1. Haberler
  2. Güncel
  3. TAŞLARDA SAKLI DUA, MİHRAPLARDAKİ TARİH

TAŞLARDA SAKLI DUA, MİHRAPLARDAKİ TARİH

featured

Bir cami… Dışarıdan bakıldığında sadece taş ve harçtan yapılmış bir yapı gibi görünse de, duvarlarının ardında yüzyılların tanıklığı, duaların yankısı ve medeniyetlerin izleri gizlidir. İşte bir caminin doğuşundan günümüze kadar uzanan detaylı ve duygusal hikâyesi…

1. BAŞLANGIÇ: BİR İHTİYAÇTAN DOĞAN NİYET
Her cami bir niyetle başlar. Bir topluluk ibadet edecek bir yer arar. Çocuklara Kur’an öğretecekleri, ölülerine dua edecekleri, bayram namazlarında toplanacakları bir mekâna ihtiyaç duyarlar. İşte bu caminin hikâyesi de bir kış günü, mahallenin ileri gelenlerinin bir odada toplanıp “Artık bizim de bir camimiz olmalı” demesiyle başladı.

Toplantıda herkes elinden ne gelirse vermeye söz verdi. Kimisi arsasını bağışladı, kimisi yıllarca biriktirdiği altınlarını. Kadınlar evlerinde örgü örüp satarak, çocuklar harçlıklarından ayırarak bu kutsal yapının temelini attı.

2. TEMELLERDE DUALAR VARDI
İnşaat başladığında henüz ne mimar vardı ne de proje çizimi. Ama herkesin gönlünde o cami tamamlanmıştı bile. İlk taş konduğunda, eller semaya kalktı. “Allah kabul etsin” duaları eşliğinde harç karıldı. Temele ilk Kur’an sayfası konuldu. Caminin temelinde sadece taş değil, inanç da vardı.

Ustalar sabah ezanıyla işe başladı, akşam namazına kadar çalıştı. Her çekiç darbesinde bir “Ya Allah” yankılandı. Caminin taşları arasında ağlayanlar oldu; annesini kaybedip onun ruhuna bir sadaka olarak yardım edenler, hasta çocuğu iyileşsin diye yardım toplayanlar…

3. MİMARİ VE MANEVİ GÜZELLİK
Caminin mimarisi sade ama derindi. Mihrap, Kâbe’ye dönecek şekilde özenle yerleştirildi. Minber, hatip sesiyle yankılanacak şekilde yapıldı. Kubbe ise gökyüzüne uzanan dua gibi yükseldi. Üzerine “İnnemâ yâmuru mesâcidallâhi men âmene billâhi…” (Tevbe Suresi, 18) ayeti işlendi.

Caminin minaresi köye ilk ezanı ulaştırdı. Kuşlar, minarenin etrafında yuva kurdu. Sabah ezanında horozlar sustu, çocuklar sessizleşti. Mahalleye huzur geldi.

4. BİR KÜLTÜR MERKEZİNE DÖNÜŞÜM
Zamanla cami sadece bir ibadet yeri olmadı. Cuma günleri vaazlar verildi, Ramazan geceleri teravihte mahalle birbirini tanıdı. Bayram sabahları cami avlusunda çocuklar şeker topladı. İftarlar, mevlitler, hatim duaları caminin ruhunu zenginleştirdi.

İmam efendi sadece vaaz veren değil, aynı zamanda rehber, dert ortağı, danışman oldu. Gençlere yön verdi, yaşlılara huzur verdi. Caminin yanına yapılan küçük kütüphane, öğrencilerin ders çalıştığı bir mekân haline geldi.

5. ZOR ZAMANLAR VE YENİDEN DOĞUŞ
Bir dönem geldi; cami yıprandı. Çatısından su sızdı, minaresinde çatlaklar oluştu. Cemaat azaldı. Ama mahallenin yaşlıları “Burası bizim mabedimiz, biz onu bırakmayız” diyerek bir restorasyon kampanyası başlattı. Belediyeden destek alındı, gönüllüler tekrar birleşti.

Eski çiniler onarıldı, halılar değiştirildi. Avluya abdesthane yapıldı, engelli rampası eklendi. Cami yeniden hayat buldu. Bu kez sadece yaşlılar değil, gençler de camiyi doldurdu.

6. BUGÜN: HER TAŞINDA BİR HATIRA VAR
Bugün o camiye girildiğinde her köşesinde ayrı bir hikâye fısıldanır. Minberin kenarına ismini yazmış çocuklar şimdi imam olmuş, o temele harç taşıyan kadınlar ise vefat etmiş ama isimleri duvarlardaki hatıralarda yaşıyor.

Bir yabancı o camiye baktığında taş ve çini görür belki, ama o mahalleli bilir: Orada anaların duası, babaların alın teri, çocukların ümidi vardır.

7. GELECEĞE MESAJ
Bir cami sadece ibadet edilen yer değil, bir topluluğun kalbidir. Cami varsa umut vardır, birlik vardır, kardeşlik vardır. Bu cami de geçmişin mirasını geleceğe taşıyan bir köprü olarak ayakta duruyor.

Belki yarın bir çocuk bu camide Kur’an okumayı öğrenip büyük bir alim olacak. Belki bir genç burada doğru yolu bulacak. Ve bir yaşlı son nefesini burada verecek, dualar eşliğinde uğurlanacak.

Bir caminin hikâyesi aslında bir milletin, bir mahallenin hikâyesidir. Caminin her taşı, her duası, her ezanı o toplumun ruhunu yansıtır. Ve işte bu yüzden bir caminin hikâyesi, aslında hepimizin hikâyesidir…