FEYZİOĞLU VE BATUM BİLECİK HALKI İLE BULUŞTU

featured

Bilecik Barosu tarafından düzenlenen “Anayasa Değişikliğini Tartışıyoruz” paneline büyük ilgi.

dsc_1127

Bilecik Barosu tarafından düzenlenen ve Bilecik Belediyesi Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilen “Anayasa Değişikliğini Tartışıyoruz” paneline konuşmacı olarak Türkiye Barolar Birliğ(TBB)Başkanı Metin Feyzioğlu ile Anayasa Profesörü, CHP eski Milletvekili Süheyl Batum konuşmacı olarak katıldı.

dsc_1062

Program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Bilecik Baro Başkanı Halime Aynur’un kısa bir açılış konuşması ile başladı.

dsc_1068

Bilecik Baro Başkanı Aynur’dan sonra kürsüye gelen Anayasa Profesörü, CHP eski Milletvekili Süheyl Batum yaptığı konuşmada; Anayasa değişikliği ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni varolmuş bir Devlet bir Cumhuriyet olmadığını, Türkiye Cumhuriyetinin 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması üzerine kurulduğunu hatırlattı.

dsc_1091

Osmanlı’nın yıkılışının sebebinin ekonomik sıkıntılar ve çağa ayak uydurmamanın yanı sıra bütün siyasal gücün Enver Paşa örneğini vererek imparatorlukta tek kişinin eline geçmesine bağladı.
Her köşesi işgal edilmiş imparatorluktan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının peşinden giden Türk Milleti’nin hep beraber Kurtuluş Savaşı vererek Türkiye Cumhuriyetini kurduğunu anlatan Batum, o günden bu yana Cumhuriyetin geleceğini bir kişinin iki dudağına Türk Milleti hiçbir zaman bırakmadığını söyledi.

dsc_1143

Metin Feyzioğlu ise milli bir meseleyi milli bir davayı Türk Milletinin ve Türk Devletinin bu dönemde karşılaştığı en zor davayı bir siyasi dava ya da particilikle eş tutanların kendi zihinlerini yansıttıklarını kaydederek şöyle devam etti:
Bizim gözümüzde bu iş parti meselesi değildir. Partiler arası bir yarışma değildir ve bu işi bir partinin içinde genel başkanlık için takip eden kim varsa da alçaktır. Kişi diğerini kendi gibi bilir derler elbette sözüm meclisten dışarı kimseyi kötü bir kelimeyle suçlamak değil benim niyetim haddim de değil fakat milli davayı milli bir şuurla milli bir hassasiyetle yaklaşılmasını kendileri yapmayanlar başkalarının yaptığını anlamayabilirler. Bu beklenen bir yanılgıdır.

dsc_1180
Türkiye Barolar Birliği bu işle neden ilgili. Biz Türkiye Cumhuriyetinin hiç bir milli meselesinde şükürler olsun neme gerek demedik. Biz neme gerek diyenlerden değiliz ama bize bir saygısızlık yapıldığında yine Yahya Efendinin kullandığı bir cümle ile cevap verenleriz. Edep yahu, edep. Türkiye Barolar Birliği ve Baroların kanuni görevidir anayasayı anlatmak. Avukatlık kanununda açıkça yazıyor. Bulun,çalış,değerlendir devlete anlat,hükumete anlat, Cumhurbaşkanına anlat onlar anlamazsa millete anlat. Onlar anlamadığı için millete anlatıyoruz. Halk oylamasına sunulacak bir kanun paketinin yani anayasanın hiç kuşkusuz anlatılacak yeri halktır. Artık çünkü meclisin elinden çıkmıştır. Bu bizim kanuni vazifemiz. Bu vazife sadece bizde var.

dsc_1201

Elbette vatandaşlık vazifesi olarak yurtseverlik vazifesi olarak bunu üstlenen çok sayıda kurumumuz var ama kanunen bunu yapmakla görevli olan tek kurum Türkiye Barolar Birliği ile her biri bağımsız olan barolarımızdır. Bir de tabi işin başka bir ironik boyutu var. İronik diyorum çünkü bazı hukuk fakültesi mezunları barolar ve Türkiye Barolar Birliği bunu anlattıkça diyorlar ki güçlü Türkiye istemiyor musun? siyaset yapıyorsun, özetle izah edeyim. Bunlar 2010 furyasını sanıyorum ya kaçırdılar ya da tadı damaklarında kaldı devamını istiyorlar. Nedir dediğim; 2010 da bazı barolar o tarihte milli akademisyenler Süheyl Batum ve benim gibi biz 2010 anayasasının devleti devlet dışı güçlere teslim edip, yargıyı tamamen bağımlı hale getireceğini söylerken F Tipi suç örgütü olan yapı ile iktidar bize saldırıyor ve hatta hakaret ediyordu.

 

dsc_1203

Fakat sonunda ortaya çıktı ki biz haklıymışız sonuç ne oldu? Sonuç cemaat üyeleri mahkemelere birer birer atandı. Mahkemeler fiilen cemaat mahkemesine dönüştü. Mahkemelerde adalet arayan vatandaşlar hakkı hukuku bilen hakkı hukuku yazılı sözlü savunacak avukat yerine cemaat üyesi hakime iltimas yaptıracak iş takipçisi peşine düştü. Şimdi bugün bize HSYK’nın 13 üyesininde neredeyse 13’ünün asgari 10’nun bir siyasi parti genel başkanına bağlandığı bir anayasa değişikliğine niçin laf söz ediyorsunuz diyenler var ya 2010 da iş takipçiliğini kaçıranlar ya da iş takipçiliğinden bayağı bir nemalanıp devamı gelsin isteyenler. Çünkü cemaat mahkemelerinin yerini iktidar partisinin ilçe mahkemeleri alacak. Özetle bize HSYK nın yüzde yüz iktidar partisine bağlı olduğu bir anayasa değişikliğine niçin itiraz ediyorsun bu senin meselen mi diyenlere cevabım çok haklısınız iş takipçisi olmaya çalışıyorsunuz avukatın yerine sizin iş takipçisi olarak yerini alacağınızı varsayıyorsunuz çünkü ilçe başkanları ile aranızın iyi olduğu düşüncesindesiniz.

dsc_1174

vatandaş davasını konuyu bilen namuslu, davasına bilgi ile sahip çıkacak avukata değil iktidar partisinin hakime talimat verecek ilçe başkanını tanıyan kişiye getireceğini hayal ediyorsunuz fakat biz her zaman avukat olmayı tercih ediyoruz. Dün de avukattık, bugün de avukatız, yarın da avukat olmaya kararlıyız. Bu iş takipçisi özentilerine de cevabımız cemaatin iş takipçilerinin kullanma süresi doldu, ilçe başkanlarını tadığını düşünerek iş takipçiliğine soyunanları da iktidar partisi değişince iş takipçiliği dolar ama avukatların kullanma süresi diye bir süresi yoktur. Çünkü avukatları hiç kimse kullanamaz. Bu bizim sükunetle verdiğimiz cevabımız, umarım içinden almak isteyen almıştır.

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir