BİLECİKSPOR’UN ESKİ KAPTANI “LEFTER VEDAT” O YILLARI ANLATTI

“Bilecik, Hisar Gençlikle birleşmeden evvelki ismi Bilecik Gençlik kulübüydü”

Bilecikspor’un eski kaptanlarından “Lefter Vedat” lakaplı Vedat Özbey 1960’lı yıllarda kurulan Bilecik Gençlikspor’u gazetemize anlattı.

 

Daha sonra Bilecikspor ile birleşen Bilecik Gençlikspor’u, Bilecikspor’u, Ertuğrulspor’u, Gençlerbirliği, Bozüyükspor’u değerlendiren kaptan; Bursa’da oynadıkları şampiyonluk maçındaki havayı, atmosferi ve yaşadıklarını duygulanarak anlattı. Merhum Mustafa Kadayıfçı’dan neden çok korktuğunu da o anı adeta yaşarcasına anlatan Özbey Arnavut Kemal ile olan bir hatırasını da bizimle paylaştı.

 

O yıllarda imkanların çok kısıtlı olduğunu vurgulayarak ayakkabı tamircisi Mehmet Eski’nin saha kenarında hazır bekleyerek yırtılan, sökülen ayakkabıları ve futbol topunu dikerek maça devam ettiklerini belirtti. Şimdilerde ise imkanların çok daha geniş olduğunu kaydeden kaptan Özbey Amatör spor kulüplerinin durumlarını, Bilecikspor’un şimdiki durumunu ve ayrıca ASKF Başkanı Nusret Tosun ile Futbol İl Temsilcisi Engin Toku’nun çalışmalarını değerlendirdi. Bilecikspor’un eski kaptanlarından Vedat Özbey kendisine ünlü Fenerbahçeli futbolcu Lefter’in isminin lakap olarak takılmasının da hikayesini anlattı.

 

Bilecikspor’un eski kaptanlarından “Lefter Vedat” lakaplı Vedat Özbey’in gazetemiz muhabiri Erhan Toka’yla yaptığı röportaj:

 

Erhan Toka: “Kendini tanıtıp futbola nasıl başladığınızı anlatır mısınız?”

 

Vedat Özbey: “Emekliyim, köy hizmetlerinden emekli oldum 1997 yılında. Şu an bir iş yaptığım yok, torunlara bakıyoruz.

“Mustafa ağabeyimizden ben çekindiğim kadar babamdan çekinmezdim”

Bilecik Gençlik kulübünde 1964 senesinde lisansiyer futbolcu olarak başladım amatör olarak. 1963 senesinde Bilecik Gençlik il şampiyonu oldu. Amatör şampiyonası maçları olurdu. Eskişehir, Sakarya, Kocaeli Kağıtspor bir de Bilecik Gençlik. Benim yaşım tutmadığı için rahmetli, rahmetle anıyorum kendisini. Sayın Mustafa Kadayıfçı beni o maçta sahte lisansla oynattı, Yaşar Kayran’ın lisansıyla yaşım tutmadığı için lisansım yok. Sonra 1964 senesi gelince tabi yaşımız doldu, lisansiyer olduk ve gençlik kulübünde oynamaya başladık. O zamanın Kulüp Başkanı dişçi Kasım Gürevin’di. O da rahmetli oldu, rahmetle anıyorum. Bizim Mustafa ağabeyimizden ben çekindiğim kadar babamdan çekinmezdim. Ortaokula gidiyorduk, o bizim aynı zamanda teknik direktörümüzdü, antrenörlüğümüzü yapıyordu. Öyle otoriterdi. Biz kahvede oyun oynardık arkadaşlarla, oynarken Kadayıfçı’yı gördüğümüz zaman oyunu bırakıp kaçardık. Ama şimdiki gençler öyle değil. Sonra 1964’ten 1968’e kadar Bilecik Gençlik’te oynadım. 1968’de Bozüyük Seramikspor kuruldu, oraya transfer oldum. 1968-1969 yıllarında iki sene orada oynadıktan sonra askere gittim 1970 yılında. Asker’den döndüm 1972’de, döndükten sonra tekrar kırmızı beyaz formalı Bilecik Gençlik kulübüne geldik. 1969 senesinde ben askerdeyken de Bilecikspor ile Hisar Gençlik’in birleşmesiyle Bilecikspor kurulmuş. Askerden döndükten sonra ben Bilecikspor’un lisanslı futbolcusu oldum, oraya transfer oldum Bozüyük Seramik’ten. Ondan sonra rahmetli Erol Kaptan ile beraber, o takım kaptanıydı aynı zamanda. O futbolu bıraktıktan sonra takım kaptanı olarak ben devam ettim 1972’den sonra 1975 yılına kadar Bilecikspor’da amatör futbolcu olarak devam ettik. 1973 senesinde 50.  yıl kupası maçlarına Bursa’ya gittik. Bursa’da Bursa, Kocaeli, Bilecik amatör karma takımlarının olduğu bir turnuva düzenlendi. 50. yıl kupası adı altında. Biz Sakarya’yı 2-1 yendik, Kocaeli ile berabere kaldık, son final maçında Bursa’ya yenildik, Bursa kupayı aldı, şampiyon oldu. 10 seneden sonra ben 2 sene daha futbol oynadım. 1975 senesinde futbolu bıraktım.

“1989-1990 sezonu hariç hep 3. lig’de oynamıştır Bilecikspor”

Ondan sonra Bilecikspor profesyonel konuları geldi. 1980 yılına kadar mahalli ve bölgesel liglerde mücadele etti Bilecikspor. 1982-83 sezonunda o zaman ki adıyla 2. Lig’e katılma liginde mücadele etti fakat çıkamadı. 1984 yılında kurulan 3. Lig’e yükselmek için oynanan terfi maçlarında başarılı olarak 3. Lig’e yükseldi ve profesyonel takımı oluşturdu. 1987 yılında amatör kümeye düşmesinden dolayı tekrar amatör lige döndü. 1989-1990 sezonu hariç hep 3. lig’de oynamıştır Bilecikspor. 2007-2008 sezonunda 3.lig 4. grupta oynarken lig’den düştü, amatör lige geldi, 1. Amatör kümeye geldi. 1. Amatör ligini ilk oynadığı sene ligi 2. tamamlayan Bilecikspor 2009-2010 sezonunda ilgisizlik yüzünden ne 1. Amatör kümede hem 2. Amatör kümede görev alamadı, oynamadı.

“İsmail Cinoğlu sağ olsun kulübe sahip çıktı ve şu an kulüp bence iyi bir durumda”

2. amatör Bilecik grubunda mücadele etmiş, 2010-2011 sezonunda Alihan ve İsmail Cinoğlu’nun ilgilenmeleri üzerine zor şartlarda Bilecik 2. Amatör kümede mücadele etmeye başladı. 2011-2012, 2012-2013 sezonlarında Bilecikspor 2. Amatör küme Bilecik grubunda mücadele etti fakat bir üst kümeye çıkamadı. Sonra 2013-2014 sezonunda Ankaralı bir iş adamı kulübün borçlarını ödediğini ve yönetime geldiğini öğrendik. Yeni transferlerle birlikte takımın başına bir eski profesyonel bir futbolcuyu getirerek 1. Amatör küme’de şampiyon olarak bu aşamaya kadar geldi. Fakat ondan sonra ne oldu gelişmeler? Bu Ankaralı iş adamı kulübü bıraktı, borçlarını da ödemedi ama ödedi olarak bilirdik biz borçları da ödemedi. İsmail Cinoğlu sağ olsun kulübe sahip çıktı ve şu an bence iyi bir durumda. Buna tüm Bilecik olarak destek olmamız gerekir. Yine eski şaşalı günlerine, profesyonel lige gelmesini dört gözle bekliyoruz. O konuda elimizde ne imkan varsa, ne gelirse yapmaya da hazırız. Ben eski bir Bilecik Gençlik kulübü, Bilecikspor kaptanı olarak bunları söylüyorum ve arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.”

 

Toka: “Bilecik gençlik dediniz, Bilecikspor’dan önceki takım mıdır Bilecik Gençlik?”

 

Özbey: “O yıllar Bilecik Gençlik kulübünün futbolcuları daha çok liseli futbolculardan oluşurdu”

“Tabi 1969’dan Bilecik, Hisar Gençlikle birleşmeden evvelki ismi Bilecik Gençlik kulübüydü. O yıllar Bilecik Gençlik kulübünün futbolcuları daha çok liseli futbolcular, lisede okuyan yatılı yabancı öğrencilerden oluşurdu. O zamanlarda Kocaeli Belediye Başkanlığı yapmış Cevdet Bağdat olsun, şu an İstanbul’da fizik mütehassısı Cevval Çelen olsun, Yalova’da Ziraat Fidanlık’ta görev alan Ziraat mühendisi Gürkan Şarlan arkadaşımız olsun, daha birçok arkadaşımız.

Benim oynadığım arkadaşlarımın arasında çoğunluğu rahmetli oldu. Kadayıfçı, Arnavut Kemal, Erol Kaptan, nalbant Sami, tahtabacak İsmet, coti Necati derlerdi rahmetli Necati ağabey.

“Mehmet Eski saha kenarında örs, çekiç bekler ayaklarımıza batan çivileri hemen çakar tekrar ayağımıza giyer öyle futbol oynardık”

O yıllarda gençlik kulübünün kuruluşunu bilmiyorum ne zaman kuruldu. Ben ortaokula 1959-60 senelerinde ortaokula geldim buraya ilkokulu bitirdikten sonra. O zamanlar Bilecik gençliği seyrederdik, takımın bir taraftarıydık. Biz devamlı Kadayıfçı ile Kasım ağabeyi tanıdık kulüp başkanı olarak. Hisar’da olsun, Bozüyük Gençlik’te olsun, Ertuğrulspor ile ne maçlarımız oldu. Bizim oynadığımız o dönemler saha çamur, stadımız da İstasyon’daydı. Şimdiki MEY fabrikasının olduğu yer futbol sahasıydı, tüm maçlarımızı orada oynardık. Bizim oynadığımız zaman kösele ayakkabılar, çivili ayakkabılar, kulakları çınlasın Mehmet Eski saha kenarında örs, çekiç bekler ayaklarımıza batan çivileri hemen çakar tekrar ayağımıza giyer öyle futbol oynardık.  Futbol topu iple bağlanan futbol topları vardı. Adamın kafaya geldiği zaman o ipin olduğu yer kafayı sersemletirdi, o dönemlerdeydi Bilecik Gençlik kulübü.

Bir maçta burada Bozüyük Gençlikle şampiyonluk maçımız vardı maç yarıda kaldı. O maçı Bursa’ya aldılar. Bizden sonra da Bursaspor ile Adana Demirspor’un maçları vardı. O zaman tahmin ediyorum onlar 2. Lig’deydi. Maçları vardı orada Bozüyük Gençlik’i 4-2 yenerek yine şampiyon olduk. Dediğim gibi 1969’da Bilecikspor’dan evvelki seneler Bilecik Gençlik’i daha çok lisedeki ve sanat enstitündeki yatılı öğrenciler oluştururdu çoğunluğunu.”

 

Toka: “Sizin top oynadığınız yıllarda çok iyi top oynadığınızı ben hatırlamıyorum ama duydum, duyuluyor, konuşuluyor hala spor camiasındaki sohbetlerde. Lakabınız “lefter” Vedat’mış. Neden lefter Vedat?”

 

Özbey: “Vaay “Lefter Vedat sensin” dedi bana”

“Herhalde lefter gibi çok çalım atıyorduk. Futbolculuğumuz da iyiydi, orta birlerde, orta ikilerde mahalle aralarında futbol oynarken hep “Lefter” diye tanıtırlardı, söylerlerdi. Mesela fizik mütehassisi Cevval Çelen’in ben ilk defa telefonunu aldım bir arkadaştan tabi görüşmüyorduk ben ayrılıp gittikten sonra. Onu aradım ben Vedat Özbey dedim. Vaay “Lefter Vedat sensin” dedi bana. Öyle tanırlardı. O açıdan herhalde lefter derlerdi.”

 

Toka: “Bir transfer teklifi almışsınız, babanız yollamamış galiba. Onu biraz anlatır mısınız?”

 

Özbey: “Bana sen benim elimde 6 ay kalacaksın, 6 ay sonra İzmir’i istiyorsan Altay’a, İstanbul’a istiyorsan Beykoz’a götüreceğim seni dedi”

“O zaman Kütahyaspor yok daha kurulmadı. 1964 senesinde Kütahya Tavşanlı’da Linyit’e yakın bir yerde termik santralinin Işıkspor diye bir kulübü vardı. Rahmetli burada Yaşar Bakır vardı beden terbiyesinde çok uzun süreler kaldı, bizim Gençlik’i çalıştırırdı, antrenörlük yapardı, genç çocukları o yetiştirirdi. O beni oraya götürdü. Işıkspor’da denemeye gittik, maç oynadık. Maçta Erdoğan Gürhan diye bir teknik direktör vardı. Sonradan profesyonel takımlarda falan görev aldı. O bana sen benim elimde 6 ay kalacaksın, 6 ay sonra İzmir’i istiyorsan Altay’a, İstanbul’a istiyorsan Beykoz’a götüreceğim seni dedi. Fakat ben orada kalmadım. Kaçtık geldik, durmadım orada. Babam o zaman razıydı gitmeme. Ben bir an evvel burada bir maç oynasam o zaman transfer olmuyor.

“Sabah namazına yakın bizim kapı zili çaldı bir baktım köy koruyucusu…”

Geldik buraya bir maç oynadık kurtulduk oraya gitmekten. O sene oynadıktan sonraki sene Giresun’dan teklif geldi. Babam o zaman köyde duruyordu. Biz buradaydık, o zaman parayı falan aldım ben babamdan gideceğim artık Giresun’a. Önce İstanbul’a gideceğim İstanbul’dan vapurla Giresun’a gideceğiz. O telgrafı çeken de bizim burada futbol oynadığımız dönemlerde Osmaneli’de nüfus müdürüydü. O sen eşyalarını topla gel hiçbir şeye karışma seni Giresunspor’a alacağız dedi. Sabahleyin buradan İstanbul’a gideceğim. Sabah namazına yakın bizim kapı zili çaldı bir baktım köy koruyucusu, bekçi yani. Babam ben gelmeden gitmesin diye haber yollamış. Sonra babam geldi oğlum annen, ablan bir evladımız var onu da oralara mı göndereceksin diyorlar, ben vazgeçtim dedi. Velhasıl öyle kaldı gitmedik. Burada yine amatör olarak devam ettik. Böyle şans güldü yüzümüze ama maalesef onları değerlendiremedik.”

 

Toka: “Daha sonra ben çok iyi hatırlıyorum GençlerbirliğiSpor kulübü kuruldu burada.  Rahmetli Cavit Cici önderliğinde, Şeref Büyükdumanlıların kurduğu Gençlerbirliği neden kuruldu? Çok iyi de bir takım yaptılar, daha sonra Gençlerbirliği’nden bir sürü futbolcu, Ender ağabeyler, Ahmet Arabacılar, Gürsel Bayındır, kene Yükseller falan hepsi Bilecikspor’a transfer oldular, hepsi Bilecik’in çocuğuydu”

 

Özbey: “O zaman Bilecik Gençlik’te Burhan Kelemoğlu falan vardı. Onlar takımda yer alamadılar, devamlı oynayamayınca onların teşvikiyle kuruldu tahmin ediyorum Gençlerbirliği. Diğer gençler de vardı tabi bir sürü Bilecikli gençler takımda yer bulamayınca o kulübü kurdular tahmin ediyorum.”

 

Toka: “Yine Bilecik’in takımı Ertuğrulspor var. Ertuğrulspor’un son dönemlerinde Kızıl İbolar, Çaylar, Baydurların, Faruk Çömlekçilerin, Salih Şatların oynadığı dönemleri hatırlıyorum. Mesela Söğütspor’la 3 defa şampiyonluk maçı oynandı. Onu çok iyi hatırlıyorum. Biraz Ertuğrulspor’dan bahseder misiniz?”

 

Özbey: “Nedense Ertuğrulspor ile bir türlü geçinemezdik, maçlarımız hepsi olaylı olurdu”

“Ertuğrulspor’da da iyi futbolcular vardı. Salih Şat olsun, Çay olsun, Nejat olsun ondan sonra Yurda Er mesela orada yetişti sonra bize geldi. O da rahmetli oldu şimdi. Sonra arap Halil derlerdi o da Ertuğrulspor’da oynardı, oradan bize, gençlik kulübüne geldi. Yani Ertuğrulspor da iyi bir takımdı, öyle yabana atılacak bir takım değildi. Gençlik kulübüyle çatır çatır mücadelelerimiz oldu ama nedense Ertuğrulspor ile bir türlü geçinemezdik, maçlarımız hepsi olaylı olurdu. Ertuğrulspor’da bazı ismini hatırlamadığım daha önemli arkadaşlarım olabilir, onlar kusura bakmasın iyi futbolcular vardı.”

 

Toka: “Bozüyükspor bir 2. Lig yaptı. Daha sonra şu anda maçlara çıkmıyorlar, ekonomik anlamda sıkıntılar yaşadılar. Halen de kulübün borçları olduğu iddia ediliyor. Bozüyük’te de sizin döneminizden vardır. Benim zamanımdan hatırladığım kulaksız Ahmetler, kara Bedriler, Japon Mehmetler. Ben o yılları hatırlıyorum, siz evveliyatı nasıl hatırlıyorsunuzdur. Eski Bozüyükspor’u, yeni Bozüyükspor’u, Bozüyük de ilçemiz olarak sporu, futbolu seven bir ilçemiz ama baktığımız noktada şu anda Bozüyükspor’un esamesi okunmuyor. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?”

 

Özbey: “Zirvedeyken herkes ona yardımcı oluyor, onun yanında oluyor ama…”

“Zirvedeyken herkes ona yardımcı oluyor, onun yanında oluyor ama zirveden düştükten sonra kimse onunla ilgilenmiyor, yanına yaklaşmıyor. Bu Bilecikspor’da da aynı konu. Bilecikspor başarılı olduğu dönemlerde 2. Lig’de bir ara nerdeyse şampiyon olma durumu vardı, 5-6 bin kişiye maç yapıyordu. tribün doluyordu. Ondan sonra takım düştü, düştükten sonra ilgilenen olmadı. Nerdeyse kulüp kapanacaktı. Ondan kaynaklanıyor herhalde. Bozüyük’te de çok iyi futbolcular vardı. Eski futbolcular, Hüseyin Köprüler, Rahmi Gürkanlar, Hayatiler, yumurtacı Burhanlar. Çok iyi futbolcuları vardı. Hepsi bizim rahmetli Mustafa Kadayıfçı ağabeyin aynı yaş emsalleriydi onlar. O dönemler profesyonel ligler fazla yoktu. Sadece 1. Futbol ligi, şimdi ki süper ligi vardı. Sonra 2. Lig, 3. Lig falan oluştu. Onlar oluştuktan sonra bence futbol ilerleyeceğine daha çok geriledi. Amatör maçlar daha zevkli oluyordu o zamanlar ki dönemlerde. Şimdi profesyonel maçlara gidiyoruz 3. Lig’deyken. Maçlardan zevk alamıyorsun.  Bozüyük Gençlik de çok iyi bir futbol takımıydı. Azimspor vardı Bozüyük’te. Onlar da birbirleriyle mücadele ediyorlardı. Biz nasıl burada Hisar birbirimize rakipsek onlar da Bozüyük’te Azimspor ile rekabet içindelerdi.”

 

Toka: “Türkiye’de olsun, Bilecik’te olsun imkanlar çoğaldı. Sentetik sahalar, semt sahaları, Edebali stadı, çim saha. İmkanlar genişledi, okullarda beden eğitimi öğretmenlerimiz var. Okul takımları geçtiğimiz günlerde liselerarası futbol turnuvaları başladı ama bir yerde bakıyorsunuz anlattığınız eski kalitede futbolcular yetişmiyor, Bilecik’ten çıkıp da transfer olan insan yok. Bilecikspor başta olmak üzere bir tabelası bile yoktu. Geçtiğimiz günlerde İl Özel İdare tahsis etti Bilecikspor’a lokali cüzi bir bedelle. Birçok takımlarımız oluştu fakat başarı çıkmıyor ortaya. Sizce nedeni nedir?”

 

Özbey: “Şimdi internet kafeler çoğaldı, gençler oralarda vakit geçiriyorlar.”

“Bence nedeni betonlaşmadan. Bizim zamanımızda futbol oynanacak alanlar çoktu. Her mahallede mutlaka bir futbol oynayacağın alan vardı. Bence ondan kaynaklandı. Şimdi mesela adliye binasının olduğu yer yeşil alandı. Orada futbol maçları yapardık, gece hava kararasıya kadar top oynardık. Ona keza Köy Hizmetlerinin öbür tarafları öyle her tarafta bir yeşil alanlar vardı. Şimdi öyle bir şey yok ki. Gençler öyle bir alan bulup futbol oynamıyor ki. Ya futbol sahasına gidecek, ya da okulların futbol sahasına gidecek. Bunlar da çok önemli faktörler. Bizim zamanımızda çok alan vardı. Topu al hemen çık kapının önüne şöyle 10 metre gittiğin yerde futbol oynayacak yer bulurdun. Şimdi maalesef her taraf betonlaştı, yer bulamazsın. Şimdi internet kafeler çoğaldı, gençler oralarda vakit geçiriyorlar. Ondan yetişmiyor futbolcu.”

 

Toka: “Türkiye’deki futbolu nasıl değerlendirirsiniz?”

 

Özbey: “O isimler şimdi olsa biz çok iyi yerlerde oluruz”

“Ben fazla kaliteli bulmuyorum. Eski maçlar bence daha kaliteliydi. Bu kadar teknoloji gelişmişken, statlar gelişmişken, daha iyi futbol olması gerekirken maalesef eski çamurlu sahalardaki oynanan futbol daha zevkli daha heyecanlıydı. O zamanki futbolcular bence daha kaliteliydi ama o kalitelerini o çamur sahalar engelliyordu. Şimdi diyorlar o zamanlar kaliteli olsa milli maçlar da başarılı olurlardı ama o zaman futbolcuların kalitelerini maalesef çamur sahalar engelliyordu. O isimler şimdi olsa biz çok iyi yerlerde oluruz. O Turgaylar, Metin Oktaylar, Lefterler, Suatlar, Recepler…”

 

Toka: “Unutamadığınız birkaç anınızı anlatır mısınız?”

 

Özbey: “Maç 4-2 galibiyetimizle bitti. O maçı hiç unutamam”

“Unutamadığımız anlar deplasmana maçlara gider gelirkenki olan arkadaşlıklar. Tabi genellikte galibiyetler de olurdu. Rahmetli Haluk ağabey, Belediye’den emekli Haluk Bolu. O bir şarkı söylerdi, o hava ayrı olurdu. Şimdi de arkadaşlar, gençler o galibiyetlerini deplasmanlardan gelirken şarkıyla, türküyle kutluyorlardır. Benim unutamadığım anlar genellikle onlar olurdu.

“Rahmetli Kemal ağabeyle (Arnavut Kemal) Bozüyük’te Necati isminde bir futbolcu vardı. Münakaşa ederlerken Necati, Kemal ağabeye bir yumruk attı.”

Ayrıca unutamadım maç Bursa’daki Bozüyük Gençlik ile oynadığımız şampiyonluk maçı. O maçta 1-0 mağluptuk biz. Stat tıklım tıklım dolu. Çünkü bizden sonra Adana Demirspor Bursaspor ile oynayacak. Bursa taraftarı Bozüyük’ü alkışlıyordu, Bozüyük hakikaten iyi futbol oynuyordu. 1-0 da galipti Bozüyük. Sonra biz bir gol attık beraberlik sonra bir tane daha attık öne geçtik, galip duruma geçince biz daha iyi futbol oynamaya başladık. Ondan sonra taraftar bizi desteklemeye başladı. Bozüyük Gençlikli futbolcular bir arkadaş vardı Kemal isminde jilet Kemal derlerdi ona. O arkadaşlarına kırın demeye başladı. Sert oynanmaya başladı maç. Rahmetli Kemal ağabeyle (Arnavut Kemal) Bozüyük’te Necati isminde bir futbolcu vardı. Münakaşa ederlerken Necati, Kemal ağabeye bir yumruk attı. Ondan sonra Kadayıfçı da geldi Necati’nin boğazını sıktı. Hakem tabi Necati’yle Kadayıfçı’yı oyundan attı ama Necati Kadayıfçı’yı kovalamaya başladı saha içinde. Nasıl tur atıyorlar sahada. Oyun durdu onları seyrediyoruz biz. En sonunda saha kenarında resmi elbiseli binbaşıydı tahmin ederim orada görevli. Mustafa ağabey binbaşıyı tutup böyle önüne siper etti. Binbaşı da İstasyonluymuş. Ondan sonra ikisini de dışarıya çıkardılar. Maç 4-2 galibiyetimizle bitti. O maçı hiç unutamam, o maç çok zevkli ve çatırtılı bir maçtı.”

(Röportajın devamını daha sonra gazetemiz ve internet sitemizden takip edebilirsiniz…)

CANER ALKAN

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. spor – Bilecikspor ne zor şartlardan nerelere gelmiş. birileri saha kenarında örs, çekiç bekleyip ayaklara batan çivileri hemen çakarıp tekrar ayaklarına giyer öyle futbol oynarlarmış. Gençlerimiz günümüzdeki imkanların kıymetini bilmeliler. Futbol sadece sahaya çıkmakla oynanmıyor..

    Cevapla