1. Haberler
  2. Manşet
  3. KÜRE KÖYÜNDE TARİHİN İZLERİ GÜNYÜZÜNE ÇIKIYOR 

KÜRE KÖYÜNDE TARİHİN İZLERİ GÜNYÜZÜNE ÇIKIYOR 

featured

Bilecik’te 16. yüzyılda Osmanlı ordusunun Anadolu’daki en önemli gülle üretim merkezi olan Söğüt’te üretilen top gülleleri, tarla sürümlerde ortaya çıkıyor.

”Maden kenti” olarak adlandırılan Söğüt ilçesine bağlı Küre köyü, gerek demir gerekse taş rezervleri ile Osmanlı ordusunun en eski ve bol top gülle (yuvarlak) imal yerlerinden birisi konumunda yer almış. Devletin ihtiyaç duyduğu gülleyi, bizzat kendisi yaptırarak, bu süreçteki bütün faaliyetleri de koordine ve kontrol altında bulundurmuş.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refik Arıkan, Bilecik’in 16. yüzyılda Osmanlı Devletinin en önemli başta gelen gülle üretim merkezlerinden birisi olduğunu söyledi.

Bilecik’te hem demir hem de taş gülle üretiminin bulunduğunu belirten Arıkan, ”16. yüzyılın başlarında bu üretim merkezlerinde 700 kişi çalışırken Kanuni Sultan Süleyman döneminde bu sayı hızla artmış ve bin 700’lere kadar çıkmıştır. Bilecik’in başta Küre köyü olmak üzere Bilecik’teki işletmelerde gerçekten hummalı bir çalışma vardı ve bu işletmelerin tamamı devlet işletmeleriydi. Devlet buralara yayaları, müsellemleri görevlendirir ve bunlar nöbetleşe çalışırlardı. Birinci grup kasım ayından nevruza kadar çalışırken ikinci grupta nevruzdan kasıma kadar diğer nöbeti devralır ve üretim devam ederdi.” dedi.

”Sosyal ve ekonomik hayatı etkilemiş”

Arıkan, üretim sayılarına bakıldığında muazzam bir üretimin olduğunun görüldüğünü aktardı.

Kanuni Sultan Süleyman’ın iktidarının son yıllarında 1565 yılında Osmanlı Devletinin 30 bin taş 35 bin civarında da demir gülle yapılmasını istediğini kayıtlarda yer aldığını dile getiren Arıkan, şunları kaydetti:

”Bu rakamlar gerçekten çok önemli rakamlardır. Ve bu gülleler hem donanmanın hem de aynı zamanda kara ordusundaki topçuların ihtiyacını karşılamaktaydı. Hatta Bilecik’teki görevlilere baktığımızda da ilginç isimler var. Mesela Bilecik’te maden emini olarak görev yapan, buradaki işleri organize edenlerden bir tanesi de Kanuni Sultan Süleyman’ın son topçu başı Piri Ağa’dır, yani bu önemli kişilerde burada aynı zamanda madenin yönetiminde bulunmuşlardır. Bilecik’teki imarethanelerde hazırlanan bu demir gülleler Karamürsel Limanına ulaştırılır ve oradan da gemilerle İstanbul’a taşınırdı. Hatta bugün elimizde hala o günden kalma bir takım örneklerde Küre köyümüzde bulunmaktadır. Küre’deki gülle üretim merkezlerinde bin 600-700 kişinin çalışması oradaki doğal olarak sosyal ve ekonomik hayatı da etkilemiştir, orası adeta bir şehir haline gelmiştir.”

– ”Bölgenin organize sanayisi”

Küre Köyü Muhtarı İbrahim Gögercin de Küre köyünün adıyla maden eritilen yer anlamına geldiğini bildirdi.

Küre’nin Osmanlının ilk demir madeninin kurulduğu köy olduğunu vurgulayan Göğercin, ”Köyümüzde Orhangazi döneminde maden ocakları açılmış. O dönemde tünellerde çıkarılan cevherler 3 boyut halinde gülle haline getirilmiş. Şuana kadar bulduğumuz 3 boy gülle ve demir şeklinde çalışılmış. Bunlar zamanla güllelerden sonra demircilikte başlamış. 17 işletmeyle Küre köyü o dönemde Küre-i Kebir Karyesi olarak arşivlerde geçmektedir.” ifadesinde bulundu.

Orhangazi döneminde demircilikle beraber kurulan köyde, demir cevherinin rantabl olmadığı dönemde kile başladığını anlatan Göğercin, şöyle konuştu:

”O dönemdeki nakliye küpleri dökülmeye başlıyor. Nakliye tüpleri ile beraber köyümüzde yine demircilikle uğraşan ustalar 17 hane demircilikle devam ederken nalbantçılar, yağhaneciler, un değirmenleri, semerciler derken bölgenin organize sanayisi gibi işler görüyor. Zaman zaman da Söğüt nüfusunu geçtiği Osmanlı arşivi kayıtlarında mevcuttur. En büyük ebadımız toprak sürümünde çıktı. Diğer iki ebat köyümüzün her hanesinde birer ikişer adet bulunuyor. O zamanlar günümüzde kullandığımız gibi tuz yok, kaya tuzlarını öğütmek için her hanede ikişer üçer bulunup, hatta delinip saplı kaya tuzlarını eritmek kullanılırmış. Kadırgalarda küçük toplarda kullanılan gülleler. O dönemde yapılan Osmanlı subaylarına fors kılıcı olarak verilen kılıçların bir çoğu burada yapılmış. O dönemden kalan eserimizi hala saklıyoruz.”

Köy halkından 53 yaşından Arfettin Yiğit ise adalar mevkiinde 8 yıl önce çift sürerken pulluğuna bir şeyin takıldığını ve baktığında yuvarlak toprak gibi çıktığını anlatarak, ”Baktığımda çok ağırdı. Bayağı kaldıramayacağım şekildeydi. Patlar diye korktum, değnekle dürttüm, patlayacak gibi gözükmedi. Sonra suyla yıkadım, çok ağırdı. Traktörün arkasındaki sandığa koydum, muhtarlığa getirdim. Muhtarımızda güzelce temizleyip, buraya sergileniyor. Bir samanlık yapılacak veya bir temel kazacağız bir yerde çıkabiliyor. Küçük yada büyük çıkıyor.” diye konuştu.

İrfan Tunçer de gülleleri köylerinin bazı arazilerinde görmenin mümkün olduğunu dile getirdi.