SALEBE OLAYI (I)

 

Hz. Peygamber (A.S.)`ın arkadaşlarından Ebu Umameel Bahili anlatıyor: Salebe İbn-i Hatıp el-Ensar; Hz. Peygamber’e gelerek `Ya Rasulallah, Allah`a dua et ki bana bir servet versin` diye talepte bulundu.  Peygamberimiz (A.S.): Ey “Salebe! Şükrünü eda ettiğin az bir mal, güç yetiremeyeceğin kadar çok maldan hayırlıdır. Ey Salebe! Allah`ın Peygamberi gibi olmaya razı değil misin? Allah`a yemin ederim ki: Eğer ben dağların altın ve gümüş olmasını dileseydim, olurlardı” buyurdu. Salebe şöyle dedi:

Seni gerçek bir peygamber olarak gönderen Allah`a yemin ederim ki, eğer sen benim için dua etsen ve Allah da bana bir servet verecek olsa, şüphesiz bir hak sahibine hakkını veririm.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (A.S.) şöyle buyurdu: Allah’ım Salebe`ye bir servet ver. Rivayete göre Salebe kendisine bir koyun aldı ve bu koyunları gittikçe çoğalmaya başladı. Medine artık ona dar geliyordu. Medine`den ayrılarak yakındaki bir vadiye yerleşti. Bu sırada öğlen ve ikindi namazları için cemaate geliyor, diğer vakitlere gelemiyordu. Bir süre sonra sürüleri daha da çoğaldı. Salabe biraz daha uzağa çekildi. Artık sadece cuma namazlarına gelmeye başladı. Malları çoğalmaya devam ediyordu.

Neticede Salebe dünyaya tamamen dalınca Cuma’yı da terk etti. Şimdi cuma günleri kervanların yolunu bekliyor, onlardan haber almaya çalışıyordu. Bir ara Peygamberimiz (S.A.V.):  Salebe ne yapıyor acaba? diye sordu. Ashab:  Ey Allah`ın Resulu! Bir koyun satın almıştı. Sonra mallarına Medine dar gelmeye başladı, diyerek vakıayı anlattılar. Resulullah(sav) buyurdu ki:”Yazık oldu Salebe`ye! Yazık oldu Salebe`ye! Yazık oldu Salebe`ye!” Yüce Allah“onların mallarından sadaka al…” ayetini ve akabinde zekatın nereye verileceğini belirten ayetleri inzal etti. Efendimiz (S.A.V) bu ayetlerin gereği olarak iki kişiyi zekat toplamak üzere “Zekat Memuru” olarak görevlendirdi.

Bunlardan biri Cüheyre kabilesinden, diğeri Süleym kabilesindendi. Peygamber (sav) onlara Müslümanlardan zekat gelirlerini nasıl toplayacaklarını belirten bir de yazılı belge verdi ve onlara şöyle dedi: Salebe`ye ve beni Süleym kabilesinden falan adama uğrayın ve onların zekat gelirlerini alın. Görevliler Salebe`ye gittiler ve ondan zekat istediler. Hz. Peygamber`in mektubunu ona okudular. Salebe: “Bu istediğiniz şey cizyeden başka bir şey değildir. Bu istediğiniz zekat, cizyenin kardeşinden başka bir şey değildir. Ben bunun ne olduğunu anlayamadım? Gidiniz, işlerinizi bitirdikten sonra tekrar bana geliniz” diye zekat memurlarına adeta çıkıştı.

Süleym kabilesinden olan zat ise, görevlilerin geleceğini duyunca develerinin en güzellerini tesbit etti ve zekat için ayırdı. Allah Resulü`nün görevlilerini onlarla karşıladı. Görevliler onun bu hareketlerini gördüklerinde: sana bu kadarı zorunlu değildir. Biz senden bunu almak istemiyoruz, dediler. Adam: Hayır  bunu alınız. Ben bunu kendi rızamla veriyorum, ben bunları onun için ayırmıştım, dedi. Görevliler de onları aldılar, başkalarına uğrayıp zekat gelirlerini topladılar. Tekrar Salebe`ye döndüklerinde: daha önce kendisine mal-mülk ve servet verilmesi durumunda bunun şükrünü eda edeceğini taahhüt eden Salebe bu sözünü unutmuş gibi; onlara şu mektubu gösterin bana, dedi. Mektubu okudu ve daha önce söylediği gibi aynı şekilde; bu cizyeden başka bir şey değildir. Bu istediğiniz zekat, cizyenin kardeşinden başka bir şey değildir. Gidiniz, ben biraz düşüneyim, dedi. Görevliler de gittiler, Resulullah`ın yanına vardıklarında Peygamber onları görüp daha onlarla konuşmadan “Yazıklar olsun Salebe`ye” dedi ve Süleym kabilesinden olan zata mallarının bereketlenmesi için dua ve niyazda bulundular….

Değerli okurlarım; önümüzdeki Cuma sohbeti yazımızda Salebe’nin bu davranışının neticelerini sizlerle paylaşmak dileği ile Efendimiz (A.S.) ın şu kutlu mesajıyla bu haftaki yazımızı ikmal ediyor, cumanızı tebrik ediyorum.

Ebu Saîd el–Hudrî (R:A) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduklarını aktarır bizlere: “Dünyanimetleri gelip geçici olmasına rağmen, tatlı ve çekicidir.Dikkat edin, Allah onu (dünya nimetlerini) sizin emrinize verecekve bu nimetler karşısında nasıl davranacağınıza bakacaktır.  O halde, dünyanın bu yalancı cazibesine kapılıp aldanmaktan sakının! (Müslim, Tirmizî)

Nihat KAYA

İl Müftü Yardımcısı



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir