Şeyh Edebali Üniversitesi Kariyerli Mezunlarını ağırladı

Üç gün boyunca devam edecek olan etkinliklerin açılış oturumuna,  Bilecik Vali Yardımcısı Süleyman Deniz, Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Cüneyt Koyuncu ve öğrenciler katıldı.

Kariyer günleri çerçevesinde düzenlenen açılış oturumunda konuşan Rektör Özcan, Kariyer yapmaktaki amacın, insanlığın hizmetinde kullanılacak bilgi ve beceri elde etmek olması gerektiğini belirtti. Özcan, konuşmasının devamında, hayatta önemli olanın güç ve para değil de elde edilen güç ve parayı insanlığın hizmetinde kullanılması gerektiği olduğunu ifade etti.

Programın ilk oturumu olan ‘ Üniversitemle gurur duyuyorum’  bölümünde Şeyh Edebali Üniversiesi’nden mezun olan Pazaryeri Kaymakamı Eyüp Kaykaç, Finansbank pazarlama kadrosunda görevli Serkan Akçakavaklı ve üniversitede araştırma görevlisi olan Nur Kuban Torun konuşmacı olarak yer aldı.

Oturum Başkanı Doç.Dr.İsa İpçioğlu, Bilecik Şeyh Edebali Üniversite’sinden mezun olarak önemli yerlere ulaşmış  pek çok kişinin olduğunu, öğrenkatılan eski öğrencilerinin de şimdiki yerlerine gelebilmek için çalıştıklarını belirterek katılan öğrencilerin de isterlerse iyi bir noktaya ulaşabileceklerini kaydetti.

 

Programda konuşan Pazaryeri Kaymakamı Eyüp Kaykaç, erken yaşta atıldığı iş hayatındaki başarılarının sırlarını öğrencilerle paylaştı. 2010 yılında Şeyh Edebali Üniversitesi’nden mezun olan Kaykaç, öğrencilerle yaptığı paylaşımda şu ifadeleri aktardı:

“  Mezun olduktan sonra Maliye Bakanlığı’nda Maliye Müfettişi olarak göreve başladım. Yaklaşık üç aylık bir tecrübeden sonra Maliye Teftiş Kurulu kapanınca, mülki idare mesleğine geçtim. 2011 yılından bu yana meslekteyim, yaklaşık 1,5 senelik bir süreç içerisinde de Amerika’da yüksek lisansımı tamamladım. Şu anda yaklaşık 4 aydır Pazaryeri’nde görev yapıyorum. İlk görev yerim Manisa Serendi İlçesi’ydi, burası ikinci görev yerim.

“  Pazaryeri’nde görev yaparak iki farklı gururu yaşıyorum”

Bilecik Pazaryeri çalışma yerim olduğu zaman iki farklı bir gurur yaşamıştım. Birincisi, öğrenci olduğum yere idareci olarak gelmek, ikincisi de kendi üniversitemin olduğu yerde aynı zamanda hocalarımla beraber belli bir akademik çalışmaya gitmek. Benim, ilerideki hedefim hep akademisyen olmaktı. Ben Amerika’da vahşi kapitalizmin olduğu yerde, şunu gördüm; Güçlü olmak gerekiyor. Yoksa bir şekilde eziliyorsunuz. Gücün de iki kaynağı var, biri para diğeri de bilgi. Para ile çok uğraşabilecek bir konumda değiliz, ticaretle uğraşmıyoruz. O yüzden bilgi edinmek amacıyla akademisyen olmayı çok istiyordum.

“Başarısızlıklarınıza kalkan oluşturmayın”

Kaymakamlık konusuna gelirsek, Osmanlı döneminden bu yana gelen bir meslek. Genelde Anadolu insanının tercih ettiği bir meslek, çünkü aşağı yukarı hepimiz aynı kültürden gelen insanlarız, burjuva sınıfı değiliz. O yüzden kaymakamlık mesleği daha ailenin de temkinleriyle bizi popileritesi daha fazla artmış durumda. Her kamucunun da hayalindeydi aslında. Ne tevafuktur ki ilk sene her insan kaymakam olarak gelir, sonra yavaş yavaş gittikçe sene sonunda düz bir memur bile olsak yeterli pozisyonuna giderler. Bunu hepimiz yaşamışızdır, kamucular için söylüyorum. Kendi başarısızlıklarımıza üniversitemizi veya hocalarımızın akademik ünvanlarını bahane gösteriyoruz. Hâlbuki başarı toplumsal bir şeydir ama yüzde seksen de kişinin kendisinde bittiğine inanıyorum. Onun dışında hocalarımız, üniversitenin binası, ilin büyüklüğü veya sosyalliği tabi ki etkendir ama yüzde yüz etkileyecek bir etkin değildir.

Finansbank Pazarlama sorumlusu Serkan Akçakavaklı’da bir Şeyh Edebali Üniversitesi mezunu olarak kendini şanslı hissettiğini dile getirerek “ Bizim dönemimizde yıllarda böyle olanaklarımız yoktu. İl Özel İdaresi’nin arkasında bir binamız vardı o zaman biz orada eğitim-öğretimimizi gerçekleştiriyorduk, imkânlarımız biraz daha kısıtlıydı. Bunlara rağmen çok güzel bir ortamımız vardı, hocalarımızla, dekanımızla bütün öğretim üyelerimizle çok güzel diyaloglarımız vardı. Kendileriyle çok kolay bir şekilde iletişime geçebiliyorduk.” Dedi.

İşletme Fakültesi mezunu olan Akçakavaklı, her zaman finans sektörüne büyük bir ilgi duyduğunu dile getirerek, kendisine bu yönde bir gelecek çizdiğini belirtti.

 

“ İşinizi ne kadar çok severseniz, o kadar başarılı oluyorsunuz”

 

Akçakavaklı, Finansbank’a kadar olan ve devam eden kariyer hikâyesinden bahsederek gençlere bankacılık hakkında da bilgiler vererek ifadelerinin devamında şu sözleri aktardı:

“  Kısa bir süre içerisinde askerlik görevimi tamamladıktan sonra 2001 krizi patlak verdi, çok zor günler geçirdik. Mali piyasalar bu anlamda darboğaza girdi. Öyle bir dönemde şansım yaver gitti ve Akbank’ta işe başladım. 2 yıl Akbank’ta çalıştıktan sonra Ing Bank’a transfer oldum. 8 yıl da orada çalıştım, yaklaşık 10 yıllık bir süre operasyoncu olarak çalıştım. Bundan 2,5 yıl önce de Finansbank’ta pazarlama kadrosunda çalışma fırsatı buldum. Şu anda da 2,5 yıldır Finansbank’ta Ticari Krediler bölümünde çalışmaktayım. Bankacılık, şimdiye göre eskisinden çok farklı. Her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ürün çeşitleri o kadar çok artıyor ki, hem zor tarafları var hem de kolay tarafları var. Ama şunu biliyorum ki işinizi ne kadar çok severseniz, o kadar başarılı oluyorsunuz. Öğrenmenin, eğitimin yaşı ve sınırı hiçbir zaman yok. İnşallah bundan sonra da kariyer anlamında daha iyi noktaları hedefliyorum. Bunun için de elimden geldiğince gayret ediyorum.

“ Finansbank, Türkiye’de aktif büyüklüğü itibariyle 8. Sırada”

Bankacılık, konusunda bir şeyler söylemek gerekirse, bankaların temel görevi bir taraftan mevduat toplamak ve bu topladığı mevduatı kredi olarak çeşitlendirerek satmak. Eğer mevduat toplayamazsanız,  krediyi satamazsınız ve para kazanamazsınız. Bankacılık faaliyetleri, ülkemizde 1934 yılında Merkez Bankası’nın kuruluşuyla başladı, şu anda Türkiye’de 49 tane faaliyet gösteren hem Türk hem de yabancı menşeyli baka var. Bu bankaların tamamı Merkez Bankası’na bağlı olarak çalışmaktadır. Son dönemde, özellikle 2001 krizinden sonra bankalarımız ya satıldılar, ya tamamı yabancı sermayeli oldu, ya da ortak aldılar belli bir oranda. Şu anda kamu bankası diyebileceğim ve tamamı devlete ait olarak Ziraat Bankası, Halkbankası, Vakıflar Bankası gibi bankalar kaldı. Bunun dışındaki çoğu banka ya yabancı ortak aldı ya da tamamı yabancılaştı. Bizim de çalışmış olduğumuz Finansbank’ın tamamı Yunanistan’ın en büyük kuruluşu MGB Bankası’na aittir. Biz, Finansbank olarak, şu anda gün itibari ile 671.şubemizi açtık Türkiye genelinde. Şu anda en büyük şube alanına sahip banka haliyle Ziraat Bankası. Bankamız, Türkiye’deki bankalar içerisinde aktif büyüklük bakımından özel bankalar arasında 5. Sırada. Kamu bankalarını ile karşılaştırdığımızda ise 8.sırada. Finansbank, çok dinamik, genç, yaratıcı olan bir banka. Ben kendi açımdan Finansbank’ta çalıştığım için çok mutluyum.

“ Bilecik’e yeni bankalar da gelecek”

Bilecik’te şu anda 12 tane banka faaliyet gösteriyor ve başka bankaların da geleceği söyleniyor. Bunun amacı şu, bankalar büyümek istiyor çünkü son dönemde dikkat ederseniz, bankalar önderliğinde bir büyüme yaşıyoruz. Türkiye’deki mali yapı şu anda çok sağlam bir rayda gidiyor. Bunun sayesinde de bankalar şube alanlarını genişleterek daha çok kesime hitap etmek amacıyla sürekli şubeleşme alanını genişletiyorlar. İnanıyorum ki, Bilecik’e de başka bankalar gelerek bu sayılar daha çok artacaktır. Bu sayede hem istihdam artacak hem de rekabet ortamı daha da kızışacaktır. Bu gelişmelerin ilimize faydalı olacağına inanıyorum.

“ Finansbak eğitime çok önem veren bir banka”

Finansbank, eğitime çok önem veren bir banka. Sizi ilk işe girdiğiniz andan, daha sonra kariyer basamaklarını çıktığınız her dönemde size destek oluyor. Çeşitli eğitimler vererek, güncel bilgileri aktararak her anlamda katkı sağlıyor. Bilecik’te iyi bir yerdeyiz. 2,5 yıllık bir süre içerisinde 40 milyon Tl gibi bir aktif büyüklüğe ulaştık. Burada alsında perakende dediğimiz, bireysel ağırlıklı olarak çalışan bir bankayız. Fakat kurumsal ve ticari olarak da ağırlığımızı gittikçe hissettirmeye başlıyoruz. Daha çok söz sahibi olarak, pazardan daha fazla bir pay sahibi olmak istiyoruz. Bunun için de elimizden gelen bütün gücümüzle ben ve yöneticilerim göstermeye devam edecek.

“ Sevdiğim işi yapıyorum”

 

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Araştırma Görevlisi olan Nur Kuban Torun’da üniversiteden mezun olduktan sonra Anadolu Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamladığını belirterek, “Üniversitemde kadro ilanının çıkmasıyla başvurdum ve burada çalışmaya başladım. Burada olmaktan çok mutluyum, hocalarımla birlikte çalışıyorum, sevdiğim bir işi yapıyorum. Aranızda olmaktan mutluyum.” dedi.

Yapılan konuşmaların ardından konuşmacılar öğrencilerin sorularını yanıtladı. Konuşmacılara hediye takdimi yapılmasıyla etkinlik sona erdi. BETÜL SÖNMEZER

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir