Sedat Memiş: “Bilecik’te futbolun rengini ve kaderini diğer antrenör arkadaşlarımızla, diğer kulüplerle birlikte değiştirmemiz gerektiğini hepimiz çok iyi biliyoruz”
Bilecik’te 7 yıldır küçük yaş gruplarına yaz ve kış futbol eğitimi veren ekibin başında bulunan Beden Eğitimi Öğretmeni Sedat Memiş hocamızla FTEM (Futbol Teknik Eğitim Merkezleri) adı altında ilimizdeki futbolu konuştuk. Ayrıca yine ilimizdeki futbolun ve sporun ne durumda olduğunu, nerelerde olması gerektiğini, tesislerinin ve hocaların yeterli olup olmadığını, esas amaçlarının gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutarak ahlaklı ve iyi karakterli gençler yetiştirmek olduğunu belirten Memiş, Bilecik’te futbolun rengini ve kaderini diğer antrenör arkadaşlarıyla, diğer kulüplerle birlikte değiştirmeleri gerektiğini hepsinin çok iyi bildiklerini kaydetti. Beden Eğitimi Öğretmeni Sedat Memiş ile gazetemiz muhabiri Erhan Toka’nın röportajı:
“Küçük yaş grubundaki çalışmaların ne kadar çok önem arz ettiğini düşünmüştüm”
“Bilecik’te 2 yıldır daha doğrusu küçük yaş grubuyla 2007 yılından bu yana çalışmaktayım. Öncelikle Bilecikspor’da altyapının başına geldiğimde şunu düşünmüştüm. 14 tane oyuncu vardı elimde benim DSGL takımında. Baktık oyuncu dahil etmemiz lazım o lig daha kaliteli bir lig’di oyuncu dahil edeceğimiz zaman ama her oyuncuyu dahil edemiyorsun oraya biraz daha kalite olması lazım. O gün benden başka birilerinin de bu işi yapmaları gerektiğini düşündüm ve küçük yaş grubundaki çalışmaların ne kadar çok önem arz ettiğini düşünmüştüm.
“Futbolcusu olmayan illerden 21 tane vardı, bir tanesi de Bilecik’ti”
Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığıyla Federasyonun bir protokolü oldu. 2007 yılında Riva’da bir seminere katıldım Futbol İl Koordinatörü olarak. Daha sonra her ilde değişik projeler üretilmeye başlandı. Daha sonra küçük yaş grubunda bir gazetede yayında şunu konuştum. 1. Lig’de sporcusu, futbolcusu olmayan, milli takımda futbolcusu olmayan illerden 21 tane vardı, bir tanesi de Bilecik’ti. Dedik bizden buradan bu tarzda bir oyuncu çıkar mı, çıkar. O 21 ilin dışında kalabilir miyiz biz? Onunla ilgili biraz beyin jimnastiği yaptık. Bu küçük yaş grubuyla ilgili neden çalışmak istediğimizi ve çalışmalarımızın temel nedenini anlatmaya çalışacağım size.
Küçük yaş grubunda burada çalıştığınızda çok yetenekli çocuklar var ama bunların müsabaka ve antrenman periyotları ilerleyen dönemde çok üst düzeyde olmadığı için oyuncu burada 15-16 yaşından sonra çok gelişmiyor. Yani 10-12 yaş grubunda okullar düzeyinde de benim düşüncelerimi beden eğitimi öğretmeni arkadaşlarım da doğrular.
“Ne zaman lise kategorisine geldiğimizde, işte orada fark ortaya çıkıyor”
Gittiğimiz hiçbir il müsabakasında ezilmemişizdir ama ne zaman lise kategorisine geldiğimizde, işte orada fark ortaya çıkıyor. Bu antrenman ve müsabaka farkı ortaya çıkıyor, o zaman da tabi çok iddialı takımlar çıkaramıyoruz. Biz de küçük yaş grubunda yani U-13-14’lere kadar Bilecik’ten yetenekli ve nitelikli oyuncu çıkarabiliriz endişesi düşüncesini taşıyarak son 4 yıldır Futbol Federasyonunun yıldız futbolcu eğitim merkeziyle birlikte 2000 doğumlu,1999 doğumlularla başladık, 1999-2001-2002’liler ile bu sene çalıştık. 2003-2004’lüler de ikinci grup olarak vardı. Bunların içinden tabi U-13’te iyi oyuncular çıktı. Daha önce sizin gazetenizde röportaj yaptığınız Yusuf Fidan, Osmaneli’den yine Nevzat Mert Kaya o da Bursaspor’da. Yine ilimizin esnaflarından Bülent Balcı’nın oğlu Ahmet Balcı bu çalışmaların içerisinden çıktı. Tabi biz bunu merkez ve yakın ilçe, beldeleri tarayarak, mesela Söğüt’te, Bozüyük’te de çok yetenekli çocuklar görüyorum ben. Keşke onlarında böyle gelip gitme problemlerini aşıp alabilsek, daha böyle elit bir grupla çalışsak daha farklı, daha iyi, daha yetenekli çocuklar ortaya çıkar.
“İki şey her şeyde olduğu gibi futbolda da çok önemli, bir eğitici, iki tesisler”
Kalite ortaya çıktıkça futbol bir endüstri gibi, nerde olursa olsun bu kaliteyi buluyorlar. Siz de buna geçen U13 – U14 ilimizde oynanan müsabakalarda şahit oldunuz, tribünde Galatasaray’ın izleme scout ekibi vardı, oyuncu izleme komitesi vardı, Beşiktaş zaten buradaydı, Fenerbahçe’nin, Gençlerbirliği’nin vardı. İstanbul’da yeni kurulan çok özel bir kolej takımı, bunların hepsini siz de gördünüz. Ben futbolda şunun olmadığını ısrarla söylüyorum. “Hocam elinden tutsalardı futbolcu olurdu” diye işte. Birşeyler eksik kalıyor, Bilecik’te ne eksik? Bu iş her tarafta olur bir defa. İki şey her şeyde olduğu gibi futbolda da çok önemli. Bir eğitici, iki tesisler. Bizim sahalarımız kötü değil, mevcut sahalarımız iyi ama bunlar yeterli mi, yeterli değil. Sayısal olarak çocuk sayımız fazla. Eğer yetersiz diyorsak önce ne yapmalıyız? Ben bir şeyi eleştirdiğim ya da eksikliğini söylediğim zaman bunun çözümünü de söyleme gereği duyarım. Nedir mesela?
“Eğitici noktasında ise futbol bir eğitim işidir ve ilimizde ciddi derecede eksiklerimiz var”
Önce sahalarımızın daha uzun süre kullanılmasını sağlamamız lazım, örnek ışıklandırma gibi. Bir ışıklandırma oldu. Şimdi bu saha kışın normalde 3 ile 5 arasında kullanılırken 3 ile 8 saatleri arasına göre belki kullanılabilecek. Bu ne demek? Bir sahadan kurtardık demek. Bu da yetmeyecek bize, çünkü ilimiz büyüyor. Bir saha olduğunda yine aynı mantıkta ilerlediğimiz zaman hiç sorun olacağını düşünmüyorum. Eğitici noktasında ise futbol bir eğitim işidir ve ilimizde ciddi derecede eksiklerimiz var. Neden? Bütün illerden Futbol Federasyonunun, ASKF’nin amatör takımlarda sözleşme zorunluluğu olan antrenör var. Ancak biz ASKF başkanımızla da sürekli görüşüyoruz. Bunun böyle olması gerektiğini oda biliyor ama şundan dolayı yapamıyor. Kulüp sayısı kadar antrenör olması lazım ilimizde. İlimizde futbolla ilgili yakın gelecekte bir takım yatırımlar rekabet edecek güçte olabilecek isek Bilecik bu günleri yakalayacak, hızla gelişen bu konu da çok ivme kat edecek bir il. 1990-1995 yıllarında Boluspor da Bilecik’ten çok büyük bir takım değildi, süper lig’de söz sahibi olduğu dönemlerde bu nitelikli oyuncu yetiştirdiği dönemlerde demek ki bir şeyler o zaman doğru gitti, şimdi bir şeyler doğru mu, yanlış mı gidiyor bilmiyoruz tabi. Yine toparlandılar biz de o şekilde model olabiliriz.
“Sorun burada başlıyor bence”
Bizim buradan yetenekli, 1. Lig’de oynayabilecek oyuncu çıkartmamız lazım. Peki altındaki oyuncular ne oluyor? Sorun burada başlıyor bence. Bir, iki tane çok yetenekli çocuğu alıyor, getiriyor. Onun bir kademe daha altında geliştikçe, antrenman yaptıkça o standardı yakalayacak oyuncular var. Onlar ne oluyor? İşte sizde görüyorsunuz dışarıdan gelen kulüplerimizle konuşuyoruz, hepsi diyorlar “Hocam var mı yetenekli oyuncu?, e getir” Getirle bitmiyor, tamam ama hepsi bu sefer maliyet hesabı yapıyorlar, kalacak çocuk orada barınacak, bunun sorumluluğu, bunlar. Biz bu noktada kulüplerimizi, buradaki yapılanmamızı çok iyi yapıp sağlayabilirsek birtakım kritik noktaları çok iyi tespit edip bunun üzerinde yoğunlaşabilirsek bu çocukları koruyacağız, artı nitelikli ve kaliteli sporcu yetiştirmek, futbolcu yetiştirmek, futbolun gelişimi ve bireysel gelişimi. Buna sadece futbolcu yetiştirme mantığıyla bakmayacağız.
“Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutuyoruz ve bu çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için çok önemli”
Biz nitelikli, karakterli, kötü alışkanlıklardan uzaklaşmış, kişilik gelişim, özgüveni gelişmiş bireyler yetiştirme adına da bu önemli. Ciddi ciddi mücadelelerimiz var. Ben öğretmenlik mesleğinin de içindeyim. Gençlerimizi kafelerden, şuradan, buradan kötü alışkanlıklardan uzak tutuyoruz ve çocuklarımızı sağlıklı bireyler olarak yetişmesi için bu çok önemli. Beyine oksijen gittiği yerde faaliyet olacak, birbirleriyle iyi iletişim kuran çocuklar iyi bireyler olacaklar, arkadaşlıkları güçlenecek.
“Psikolojik gelişim, zihinsel gelişim hepsini bir arada düşünmemiz lazım”
Biz şimdi 2 yıldır Bilecik Futbol Akademi adı altında yetenekli çocuklarla uğraşıyoruz bir de çocuğum spor yapsın, sosyalleşsin, evde bilgisayardan kurtarayım diye velilerimiz, çocuklarımız spor yapmaya getiriyor. Biz de bunu nasıl yapıyoruz? Şunu açıklıkla söyleyebilirim, gelişim bu yaş dönemlerinde çok önemli. Gelişimi fiziksel gelişim olarak düşünemeyiz, psikolojik gelişim, zihinsel gelişim hepsini bir arada düşünmemiz lazım. Biz de onun için %100 gerekli olan belli kriterleri göz önünde bulunduruyoruz, yaz okulunu ve kış futbol okulunu da yine bu şekilde mesela 2001-2002, 2003-2004, 2005-2006, 2007-2008 olarak bu grupları yapıyoruz. Hiçbir zaman gruplarımızda 2 yaş aralık yani 2001 ile 2003’lüyü bir araya sokmuyoruz. Bunu neden yapıyoruz? Birisinin öğrenmeye hazır bulunuşluğu, algılaması, fizik kapasitesi, zihinsel gelişimi farklı.
“Yıllarca hep biz performans sporcularıyla, performansla uğraşmışız”
Biz orada her çocuğa faydalı olma noktasında hareket etmeye çalışıyoruz. Bu prensibimizi kesinlikle sonuna kadarda koruyacağız. Çünkü öğrenme sadece psikomotor olarak iyi olmak değildir, zihinsel olarak da çocuğun aynı arkadaş grubuna hazır olması lazım, orada sosyalleşmesi lazım ve bu faaliyeti yapmaktan çok memnunum. Yıllarca hep biz performans sporcularıyla, performansla uğraşmışız. Bunu yaz ve kış okuluna başladıktan sonra fark ettim. Bize inanın çok veli geldi, dedi ki, “Hocam ben futbolcu olmasını falan beklemiyorum, benim çocuğum sosyalleşsin, spor yapmayı öğrensin, bir futbolu yada basketbolu iyi oynarsa çocuğum benden yarın sinemaya yada bara gitmek için para istemez halı sahaya gitmek için para ister” gibi söylemlerle karşılaştık. Bu da bizi çok mutlu etti. Çocuklar da sürekli gelişiyor, bir şeyler öğreniyorlar. Tabi onların bu gördükleri gelişim bizi de mutlu ediyor.
Bu şekilde gençlerimizin, çocuklarımızın yazı verimli bir şekilde değerlendirmeleri için sağolsun genç antrenör arkadaşlarımızla birlikte uğraşıyoruz, hiçbir şeyi tesadüf yapmaya çalışmıyoruz, elimizden gelenin en iyisini en doğru şekilde yapmaya çalışıyoruz ama Bilecik’te futbolun bir şekilde rengini ve kaderini diğer antrenör arkadaşlarımızla, diğer kulüplerle birlikte değiştirmemiz gerektiğini hepimiz çok iyi biliyoruz”
Sedat Memiş hocamızla gazetemiz muhabiri Erhan Toka'nın yaptığı röportajın devamını yakında gazetemiz ve internet sitemizden takip edebilirsiniz..
CANER ALKAN