Bilecik, tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve kültürel mirasıyla göz kamaştıran bir şehir. Marmara Bölgesi içerisinde sayılmasına rağmen dört bölgenin de sınırlarında olması sebebiyle önemli bir yere sahip olan Bilecik, sakin atmosferi, yeşil vadileri ve tarihi dokusuyla adeta bir açık hava müzesini andırıyor.
Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşuna tanıklık etmiş olmasıyla da büyük öneme sahip. Osman Gazi’nin burada kurduğu ilk Osmanlı Beyliği’nin izleri, Bilecik’i tarih tutkunları için özel bir yer haline getiriyor. Şehir, tarihi dokusunu günümüze taşıyan camileri, hanları ve çarşılarıyla adeta bir zaman yolculuğu sunuyor. Bu güzel kentte dolaşmak, tarihi hissetmek, doğal mekanlarında dinlenmek ve kendinizi yenilenmiş hissetmek için sizlere özel işte bazı mekanlar ve geçmişin izleri….
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBESİ
Ertuğrul Gazi Türbesi, Söğüt ilçesinde bulunan ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Ertuğrul Gazi’nin mezarının yer aldığı tarihi bir mekan olması nedeniyle her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Türbe, ilk olarak oğlu Osman Gazi tarafından açık mezar şeklinde yaptırıldı. I. Mehmet (Çelebi) mezarı bir bina içerisine alarak korudu. 1886 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından ise gerekli tamiratları yapılarak günümüz dünyasına kazandırıldı. Türbenin yanında Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında savaşan ve Ertuğrul Gazi’nin kardeşlerinin de aralarında bulunduğu birçok önemli ismin de mezarı yer alıyor. Osman Gazi vefat ettiğinde ilk yıllarda buraya defnedilse de Bursa’nın Orhan Gazi tarafından fethedilmesi sonrasında naaşı bugün bulunduğu yere taşınmış. Ancak Osman Gazi’ye ait yer halen daha mezar taşı ile birlikte yerini koruyor.
Türbe, Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan sekizgen şeklinde inşa edildi. Türbenin içinde Ertuğrul Gazi’nin sandukası, kılıcı, kalkanı ve zırhı sergileniyor. Her gün alp kıyafetli askerler kapısında nöbet tutuyor. Türbeyi ziyaret ettiğinizde Osmanlı’nın kuruluş yılları hakkında net bilgiler edinebilirsiniz. Türbe’nin duvarlarında Kurtuluş Savaşı dönemine ait izleri de görebilirsiniz. O dönem yapılan savaşlarda atılan mermilerin bir kısmı türbenin duvarlarında halen daha duruyor. Türbe, Türk tarihi ve kültürü için önemli bir simge olarak kabul edildiği için ayrı bir öneme sahip. Özellikle TRT’de yayınlanan Diriliş Ertuğrul isimli dizi sonrasında Ertuğrul Gazi Türbesi adeta ziyaretçi akınına uğradı.
ŞEYH EDEBALİ
Osmanlı’nın kuruluş yıllarında önemli roller oynamış bir kişi olan Şeyh Edebali’ye ait türbe, Bilecik merkezde yer alıyor. Kompleks bir yapı içerisinde bulunan Şeyh Edebali Türbesi, Osman Bey’in oğlu Orhan Gazi tarafından yaptırıldı. Ancak yıllar içerisinde unutulan ve bakımsız kalan bu yapı 19. yüzyılda yeniden onarım gördü ve günümüze kadar gelmeyi başardı. Yine geçtiğimiz yıllarda bir çalışma daha geçiren Şeyh Edebali Türbesi, içerisinde müze evi ve caminin yanı sıra misafirlerin dinlenebileceği alanlar da yapıldı.
Türbenin içinde Şeyh Edebali’nin sandukası, kılıcı, tesbihi ve diğer eşyaları sergilenmektedir. Türbe, her yıl binlerce ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor. Türbeyi ziyaret edenler, Şeyh Edebali’nin hayatını, ilim ve irfanını ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna katkısını öğrenebilirler. Türbe, Türk tarihi ve kültürü için önemli bir miraslarından birisi olarak görülüyor. Türbe, Bilecik merkezinde yer aldığı için kolay şekilde ulaşabilir..
ORHAN GAZİ CAMİ
Orhangazi Cami, Bilecik’in merkezinde, Şeyh Edebali Türbesine yakın bir konumda bulunan tarihi ve mimari bir yapıdır. 1392 yılında ibadete açıldığı bilinen cami, Yıldırım Beyazıt döneminde inşa edildi. Dedesi Orhan Gazi adına inşa ettiren Beyazıt, ata topraklarına bu önemli eseri kazandırdı. Cami, Osmanlı Devleti’nin ilk kubbeli camisi olma özelliğini taşıması açısından da son derece önemli bir yere sahip. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğu için, halk arasında Kurşunlu Cami olarak da bilinmektedir. Caminin en ilginç yanı, ilk minaresinin ana yapının 30 metre uzağında, bir kayanın üzerine inşa edilmiş olması. Bunun o dönem neden bu şekilde yapıldığı hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Caminin iki yanında, Sultan II. Abdülhamid döneminde eklenen iki minare daha bulunuyor. 1970’li yıllarda son olarak restore edilen cami günümüzde ibadet için kullanılmaya devam ediyor.
Orhangazi Cami, Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine ait, tarihi ve kültürel bir miras olarak görülebilir. O dönem Osmanlı mimarisi hakkında daha net bilgilere sahip olmamızı da sağlaması açısından önemli bir yere oturuyor. Tarihe yolculuk yapabileceğiniz bu şehre yola çıkmak için Bilecik otobüs bileti linkine tıklayarak biletinizi satın alabilirsiniz.
HAMİDİYE CAMİ
Bilecik Hamidiye Cami, Bilecik’in Söğüt ilçesinde, Osmanlı Devleti’nin son döneminin neo-klasik mimari tarzını yansıtan tarihi ve estetik bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Cami, 1903-1905 yıllarında Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı ve günümüze kazandırıldı. Cami, kare planlı, tek kubbeli ve çifte minareli bir tasarım ile inşa edildi. Caminin duvarları kırmızı kesme taştan, kubbesinin ise kurşun kaplama olduğu görülüyor. Caminin iki minaresi olduğu için, halk arasında “Çifte Minareli Cami” olarak da biliniyor.
Caminin içinde, Sultan II. Abdülhamid’in yaptırdığı Yıldız Çini Fabrikasında üretilen on bir adet hat levhası, caminin mimarisine renk katıyor. Cami, Söğüt ilçe merkezinde, Ertuğrul Gazi Caddesi üzerinde, çarşı içinde yer alıyor. Caminin yanında, aynı dönemde inşa edilen idadi (ortaokul) ve darüleytam (yetimler okulu) gibi eğitim kurumları da bulunmaktadır. Söğüt’te yer alan Hamidiye Cami, Osmanlı Devleti’nin son dönemine tanıklık eden, tarihi ve kültürel bir değer olarak, ziyaretçilerine hem görsel hem de manevi bir zenginlik sunması açısında önemli bir eser olarak görülüyor. Camiyi ziyaret ederken, caminin mimarisini, tarihini ve sanatını keşfedebilir, Sultan II. Abdülhamid’in hayatını ve eserlerini öğrenebilir, caminin huzur veren atmosferinde kendinizi kaptırabilirsiniz.
OSMANLI PADİŞAHLARI ŞERİDİ
Osmanlı Padişahları Tarih Şeridi, Bilecik merkezinde, Şeyh Edebali Türbesinin yanında bulunan tarihi ve kültürel bir yer. Burada, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Ertuğrul Gazi’den son padişah Vahdettin’e kadar 36 padişahın hayatı, eserleri, savaşları ve dönemleri misafirlerin ilgisine sunuluyor. Tarih Şeridi, 140 metre uzunluğunda, 3,5 dönüm arazi üzerine kurulmuş bir açık hava müzesi konseptinde olduğu için de dünyanın en uzun tarih şeridi olması ile de ünlü. Burayı ziyaret edenler, Osmanlı Devleti’nin altı yüzyıllık tarihine tanıklık edebilir, padişahların portrelerini, yaptırdıkları camileri, kazandıkları zaferleri, yaşadıkları olayları öğrenebilir ve Osmanlı kültürü ve medeniyeti hakkında bilgi edinebilirler.
METRİSTEPE ZAFER ANITI
Metristepe Zafer Anıtı, Bozüyük ilçesinde bulunan ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın en önemli savaşlarından biri olan İnönü Savaşları’nın anısına yapılmış bir anıt. Bu anıt, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde gösterdiği kahramanlığı ve azmi simgeliyor. Metristepe Zafer Anıtına Bozüyük-Eskişehir karayolu üzerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Yaklaşık olarak 24 metrelik bir anıtın çevresinde o döneme ait olan ve restore edilen mevziler birçok kişiye duygusal anlar yaşatıyor. Anıtın üzerinde ve çevresinde İnönü Savaşlarına katılan birlikler, komutanlar ve tarihi telgraflarla ilgili rölyefler, heykeller ve bilgiler yer alıyor.
Anıtın yakınlarında ayrıca İnönü Şehitliği bulunuyor. Burada hem Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini öğrenebilir hem de şehitlerimizin ruhuna saygı gösterebilirsiniz. Anıtın bulunduğu tepe, İnönü Savaşları’nın kazanıldığı ve Atatürk’ün İsmet İnönü’ye “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz” diye yazdığı yer olması da ayrı bir önem kazanıyor.
KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA KERVANSARAYI
Vezirhan beldesinde bulunan Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı, tarihi ve kültürel bir zenginlik olarak görülüyor. Bu kervansaray, 17. yüzyılda yaptırıldığı tahmin ediliyor. Dönemin Osmanlı Sadrazamı Köprülü Mehmet Paşa’nın vakıf eseri olarak kaydedildiği için de bu isimle anılmaya başladı. Bağdat-İstanbul yolunun bir kolunda yer alan bu yapı, kervanların konaklama ve dinlenme yeri olarak hizmet verdi. Kervansaray, dikdörtgen planlı, taş ve tuğla malzemeden yapılmış. Simetrik ve üç bölümlü bir mimariye sahip olması da dikkat çekici bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Giriş kapısı batı cephede yer alıyor ve üzerinde yapıyı da anlatan bir kitabe bulunuyor. Kervansarayın orta bölümü, araba ve atların konakladığı yer bulunuyor. Yan bölümler ise yolcuların konakladığı alanlar yer alıyor. Kervansarayın duvarlarında bulunan ocak ve pencerelerin misafirlerin kullanımına sunulduğu anlaşılıyor.
Kervansarayın çatısı, ahşap sütunlar ve kirişlerle desteklenmiş şekilde inşa edildiği görülebiliyor. 1912 yılına kadar kullanımda kalan kervansaray daha sonra bakımsızlık nedeniyle yıkıldı. Ancak 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışma kapsamında kervansaray 2010 yılında yeniden kullanıma sunuldu.
DURSUN FAKİH TÜBESİ
Dursun Fakih Türbesi, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna tanıklık etmiş bir kişiye ait. Türbe, Bilecik’in Söğüt ilçesine bağlı Küre Köyü’nde bulunuyor. Türbe, 550 rakımlı bir tepe üzerine inşa edilmiş ve birçok yerden görülebiliyor. Çevreye son derece hakim bir konumda yer alıyor. Temiz ve açık bir havada, türbeden Şeyh Edebali Türbesi’ni de görebilirsiniz. İki türbe arasındaki mesafe 14,5 km olarak hesaplanıyor.
Dursun Fakih’in Osmanlı dönemi öncesindeki hayatı hakkında net bilgilere sahip değiliz. Ancak Osmanlı tarihçilerinin o dönemki yazdıklarına dayanarak Osman Bey adına ilk hutbeyi okuyan kişi olduğu biliniyor. 1299 yılında Karacahisar’ın fethinden sonra Osman Gazi adına ilk cuma hutbesini okuyup, cuma namazını kıldırdı ve böylece Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk adımları atıldı. Şeyh Edebali’nin öğrencisi olan Dursun Fakih, aynı zamanda Osmanlı’nın ilk kadısı olması da önemli bir detay.