Bağışlanan Her Organ Filizlenen Yeni Bir Candır

 

Bilecik Bilim ve Sanat Merkezi Salonu’nda düzenlenen panele Bilecik Valisi Halil İbrahim Akpınar, Belediye Başkanı Selim Yağcı, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ertan Yıldız, Vali Yardımcısı Ekrem Ballı, İl Emniyet Müdür Vekili Mehmet Topçu, İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Ali Fidan, Bilecik Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Mustafa Yılmaz, daire müdürleri, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim elemanları, sağlık personeli ile vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programın açılış konuşmasını İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Ali Fidan yaptı. Fidan konuşmasında sağlık personeline hitaben şunları aktardı:

“Kıymetli hekim ve sağlık çalışanı kardeşlerim zaman mevhumu gözetmeksizin gece gündüz demeden hastasının ızdırabını dindirmeden mesaisini bitirmeyen Sakarya, Yalova, Düzce ve Van depremlerinde olduğu gibi kendi yasımı daha sonra tutacağım diyen, kendi yakınlarını kaybettiği halde yaralılara yardım için hastaneye koşan hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımızın göz yaşartan fedakarlıklarını unutmamız mümkün değildir.

Bu kutsal mesleğin, günümüzdeki mensupları olarak bir insanın hayatını kurtaran, bütün insanlığın hayatını kurtarmıştır düşüncesiyle hizmet vermeye çalışıyoruz. Bugün ülkemizin sağlık göstergelerinde gelişmiş ülkeleri bile kıskandıracak şekilde ilerleme kaydediyorsa bunda hiç şüphesiz sizlerin emekleri göz ardı edilemez.

Bugün anne ölümlerimiz, bebek ölümlerimiz azalmışsa, önlenebilir hastalıklarla ilgili ciddi çalışmalar başlatılmışsa Evde Sağlık Hizmetleri, Toplum Ruh Sağlığı Hizmetleri, Kanser Erken Teşhis ve Tarama hizmetlerimizle insanımızın, ailesinin bir ferdi gibi olabiliyorsak bunda sizin emekleriniz çok fazladır.

Siz değerli meslektaşlarımla birlikte bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı görev anlayışı ve çalışma heyecanıyla hizmet vereceğimize olan inancım tamdır.”

Panel Başkanı Dr. Yılmaz, sağlık çalışanlarının yegane gayesi insanı iyileştirme ve yaşatmaya vesile olmak olan ve belki de en zor olan ve sorumluluğu en ağır mesleği icra ettiklerini ifade etti. Dr. Yılmaz, “Diğer mesleklerden ayrı olarak kutsallık atfedilen tek meslek herhalde doktorluk diye biliyorum. Çünkü özü insana karşılıksız ve beklentisiz bir şekilde hizmet ve fedakarlıkta bulunmaktır.

Son 10 yılda sağlık çalışanlarımızla birlikte belki hayali bile mümkün olmayan şeyleri hep birlikte başardık. Bu başarıda emeği olan herkese şükranlarımı sunuyorum. Siz değerli meslektaşlarımızla birlikte bu güne kadar olduğu gibi bugünden sonra da aynı gaye aynı görev anlayışı ve çalışma heyecanıyla insanımıza daha iyi bir sağlık hizmeti verebilmek için gayret edeceğimize karşılıklı diyalog ve işbirliğiyle daha büyük ve zorlu işlerin üstesinden geleceğimize inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle insan hayatını her şeyin üstünde tutan tüm zorluklara rağmen özveriyle çalışmaya devam eden doktorlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum.” dedi.

               

‘Sağlık hizmetleri ötelenemez hizmetler’

 

Panelde ilk konuşma Uzm. Dr. Kürşat Kaan Akkoyun tarafından yapıldı. Acil servis, acil servisteki triyat uygulamaları ve 112 hizmetleri hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Akkoyun şunları aktardı:

“Acil servisler bildiğiniz gibi panik halinde hastaların başvurdukları ve tedavi için bizlerden çare aradıkları birimler. 24 saat çalışmak durumundayız. Hizmeti 24 saat vermek durumundayız. Acil sağlık hizmetlerini geciktiremiyoruz, erteleyemiyoruz ve vazgeçemiyoruz. Gelen her hastaya acil sağlık hizmetini vermek durumundayız. Bu durum acil servis hizmetlerini ertelenemez, geciktirilemez olması acil servisleri suiistimal edilmesine zemin hazırlıyor. Aslında acil olmadığı halde, hızlıca tedavi edildiği, polikliniklere sevk edilebilen hastalar acil servisi tercih ediyorlar ve poliklinikler veya aile sağlığı merkezine başvurmuyorlar. Bu nedenle acil servisler yoğunlaşıyor. Acil servislerin yoğunluğunda öncelikle gerçekten tedavi bekleyen hastalar, onların yakınları ve en son olarak da sağlık çalışanları olumsuz yönde etkileniyorlar.

 

‘Gereksiz 112 çağrılarıyla gerçekten ambulans bekleyenler mağdur oluyor’

 

Ağrıları olan hastalar iğnelerinin ambulansla gelinip evlerinde yapılmasını istiyorlar. 112 bu amaçlarla kurulmuş bir birim değil. Biz kalp krizi, felç, trafik kazası gibi durumlarda acil müdahil etmekle yükümlüyüz. Hayati tehlikesi olmadığı halde bu ambulans talepleriyle zaman kaybediyoruz ve gerçekten ambulans isteyen kişiler bekliyorlar.” Uzm. Dr. Akkoyun, 112 biriminin gereksiz aramalarla meşgul edilmemesi talebinde bulundu.

 

Bilecik Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Akpınar, “Sağlıkta İletişim” konulu bir sunum yaptı. İletişimin tanımıyla sunumuna başlayan Dr. Akpınar sağlık çalışanına yönelik şiddet olaylarına da değindi. Bazı basın kuruluşlarının yaptığı haberlerle halkı yanlış yönlendirdiğini belirten Dr. Akpınar şöyle konuştu:

“Nasıl sağlık çalışanları kendilerini hastalarının yerine koyuyorsa hastalar da kendilerini sağlık çalışanlarının yerine koyarak o şekilde davranmalıdır. Biz sağlık çalışanları olarak eleştiriye açığız. Hem eleştirilerinizi hem önerilerinizi aktarmanız için SABİM birimi kurulmuştur. Fakat gereksiz yapılan şikayetler sağlık çalışanının psikolojisini bozmaktadır.

Yazılı basınımıza da çok büyük görevler düşmektedir. Maalesef her meslek grubunda olduğu gibi basınımızda da sorumsuz kişiler çalışabilmektedir. Herhangi bir araştırma yapılmadan, her söyleneni suçlanan tarafı da dinlemeden yapılanlar, söylenenler maalesef yalan anlamına gelmektedir. Düşünülmeden abartılı bir şekilde sırf haber olsun, insanlar etkilensin diye verilen, sadece hasta beyanlarına dayanarak atılan ‘Katil doktor. Canavar hemşire’ gibi başlıklar toplumumuzda halkın sağlık çalışanlarına olumsuz bir imaj beslemesine, hastanelere gelenlere ön yargılı hareket etmelerine neden olmaktadır. Şiddetin bu derece normal kabul edilmesi düşündürücü ve üzücü bir durumdur.

 

‘Sağlıkta şiddet hiç görülmedik düzeylerdedir’

 

Sağlıkta şiddet hiç görülmedik düzeylerdedir. Şiddette gelinen en son nokta acil servise sinirli bir hasta yakınının araba ile girmesidir. Bir sonraki aşama kamyon veya tırla acili basmak olacaktır diye düşünüyorum. Sınırsız sağlık hizmeti beklentisiyle hastaneye başvuran ve beklentisi karşılanmayan insanlar önce hayret sonra da saldırganlık gösterebilmektedir. Oysa karşınızdaki ne kadar hatalı olursa olsun kendi çocuğunuz bile olsa ona bir fiske bile vurmaya hakaret etmeye hakkımız var mı diye sormak istiyorum.”

Op. Dr. Mehmet Burak Öztop organ bağışı ile ilgili bir sunum yaptı. “Neden organ nakli?” diye sunumuna başlayan Op. Dr. Öztop şunları aktardı:

“Bağışlanan her organ yaşama tutunan bir insan demektir. Organ nakli, görev yapmayacak kadar hasarlı bir organın yenisi ve sağlamı ile değiştirilmesidir. Organ nakli iki prosedürden yapılır. Canlıdan canlıya nakil, böbrek ve karaciğer olmak üzere. Kadavradan alınan organ ve doku nakilleri, böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer ve kornea. Türkiye’de kadavra donör oranı yaklaşık %30 civarında, %70’i ise canlı donör.

 

‘Organ bekleyen bütün hastalar yaşlı değil’

 

Organ bekleyen bütün hastalar yaşlı değil. Toplumumuzda organ nakli bekleyen kişilerin yaşlı olduğu gibi bir algı var. Böbreği, karaciğeri, kalbi ile ilgili yetmezliği olan insanlar yaşlı insanlar değil sadece. Aslında 5-7-8 yaşlarında organ bekleyen çok sayıda insanımız var. bir kişi evde, sokakta hatta hastanenin herhangi bir servisinde öldüğü zaman onun organlarını kesinlikle kullanamayız. Bu kişilerin organları başkaları için bir anlam ifade etmemektedir. Sadece yoğun bakım ünitesinde, yaşam destek ünitesine bağlı olarak beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organları kullanılabilir.

Organ bağışı yapmak istediğinizi belirttiğinizde size bir kart verilecek. Ama bu kartın yasal bir bağlayıcılığı yok. Sadece bir gönül bağı oluşmuş oluyor aranızda. bu kartı doldurmuş bir insan beyin ölümü gerçekleştiğinde kart üzerinde olmuş olsa bile aile izni olmadan organ alınmasına izin verilmiyor. Bu kartları dolduralım gönül bağlarımızı kuralım.”

                Sunumun ardından böbrek nakli gerçekleştirilen Ahmet Cihangir duygu ve düşüncelerini belirtti. Annesinin kendisine böbreğini verdiğini ifade eden Cihangir, öncelikle ilaç tedavisi gördüğünü sonrasında ise 1 sene boyunca haftada 3 gün diyalize bağlanarak hayatına devam ettiğini söyledi. Şu anda normal hayata döndüğünü fakat kontrollü bir şekilde hayatını sürdürdüğünü aktardı.

                Panel sonrasında kurulan organ bağışı standında katılımcılar tarafından organ bağışı formları dolduruldu. Formu dolduranlar arasında Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, Vali Akpınar’ın eşi Dr. Nihal Akpınar, Vali Akpınar’ın Özel Kalem Müdürü Filiz Sağır, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan’ın eşi Şule Özcan, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Mustafa Yılmaz, İl Halk Sağlığı Merkezi Müdürü Uzm. Dr. Ömer Balcı da yer aldı. ZEYNEP KILBAHRİ



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir