1. Haberler
  2. Güncel
  3. MÜNÜR ŞAHİN: “KÖYLERİMİZ DEPREMDEN ETKİLENECEK”

MÜNÜR ŞAHİN: “KÖYLERİMİZ DEPREMDEN ETKİLENECEK”

featured

Osmaneli önceki dönem belediye başkanı, Yeminli Mali Müşavir (YMM) Münür Şahin, Osmaneli İlçesinin Yeşilçimen, Beşevler, Çerkeşli ve Ericek köylerinin fay hattı üzerinde bulunduğunu belirterek, “Bu köylerimizde mevcut alanlara konut yapılmamalı.Zemin etüdleri yapılarak belirlenecek yeni alanlar yerleşime acılmalı. Mevcut binalar depreme dayanıklı hale getirilmeli.Konunun muhtarlarımızca özellikle takip edilmesini diliyoruz.” dedi.

Bursa, 27 Ocak günü Kandilli Rasathanesi tarafından 4.1 büyüklüğünde olduğu açıklanan depremle büyük panik yaşadı.

Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, Bursa’yı “zemin” detayına dikkat çekerek “Bursa, İstanbul’dan belki daha bile kötü olabilir” ifadeleriyle anlattı.

Pampal’ın ifadelerinin ardından gözler komşu il olan Bilecik’e çevrilirken, konuya ilişkin bir açıklama da Münür Şahin’den geldi.

1065 yılında İznik merkezli depremle İznik’in sulara gömüldüğünü ve o dönemde büyük can kayıplarının olduğunu anlatan Şahin, Osmaneli İlçesinin Yeşilçimen, Beşevler, Çerkeşli ve Ericek köyleri’nin de bu fay hattı üzerinde bulunduğuna dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi:

“ÖZELLİKLE TAKİP EDİLMESİNİ DİLİYORUZ”

“Prof. Dr. Süleyman Pampal, geçtiğimiz günlerde Mudanya’da meydana gelen 4,1 şiddetindeki deprem sonrası yaptığı açıklamada uyarılarda bulundu. 1065 yılında İznik merkezli depremle İznik sulara gömülmüş ve o dönemde büyük can kaybı olmuş. Osmaneli ilçemizin Yeşilçimen, Beşevler, Çerkeşli, Ericek köyleri bu fay hattı üzerinde. Hatta Çerkeşli tam göbeğinde. Atalarımız geçmiş dönemlerde bu alanları yerleşim yeri olarak kullanmamış. Bu köylerimiz sonradan güvenli yaylalardan bataklık zemine inmiş ve büyük deprem riski taşıyan alana yerleşmiş. Geçmişte Fransız ve Türk bilim adamlarının deprem araştırması yaptığı bu alan ciddi tehdit altında. Artık bu köylerimizde sağlam zeminin alanları belirlenerek yeni yapılaşmalar bu alanlara yapılmalı. Önlem için kaybedilecek zaman yok.Muhtarlarımızın bu konuda birlikte hareket ederek konuyu sürekli gündemde tutmaları şart. Artık Yeşilçimen, Beşevler, Çerkeşli, Ericek köylerimizde mevcut alanlara konut yapılmamalı. Zemin etüdleri yapılarak belirlenecek yeni alanlar yerleşime acılmalı. Mevcut binalar depreme dayanıklı hale getirilmeli. Konunun muhtarlarımızca özellikle takip edilmesini diliyoruz.”

Diğer yandan, Milliyet’ten Zeynep Dilara Akyürek’e konuşan Prof. Dr. Süleyman Pambal, açıklamasında şu ifadelere yer vermişti:

“YAPILARDA RİSKİ AZALTMALIYIZ”

“Bursa, 1900’den önce yani tarihsel dönemde büyük depremlerle sarılmıştı. 1065’te yaşanan deprem İznik’te bulunan devasa bazilikayı ve kenti denize gömmüştü. O günden sonra batık bir şehir olan İznik, 1000 yıla yakın süredir büyük bir depremin merkezi olmadı. Biraz batısındaki Bursa’da 1855’te yaşanan 2 depremde bin 900 kişi hayatını kaybetti. Günümüzde, 1065’te 7.3 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen depremin üzerinden oldukça uzun bir süre geçmiş durumda. Prof. Dr. Süleyman Pampal, son depremin üzerinden uzun bir zaman geçmesinin, neleri beraberinde getireceğini Doğu Anadolu Fay Hattı ve 6 Şubat’tan örneklerle anlattı. “Doğu Anadolu Fayı’nın son kırılan kısmı, öncesinde 1513’te kırılmıştı. Bir deprem ne kadar geç olursa o kadar büyük deprem üretebilir. Bu da daha çok enerji birikmesiyle de ilişkilidir.

Riskler bizim elimizde. Ancak tehlike bizim elimizde değil. Tehlikenin mertebesini, kaynağını ve gelecekteki zamanı tahmin etmeye çalışıyoruz. Bizim müdahalemiz deprem üretecek faylara olamayacağı için yapılara olmalı. İçinde yaşadığımız yapılarda riski azaltmalıyız.

“VATANDAŞ BİRAN ÖNCE YAPILARINI DEPREME HAZIRLAMALI”

“Bursa, ovanın üstüne kurulmuş ve altından fay geçiyor. 7-7.5 büyüklüğünde deprem üretecek bir fay. İznik de öyle. Yıkıcı etkide en önemli şey (yapıya gelen deprem kuvveti yani F eşittir, depremin ivmesi yani A, çarpı yapının ağırlığı, yani M) binanın ağırlığı ile depremin ivmesini çarpınca ulaşılan yıkıcı gücü hesap etmek. 3-4 kat alüvyon üzerindeyseniz depremin ivmesi büyüyor. Ağırlığı fazla, betonarme ve çok katlı yapılır yıkılıyor. Kaçak katlar zaten yükü taşıyamayacak binanın üstüne doldurulduğunda şiddet artıyor. Bu yapılar depremin büyüklüğü 5 bile olsa, onu 8 şiddetinde hissediyor. Zaten yönetmeliğe uyulmamış olduğundan yıkılıyor. ‘Uygun zemine doğru yapı’ ilkesi, alüvyona az katlı, kayalara çok katlı yapılar inşa edilebileceğini gösteriyor. Gökdelen yapmak istendiğinde yönetmeliğe uygun, kaya zemine yapılabilir. Hem yönetmeliğe hem depremin kurallarına uymadan, depremin ne zaman olacağını bilsek ne olur? Vatandaş bir an önce yapılarını depreme hazırlamalı. Dayanıklı olmadığını öğrenmeli, güçlendirmeli veya yenilemeli.

“ZEMİN ÇOK KÖTÜ”

“Bursa’nın kötü zemin üzerinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’de zemini iyi yerler var, İstanbul’da da var. Sahil kesimleri ve Avrupa Yakası’nın batısı kötü. Ancak İstanbul’un kuzeyi ve Anadolu Yakası, Haliç’ten kuzeye ve doğuya doğru olan kesimleri gayet iyi. İstanbul’un Eminönü’nden tut Silivri’ye kadar sahil kesimi başta olmak üzere zemini en kötü bölge. Bursa’da da zemini iyi olan yerler var. Şehirleri toptan değerlendirmemeliyiz, her şehrin iyi ve kötü noktaları var. Kabaca tahmin verecek olursak yüzde 70-80 i kötü zemin üzerinde. Kısa zaman önce, 6 Şubat Depremleri’nde Hatay’da gördük. Amik Ovası üzerindekiler yıkıldı ama yamaçlardaki gecekondular ayakta. Maraş’ta da öyle. Bursa 1855’ten sonra 175 yıl olmuş, epey zaman geçmiş aktif bir fay var yakın geçmişte 1855’te iki deprem yaşamış zemin çok kötü, yapı stoku çok kötü. Bunları göz önüne aldığımızda Bursa, İstanbul’dan belki daha bile kötü olabilir. Çünkü İstanbul’da zemin daha iyi.”