1. Haberler
  2. Güncel
  3. YMM MÜNÜR ŞAHİN YAZDI

YMM MÜNÜR ŞAHİN YAZDI

featured

ALLAH BİLİR, BİZ BİLEMEYİZ.

Bakara Süresi 216.Ayet;
Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Diyanet İşlerinin tefsiri;
İslâm’da savaşın hükmü, milletlerarası ilişkiler bakımından tabii halin savaş mı, barış mı olduğu, savaşın sebepleri; farklı çıkarlara, din ve kültürlere sahip insan topluluklarının dünyada barışık olarak yan yana veya iç içe yaşamalarının mümkün ve câiz olup olmadığı gibi konulara ilgili âyetlerin açıklamalarında yer verilmiştir (meselâ bk. Bakara 2/256; Âl-i İmrân 3/28; Nisâ 4/75-76).

Bu âyet İslâm’da savaşa izin verildiği ve gerektiğinde farz kılındığı hükmünü getirmekten ziyade, daha önce gelmiş bulunan bu hükmün gerekçesini vermeyi ve savaşla ilgili bazı meselelere açıklık getirmeyi hedeflemektedir.

Savaş insanlara zor ve ağır gelir; çünkü savaşan insanlar hayatlarını tehlikeye atmakta, yurt ve yuvalarından uzak düşmekte, birtakım eziyetlere katlanmakta, dünyanın zevklerinden mahrum kalmaktadır. Savaşan toplumlarda istikrar bozulmakta, ekonomiden eğitime kadar birçok kurum krize girmekte, tabiat tahrip edilmekte, çevre kirlenmekte, Allah Teâlâ’nın yaratıp insanların istifadesine sunduğu nimetler boş yere –hatta insanlara zarar vererek– israf edilmektedir.

Bütün bunların savaşı istenmeyen, korkulan, nefse ağır gelen, nefret edilen bir ilişki biçimine sokması tabiidir. Ancak savaşıldığı takdirde kaybedilecekler ve kazanılacaklarla savaşılmadığında ortaya çıkacak kazanç ve kayıplar mukayese edildiğinde birincisi ağır basınca, hatta zorunlu hale gelince savaş da kaçınılmaz olmaktadır. Şu halde İslâmî hükümler insanların arzularına, tabii meyillerine değil yükümlülükten hâsıl olacak sonucun iyi veya kötü, hayırlı veya hayırsız, faydalı veya zararlı olmasına dayanmaktadır.

Tecrübelerden anlaşılmıştır ki insan var oluş amacı itibariyle faydalı olan bazı şeyleri arzulayabilmekte, bunlara karşı direnebilmekte, zararlı olanları da bazan şiddetle, ısrarla ve iptilâ halinde– isteyebilmekte, engellenmeye karşı direnebilmektedir.

Hikmetten yeterince nasip almamış ve olgunlaşmamış nefis, bu durumda iken kendine ağır gelen yükümlülüklerle eğitilmeli, aklın, hikmetin ve ahlâkın eksenine çekilmelidir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 340-341

Bazen insanoğlu olarak, çevremizde olup biteni yorumlarken, kendimize göre bir değerlendirme yapıp, doğru veya yanlışı algılayabildiğimizce değerlendiriyoruz. Oysa ki rehberimiz Kuran her konuda bizlere doğru yolu göstermektedir.

Öyle günlerden geçiyoruz ki bir gün doğru olan, ikinci gün tartışılıyor. Yalan, iftira, dedikodu, sonuçta yaratılan algılar bize doğruyu yanlış, yanlışı doğru gibi gösteriyor.

Sonuç: Rehberimiz Kuran, seçtiğimiz yöneticiler devlet aklı ile bizden fazla konulara hakim. Allah hayırlı kararlar almayı, Türk ve İslam alemini korumayı, yüceltmeyi nasip etsin diyerek dua edelim. Bazen teslimiyet hepimiz için en hayırlısı…