1. Haberler
  2. Manşet
  3. CHP Genel Başkanı Özel, Bilecik’ten seslendi: “Görüyorum ki 31 Mart heyecanı Bilecik’te hâlâ devam ediyor”

CHP Genel Başkanı Özel, Bilecik’ten seslendi: “Görüyorum ki 31 Mart heyecanı Bilecik’te hâlâ devam ediyor”

featured

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, ”Açılışa giderken bir lokantanın açılacağını, birkaç partilimizle vatandaşımızın katılacağını ve bir kurdele keseceğimizi düşünüyordum. Ama görüyorum ki 31 Mart heyecanı Bilecik’te hâlâ devam ediyor.” dedi

Bilecik Belediyesi tarafından Kent Lokantası ile Taziye Evi açılışı ve Sokak Hayvanları Rehabilitasyon ve Doğal Yaşam Alanı’nın Temel Atma Töreni gerçekleştirildi.

Açılış programlarına katılan Genel Başkan Özgür Özel, büyük bir mutluluk ve gurur içinde olduğunu söyledi.

”Cumhuriyet kentindeyiz. Kuruluşun ve kurtuluşun kentindeyiz.” sözleriye konuşmasına devam eden Özel, şöyle konuştu:

5 Aralık 1920 günü, Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Silivri’ye geldi. Bugün sabah, benim de il programına başlarken ilk ziyaretimi gerçekleştirdiğim tarihi tren garında, İstanbul hükümetinin temsilcileriyle bir araya geldi. Onlara kim olduklarını sordu. İstanbul hükümetinin bakanları olduklarını söylediklerinde, “Ben artık öyle bir hükümeti tanımıyorum

Çünkü o süreçte, Mustafa Kemal’e Milli Mücadele’ye giriştiği ve kararlılıkla sürdürdüğü Kurtuluş Savaşı’nı başlatması için Sevr Antlaşması’nı kabul etmesi gerektiğini söylüyorlardı. Sevr Antlaşması, Anadolu’nun çok az bir bölümünü bize bırakıp diğer alanları işgalci devletlere veren bir teslimiyet anlaşmasıydı. Ancak Mustafa Kemal, bu istekleri dinlemedi ve böyle bir muhatabı kabul etmediğini açıkça belirtti.

Adeta, Bilecik’te, bundan 104 yıl önce, Osmanlı’nın teslimiyet anlaşması olan Sevr’i yırtıp attı ve tüm dünyaya Milli Mücadele’yi, kurtuluşu ve ardından bağımsız bir Türk devletinin kurulacağını ilan etti. İşte bu nedenle, cumhuriyet açısından, Türkiye Cumhuriyeti açısından, bu kent kritik bir öneme sahiptir. Cumhuriyet kentindeyiz. Kuruluşun ve kurtuluşun kentindeyiz. Karşımda cumhuriyetin neferleri, Atatürk’ün askerleri var. Hepiniz hoş geldiniz.”

Özel, Bilecik’e önemli hizmetler yapıldığını kaydederek, şöyle devam etti:

”İl Başkanımız Sayın Ali Özdemir, bugüne davet ettiğinde programı inceledik. Bugün, çok anlamlı iki günün bir araya denk geldiği bir gündü. Hem Atatürk’ün buraya gelerek Sevr Antlaşması’nı yırtıp attığı gün, hem de 5 Aralık 1934’te Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verdiği gündü. Bu nedenle bugün, Bilecik’in ilk kadın belediye başkanı Melek Mızrak Subaşı’nın misafiri olmaya karar verdik.

Bugün burada, bu anlamlı gün için yalnız değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilmiş toplam 36 kadın belediye başkanı var tüm Türkiye’de. Bu başkanlarımızı temsilen, yedi bölgemizden kadın belediye başkanları bugün bana eşlik ediyor. Ayrıca, Türk Kadınları Birliği’nin 81 vilayetten ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen şube başkanları, yöneticileri ve 260’tan fazla Türk Kadınları Birliği yöneticisi burada. Hepsini saygıyla selamlıyorum.

Bilecik Belediyesi, biri sosyal demokrat bir parti olmak üzere, dokuz kez sandıktan sosyal demokratların çıktığı bir belediyedir. Bugün, Bilecik’te milletvekili olarak sizi Ankara’da temsil eden Yaşar Tüzün, 1999 seçimlerinde Bilecik Belediye Başkanı seçilmiştir. Ancak bir bahane bulup bu durumu hazmedemediler ve seçimi iptal ettiler. Yeniden yapılan seçimde, çok daha büyük bir farkla yeniden seçilmiş ve genç bir belediye başkanı olarak Bilecik’e önemli hizmetler yapmıştır.

O KİŞİ İLE YOLLARIMIZI AYIRDIK

Yıllar sonra, 2019 yılında Cumhuriyet Halk Partisi, Bilecik’te belediyeyi yeniden kazandı. Ancak orada kişisel bir hatanın ve bir iftiranın bizi Bilecik halkına mahcup etmemesi için, hatanın sahibine karşı derhal harekete geçtik ve onunla yollarımızı ayırdık. Partimizden uzaklaştırdık. Dedik ki, “CHP belediyeciliği bu değildir.” Hatanın sahibi bizim partimizdense sessiz kalamayız, başka partilerdeyse üstünü örtemeyiz. Bizim partimizin böyle şeylerle işi olmaz. Birileri gibi, Sayın Erdoğan gibi, “Tarım kredisi vermeyelim, bu yolsuzluğu kabul edersek devamı gelir” diyerek görmezden gelmedik. Doğrudan reddettik ve o kişiyle yollarımızı ayırdık.

Sonrasında, Sayın Melek Mızrak Subaşı, genç bir mimar olarak, belediye meclis grubumuzun teveccühüyle Bilecik’in ilk kadın belediye başkanı oldu. Seçimlere giderken, onun halktaki karşılığını gördüler ve itibarsızlaştırmak için maalesef bizi dost ateşiyle vurdular. Seçimlere birlikte girdiğimiz, bizim listelerimizden gelip belediye meclis üyesi olan bazı kişiler, AK Parti’yle anlaşarak Melek Başkan’ı belediye başkanlığından düşürdüler.

BUNLARLA SANDIKTA HESAPLAŞACAĞIZ

O dönem yolsuzluk nedeniyle partiden uzaklaştırdığımız kişi de bu anlaşmanın mimarı olarak, belediye başkanlığı görevinden açığa alındı ve istifa etti. Bu büyük üç taraflı kumpasın yaşandığı gün, telefonu açtım ve Melek Başkan’a “Nasılsın? Üzülüyor musun? Ne yapacağız?” diye sordum. Melek Başkan bana, “Hiçbir şey yapmayacağız Başkanım. Siz arkamda olduktan sonra, bunlarla sandıkta hesaplaşacağız” dedi.

O seçimde, Bilecik’te “Bilecik İttifakı” kuruldu. Sosyal demokratlar, muhafazakâr demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar ve tek bir aday etrafında birleşenler; Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayına inananlar ve o kumpasların milletin gönlünde bir karşılığı olmadığını görenler sandıkta birleştiler. Melek Başkan, iki kişiden birinin oyunu alarak bu zaferi kazandı.

Bugün burada bulunmamızın sebebi, açılışları gerçekleştirmek, özellikle Kent Lokantası’nın açılışını yapmak. Açılışa giderken bir lokantanın açılacağını, birkaç partilimizle vatandaşımızın katılacağını ve bir kurdele keseceğimizi düşünüyordum. Ama görüyorum ki 31 Mart heyecanı Bilecik’te hâlâ devam ediyor. Burada bir miting yaptınız adeta. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, “iyi örnekleri çoğaltıyoruz” demiyoruz; hiç şüphesiz bugün burada iki açılış ve bir temel atma için bulunuyoruz. Kent Lokantası’nı açıyoruz. Bundan sonra burada üç kap sıcak yemek, çok uygun bir fiyata sunulacak. Öğrencinin, yoksulun yüzü gülecek.”

Bugün buraya iki açılış bir temel atma için geldiklerini aktaran Özel, şu cümlelerle konuşmasını sürdürdü:
”Kent lokantasının ilkini biliyorsunuz. Sayın Ekrem İmamoğlu İstanbul’da açtı. Ama biz iyi hizmetleri yaygınlaştırıyoruz. Ve bugün burası Türkiye’de açılan yetmiş ikinci kent lokantası. Dört katlı, sıcak yemeği, dört çeşit yemeği yetmiş liraya verecek. Ayrıca hızla yaygınlaştırdığımız askıda yemek uygulamasıyla yoksulların da gelip ücretsiz yemek yiyebileceği, sizlerin de onlar alabilsin diye askıya yemek asabileceği bir yer olacak.

Örneğin, büyüklerimizin vefatlarında ya da bir dileğimiz yerine geldiğinde gönlümüzden geçen bir yoksulu doyurmak, yemek vermek, seneyi devriyelerinde yemekler vermek, taziye yemekleri vermekle ilgili de kent lokantalarımız her zaman hizmetinizde olacak. Örneğin, iki yüz elli kişiye bir hayır yemeği vermek isteyen bir kişi o yemeği kendi evinin önünde dağıttığında eş, dost, akraba, komşu yiyor. Allah kabul etsin. Ama zaten o insanların karnı bir şekilde doyuyor. Alım gücü olan insanlara dağıtmak yerine bu kent lokantalarına gelin. Gerçekten ihtiyaç sahibine yemek vermiş olacaksınız. Bu çok önemli.

Taziye evi son derece önemli bir beklenti. Kentler büyüyor, dışarıdan göç alıyor. Dışarıdan gelen yeni yerleşimciler kendi bulundukları yerin kültürüyle bir taziye evi kültürünü Bilecik’te arıyorlardı. Bu ihtiyaç tespit edildi ve seçim sırasında taahhüt edildi. Şimdi bunun tüm Bileciklilerin hizmetine sunulmasını sağlayan Mızrak Subaşı’ya, ekibine, bu güzel yatırımlara katkı sağlayan belediye meclis grubumuza ve diğer partilerin belediye meclis üyelerine de teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Biraz önce burada ezanı dinlerken önümdeki evrakta Melek Mızrak Subaşı’nın sekiz ayda ne yaptığı yazıyordu. Şöyle bir baktım. Gerçekten gurur duymamak, takdir etmemek, genel başkanı olarak övünmemek mümkün değil. Tarımsal üretimi destekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bugüne kadar 1,4 milyon fide dağıtılmış Bilecik’te. Tarlada kalmış karpuz çiftçiden satın alınmış, vatandaşa dağıtılmış.

İhtiyaç sahibi üniversite öğrencilerine beş bin lira burs vermiş. Recep Tayyip Erdoğan, “Ben geldiğimde burs kırk beş liraydı,” diyor. O dönemde Ecevit’in verdiği bursla bir buçuk çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün ise Tayyip Bey’in verdiği burs neredeyse çeyrek altın bile etmiyor. Melek Hanım, Sayın Erdoğan’ın devlet gücüyle bin lira verdiği yerde, Bilecikli ihtiyaç sahibi üniversite öğrencilerine beş bin TL burs veriyor.

Beş yüz altmış bir haneye 2,7 milyon lira sosyal destek sağlanmış. İki yüz on yedi çocuğa düzenli günlük beslenme çantası veriliyor. Türkiye’de üç çocuktan biri okula boş beslenme çantasıyla gidiyor, ailesi yanına bir şey koyamıyor. Fakirin çocuğu, diğer çocuklar yerken yandan bakıyor. İşte bu, Bilecik’te olmasın diye iki yüz on yedi yoksul çocuğa günlük beslenme çantası veriliyor.

İki yüz kırk üç ailenin evladına bin lira kırtasiye desteği sağlanmış. Okullar açılırken öğrenciler için Kitap Kafe, sınav dönemlerinde yirmi dört saat açık tutuluyor. Burada gençlere ücretsiz çorba, çay ve kahve ikram ediliyor. İki şubeye ulaşan Halkbank’ta ekonomik ürünler halka sunuluyor.

On beş, yirmi dokuz Aralık tarihlerinde Bilecik Tiyatro Günleri düzenlenmiş. Bilecik’teki insanlar, değerli oyuncular ve kıymetli oyunlarla bir araya gelecekler. Bu sayede hem Bilecik’in sosyal yaşamı, hem de öğrencilerin bu alandaki ihtiyaçları karşılanmış olacak.

AK Parti’nin “Sokaktaki köpekleri toplayın, kira yalan olursa alsın, almazsa öldürün” dediği kanun teklifine, bütün hayvanseverlerle birlikte ve vicdanı olan hepimiz hep birlikte direndik. Dedik ki: “Bu kanundan itlaf maddesini çıkarın.” Kavga dövüş, bunu çıkarttırdık. Ama kanun öfkeli olarak bunu söylüyor ve Türkiye’de bazı AK Partili belediyelerin neler yaptığı ortada.

Biz ise talimatımızı açık şekilde verdik. Arkadaşlarımızın da niyeti o yöndeydi zaten: “Bu katliam yasasını uygulamayacağız. Ölümü değil, yaşam hakkını savunuyoruz.” dedik.

Hiç şüphesiz Türkiye’de bir sokak hayvanları sorunu da var. Zengin, evinin bahçesinden arabasına binip giderken yoksul, sabahın köründe fabrika servisine yürürken bir sokak hayvanıyla karşılaşıyor. Ekonomik durumu iyi olan, çocuğunu okula servisle götürürken, yoksul olan yürüyerek giderken bu sorunla karşılaşıyor. İşte bu yüzden sokak hayvanlarının rehabilite edilmesi, aşılanması ve kısırlaştırılması son derece önemli. Evde cana kastetmemek de önemli.

Tam da bu yüzden, Melek Başkan’ın yaptığı gibi, 2.800 metrekarelik bir hayvan barınağının ve ek olarak bir rehabilitasyon merkezinin temellerini birazdan burada atacağız. Umarım çok yakın bir zamanda da açılışını yapacağız. Böylece Bilecik’teki sokak hayvanları sorunu konusunda çok önemli bir adım atılmış olacak. Başkanı kutluyorum.

Burası sadece Sevr’in yırtılıp atıldığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesinin ilan edildiği bir kent değil; aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu topraklar. Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey ve onun hocası Şeyh Edebali burada yaşadı. Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti’nin kurulmasında fikirleriyle yol gösteren bir bilgeydi. O der ki: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Bugün devleti sanki kendi aklıyla tek başına hareket eden bir mekanizma gibi gösteren bir anlayışla karşı karşıyayız. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nde millet, devletini seven, askere giden, gerekirse şehit olan ve vergisini veren bir yapıya sahiptir. Millet, devletten önce gelir. Milletler, devletler yaratır, devletler millet yaratamaz. Tam da Şeyh Edebali’nin dediği gibi: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”

Bugün devleti kutsayanlar, “Devletin aklı var, siz bilmezsiniz,” diyenler, esas bu milletin aklını, ferasetini ve vicdanını görmeli, sesine kulak vermelidir.”

ASGARİ ÜCRET TALEBİMİZİ BELİRLEDİK

Bu iktidar gelmeden önce asgari ücretle yedi çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün ise üç çeyrek altına düştü. Yani her asgari ücretlinin cebinden dört çeyrek altın eksilmiş durumda. Bilecik’e gelirken hesapladık. Bu yılbaşında sekiz lira olan simit, şu an on iki lira. Bir bardak çay beş lirayken on liraya çıkmış. Ocak ayında bir asgari ücretli, maaşıyla bin üç yüz çay ve simit alabiliyorken, bugün bu sayı yedi yüz yetmişe düşmüş. Paranın satın alma gücü neredeyse yarı yarıya gerilemiş.

Ancak çıkmışlar, “Gerçekleşen enflasyon oranında değil, hedeflediğimiz enflasyon oranında zam yapacağız,” diyorlar. Bilecik’te asgari ücretlinin enflasyonu yüzde doksan, Türkiye genelinde ise yüzde seksen. TÜİK, yüzde elli enflasyon açıklıyor ama asgari ücrete yüzde yirmi beş otuz zam yapmayı düşünüyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, bir büyük kampanya başlattık ve sürdürüyoruz. Asgari ücret talebimizi belirledik. “Talebimiz 30, bunun altında yokuz” diyoruz.

Ayrıca, otuz liralık asgari ücret devletin sosyal güvenlik biriminde de büyük bir artışa sebebiyet veriyor. Bir kısmını küçük esnafa döndürmek zorundayız. Çünkü yanında bir kişi çalıştıran berber veya iki kişi çalıştıran eczacı, garson, bulaşıkçı, aşçı çalıştıran esnaf lokantasının otuz lira asgari ücret verecek meşali yoktur. Çünkü asgari ücret alan için düşüktür, veren için çok yüksektir. Bunun için CHP hazırlığını yaptı, kanun teklifini verdi. Birle on arası asgari ücretli çalıştıranlara asgari ücretli başı altı bin lira sosyal güvenlik prim desteği vermeyi öneriyoruz. Yani asgari ücret, alan için otuz lira olunca veren için yirmi dört lira olacak. Bu iktidar zaten asgari ücreti yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört lira yapacak. Yani esnafa dokunmadan asgari ücreti otuz liraya çıkarmanın yolu ortadadır. Biz çağrımızı bir kez daha yeniliyoruz. Ve emekliler, canım emekliler, iki bin iki yılında bu iktidar geldiğinde bir buçuk asgari ücret alıyorlardı. Yani Tayyip Bey hiç ellemese, hiç ilişmese, sizi enflasyona ezdirmeyeceğim, enflasyon oranında zam vereceğim demişti. Olmadı, işlere girişmese bugün en düşük emekli maaşı yirmi beş bin beş yüz lira olacaktı. Ama başka işlere girişti, sizi on iki bin beş yüz lira emekli maaşına mahkum etti. Şimdi biz iki bin ikide sekiz çeyrek altın alan, bugün iki buçuk çeyrek altına düşmüş en düşük emekli maaşına itiraz ediyoruz. Bilecik’te bir emekli bir çeyrek altın kaybetse aklını kaybeder, bütün gün geçtiği yerleri dolaşır, o kaybettiği bir altını arar. Ama bugün Bilecik’te her emekli bir çeyrek altın değil, beş buçuk TL kaybetmektedir. Bu emeklilerin Erdoğan’a verdikleri Erdoğan vergisidir. Erdoğan’ın iktidarda olmasının, onun zenginin dostu ama garibanın dostu olmamasının bedelini sizler ödüyorsunuz. İşte kaybettiğimiz altını kaybettiğimiz yerde bulacağız. Emeklilere çağrımdır, ilk seçimde sandığa koşacağız, kaybettiklerimizi o sandıkta bulacağız.

MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ

Bundan sonra da hem emekliler için, hem emekçiler için, hem Bilecik’teki tarımla uğraşanlar, hayvancılıkla uğraşanlar, hem de güzel esnafımız için var gücümüzle çalışmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün burada, nasıl bir cumhuriyet kadını, Bilecik’in bir evladı Melek Mısrat Subaşı, sizin oylarınızla size hizmet ediyorsa, memnunsanız, memnun musunuz başkandan? Yarın da Ankara yolu, milletvekilleri, iktidar partisinin milletvekilleri olacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olacak. Cumhuriyet Halk Partili bir cumhurbaşkanı, bakanlar olacak. Bu bakanlar, mevcut bakanlar gibi kendi işlerine bakmayacak, kendi şirketlerine bakmayacak, yandaş şirketlere bakmayacak. Kendilerinin işine gücüne değil, vatandaşın işine bakacak. Emekliyi kollayacak, emekçiyi kollayacak, çiftçiyi kollayacak, esnafı kollayacak. İşte o zaman halkın iktidarını kurduğunuza emin olacaksınız. O güne kadar, sizleri düşünmeyen bu iktidarı gönlünüzden düşürdünüz, gözünüzden düştüler. Ama artık hep beraber erken seçimi istemenin, sandığı kurmanın, bunları yollamanın ve halkın iktidarını kurmanın zamanı geldi. Hepinizi bu büyük iktidar yürüyüşüne, bugün olduğu gibi, vermeye davet ediyorum. İyi ki Bilecik’teyim. İyi ki Atatürk’ün 1920’de geldiği Bilecik’teyim. İyi ki Gazi Mustafa Kemal’in cumhuriyet kentindeyiz. İyi ki burayı cumhuriyetçi, Atatürkçü bir başkan yönetiyor. İyi ki burada yaşayan, sizin gibi biriciğin evladı Mustafa Kemal’in askeri var. Çoğaltacağız, mücadeleyi büyüteceğiz. Bilecik’in yüzüne, Türkiye’nin yüzünü güldüreceğiz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”

Konuşmanın ardından toplu açılış töreni gerçekleştirildi.