Bilecik’in Bozüyük ilçesinde Romalılar döneminden günümüze taşınan “Kızlar kalesi”, peri bacalarını andıran görüntüsü ve geçmişte bulunduğu konum itibarıyla dikkati çekiyor.
İlçeye 20 kilometre uzaklıktaki Kandilli köyünde, İstanbul, Eskişehir arasındaki Kuzey Batı Anadolu’daki ağının en önemli güzergahlarından birisinin üzerinde bulunan kale, bugün bile ihtişamıyla ilgi odağı oluyor. Yöre halkı tarafından ‘Peri bacaları’ olarak adlandırılan kale, bir çok savaşa da şahitlik etmiş.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refik Arıkan, Kandilli köyünün yakınında olması sebebiyle Kandilli kalesi olarak adlandırılan kalenin, Romalılardan günümüze kadar kısmen ulaşmış bir yapı olduğunu vurguladı.
Kalenin çok fazla deforme olduğu için bir kaç burcunun ayakta kalabildiğinin altını çizen Arıkan, şunları kaydetti:
“Burçlarda enteresan bir şekilde peri bacalarına benzetilmekte ve yöre halkı tarafından da peri bacaları olarak bilinmektedir. Halbuki bunlar kalenin kalan burçlarıdır. Kalenin yapıldığı yere baktığımızda özellikle Sarısu çayı ve diğer taraftaki uçurumlarla çevrelendiğini ve çok güvenli bir alan olduğunu görürüz. Bu açıdan Friglilerin Larissa dedikleri kale yapılanmalarına çok benzemektedir.
İlk kullanım dönemi Firigliler’den başlamış daha sonra Romalılar ve Bizanslılar döneminde de kullanılmıştır. Çünkü kalenin bulunduğu alan bölgeye çok hakimdir ve aynı zamanda Bursa’dan gelerek, Kütahya’ya giden, Bursa’dan gelerek Eskişehir’e kat eden diğer taraftan İznik, Pazaryeri, Bozüyük üzerinden Eskişehir’e giden tüm tarihi yolları denetleyen, kontrollerini sağlayan bir yapısı vardır bu kalenin. Bu sebeple kale son derece ehemmiyetlidir. Bunu yanında kale önündeki Karaağaç ovasına bakmakta ve bu verimli araziyi de kontrol etmektedir.”
Bölgede alan çalışması yapan emekli Prof. Dr. Nurfeddin Kahraman da kalenin bugün bazı sur kalıntılarıyla ancak varlığını belli ettiğini aktardı.
Topoğrafyanın tarihin temellerini oluşturduğunu ve tarihi süreç boyunca toplumlararası ilişkilerin hangi düzeyde olursa olsun ilişkilerin boyutlarını topografik özelliklerle belirlendiğini anlatan Kahraman, şu bilgilere yer verdi:
“Burası İnönü civarında İbn-i Hurdazbih’in bahsettiği Kız Kalesi’dir. Kale, çok müstahkem bir mevkidedir ve ne yazık ki, büyük ölçüde tahrip olmuş bir görüntü sergilemektedir. Topoğrafya, özellikle bu kalenin her iki tarafında korunaklı bir tablo yaratıyor. Doğu ve güneyinde Sarısu vadisine, kuzeyinde İnönü düzlüklerine inen dik yamaçlar surlarla birlikte savunma açısından büyük avantajlar sağlamaktadır. Kız kalesi, Bizans döneminde Aşağı Sakarya ve onun güneye doğru adeta bir uzantısı olan Karasu çayı vadilerinde doğudan gelen göçmenlerin geçişini engellemek için yapılan bir kale olduğu izlenimi vermiş olsa da, bu kalenin yapım zamanı daha eskilere, yani Roma Dönemi’ne dayanıyor olmasıdır.”
Kandilli Köyü Muhtarı Bedri Kavak da köyün Bulgaristan göçmeni olduğunu ve köyde 217 hanede 600 kişinin yaşadığını kaydederek, kalenin düşman askerleri tarafından gözetleme kulesi olarak kullandıklarını ifade etti.
Büyüklerinin, savaş anında düşman askerlerinin kayanın burnunda konuşlandığını anlattıklarını dile getiren Kavak, “Türk askerleri gece keçilerin boynuzlarına kandilleri yakıp, düşman askerlerinin üzerlerine salmış. Düşman askerleri kandilin ışıklarını görünce Türk askeri çok kalabalık diye kaçmaya çalışmışlar ve konuşlandıkları yer yüksek olduğu için kaçarken bente dökülüyorlar, savaşı da Türk askerleri kazanmış. Köyümüzün adı buradan geliyor. Üç tane vardı, bir tanesi kaçak yapılan kazılar nedeniyle yok olup gitti. Buralar sit alanı olduğu için muhtarlık olarak dokunamıyoruz. Tütünlük dediğimiz mevkide mesire alanımız var, orayı çevre düzenlemesi yapacağız. Orayı canlandırdığımız zaman, insanlar peri bacaları alanını da gezmiş olacak. Peri bacalarına çıktığımız zaman aynı zamanda etrafımızdaki köylerin tamamını ve İnönü ilçesini de rahatlıkla görebiliyoruz.” dedi.