KOL: “134 İDMAN VE 30 TANE MAÇ YAPTIK”

Başarılı antrenör Hasan Kol geçen sezon boyunca lige nasıl hazırlandıklarını, takımında nasıl bir hava yaratıldığını son Osmaneli Gençlerbirliği Spor maçını ve maç sonrası yaşanan olayları anlatarak Bal Ligi (Bölgesel Amatör Ligi)’ndeki hedeflerini aktardı. Takımıyla gurur duyduğunu belirten Kol hepsine teker teker teşekkür ettiğini ifade etti.

Ayrıca bugüne kadar takımlarına her türlü destek ve katkıları sağlayan Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayir’e, İl Genel Sekreteri Halis Nalbant’a, İl Genel Meclisi Başkanı Serkan Yıldırım’a, daire müdürlerine ve kurum çalışanlarına da tüm takımı adına teşekkürlerini iletti.  Bilecik İl Özel İdare spor antrenörü Hasan Kol’un açıklamaları:

 

“Çocukla ağabey-kardeş, baba ne gerekiyorsa onu olacaksın”

Başarımız alt yapıdan verdiğimiz önemden geliyor. İnsanın başarılı olabilmesi için kesinlikle o işi çok iyi bilmesi ve sevmesi lazım. O işte başarılı olabilmek için mutlaka seveceksin ve sevdiğin için işine çok gideceksin, çok gidiyorsan başarılı olmak için de çok çalışacaksın. Karşındakine de sevdiğini belli edeceksin ve o işi çok iyi bildiğini belli edeceksin. Karşındaki de gözlerinin içine bakacak. Evet bu hoca bu işi biliyor, ne derse doğru. Gerekirse onlarla birlikte futbol oynayacaksın, o da seni görecek. Kızdığın zaman kızdığını bilecek, hoşuna gittiği zaman hoşuna gidecek, espri yaptığın zamanda gülmesini bilecek. Yani çocukla ağabey-kardeş, baba ne gerekiyorsa onu olacaksın. Bunun için de ne yapmak lazım? Önce çocuklara kendini inandırmak lazım. Biz bunu yaptık.

 

“Çocuk zaten mıknatıs gibi”

 Bu mıknatısı alıp da sen bir yeni demire yaklaştırdığın zaman diğer bütün pullar, demirler etrafına toplanıyor. Sen eğer iyi biri gibi iyi ilgilendiğin zaman çocuk orada karşılığını alıp hem okul takımında hem kendi mahallesinin arkadaşlarıyla, şurada, burada senden övgüyle bahsettiği zaman zaten diğer arkadaşları da Hasan Hoca, Hasan Hoca demeye başlıyor. Bu benim avantajım oldu. Geçen sene de yaptık bunu. U-13’te şampiyon, U-15’te üçüncü, 17-19’da yine şampiyon olduk. Aynı  U-17,19 takımının karmasını doğru dürüst bir iki tane yaşı büyük, büyük dediğim de 22-23 yaşında ki gençleri takviye ederek 2 tane. Bu takım geçtiğimiz sene 5. ya da 6. oldu. Biz dedik ki bu takıma çok idman yaparsak, çok güçlendirirsek başkanımla bir de bizde eski oynayıp da bildiğimiz efendi kişiliği olan, takımı bozmayacak 2-3 tane takviye ile bu takımı biz kafaya oynatırız diye düşündük. Türk insanın en büyük şeyi bence hedef göstermek, eğer hedef gösterip yukarıdaki hedefi biraz daha aşılayıp ona doğru arkadan ittirip de, son onu hedefe doğru yaklaştırdıkça daha da zevklenip daha da inanacak. O güç birliğiyle o hedefe olabildiğince yaklaşırsın.

 

“Nasıl burada Ertuğrulspor var orada da Gençlerbirliği var”

Bunların en büyük örneği de rakibimiz Osmaneli Gençlerbirliği. Şöyle bir bakıyorsun. Ben Osmaneli Gençlerbirliği’ni bildim bileli, kaç yıldır buradayım oynarız. Karşılıklı rakiptik, Osmaneli spor ’da, Tekspor’da oynadım. Özel İdare spor’da oynadım. Gençlerbirliği’ni bilirim. Osmaneli Gençlerbirliği hep kendi içinde bir takımdı, hep arkadaşlığı vardı. Nasıl burada Ertuğrul spor var orada da Osmaneli Gençlerbirliği var. Osmaneli spor biraz daha burjuva, lüks takım. Günümüzün örnek vereyim Osmaneli, bir Fenerbahçe’yse, Osmaneli Gençlerbirliği de gençlerden daha çok bir takım yapan takım. Çünkü Osmaneli spor’un biraz daha mazisi geniş olduğu için daha güçlü bir takım.

 

“Bu onların efendiliğini gösterir”          

Osmaneli Gençlerbirliği bu sene bu havayı yakaladı. Aynı bizim gibi onlarda. Aynı arkadaşlık, dostluk, kardeşlik, çok idman. Onlar da yüreklerini koydular. Osmaneli Gençlerbirliği’nin böyle bir final oynadığına ben şahit olmadım. Ama kemik bir takımları var. Osmaneli’nde hiçbir zaman böyle sahaya girme, haksızlık olsun tamam karşılığını verirdi ama Osmaneli’nde ki bu olaylar, işte sahaya gir 300 kişi. Tamam hırs da var, bir açlık var. Şimdiye kadar bu kadar büyük bir başarıyı kutlamamışsın o da olabilir ama ben maç içinde bir tane kırmızı kart, bir tane tekme, kasıtlı olarak birbirini ittirme gibi hiç öyle şeyler olmadı. Bu müthiş bir özveriydi. Bu onların efendiliğini gösterir.

 

“Önce kişiliği olacak, kardeşliği bozmayacak kişiler”

Biz önce çocuklarımıza doğruluğu öğrettik. Topladık takımı. Altıner ağabeyleri geldi. Dedi ki “hocam ben sizinle oynamak istiyorum.” Altıner bizleri iyi tanıdığı için bizi seçti diyebilirim. Hedefimiz belliydi zaten. O da geldi, dostluğu, arkadaşlığı görünce idmanlarda ayrılmak istemedi. Emrah geldi Ertuğrulspor’dan. Hep böyle efendi, kişilik. Önce kişiliği olacak, kardeşliği bozmayacak kişiler. Burada dengeyi sağlamak çok önemli. Şimdi sen burada bir tane adamı hep oynat, ondan sonra orada devamlı idmana gelen çocuğu çıkarma. O çocuğun bir daha ne gözünde adam olabilirsin ne de doğru dürüst idmana gelir.

 

 

“Bu çocuklar bize güvendiler, inandılar”

Yanlışta yaptım. Mesela son maçta Ahmet Tombak kardeşimiz vardı oynatmadım. Dedik ki “fizik gücü çok önemli Ahmetçim, çok özür diliyorum hakkını yedim senin, hakkını helal et ama bunu bu şekilde yapmalıyız, bu son maçta duygusallık yok” dedik, bu şekilde oynattık. O da “hocam canınız sağ olsun, yeter ki takım şampiyon olsun” dedi. Geçen senenin gözbebeğimiz İbrahim’i 4-5 maçtır oynatamadık, çünkü okula gitti, idman yapamadı. Mustafa’yı aldık Gölpazarı’ndan onu oynattık. Burada o çocuğu bileceksin yanlışını da söyleyeceksin, kabullenecek. O da hatalarını bilecek, kabullenecek. Bu şekilde gitti hep. Gözündeki pırıltıyı görecek o çocuk senin, o çocuk inanacak sana, inanmazsa sen istediğini yap. Bu çocuklar bize güvendiler, inandılar.

 

“Bunlar hep bize gelişimdi, biz bu ışığı gördük”

Başkanımızdan, en başkanımızdan diyelim. Halis bey diyoruz mesela, Halis Nalbant ya hiç hayatında maça gitmemiş, geldi maça, baklava elinde tebrik etti bizi. Bunlar hep bize gelişimdi, biz bu ışığı gördük. Önceki senelerde bu ışığı görememiştik. Bizi göndermediler diyorduk ama şimdi Serkan bey geldi, Bilecikspor ile beraber bizi de destekledi, o ışığı gördük. Biz o ışığı gördüğümüz için daha da heveslendik. Böylelikle hedefimizi koyduk. Çok yanlışlarımız oldu tabi ki, çünkü genç takımız. Ben iddia ediyorum şu anda gazozuna olsun Osmaneli Gençlerbirliği ile daha güzel bir maç çıkar bizim açımızdan. Öyle düşünüyorum. Çünkü biz genç bir takımız. Genç takım stres yapar. Golü attık, yaslandık üstüne, maça dönemedik, geldik son dakikalara. Yaslandık, (1-0) dedik ki “bitti maç”. Gelene vurmaya çalışıyorsun, rakip alıyor sana hücum yapıyor, hatalar başlıyor, titremeler. Bir kaleci hatası ve frikik oldu yedik golü oldu mu (1-1).  2. golü yedik, yine kademe hatası. Ayakları birbirine giriyor. Dedim ki olum siz nereye gidiyorsunuz, ne yapıyorsunuz? En azından oynayın adamlar sizi yensin.

 

“Biz Türk milleti olarak gazla çalışan bir milletiz”

Çocuklar hep benim videolarımı çekmiş. Ben de çok heyecanlı anlar yaşadım. Hiç fark etmediğim şeyler söylemişim ama tabi bu da tabi muhabbetimiz. O çocuklara onu aşıladık. Öyle bir konuşuyorsun ki, diyorsun ki “Hakkınızı helal edin. Sizin canınız sağ olsun. Siz buraya adam gibi geldiniz, adam gibi gideceksiniz. Dışarıda size küfür olabilir, size bağırabilirler. Bu demek değil ki siz kötüsünüz. İyi olan meyve taşlanır. Ağacı, o meyveyi taşlarsın. Sen de demek ki iyisin, buraya kadar geldin. Senin canın sağ olsun. Çıkacağız, kenetlendik, hep beraber oynayacağız” Bu şekilde çıktık. Hele ikinci yarı benden panik beklediler.  Bağıracağım, çağıracağım diye düşündüler. Sakin olmaları gerektiğini söyledim. Burada zaten gerekli gazı seyirci veriyor. Sen eğer sakin olup kardeşim bak bu böyle olmuyor, tamam biz yenilelim ama yeniliyorsak hakkıyla yenilelim. Oynayalım, ne ayağınızda top tutuyorsunuz, aldığınızı şişiriyorsunuz sağa, sola.

 

“Bu maçı alacaksın dedim ama gerçekten inandım”

Herkes birbirinden bekliyor, kim sorumluluk alacak? Turgay’a 3 tane top geldi, 2 tanesi kaleye gitti. Demek ki Turgay’a gidecek toplar, Turgay ile buluşturacaksın. Nitekim bir gün önceden ben bunlara tek tek sosyal medyadan notlar yazdım. Çok uzun notlar. Motive ettim. “Hocam kanımın son damlasına kadar savaşacağım” diyor çocuk. Bu Türk işi. Biz Türk milleti olarak gazla çalışan bir milletiz. Biz çocuğu inandıracağız, sen benim adamımsın, bu maçı alacaksın dedim ama gerçekten inandım. Turgay bu maçı alır diye düşündüm. Hele son golde benim önümde  3 kişinin önünde, zaten orada 2 kişi yetişemediler, 3.’sü omzuyla vurmaya çalıştı düşürmek için. “O da arkamdan itti hocam, bir güç oldu sanki” dedi. “Topu kaleye bırakıverdim” dedi.

Sonuçta 3-2 öne geçtik. Biraz daha sabretseydik. 4’ü de bulabilirdik, onlar attı 3-3 oldu. Ondan sonra yine yüzde yüz bir gol kaçırdık. En sonda da bir gol kaçırdılar ki artık kader anıydı. Öyle Allah bize nasip etti.

 

“Bu olayı diğer 300 kişiye mahal etmek kesinlikle bize yakışmaz”

Maçın sonundaki olaylara gelirsek. O ara bize bir sivil polis geldi dedi ki “Hocam maç biter bitmez bakın karşıda soyunma odaları var oraya koşarak bütün takım gidiyorsunuz” dedi. Daha önceden bu olayları yaşadıkları için tecrübeliler eyvallah dedik. Şimdi maç biter bitmez biz oraya gidecektik. Ama maç bitmesine 2-3 dakika kala bu sefer onlar karşılıklı konuştular, o köşedeki tribünü 200-300 kişisini boşaltıp taş atmalarını engellemek için o tarafa boşaltmaya çalıştılar. O ara tabi itiş kakış oldu, gidin diyor adam, oturuyorum diyor, maç izliyorum diyor falan filan herhalde ben arada bakıyorum karşıda olduğu için görebiliyorum. Burada bir arbede oldu o ara dışarı küfürleşmeler falan… Bir tanesi dışarı atlayıp polise bir şeyler söylemeye çalıştı hatta çekimlerde de gördünüz. Ha orada o ara poliste baktı ki millet gelmeye çalışıyor gaz sıktı. Ama o öyle hafif bir gaz değil öyle bildiğin damacana şeyleri gibi bir tüple gazı sıkınca, çok büyük bir gaz kütlesi çıkınca bütün orada seyirciye gaz geldi. Gaz gelince tabii seyirci sinirlendi. Bence bu bahane değil, polisler de tamam görevini yapıyor ama içeridekini de rahatsız ediyor. O da bir yanlış. Şimdi polisin sana karşı bir gaz dökmediği belli ama yine de sana isabet oldu, niye döküldü bana geldi diye kızabilirsin, bağırabilirsin ama işte içeriye girip veya işte saldırmak veya bir şey yapmak bence o birazda o ana kadar getirip o şeyi alamamak mutlaka içinde olabilir yani. Neden çünkü o hırsla bize 7-8 arkadaşın müdahalesi yani. O sahaya girildi, biz gidemedik tabi. Maç bitti, durdurulmadı. Maç bitince bu sefer seyirci geldi, o arada polis var o yolda bizi koruyacağına, içeri girip giremeyeceği belli değil. Dedik köşede bekleyelim. Polis nasıl olsa dağıtır, içeri sokar, sonra biz güvende gideriz. Ben önceden Osmaneli spor’ da oynadım 6 sene. Osmaneli spor’da ben ne böyle bir olay ne de böyle bir durumla hiçbir zaman karşılaşmadım.

 

 

“Osmaneli’nin ekmeğini yedim,  ne olduğunu bilirim”

Osmaneli spor’da herkes, seyirci ne yaptığını, kime kızacağın bilir, ne tepki göstereceğini bilir. Gelenlere baktığım zaman bize saldıranlar 7-8 tane. Hareketlerinden anlaşılıyordu durumları. 300 kişinin 200’ü polislerin önündeydi. 100-150 tanesi bize doğru geldi. 150 tanenin 150’si de 5 metre arayla sanki bir kaza olurda Türk insanı bakar ya böyle yanına gidip öyle bakıyordu, hiç müdahale etmedi kimsede. Sadece onların içinden 7-8 tane, onlar bize darp da bulundu. Diğerleri gelmiş orada maç izlemiş, onların hepsine mahal etmek bu olayı kesinlikle bize yakışmaz. Çünkü ben Osmaneli’nin ekmeğini yedim. Osmaneli spor’un ne olduğunu bilirim.

 

“Biz yeri geldi 5’er gün aralarla idmanlar yaptık”

Şimdiye kadar eğer öyle bir şey olsaydı birinci senemde ayrılırdım. 6 sene kaldım orada. Evlendikten sonra da işimiz bitti. Sağ olsunlar, göndermek istemediler ama ayrılmak durumunda kaldık. Olayların sonrasında Osmaneli’nin futbolcuları da bizi aradılar. Bizden kaynaklanan bir şey yok dediler. Daha sonra başkanları aradı. Gençler Birliğinin başkanı İsmail Bey aradı. Münür başkanda basına yaptığı açıklamada yapılanları hoş görmediğini açıkladı. Sonuçta bu maçta bu şekilde bitti ve biz BAL ligine çıktık. Osmaneli Gençler Birliği’nin çektiği üzüntüleri birebir anlıyorum. Çünkü şampiyonluğa aynı anda gittik. Onlar da bizim gibi kolej takımıydı. Fakat ben onlardan bir iki tık daha fazla idman yaptığımızı düşünüyorum. Biz yeri geldi 5’er gün aralarla idmanlar yaptık. 134 idman ve 30 tane maç yaptık. Bu çocukları bu şekilde eğittik.

 

“Hakkımızda Özel İdare aşireti diye yazdılar”

Biz diyoruz ki; Altyapı olarak Bilecik’teki en iyi takım biziz. Bunu herkes kabul etsin. Ertuğrul Spor’a da kendi çapında müthiş saygım var. Ama Bilecik genelinde altyapı olarak en iyi takımın biz olduğumuzu iddia ediyorum. Biz bu futbolculara bir üst lige gel ama bedava diyoruz. Bir alt lige kesinlikle göndermeyiz. Eğer aynı lige gidiyorlarsa da karşılığında para olmasa bile malzeme istedik. Şimdi de çıkacağız BAL liginde oynayacağız. Bütçemizi ortaya koyacağız. Daha sonra bize BAL liginde gerçekten yararlı olabilecek Bilecik’in çocuğu olup da bizim takımda karşılıksız oynamak isteyen kişilerle devam edeceğiz. Her gün bir idman olacak. Çocukları özendirmek için kamp eşofmanları vereceğiz. Çocuğa o profesyonelliği aşılamak için elimizden geleni yapacağız. BAL liginde yan takımlardan birisi isterse de buna müsaade edeceğiz. Biz Bilecik için bir lütufuz. Çünkü biz Bilecik gençleri bir yere gitmesin diye aynı anda 3 takımı çalıştırdık. Hatta hakkımızda Özel İdare aşireti diye yazdılar. Biz böyle bir takım yarattık.

Çocukların yarattığı bu heyecanları gören fanatik taraftarlarımız da oluşmaya başladı. Tanımadığım bir çok insan bana tebrik mesajı atıp destek olduklarını belirtiyorlar. Maçlarımızı hiç kaçırmayan taraftarlarımız var.

 

“BAL ligine giden 5 takıma o kadar para veriyorlardı da neden 4’ü düştü?”

Bilecik’ten şu ana kadar 5 kere BAL ligine giden takım oldu. Bazı eleştiriler geliyor bize “Bunlar bu kadar para alıyorlar da rezil oluyorlar” diye. Peki bu BAL ligine giden 5 takıma o kadar para veriyorlardı da neden 4’ü düştü. Belli bir kapasite olmadan ne kadar gidilebilir ki? Üniversiteye kesilen paralar acaba Bilecik Spor’a veya bir başka takıma veya bir altyapıya kesilemez miydi? Üniversiteye yapılan yardımlar bize de yapılabilirdi. İstasyondaki gibi buraya da güzel bir havuz yapılıp geliri bir takıma veya altyapıya verilemez miydi?

Spor bir anlamda da hayat demektir. Sporcu çocuk karakterini spora da yansıtır. Bir çocuğun karakterini ayağına top verdiğin zaman çözersin. Ona göre de önlem almaya çalışırsın. Çocuğun içerisinde bir yanlışlık varsa onu düzeltmeye çalışırsınız.

 

“Büyüklerimize duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyoruz”

Çıkan olaylarla ilgili Sayın Vali Bey, Sayın Halis Bey ve Sayın Serkan Bey açıklamalarda bulundu. Büyüklerimize bu duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.   Bu çok önemli bir şey. Sporda şiddet yasasıyla beraber futbolcuların yaptığı en küçük bir harekete bile ceza kesiliyor. Burada tel örgüden atlıyorlar, polisi darp ediyorlar. Orada bu olayları çıkaranlara gerçek cezalarını verirlerse en az 3 bin lira cezası var. Ben kendim de görevi de bıraksam, başka bir ile de gitsem veya onlar başka yere gitseler ben yine bu çocuklara sahip çıkarım. Önemli olan şampiyonluk değil. Biz Bilecik’in çocuğunu buralara getirdiysek olay tamamdır. Bu şampiyonluk bizim için çok büyük bir mutluluk oldu. Bilecik basınının gösterdiği ilgi de çocukları çok fazla motivasyon ediyor. Bize katkıda bulunan herkese de teşekkür ediyorum.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    

CANER ALKAN

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir