“On Yedi Ağustos bir milat olmuştur”

“17 Ağustos bir milat olmuştur”

 

Yılmaz açıklamasında, 17 Ağustos’ta yaşanan depremde başta Gölcük olmak üzere neredeyse tüm Marmara Bölgesi’nin depremin yıkıcı etkisini yaşadığını belirtti. Yılmaz açıklamasına şöyle devam etti:

“Binlerce insanımız hayatını kaybetti, binlercesi de yaralandı, ülke ekonomisi ağır darbe aldı.

Öncesinde de yıkıcı pek çok deprem yaşanmış ülkemizde şiddeti açıklanandan çok daha fazla olan 17 Ağustos bir milat olmuştur. Nitelikli ve güvenli yapı üretim, yapı denetim ve ilgili mevzuat tartışma gündeminin ilk sırasında kendine yer açtı. Yapı üretim süreci birleşenlerinin görev sorumlulukları, deprem esnasında ve sonrasında nelerin yapılması gerektiğine dair pek çok bilmez, sorun olarak varlığını hissettirdi.

 

‘Türkiye dünyanın önemli deprem kaynakları üzerindedir’

 

Türkiye bir deprem ülkesidir. Topraklarımızın ve nüfusumuzun büyük bir bölümü deprem riski altında yaşamaktadır. Anadolu coğrafyasında 1900’lü yılların başından günümüze otuza yakın büyük ölçekli deprem meydana gelmiş ve resmi kayıtlara göre 100 bin civarında insan hayatını kaybetmiştir. Türkiye dünyanın önemli deprem kaynaklarının üzerindedir. Ülke topraklarının % 662’sı 1. ve 2. dereceden nüfusun 1 milyonun üzerindeki iki büyük kent, ülke nüfusunun ise % 70’i ve büyük sanayi tesislerinin % 75’i deprem tehlikesi altında bulunmaktadır.

İnşaat Mühendisleri Odası Bilimsel-Mesleki bilgi ve gerekliliklere dayanarak, depremin yıkıcı etkisinin ancak yapı üretiminin ve yapı denetiminin nitelikli hale getirilmesi ile azaltılabileceğini savunmaktadır. Bundan sonra da savunmaya devam edecektir.

İnşaat Mühendisleri Odası İnşaat mühendislerini denetleme, kalifiye işçilik yapılmış binaların önemini dikkat çekmiştir. Mesleki eğitim ve faaliyetlerin denetlenmesi konusunda hassasiyet olmuştur.

Son yıllarda yapı denetimi ve malzeme denetimi konusunda önemli adımlar atılmıştır. Ancak düzenlemeler yapı denetçileri üzerine yoğunlaşmıştır. Yapıların üretiminde yapı denetçisi inşaat mühendisi sorumluluğu göz önüne alınarak düzenlemeler yapılmıştır. İnşaat sektörü İnşaat mühendisi dışında çalışan ve daha yoğunlukta olan unsurlara bir düzenleme getirilmemiştir. Asıl sorunların kaynağı bunlardır. İnşaat ile ilgili olamayan ve herhangi bir eğitimi ya da belgesi bulunmayan yapı müteahhidi, işçisi sektörün çoğunluğunu oluşturmaktadır. Asıl bu kesimin eğitimi ve belgelendirilmeleri denetim altına tutulmalıdır. Mevcut hukuksal zemin sorumluluğu Yapı denetimi meslektaşlarımız ve teknik elemanların üzerine yoğunlaşmaktadır, Nitekim zaman zaman Yapı denetçisi arkadaşlarımızın denetim esnasında tehdit, fiziksel muameleye maruz kalmaktadırlar. İşin ciddiyetinden uzak, bilgi ve belgesi olmayan gerçek-tüzel kişilerin sektörden elenmesi gerekmektedir.

Ülke bazında bölgeler, kentler ve bunun dışında kalan alanların planlamaları yapılmaktadır. Afet riski altında dediğimiz alanların da hala daha imar planlaması yapılmaktadır. Yapı stokunu dönüştüreceksek bunu plan bazında başlamamız gerekmektedir. Kentsel dönüşüm yürürlükteki riski bölgeler üzerinde yapılmaktadır. Kentler riskli bölgelerden çıkarılmalı zemin yapısı sağlam, afet riski olmayan bölgelere kaydırılmalıdır. Tamamen ekonomik şartların ön planda olduğu sektörde mevcut yapı üretim sistemi, kentsel dönüşüm adı altında sadece yapıyı yeniden yapmaktadır. Halbuki ülkemizin genelinde kentsel dönüşüme büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

17 Ağustos bu acı yıl dönümünde, ülkemiz genelinde bu tür afetlerin yaşanmaması ve tedbirlerin alınması dileğimle daha evvel yaşamını yitirenlere rahmet kalanlara sabır diliyoruz.”

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. teşekkür – Aytaç bey güzel bir konuya temas etmiş fakat depremin yoğun yaşandığı bölgelerdeki ağır ve hasarlı binalar hala ayak ta ve tehdit etmeye devam etmekte hala sorun orta yerde durmakta yetkililer yavaş kalmakta ivedilikle sorun çözümlenmeli yaşanabilir güvenli yerleşim yerleri yapılmalı

    Cevapla