AGD Mısır’da Verilen İdam Kararını Protesto Etti

AGD üyeleri tarafından Cuma namazına müteakip Şerif Paşa Camii karşısında gerçekleştirilen protesto amaçlı basın açıklamasın açıklaması düzenlendi. Yapılan açıklamada verilen idam kararını kınadıklarını belirten AGD Başkanı Sadık Savak “ Bu idam kararlarının hiçbir şekilde insan hakları, özgürlükler ve adaletle bir ilgisi yoktur. İnsanların temel hak ve hürriyetlerinin ayaklar altına alındığı bir karardır. Yaşanan bu hukuk dışı süreçte, batının sessiz kalması elbette ırkçı emperyalizmin izlediği stratejilerin bir gereğidir.” dedi.

“Verilen idam kararı bir insanlık suçudur”

Katil İsrail işbirlikçi ABD, katil Sisi, seninleyiz Mursi, biz Fatihlerin nesliyiz ve tekbir sloganlarının atıldığı protestoda, Savak açıklamasına şu ifadelerle devam etti:

Kardeş ülke Mısır’da 24 Mart tarihinde 20 dakika süren bir konuşmada 529 kişi hakkında verilen idam kararı bir insanlık suçudur. Bu kararı veren mahkemenin geçtiğimiz 3 Temmuz askeri cunta tarafından gerçekleştirilen darbenin emrinde olduğu aşikârdır. Aynı askeri cunta, 14 Ağustos 2013 Çarşamba günü Adeviye Meydanı’nda 3 bini aşkın sivili şehit etmekten kaçınmamıştır. Bu cuntanın emrinde yargının 529 kişi hakkında verdiği saçma sapan idam kararı bizi şaşırtmamıştır. Cuntanın askerleri ve polisleri tarafından 3 bini aşkın insanın şehit edildiği, on binlerce insanın yaralandığı bir günün akabinde tutuklanan bin 900 sivil sözde mahkemeye çıkartılmış ve 20 dakikalık bir duruşmada 529 idam kararı okunmuştur. Yani, her dakikaya 26 idam kararı düşmüştür. Adeviye Meydanı’nda sivil halkın otomatik silahlarla tarandı oluk oluk kanın aktığı ve can pazarının yaşandığı bir günde bir polisin ölümü 529 kişiyle ilgili verilen idam kararına gerekçe sayılmıştır. Bu kişinin tek suçu o gün seçilmiş hükümete karşı yapılan darbeyi protesto etmek için Adeviye Meydanı’nda olmalarıdır. Zaten, aynı güçler darbe sürecine destek vermemişler miydi?

“Mısır’ı bir iç savaşa sürükleme ihtimali bizleri endişelendirmektedir”

Mısır’da olup bitenleri sadece bir hukuk skandalı olarak değerlendirmek elbette yanlıştır. Yaşan süreç yeryüzünün, enerji kaynaklarını yağmalayarak, kendinden olmayan insanları ücretli köleler haline getirerek kendilerine itaat etmelerini ve imha ederek mevcut dünya düzenini işleten ırkçı emperyalizmin örtülü işgalinin yansımasıdır. 529 kişiyle ilgili verilen idam kararı bu coğrafyanın insanlığının gamsızlığını hedef alan bir karardır. Alınan bu kararın Mısır’ı bir iç savaşa sürükleme ihtimali bizleri endişelendirmektedir. İşgalci İsrail’e komşu olan ülkelerde yaşanan bu sıkıntılı süreçlerin tek kazananı İsrail olduğu aşikârdır.

“Yaşanan bu süreç İslam ülkelerinin bağlarını kopartmaya yöneliktir”

ABD’ye ve İsrail ile stratejik müttefik olan ülkelerin yaşanılan süreçle ilgili bir tepki koymaması ya da ortaya konulan tepkilerin cılız kınamalardan ibaret kalması bu oyunun bir parçasıdır. Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da, Yemen’de, Bangladeş’te, Afganistan’da, Pakistan’da, aynı coğrafyanın insanları arasına kin ve nefret tohumları ekilmektedir. Bazen mezhep farklılıkları, bazen etnik farklılıklar, bazen de işbirlikçi iktidarın hukuk dışı uygulamaları ile coğrafyada kaos ortamı oluşturulmaktadır. Bütün bu süreç hem İslam ülkelerinin her birini toplumu bir arada tutan bağları kopartmaya hem de İslam ülkelerinin ortak bir anlayış etrafında bir araya gelmelerini sabote etmektedir. Mısır’da yaşanılan sürecin daha da kötüye gitmemesi için  bu idam kararlarlarının mutlaka durdurulması gerekmektedir. Ülkemizde, tepkiler uluslararası platformlara taşınmaktadır, insan hak ve özgürlükleri noktasında duyarlılık sahibi uluslararası tüm kuruluşlar bu idam kararlarına karşı en sert tepkiyi göstermelidirler. Uluslararası toplum Mısır’a baskı yapmalıdır. İslam ülkeleri bu kararla ilgili net bir diplomasi izlemelidir. Göstermelik açıklamalarla ve cılız tepkilerle bir netice alınamayacağı açıktır.

“Hepimizin üzerine düşen zalimlerin karşısında ve mazlumların yanında yer almaktır”

Anadolu Gençlik Derneği olarak biz yeryüzünde ezilen, sömürülen, yoksul ve yoksun bırakılan ve insanlarının oluk oluk kanı akıtılan tüm toplumların bütün bu zalimlere karşı ortak bir irade beyanıyla bir araya gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Hakkı üstün tutan bir anlayışla yeni bir dünya kurulmadığı müddetçe bu zulümler engellenemeyecektir. Üç günlük iktidar ve çıkar hesapları ile bu ideali terk etmenin vebalini kimse ödeyemez. Hepimizin üzerine düşen zalimlerin karşısında ve mazlumların yanında yer alan sahici bir duruş olmaktır. Biz biliyoruz ki bugün 529 tane kardeşimiz orada şahadet şerbetin içecekleri için heyecanlanıyorlar. Bugün onlar seviniyorlar, bizse onları astırmamak için elimizden geleni yapacağımıza, uluslar arası platforma bunu taşıyacağımıza söz veriyoruz.”

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir