Baharın gelişi ve dostluğun müjdeleyicisi olarak bilinen Nevruz Bayramı dolayısıyla Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde tören düzenlendi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte Bilecik İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Kocabıçak, konuya ilişkin yaptığı konuşmada; Milletleri Milet yapan unsurların başından milli kültür gelmektedir. Milli kültürü oluşturan unsunlar arasında ise gelenekler, görenekler, inançlar, töreler, törenler ve bayramlar önemli bir yere sahiptir. Dini bayramlar yanında milli bayramlar da fertleri ve toplulukları yakınlaştırmak bütünleştiren ortak kültür değerlerimizdendir. Türk boylarının en köklü milli bayramı nevruzdur. Nevruz Bayramı; tarihin karanlık bilinmeyen dönemlerinden beri, Türk boyları ve akraba topluluklar yanında, Türklerle coğrafya yakınlığı olan diğer topluluklarda da kutlanmaktadır. Bu gün nu bayram Nevruz, sultan Nevruz sultan navrız, Yenigün ve çağan gibi çeşitli adlar altında, ancak özü ortak bir yeni yıl ve bahar bayramı olarak kutlanmaktadır.
Gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu her yılın 21 Martında kutlanan bayram, Türk toplulukları arasında dini bayram olmaktan çok bir tabiat bayramı, bir diriliş bayramı olarak kabul edilmektedir.
Nevruz’u Türklerin Milattan yüzlerce yıl önce kutladıkları Çin kaynaklarında yazılıdır. Bu kaynaklarda Hun Türklerinin, 21 Mart’ta türlü yemekler hazırlayarak kırları çıktıkları, kırlarda şenlikler düzenledikleri belirtilmektedir. Nevruz ile ile ilgili inanışlardan bazıları ateş ve su kültürüne dayanmaktadır. “Nevruz ateşi” yakılarak üzerinden atlanır. Aynı gün sabahın erken vakitlerinde suyun üzerinden atlama geleneği de vardır. Çünkü Türk kültüründe “ateş” ve “su” arıtma/temizleme, aydınlatma bolluk- bereket simgesi olarak kabul edilir İslamiyet’ten önce Nevruz’un başlangıcı ile ilgili bir takım inanışlar bulunmuştu bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1)Türklerin Ergenekon’dan çıkış günü 21 Mart gününe rastlamakta olup, Türk boyları bu günü “kurtuluş bayramı” olarak kutlanmaktadır.
2)İki hayvanlı eski Türk takviminde, gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü “yılbaşı” olarak kabul edilmekte, bu günde yeni yıl kutlamaları yapılmaktaydı.
3)Kış mevsiminin sona erip baharın başladığı, tabiatın canlandığı, dirildiği 21 Mart’ta, Türkler kışlaklardan yaylaklara göçmeye başlamakta ve bu günü “bahar bayramı” olarak kutlanmaktaydı.
Coğrafya, tabiat şartları ve insan meşguliyetleri takvimlerin oluşmasında birinci derece önemli unsurlardır. Türkler genellikle orta iklim kuşağında ve ılıman iklim kuşağı adı verilen bir coğrafyada yaşayan yirminci yüzyılın başlarına kadar genellikle tarım ve hayvancılıkla geçinen bir millettir. Takvimleri de bu coğrafya, tabiat şartları ve meşguliyetlerinden doğmuş ve gelmiştir. Doğal olarak Nevruz, bütün Türk devletleri ve topluluklarında bilinmektedir başka bir ifadeyle Nevruz’u tanımayan, yaşatmayan, uygulaması bulunmayan herhangi bir Türk Devleti veya topluluğu yoktur. Bu yönüyle Nevruz; birlik, beraberlik ve barışı ifade etmektedir.
Nevruz Bayramı; bereketin simgesi, canlanmanın dirilişin işareti, doğanın yeni bir enerjiyle canlanışı, çayır ve çimenlerin yeşermeye başlaması, çiçeklerin rengarenk açtığı, kuzuların çayır çimen koştuğu, yüreklerimizin yeni umutlarla dolup taştığı, gönüllerimizdeki türlü duyguların birbirine karıştığı yeni bir mevsime, yeni bir bahara yolculuğun başlangıcıdır.
Nevruz, bütün sıcak duyguların toplamıdır; kana düşen ateş, toprağa düşen candır.
Nevruz, birlikte sevinme, neşelenme ve eğlenmenin, karşılıklı sevgi-saygı ve hoşgörünün, ulusça bir arada kardeşçe barış içinde yasama arzusunun, dayanışma ve yardımlaşma duygularının coştuğu bolluk ve bereket getirmesi dileklerimle Nevruz Bayramımız kutlu olsun.” İfadelerini kullandı.
Törene Vali Yardımcısı Mustafa Kemal Özgün, Belediye Başkan Yardımcısı Nihat Can, Emniyet Müdürü Ertuğrul Namal, Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Kocabıçak, kurum temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Nevruz kutlamaları, Bilecik Hayme Ana Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin folklor gösterisi, Bilecik Vali Yardımcısı Mustafa Kemal Özgün tarafından Nevruz ateşinin yakılması, ateş üzerinden atlanılması, Nevruz’un simgelerinden olan demir dövme, halat çekme, çuval yarışı ve pilav ikramıyla son buldu.
