Abdullah Öcalan’ın affedilmesi ve meclise getirilmesi mümkün değildir. Abdullah Öcalan affedilmek istiyorsa, 40 bin şehit annesine bunu söylemek gerekir. Bunun yolunda yapılması gerekeni de yaparız. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara bir lekesi vardır aslında. Yirmi beş yıl boyunca bu sorunu çözememiş olduk.

Neredeyse ‘Sayın Abdullah Öcalan gelsin, bu işe yardımcı olsun’ denecekti. Bu tavırla işin çözülmesi mümkün değil. Çünkü PYD ve diğer terör örgütleriyle anlaşarak bu işin uzlaşma noktasına varılması mümkün değildir ve herkes de bunu biliyor. Böyle bir şeyin olması da mümkün değildir.”