“MEMUR-SEN’E DAVET TERCİH EVET”
Eğitimciler Birliği Sendikası(Eğitim Bir –Sen) Bilecik Şube Başkanı Ahmet Selöz; eğitim kolunda faaliyet gösteren Eğitim Bir-Sen’in kuruluş yıldönümü, 16 Nisan’da yapılacak olan referandumla ilgili Eğitim Bir-Sen’in duruşu ve Bilecik’te faaliyet gösteren yerel basın kuruluşlarının memurlar ile ilgili yaptığı haberlere ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Bilecik Eğitim Bir-Sen bürosunda bulunan Akif İnan Salonunda gerçekleştirilen basın açıklamasında gündeme dair birçok konu ele alındı.
Bilecik Eğitim Bir-Sen Bilecik Şube Başkanı Selöz, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Eğitim Bir –Sen, çağı kurtarmanın bir eylemidir”
“Eğitimciler Birliği Sendikası(Eğitim Bir –Sen) 14 Şubat 1992 tarihinde çağı kurtarmanın bir eylemidir, “Çağ dışı görünen ilgimiz bizim” sloganıyla çağı kurtarmak azmi, kararlılığı ve derdi ile yola çıkan rahmetli Genel Başkanımız Akif İnan öncülüğünde kurulan bir emek örgütü. 14 Şubat 2017 Tarihi itibariyle 25.yılımızı kutluyoruz. Türkiye’de söz söylemek zor, sendikacılık yapmak daha da zor, sendikacılığı dar kalıplara sığdırmadan ülke adına, millet adına, memleket adına, devlet adına tavır almak, duruş sergilemek, daha da zor. Özellikle memur sendikacılığının ilk yıllarında yasal alt yapı olmaması, gerekse maddi imkanlar nedeniyle çok zor zamanların yaşandığı kurucu genel başkanımız ve ekip arkadaşları bu zor zamanları büyük bir çaba ve gayretle atlattılar. Hemen akabinde yaşanan 28 Şubat süreci bütün Türkiye’nin ayarlarını bozduğu gibi sendikacılık veya sivil toplum örgütü bağlamında da çok ciddi zararlar verdi. Ama biz salt sendikacılığı üret sendikacığına indirgemedik, özlük haklarıyla sınırlamadık tarihi köklerimiz, medeniyet değerlerimiz, unutturulmaya çalışılan Büyük Türkiye idealimiz doğrultusunda kamuoyunu yönlendirmeye, kritik zamanlarda taraf olmaya, milletin tarafında yer almaya çaba gösterdik. Ak Parti iktidarından 9 yıl sonra 2011 yılında Eğitim Bir-Sen iş kolunda yetkili sendika oldu. Mayıs 2016 itibariyle 400 bin üyesini geçti. Bugün itibariyle Eğitim Bir- Sen 450 bin üyesi olan Türkiye’nin en büyük sendikası, en büyük emek örgütüdür.
“İlk refleksi gösteren teşkilat olmakla gurur duyuyoruz”
28 Şubat’ta, 27 Nisan’da e-muhtırada, Cumhurbaşkanlığının halk seçimi referandumunda, 17-25 Aralık’ta ve en son 15 Temmuz hain darbe girişiminde ilk refleksi gösteren teşkilat olmakla gurur duyuyoruz. Daha devletin istihbaratı bile, daha devlet kademeleri bile olayın adını koyamazken, olayın ne olduğunu anlayamazken genel başkanımız saat 11 itibariyle canlı yayınlara bağlanıp; “Bu bir darbe girişimidir. Bu bir millete karşı isyandır. Bu devleti ele geçirme isteyen hain fetöcü subayların bir kalkışmasıdır.” diyerek Türkiye’de ilk defa meselenin adını koymuştur. Ayrıca uluslar arası kanallara da bağlanmıştır. Dolayısıyla bu teşkilatın reflekslerinin ne kadar güçlü olduğunu, dinamizminin ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir.
“Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen bir erdemliler hareketidir”
En önemli erdemlerimizden bir tanesi de vefadır. Nedir vefa? Vefa dediğimiz zaman düne dair vefamız unutmamaktır, güne dair vefamız hatırlamak ve birlikte yol almaktır, yarına dair vefamız ise daha çok çalışmak ve her daim milletin yanında olmaktır. Mevlana’nın sözlerinde ifade ettiği gibi “Dostlarını vefa ile hatırla ey can! Arayan sen ol, bulan sen, tanıyan sen ol, kucaklayan sen.” İşte Eğitim Bir-Sen ve Memur-sen her siyasi görüşte, her taraftan, her farklı ideolojiden insanın buluştuğu binlerin oluşturduğu Memur-sen olarak milyonların bir araya geldiği Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük emek örgütüdür. Vefa dediğimiz zaman en büyük vefayı da tabi ki vatanımıza, milletimize ve devletimize göstermek durumundayız. 15 Temmuz’da biz bu vefayı alanlara çıkarak, alanları demine ederek, yönlendirerek, milletimizin ve devletimizin yanında olarak, vatanımızın sonuna kadar yanında olduğumuzu canımızı ortaya koyarak gösterdik. 16 Temmuz sabahında 30 arkadaşımızla beraber daha kurşun seslerinin geldiği, dumanların tüttüğü Ankara sokaklarındaydık. Sabaha kadar burada ertesi günde saat 10-11 gibi Ankara sokaklarında tehlikenin geçmediği sokaklardaydık.
“Memur-Sen’e davet tercihimiz evet”
Vefamızın bir aşaması ile daha karşı karşıyayız. Bu da nedir? Önümüzde gerçekleşecek olan 16 Nisan referandumu. Bu bir gereklilik, bu bir ihtiyaç, bu bugünün ihtiyacı değil, dünün ihtiyacıydı. Dünün gerekliliğiydi ki bugün için artık zorunlu hale gelmiş bir durum. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçelinin fitilini ateşlediği Türkiye’nin önünü açtığı gündemle 16 Nisanda referanduma gidiyor. Burada önemli olan şey şu biz memur-sen olarak “Memur-Sen’e davet tercihimiz evet” tavrımızı, duruşumuzu genel merkez nezdinde deklare ettik neden evet dediğimizi ise alanlara çıkarak, toplantılar yaparak, etkinlikler yaparak. Okullarda, iş yerlerinde ve memur-sen olarak bütün kamu sektöründe dolaşarak. Bu kararırımızı insanlara kamu çalışanlarına anlatacağız. Aynı şekilde onları memur-sen e davet edeceğiz. 1 milyon üye sayımızı geçtik hedefimiz bu yıl 1.111.111 üyeye ulaşmak.
“İlk programımız 14 Mart salı akşamı Bozüyük ilçemizde yapılacak”
Neden evet dediğimizi anlatacağız ilimizde ilk programımız 14 Mart Salı akşamı Bozüyük ilçemizde yapılacak. Bozüyük Metristepe Kültür Merkezinde Memur-sen Genel Başkanımız ve Memur-sen Genel Başkan Yardımcımızın katılımıyla bir salon toplantısıyla 14 Mart günü startımızı veriyoruz. Aynı şekilde diğer eğitimlerimizde de bu konuya önem atfediyoruz. Evet diyoruz. Her türlü vesayetten ülkemizin kurtulması için Tam Bağımsız Türkiye için kimsenin oyuncağı olmadan sadece ve sadece millet iradesine dayanan bir yönetim için artık koalisyon tartışmalarıyla zaman kaybetmem için, ülkeyi kimin yöneteceğine sadece millet karar versin, milletten doğrudan güvenoyu alsın ve millet indirsin demek için biz evet oyumuzu Memur-sen olarak kararımızı netleştirdik. Bu konuyu da sizleri huzurunda kamuoyuna deklare etmiş oluyoruz. Bir önceki referandumda “Yetmez ama evet” diye bir sloganımız vardı. Toplu sözleşmemizi anayasa değişikliğiyle elde etmiştik. Bu referandumda da benzer bir durum söz konusu. Evet bu da bir süreçtir bundan sonrası için de “yemez ama evet” diyoruz. Bu referandumda anayasa değişikliğinde beklediğimiz en önemli konulardan bir tanesi de memura siyaset yasağının kaldırılması.
“Şuanda hali hazırda toplumumuzda büyük bir gerginlik var”
Siyaset nedir, nerede başlar, nerede biter? Yaptığınız bir sosyal medya paylaşımı veya bir özel kurulmuş bir whatsapp grubundaki paylaşımınız siyaset ifade eder mi etmez mi? Bu tartışılacak bir konu, konuşulması gereken bir konu. Artık özellikle 15 Temmuz’dan sonra politize olmamış toplumun hiçbir kesimi yok. Toplumun her kesimi politize olmuş durumda. Burada da kendi görüşünü beyan etme yetkisine ve yetisine sahip en önemli kitlelerden biri biz memurlar olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu ülkenin okumuşları, yazmışları, fikir beyan edecek olanları, bu ülke hakkında ayağa yere basan ifadeler kullanabilecek olan kitle olduğunu gördüğümüz, düşündüğümüz için bunu dillendiriyoruz. Gönül isterdi ki bu anayasa referandumunda bu kazanımımızı da elde edelim.
Memur siyaset yapar mı, yapmaz mı?
Kamuoyunda birilerinin rahatsız olduğu konu var özellikle 16 Temmuz süreciyle ilgili “Hayır” diyen cephe de “Evet” diyen cephe de bunun siyasi mesele olmadığını bunun bir ülke meselesi olduğunu Evet diyenin de vatanı sevdiği için “Evet” dediğini, “Hayır” diyenin de vatanını düşündüğü için “Hayır” dediğini bütün siyasetçiler söylemekte. Dolayısıyla böyle bir konu da A partisi, B partisi, C lider, D lider ayrımı yapmaksızın bu referandumda tercihini beyan etmek özgürlüğü devlet memurları için de bir siyaset yasağı kapsamına gireceğini biz düşünmüyoruz. Yargı kararları da bunun böyle olduğunu söylüyor.
“Biraz daha dingin bir habercilik anlayışını bekliyoruz”
Devlet memurları için durum böyle iken bazı gazetelerimizde bazı haber sitelerimizde maalesef sendikacılar olarak katıldığımız, sendikal anlamda katıldığımız toplantıları bir algı operasyonuna dönüştürüp farklı servis edildiğini görüyoruz. Siz basın mensuplarından bu dönemde toplumumuzun bir şekilde gerildiği, gerginleştiği bu dönem de biraz daha sağlıklı biraz daha dingin bir habercilik anlayışını bekliyoruz.”