9.Bölge Eskişehir-Bilecik Eczacılar Odası Başkanı Eczacı Yücel Yenilmez tarafından konuyla ilgili yapılan basın açıklamasında Bilecik İl Temsilcisi Eczacı Kevser Fidan, Bilecik İl Temsilcisi Yardımcısı Serpil Turan, Bilecik İl Denetçi Eczanesi Eczacı Erkan Beler, TEB Ankara Kongre Delegesi Eczacı Zeki Ünal da hazır bulundu.
Emniyet Müdürlüğü’nden konuyla ilgili bilgi aldıklarını belirten Yenilmez, Bilecik emniyetine operasyonu kısa bir sürede gerçekleştirdikleri için teşekkür ettiklerini ifade etti. Yenilmez,”Emniyet Müdürlüğümüz çok kısa sürede bu operasyonu yaptılar ve suçluları ele geçirdiler. Süreç biraz daha uzasaydı eczanelerimiz için çok daha zararlı bir sonuç çıkabilirdi. Bilecik emniyetinden aldığımız bilgilere göre 145 bin TL civarında bir kanser ilacı eczanelerden alınmış durumda. Bilecik’teki beş eczaneden alınmış bu ilaçlar. Söğüt’te bir eczane, Osmaneli’nde bir eczane, Bozüyük’te üç eczaneden alınmış. Belki devam edecekken süreç durdurulmuş emniyet tarafından.”dedi.
“Ciddi bir sağlık sorunuyla karşı karşıyayız”
Açıklamasında çete tarafından yapılan yolsuzluğun faturasının eczanelere kaldığını ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini vurgulayan Yenilmez açıklamasında şunları aktardı:
Oluşan süreç içerisinde ciddi bir sağlık skandalıyla karşı karşıya olduklarını belirten Yenilmez,” İyi ki bu ilaçlar yakalandı çünkü kanser ilaçlarının bir çoğu soğuk zincirle kullanılması gereken ilaçlar. Yani hastalara uygulanana kadar en fazla artı dört derecede saklanması gerekiyor ilaçların. Fakat arabanın bagajında gezen ilaçların artık uygulanamaz olduğunu düşünüyoruz. Yakalanmasaydı umut bekleyen kanser hastalarını daha kötü durumlara sokabilecek bir sağlık sorunu ortaya çıkabilirdi. Emniyet Müdürlüğü ve savcılığın talimatıyla eczaneler ilaçları iade etti. Ama burada en büyük problem şu anda eczanelerimizde, 145 bin TL’lik ilaç eczanelerimizden çıkmış durumda.
“İlaçları depoya gönderme gibi bir şansımız yok”
Emniyet Müdürlüğü’nün ilaçları eczanelere iade etmesi bizim sorunumuzu çözmüyor. Çünkü ilaçların soğuk zincirleri kırıldı, ilaçlar bozuldu. Artık depolara teslim etme şansımız yok ilaçları. Burada bir dolandırıcılık varsa, ki var şu anda eczacıların üzerine kalmış durumda tüm ihale. Oysaki hastalar gerçek, yazan doktorlar gerçek, reçeteler gerçek. Burada en masum olması gereken eczacılarken en mağdur grup haline geldi. Bugün de meslektaşlarımızla bunu konuşmak için bir araya geldik.
“SGK’nın özel hastanelere ayrıcalık tanıdığı açıklıkları var”
Aslında bu usulsüzlük, şöyle de bir sağlık sorununu ortaya çıkarttı; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun günü birlik tedavi adı altında bir uygulaması var. Kanser hastalarının ilaçlarını hastaneler veriyor. Son yıllarda baktığınızda ilaç usulsüzlüklerinin tamamı kanser ilaçlarında yapılıyor. Bu hastaların hiçbirinin tedavisi aksamamış. Bu hastalar hastanelere gitmişler, hastanelerde ilaçlarını alarak kullanmışlar. Günübirlik tedavilerde hastaneler hastalarının üzerine ilaçları kaydetmedikleri için eczane sistemlerinde boşluk oluşmuş. Bu çete de bunu görmüş, raporlarıyla, doktorlarıyla gidip ilaçları yazdırmışlar. Yani hastaneden iki kere ilaç alınmış olmuş. Bu günübirlik tedavi sistemi çözülmediği sürece bu iş çözülmez gibi görünüyor. Çünkü bu reçete yolsuzluğunu, bu ilaç yolsuzluğunu yapan kişiler bu ilaçları şahıslara satamaz muhtemelen. İstanbul’da birileriyle anlaşmalılar. Bu ilaçları götürüp oraya satacaklar. Biz açıkçası bunun ticari amaç güden bazı hastanelere satabileceklerini düşünüyoruz. Başka satabilecekleri hiçbir yer yok. Çünkü her ilaç Türkiye’de kayıtlıdır. Her kutunun ayrı numarası vardır. Bir kutu Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumu’na bir kere satabilir. Bir daha satılamaz. Ama SGK’nın özel hastanelere tanıdığı ayrıcalıklı açıklar yüzünden oraya satılabileceğinden şüpheleniyoruz.
“Tüm yolsuzluklar eczanelerin üzerine kaldı”
Biz, eczanelerle ilgili kısımda daha dertliyiz şu anda. Tüm yolsuzluk bizim üzerimize kaldı. 145 bin TL çok büyük bir rakam. Bizim beş eczanemizin bunu kaldırma şansı çok fazla yok. Bugün belki savcılıkla da bir görüşme yapacağız. Eskişehir’de Sosyal Güvenlik Kurumuyla da bir görüşme yapacağız. Biz meslektaşlarımızın mağduriyetinin açıkçası karşılanmasını istiyoruz. Emniyete ve Türk adaletine bu kadar yardım ettikten sonra bu cezayı yemelerini hak etmediklerini düşünüyoruz. Onun için elimizden geleni yapacağız. “ifadelerinde buludu.
“SGK’nın bu parayı eczanelere ödemesi gerekiyor”
Mağduriyetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun belirtilen parayı ödemesiyle giderileceğini belirten Yenilmez, “Bu mağduriyet, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu parayı eczanelere ödemesiyle giderilebilir. Çünkü az evvel de söyledim, reçete gerçek, rapor gerçek, hasta gerçek, alan kişi de bir kimlik ibraz etmiş. Eczane de kendi sistemine girmiş. SGK bunu kabul etmiş. Eczacı yapması gerekeni yapmış. Eczacı bizim Sosyal Güvenlik Kurumuyla yaptığımız protokol gereği eczacı hastadan şüphelenip ben sana ilacı vermiyorum deseydi ve o hasta gidip Sosyal Güvenlik Kurumu’na eczane benim ilacımı vermiyor deseydi eczacı ceza yerdi. Eczacının zaten ilaç vermeme gibi bir hakkı yok, vermek zorunda. Bunun giderilme yöntemi, Sosyal Güvenlik Kurumu kendi riskini eczacının üstüne atmayacak. Eczacıya bu parayı ödeyecekler. Biz böyle olmasını düşünüyoruz. Böyle önemli bir iş yapılmışken eczacılarla hiçbir kurumu karşı karşıya getirmek istemiyoruz. Fakat meslektaşlarımızı bu işin içerisinden çıkartmak zorundayız. 145 bin TL bizim meslektaşlarımızın taşıyabileceği bir rakam değil.”dedi.
“Ne ahlaki ne de sağlık yönünden affedilir bir durum değil”
Açıklamasında ayrıca çete tarafından özel hastanelere satılması düşünülen ilaçların da büyük sorun yaratacağını belirten Yenilmez,” Her hastane için bunu söylemiyoruz. Şu hastane bunu yaparız demiyoruz ama Türkiye’de ilacın nereden alınacağı bellidir. İlacı yasal olarak belirtilen yerler dışında yerlerden almaya tenezzül eden insanlar ilacın iyi veya kötü olduğuna bakmazlar. Tamamen ticari mantıkla yapılmış bir iştir bu. Ticari mantık olmasa hiçbir hastanenin gidip bilmediği adamdan ilaç almaz. Bunlar çok pahalı ilaçlar. Adam kanser ve hiçbir sosyal güvencesi yok. Pahalı ilacı yarı fiyatına belki de daha ucuzuna bulup, alıp hastasına yaptırmaya çalışabilir. Neresinden bakarsanız bakın umut bekleyen, çare arayan kanser hastalarının üstünden yapılan bir skandal var burada. Hem tedavi olacak vatandaş hem de bozulmuş ürünü vücuduna verdiğinde belki kaliteli yaşam süresi çok daha kısalarak o kötü sona çok daha çabuk ulaşması sağlanacak. Ne ahlaki ne de sağlıkçı olarak bakıldığında affedilebilir bir durum değil.”ifadelerinde bulundu.BETÜL SÖNMEZER