“Tanıklar Olup Biteni Yeni Nesle En İyi Şekilde Anlatmalılar”

28 Şubat Sürecinin tanıklarına düşen olup biteni yeni nesle en doğru şekilde anlatmaktır.” diyen Savak açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Bilindiği üzere 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşen Milli Güvenlik Kutulu Toplantısına binaen ‘’28 Şubat Darbe Davası’’ olarak adlandırılan yargılama süreci devam etmektedir.  Bir siyasi hareketin tüm mensuplarına karşı her türlü baskı unsuru devreye sokularak toplum mühendisliği yapılan bu süreçle ilgili davayı yakinen izlemekteyiz. 28 Şubat 1997 tarihinin üzerinden on beş yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra açılan bu davanın o günden bu zamana yaşanan mağduriyetleri giderebileceğini de açıkçası düşünmüyoruz. 

28 Şubat süreci bu ülkenin sayıları milyonları aşan insanının inandıkları değerler yüzünden sistemli bir şekilde psikolojik baskı altında tutulduğu, dışlandığı, ötelendiği ve kazanılmış haklarının birçoğunu yitirdiği bir dönem olmuştur.  Binlerce insanın akıl sağlığı hedef alınmıştır. Haksız yere tutuklananların ve hüküm giyenlerin, öğrenim hakkı elinden alınanların, okudukları okulu bırakmak zorunda kalanların, bizzat eğitim sürecinin dışına atılanların, meslekten uzaklaştırılanların ya da mesleğini bırakmak zorunda kalanların haddi hesabı yoktur.  Bütün bu baskılar milletten aldığı irade ile Türkiye’nin durduğu ekseni yine milletin yararına değiştirme girişiminde bulunan bir siyasi harekete karşı başlatılmış linç girişimi kapsamında gerçekleştirilmiştir.

Yaşanılan süreçte birçok sendika, dernek ve vakıf baskı altına alınmış, keyfi uygulamalarla bazıları kapatılmış ve mal varlıklarına el konulmuştur. O süreçle birlikte milletin iradesine ipotek konulmuş ve seçimlerin özgür bir ortamda yapılması engellenmiştir. Önce halkın tercihi ile birinci parti olan Refah Partisi kapatılmış, daha sonra da Refah Partisi’nin devamı olarak kurulan Fazilet Partisi de aynı akıbetle karşı karşıya bırakılmıştır. Bir siyasi hareketin tabanı resmen toplum mühendisliği çalışmasıyla zihinsel olarak yeniden dizayn edilmiş ve öğrenilmiş çaresizlik içinde bırakılmıştır.  Aklıselim sahibi herkes bugün geldiğimiz noktanın bu sürecin işletilmesiyle oluşturulduğunu bilmektedir.

28 Şubat Sürecinin niçin yaşandığı bizzat hedefteki isim olan dönemin Başbakanı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından varlığı açıklanan gizli bir belge ile de ifşa olmuştur.  O belgede 28 Şubat sürecini başlatan emri 1996 yılının Ekim ayında ABD’nin verdiği gayet açıktır.  Bu belgenin  dördüncü maddesinde yer alan “Türkiye, Birleşik Devletlerin anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir ve onun bu pozisyonunu sürdürüp gerçekleştirmedeki başarımız, bizim milli menfaatlerimizi doğrudan etkileyecektir’’ ifadesi  sürecin Türkiye’nin uluslararası ilişkilerdeki yerini korumak üzere işletildiğini göstermektedir.

O dönem Merhum Erbakan Başbakanlığında başlatılan D-8 projesi emperyalist güçleri son derece rahatsız etmiş ve 54. Hükümete karşı harekete geçirmiştir. Aynı şekilde içeride Havuz Sistemi olarak bilinen Kamu-Tek hesabına geçiş rant ekonomisi ile beslenen küresel sistemin uzantısı kesimi de sömürü çarkını devam ettirme arayışına itmiştir. Bunlar yok sayılarak görülen 28 Şubat Darbe Davası o dönemde yaşanılan mağduriyetleri asla telafi etmeyecektir. Kaldı ki bu hususta yargının da yapabileceği pek fazla bir şey yoktur. 28 Şubat Sürecinin tanıklarına düşen olup biteni yeni nesle en doğru şekilde anlatmaktır. Belki böylelikle o dönemde akamete uğratılan D-8 Projesi ve Kamu-Tek Hesabının önemi daha iyi anlaşılabilir. Aynı zamanda kimlerin 28 Şubat ürünü olarak siyasi arenada boy gösterdiği de ortaya çıkar.

Darbeyi asıl gerçekleştirenlerin değil de onların maşalarının yargılandığı bu 28 Şubat Darbe Davası kimsenin yüreğine su serpmemektedir. Öte yandan 28 Şubat Sürecinde siyasallaşan yargının gölgesinde haksız yere tutuklanan ve hüküm giyen birçok insan hala cezaevlerinde yatmaktadır. Gelinen bu noktada en azından bu insanların hak mağduriyetlerinin giderilmesi çok daha yerinde olacaktır. Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak yetkilileri acilen bu noktada adımlar atmaya davet ediyoruz.  Elbette D-8’in kuruluş amacına uygun olarak verimli bir şekilde hedefine kilitlenerek işlerlik kazanmasıyla da hem 28 Şubat süreci sona erecek hem de tüm insanlık Yeni Bir Dünya’ya kavuşacaktır.”



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir