Ailede Mutluluk, Huzura Yolculuk (1)

 

Aile içinde huzur,  eşler arasında uyum, günümüzde insanların gündemini en çok meşgul eden konuların başında gelmektedir.  Zira günümüzde aile içinde huzur,  eşler arasında uyum noktasında birtakım sorunların yaşandığı hepimizin malumudur.  Hâlbuki aile toplumun temel yapı taşıdır. Sağlam bir aile yapısı, o millet için emin bir gelecek manasına geldiği gibi; sorunlu bir aile yapısı da aynı şekilde o toplum için hazin bir gelecek olabilir. Ailede baş gösterecek her sıkıntı, insanların umutlarının sönmesine, ufuklarının kararmasına sebep olabilir.  Madem aile,  milletler için gelecekte medeniyet sahasında var olma veya tarihin ibret müzesinde yer alma adına bir bıçak sırtı hassasiyeti taşımaktadır, öyleyse aileyi,  dolayısıyla toplumu geleceğe emin bir şekilde taşıyacak olan bu hassas müesseseyi sağlam bir zemine oturtmak,  ailede huzuru sağlamak, evi bir cennet köşesi haline getirecek esasları iyi kavramak ve hayata aktarmak gerekir. 
Bir çocuğun huyunu suyunu nasıl ki en iyi ana-babası bilirse, kullarını da en iyi onları yaratan Rableri, Cenab-ı Hak bilir. Onlara, daha dünyada iken, yaşanan hayatı bir cennet hayatı haline getirecek olan tuba çekirdeğinin de, yine yaşanan hayatı bir cehenneme çevirecek olan zakkum çekirdeğinin de ne olduğunu,   yine en iyi bizi yaratan Cenab-ı Hak bilir. Dolayısıyla ailede mutluluk yolunu da bize en güzel şekilde Cenab-ı Hak gösterebilir. Bunun için Kur'an-ı Kerim, Rum Suresi 21. ayetine bakmak gerekiyor. Bahsi geçen ayet, aile mutluluğunu üçlü bir saç ayağı üzerine oturtur. Ayet mealen şöyledir: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır”
Yukarıda geçen ayet-i celile, mutlu ve huzurlu bir yuva için, “sükunet, sevgi ve merhamet” olmak üzere, üç temel esastan bahsetmektedir.  Mutlu bir aile için ilk esas,  “sükûnet”tir.  Sükûnet, hayat denizinin fırtınaları karşısında, ailedeki eşlerin birbirleri için sığınılacak güvenli bir liman olabilmeleridir. Örneğin, varlık denizinden yoksulluk çölüne düşen bir erkeğin iç aleminde kopan kasırgaya, dış aleminde kendisine durmadan çarpan çaresizlik dalgalarına karşı sığınabileceği ilk ve en güvenli liman eşi olmalı, bugüne kadar hep beraber varlığı paylaştık, bundan sonra da yine hep beraber yokluğu paylaşırız demek suretiyle bu fırtınalı havada ve dalgalı denizde eşine sığınabileceği güvenli bir liman olduğunu hissettirmelidir. Aynı şekilde günün birinde ömrü buyunca evine ve eşine hizmet etmişken, hizmete muhtaç hale gelen bir kadına karşı da eşi, bugüne kadar benim ve evimin hizmetini sen gördün, artık bundan böyle sıra bana geldi, bundan sonra da ben sana hizmet edeceğim,  diyebilmeli. Böylece eşinin bu zor döneminde onun için güvenli bir liman olduğunu hal ve davranışlarıyla isbat etmelidir.
İyi günde yan yana, kötü günde sen sana ben bana anlayışı, aile mutluluğu için Kur'an-ı Kerim'in öngördüğü üç temel esastan biri olan “sükunet” anlayışının hiçe sayılması demektir. Hakiki dost, nasıl kara günde belli olursa, iyi bir eş te zor günde sükûneti muhafaza etmekle belli olur.
Peygamber Efendimiz döneminde,  sahabilerden birinin çocuğu hastadır. Babası her gün akşam eve gelince çocuğun durumunu sorar, ondan sonra yemeğe oturur. Bir gün akşam yine eve geldiğinde,  her gün olduğu gibi çocuğu görmek ister, ama çocuğun annesi: – İstersen şimdi  rahatsız etme, galiba uykuya daldı,  rahat etti, baksana sesi sadası   kesildi, en iyisi sabah görürsün, der. Sabah olunca artık mızrak çuvala sığmaz, gerçeğin açıklanması gerekir. Çocuğun anası bu gerçeği açıklamak için mevzuya şöyle girer: – Ey Eba Talha! Birisi sana bir emanet verse ve günün birinde de verdiği emaneti senden geri istese ne yaparsın?  – Aldığım emaneti geri veririm. –İyi, güzel, Allah da sana emanet olarak bir evlat vermişti, dün akşam onu senden geri aldı, diyerek onu hem bu zor haber için hazırlar, hem de her türlü savrulma ihtimaline karşı onu kendi sözü ile önceden bağlar. Aile mutluluğu için üç esastan biri olan “sükunet” kavramını tam ve doğru anlamış olan bu hanım sahabi, bu hassas durum karşısında, sergilediği örnek davranışı ile, eşi için sükunet noktasında hem güvenli bir liman olduğunu ortaya koyar,  hem de muhtemel savrulmaların önüne önceden geçmiş olur.
 
Mevlüt GÜDER – İl Müftülüğü Vaizi


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir