1. Haberler
  2. İlçe Haberleri
  3. Gölpazarı
  4. Lefke’nin ismi nasıl Osmaneli oldu?

Lefke’nin ismi nasıl Osmaneli oldu?

featured

1075 yılından günümüze kadar kesintisiz Türk kenti olma özelliği ile tarihteki önemini koruya gelen Bilecik’in Osmaneli İlçesi’ne dair tarihi belgelerde birçok bilgi yer alırken, eski ismi olan Lefke’nin Osmaneli olarak değiştirilmesine dair Sakarya Nehri’nin İncisi Osmaneli( Lefke) kitabında geniş bilgilere yer verildi.

Kitapta Lefke isminin Osmaneli olarak değiştirilmesine ilişkin şu bilgilere yer verildi:

Yer adları ile ilgili yapılan ilk çalışmalardan biri, 1928’de Hüseyin Nihal ve Ahmet Naci tarafından hazırlanan “Anadolu’da Türklere Ait Yer İsimleri” adlı makaledir. Bu yazı, Anadolu yer adları konusunda kendisinden sonraki çalışmalara bir zemin oluşturmuş ve yol açıcı bir özellikte olmuştur. Semavi Eyice, Mehmet Eröz, Doğan Aksan gibi birçok hocamız da yer adları ve hatta bölgesel yer adları üzerine çalışmalar yayınlamışlardır. En kapsamlı çalışmalardan biri, Tuncer Gülensoy’un Türkçe Yer Adları Kılavuzu adlı eseridir. Bir yere ad verme ya da isim değiştirmenin çok çeşitli nedenleri olabilmektedir. Bu konuda daha önce yapılan çalışmalar bizlere bu hususa dair bir fikir vermektedir.

Türklerin Yer İsmi Verme Tercihleri

Türkler, Anadolu’ya gelip bu topraklarda yaşamaya başladıkları andan itibaren kültürel özelliklerini bu coğrafyaya taşımışlardır. Bu yerlere, kendi kültürlerinin damgasını taşıyan adlar vermişlerdir. Anadolu’ya yerleşen Türkler, bir yandan yeni kurdukları yerleşim merkezlerine kendi kültürlerinin izlerini taşıyan isimler verirken diğer yandan da yabancı kelimelerden oluşan yer adlarını Türkçe ses sistemi içine dahil olacak şekilde değiştirdikleri olmuştur. Özcan Başkan, Türkiye Köy Adları Üzerine Bir Deneme adlı eserinde Anadolu’daki köy adlarına dair incelemelerde bulunmuş ve burada verilen adların iki özelliği üzerinden tespitler yapmıştır:

a) Tabiata ve fiziksel koşullara dayanan adlar
b) İnsanlara ve topluluklara dayanan adlar

Tabiata ve fiziksel koşullara dayanan adları alt başlıklarla değerlendirerek şu sonuçlara ulaşmıştır:

Çevreyle ilgili adlar: Ağaçlı, Boğazlı…

Hava şartlarına ya da bölgede yetişen bitki örtüsüne göre verilen adlar: Üzümlük, Yağmurlar, Güneşli…

Çevredeki su ve akarsulara göre: Belençay, Susuz…

Yerin bir başka yere göre durumunu belirleyen adlar: Aşağıesenler, Eskidağcı…

Çevrede bulunan hayvanlara göre: Öküzlü, Boğalı…

Çevredeki renklere göre: Akbaş, Aladağ…

İnsanlara ve topluluklara dayanan adların alt başlıklarına baktığımızda:

Bölgeye yerleşen ilk toplulukla ilgili adlar: Beydili, Peçenek…

Dinle ilgili adlar: Camili, Sofular…

Meslekle ilgili adlar: Çömlekçi, Kömürcü…

Yerle ilgili bir kişinin ya da fethedenin adından esinlenilerek verilen adlar: Alparslan, Alpagutbey…

Lefke Adının Menşei

Lefke, Antik Çağ’da Nikaia kentinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Bithynia bölgesinin en büyük ve en güçlü iki şehrinden biri olan Nikaia, Büyük İskender’in generallerinden biri olan Lysimakhos tarafından yeniden inşa edilmiştir. Lefke, Antik Çağ’da doğuya giden yolların kesişme noktasında yer alan bir şehirdir ve birçok mil taşı ile Doğu Roma İmparatorları Iustinianus ile Mauricius dönemlerine tarihlenen birçok Roma köprüsü de bunun kanıtlarındandır.

Antik Çağ’da bölgenin bilinen ilk adı Leukai’dir. Zamanla bu isim Leuke ve sonra da Lefke’ye dönüşmüştür. Lefke adı ilk kez MS XV. yüzyılda yaşamış olan Aşıkpaşazade’nin Tevarih-i Âl-i Osman adlı eserinde geçmektedir. Mihal Gazi ile Osman Gazi, Bithynia Bölgesi’ndeki Doğu Roma yerleşimlerinin fetihlerini gerçekleştirirken Lefke’nin adı da zikredilmektedir:

“…Hisarın tekfuru bağlılık göstererek karşıladı, onu yerinde bıraktı. O kâfirin bir oğlu vardı, onu alıp doğru Lefke’ye gittiler. Çadırlar ve Lefke tekfurları da karşılayarak bağlılık gösterdiler.” Böylece Lefke, 1304-1305 yıllarında Osmanlıların idaresi altına girmiştir. Lefke’nin adı daha sonra XVII. yüzyılda yaşamış olan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “Lefke kazası: Köy halkı Lefke derler. Bursa sınırları içinde ve eski Bursa krallarının kurmuş olduğu bir yerdir. Osman Gazi burayı Rumlardan almıştır…” diye geçmektedir.

Lefke, uzun zaman Osmanlı hâkimiyetinde kalmış ve bulunduğu konum itibariyle birçok gezginin de uğrak yeri olmuştur. 1829’da Balkanlar’dan İzmir’e giden George Keppel’in seyahati bunlar arasında ilk olma özelliğini taşımaktadır. Ondan sonra farklı zamanlarda William Francis Ainsworth, Vital-Casimir Cuinet, Gustave Mendel, Walter von Diest, David French, Lefke’ye uğramış ve geçtikleri zamanın Lefke’si hakkında bilgi vermişlerdir.

Osmanlı Devleti İçin Önemli Bir Dönüm Noktası: 1913 Yılı

Balkan Savaşları, Osmanlı açısından olduğu kadar İttihat ve Terakki Cemiyeti içindeki birçok liderin bakış açısında da önemli bir tesir bırakmıştır. Bu cemiyetin en önemli üyelerinin çoğu Balkanlar’dan geliyordu ve bunların yarısı 1911-1913 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin kaybettiği bölgelerde doğup büyümüşlerdi. Tabi Balkan Savaşları, önemli bir göç dalgasını da beraberinde getirmişti. Yusuf Akçura, 17 Nisan 1913 tarihli Fein adlı yazısında halkın “Türklük gülene kadar gülmemeye” çalıştığını ifade etmiştir. Önemli bir dönüm noktası olarak nitelendirebileceğimiz bu yıl, Osmanlı Devleti’nde birçok değişikliğin yanı sıra yer ismi değişikliklerinin de yapıldığı bir tarihtir. Türkçe olmayan yer adlarını değiştirmeye yönelik ilk girişimlerin bu atmosferde yapıldığı da göz önüne alınmalıdır.

İsim Değişikliği Meselesi: Lefke"den Osmaneli"ye Geçiş Süreci

Üçüncü sınıf bir sancak olan Ertuğrul Sancağı’nın Bilecik, Söğüt, İnegöl ve Yenişehir olmak üzere dört kazası bulunmaktaydı. Merkez kaza olarak bildiğimiz Bilecik’in Küplü, Pazarcık, Lefke, Yarhisar ve Gölpazarı olmak üzere beş nahiyesi bulunmaktaydı. Bulunduğu konum itibariyle geçiş güzergâhında yer alan Lefke, ekonomik olarak bölgenin en gelişmiş nahiyelerinden biridir. Tarihi boyunca farklı isimlerle anılmış olan bu bölge için uzun bir süre Lefke adı kullanılmıştır. Rumeli bölgesinde birkaç yerde Lefke adında bölgeler olmasından kaynaklı olarak bilhassa yazışmalarda sıkıntılar yaşanmakta, yazıların istenilen bölgedeki Lefke’ye gönderilmesinde karışıklıklar olduğundan dolayı bu ismin değiştirilmesi hususunda Ertuğrul Sancağı’ndan yazılan yazı ile isim değişikliği süreci başlamıştır.

Ertuğrul Mutasarrıflığı, Hüdavendigar Vilayetine isim değişikliği ile ilgili taleple başvurmuştur. Bu yazı, vilayetten Dahiliye Nezareti’ne istida ile aktarılmıştır. Sonrasında Dahiliye Nezareti’nden Dahiliye Nazırı Talat Paşa imzalı yazı Sadrazama gönderilmiş ve son olarak da yazı Padişah onayına sunularak karar uygulamaya geçirilmiştir. İsim değişikliğine dair yazıların seyri, hemen hemen her talep dilekçesinin geçtiği süreçlerden geçerek bu şekilde cereyan etmiştir. Ertuğrul Mutasarrıflığından Hüdavendigar Vilayetine yazılan yazıda Lefke isminin değiştirilmesi hususu üzerinde durulmuştur.

1 Nisan 1914’te dönemin Hüdavendigar Valisi Mehmet Abdülhalim Bey imzalı yazıda ise özetle Ertuğrul Sancağı’na tâbi Lefke nahiyesinin merkezi olan Lefke kasabasının ismine benzer Rumeli’de iki üst kasaba bulunduğundan bunlar ile karışmasının önlenmesi için kasabayı fetheden Osman Gazi’nin hatırasını yad etmek üzere Lefke isminin Osmaneli olarak değiştirilmesi istendiği görülmektedir.