HASAN GÜNER
Pazar günü saat 10.00’daki kahvaltıya, Eskişehir-Bilecik Yönetim Kurulu Üyeleri, Türk Kamu-Sen İl Temsilcisi Sadık Taş, Türk Sağlık-Sen Bilecik Şube Başkanı Hüseyin Altınay, Türk Eğitim-Sen’i temsilen Mustafa Vural, sendika üyeleri ve aileleri katıldı. Katılımcılara hitaben konuşan Türk Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı İsmail Türk şu ifadeleri kullandı:
“Bugün Bilecik ilinde olmaktan mutlu olduğumu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Ayrıca 21-28 Nisan Ebeler Haftanızı da bu vesile ile kutlamak istiyorum. Sağlık çalışanlarının yapmış olduğu görevler çok kutsaldır. Sağlık, hatanın telafisi olmayan bir sektördür.
“Ocak Ayı Zamlarını Haziran Ayına Kadar Göremeyeceğiz”
Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Sağlık-Sen yetkilileri olarak yaptığımız mücadeleyi sizler de biliyorsunuz. Fakat öyle bir duruma geldik ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa Türk memuru Ocak ayında zamlı maaş alamadı. Milletvekillerimiz kendilerine geldiğinde bir gecede kanun çıkarırken, bir buçuk yıldan beri sendika kanununla ilgili bir adım atamadı. Sanıyorum ki, Ocak ayı zamlarını Haziran ayının 15’ine kadar göremeyeceğiz.
“Kamu Çalışanlarının Hiçbir Beklentisi Kalmamış”
Biz yedi dönem yetkili sendika olarak masaya oturduk. Geçtiğimiz yedi dönemde sağlık çalışanları bizleri zamlarla ilgili soru bombardımanına tutuyordu. Şu iki ay içinde altmışa yakın il gezdik. Maalesef kamu çalışanlarının hiçbir beklentisi kalmamış gibi bu tür soruları bizlere sormaktan vazgeçtiler. Yetkililer de zam alamamanın gerekçesini anlatmazken, başka şeylerle uğraşıyor.
“Kimsenin Koltuğu Altında Sendikacılık Yapmadık”
Kamu çalışanı sahipsiz değildir. Bizim gücümüz çalışanlardandır. Birilerinin koltuğu altında sendikacılık yapmadık ve adam gibi sendikacılık yapmaya çalıştık.
“Bu İşin Başlangıcı, Seçimde Oy Alma Kaygısıdır”
Seçim öncesi 220 bine yakın 4B’li sözleşmeli arkadaşımız ve 4924’lüler kadroya geçirildi. Hepsi 4A’li oldu. Fakat burada bir eksiklik var. O arkadaşlarımız 4A’ya geçirildi ama maaşları gene döner sermayeden ödeniyor. Yani kamuda hizmet veren hastanelerin yükü bir kat daha yükseldi.
Peki bu doğruydu diyelim. Şu an itibariyle Türkiye’de tekrar 23 bin tane 4B’li sözleşmeli alınıyor. Buradan Sağlık Bakanı’na soruyorum. Seçimden önce yaptığınız mı, yoksa şu anda yaptığınız mı doğru? Demek ki bu işin başlangıcı seçimde oy alma kaygısı. Yani sağlık çalışanına bir şeyler verip karşılığında iktidar olma telaşı.
Düşünün ki, bir bakanlıkta yedi ayrı statüde insan çalışıyor. Birinin özlük hakkı farklı, birinin maaşı farklı, birinin izni farklı… Hatta bu o kadar ileri gidiyor ki, kadrolu olan anneye üç saat süt izni veriliyor, 4B’li olana bir buçuk saat… Burada da bir ayrım var. İşte bunların mücadelesini vermek de hepimize düşünüyor.
“Hastaneler Yerel Yönetimlere Devredilecek”
Aile hekimliği sistemi başlı başına bir sıkıntıdır. Bugün aile hekimi olarak görev alan bir hekimin, iki yıl önceki durumu ile şu anki durumu çok farklı. Sanki birinci basamaktaki tüm işler aile hekimine yıkıldı.
Çok başlılık ortaya çıktı. Bunu şöyle izah edelim. Bilecik ve ilçelerindeki tüm hastaneleri bir genel sekreter yönetecek. Bunun altında üç tane daire başkanı, onun altında başhekim, 2 tane hastane müdürü ve yardımcıları… Bunların hepsi sözleşmeli olacak. Yani kamu görevlisi olmayan bir kişiyi dahi genel sekreter olarak koltuğa oturtabilirler.
Kamu Reformu Yasası’nın amacı tüm kamu çalışanını sözleşmeli yapmak ve sağlık hizmeti veren yerleri yerel yönetimlere devretmekti. Kafalarındaki şey buydu. Ama maalesef bunu yapamadılar. Şu anda önce yöneticileri özelleştirecekler ondan sonra da hastanelerimizi özelleştirip yerel yönetimlere devredecekler.
“Yarın Sağlık Hizmeti Verecek Kimseyi Bulamazsınız”
Sağlık çalışanlarına şiddet özellikle son haftalarda kamuoyunda çok büyük yer aldı. Bunlar geçmişte de oldu ve bunu defalarca ilgililerle görüştük.
Ey Siyasetçiler… Siz sağlık çalışanını öcü olarak gösterirseniz bugün gelinen nokta bu olur. Yarın sağlık hizmeti verecek kimseyi bulamazsınız.
“İlk Üç Madde Değişmemeli”
Türkiye Kamu-Sen olarak yeni anayasayla ilgili yüz elliye yakın sivil toplum kuruluşuyla birlikte bir çalışma yaptık. Buradaki hassasiyetimiz anayasamızın ilk üç maddesinin değişmemesidir. Bizim olmazsa olmaz, en ön şartımız budur.
“Hıyanetlik Edene Kapımız Kapalı”
Sendikal mücadelede bizlere destek verin. Geçmişte bizim içimizde olan arkadaşlara kapımız açık ama hıyanetlik edene Türk Kamu-Sen’in kapısı kapalı. Mücadelemiz zor ama zorluklar aşıldıkça güzeldir.”