Atatürk’ün Bilecik’e Gelişi’nin 92. Yıldönümü

 

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program Ertuğrulgazi Ortaokulu öğrencileri tarafından şiir okunmasıyla devam etti. Sonrasında Ertuğrulgazi Ortaokulu Korosu tarafından Atatürk’ün sevdiği şarkılar seslendirildi.

                Programda, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Taner Bilgin tarafından “Atatürk’ün Bilecik’e Gelişi ve Bilecik’in Milli Mücadeledeki Yeri” konulu konferans verildi. Dr. Bilgin, Bilecik’in yalnızca 1. Dünya Savaşı’nda değil Balkan Savaşları’nda da çok büyük bir katkı sağladığını belirtti. Dr. Bilgin konuyla ilgili şunları aktardı:

“Bilecik sadece 1.Dünya Savaşı’nda değil Balkan Savaşları’nda da çok büyük bir katkı sağlıyor”

“Osmanlı Devleti’nin temellerinin atıldığı bu coğrafya, son derece önemli bir coğrafyadır. Milli Mücadele döneminde de aynı şekilde bu önemini koruyarak Bilecik halkı Milli Mücadele’ye gereken desteğini veriyor. Özellikle 20.yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti yıkılmaya doğru sürüklendiğinde bu süreçte büyük bir savaş meydana geliyor. 1914-1918 yılları arasında meydana gelen bu savaşta birçok insan cephede savaşmak için askere alınıyor. 20 ila 45 yaş arasındaki bütün erkek nüfusun askere alınacağını görüyoruz. Çanakkale Savaşı’ndaki başarılı mücadeleden sonra cephedeki bu askerlerin yine aynı şekilde Arap Yarımadası’nda İngiltere’ye, Fransa’ya savaşmak adına gönderildiğini göreceğiz. 17, 18, 19 yaşındaki erkek nüfusunun da cepheye alınması ister istemez Anadolu coğrafyasındaki ekonominin alt üst olmasına sebep oluyor. Hatta belli bir süre sonra 45 yaşın üzerindeki erkek nüfusu da cephede göreceğiz. Özellikle bu süreçte Bilecik’te gereken desteği verecek ancak erkek nüfusun askere alınmasıyla ilgili de ekonomik anlamda yaşanacak. Bilecik nüfusu Mehmet Sadık Bey bu dönemde diyor ki 45 yaşındaki erkek nüfusu askere almayın. 45 yaşın üzerindeki çünkü evde tek erkek bunlar kaldı. Sizler bunu da aldığınız takdirde sıkıntılar meydana gelecek denilmesine rağmen cephedeki kötü durum dolayısıyla 45 yaşın üstündeki insanlarında alındığını görüyoruz.  Bilecik halkı aslında sadece 1.Dünya Savaşı’nda değil Balkan Savaşları’nda da çok büyük bir katkı sağlıyor.

Bilecik’in 2.Abdülhamit döneminde yapılan tren hattı neticesinde son derece stratejik öneme sahip bir coğrafya olduğunu da görüyoruz. Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası ülke toprakları işgal edilmeye başlanıyor. Ordularımızın hepsi sefer yapıyor ve Bilecik halkının da bölgeye ilerlediğini görüyoruz. Bilecik’in işgali ile ilgili bize 1.İnönü Savaşı sırasında işgal edildiği söylenir. 1919 Şubat ayından itibaren Bilecik’in işgal edildiğini görüyoruz, özellikle İngilizler tarafından. İngilizler Hintli Müslümanları getiriyorlar, sömürgelerinden getirdiği askerlerle Bilecik coğrafyasını işgal ediyorlar. Hintli Müslümanlar aslında Bileciklilere çok iyi muamele ediyorlar bu dönemde. Müslüman olmaları hasebiyle İngilizlerin söylediklerini hiçbir dönemde yapmıyorlar.

İki başlı bir devlet yapısının oluştuğunu görüyoruz. Bir tarafta İstanbul bir tarafta Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti yani Ankara’daki hükümet. Çift başlı bir devlet yapısını oluşturuyor. İtilaf Devletleri’nin baskısıyla İstanbul zaten bir şey yapamıyor. İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşmasını Osmanlı Devleti’ne imzalattırıyor bir bakıma ama Ankara’daki hükümetin kabul etmemesi neticesinde işgallere başlıyorlar tekrar. 22 Haziran 1920 tarihinden itibaren önce Balıkesir’i daha sonra da Bursa’yı işgal ediyorlar.

O dönemde Bilecik Hüdavendigar vilayetine bağlı bir sancak merkezi. Bugün İnegöl ve Yenişehir, Bursa sınırları olmasında o günkü süreçte bakacak olursak Bilecik’e bağlı olduğunu görüyoruz. Bu bir milat oluyor açıkça söylemek gerekirse. Bursa’nın işgaliyle Batı Cephesi Komutanlığı’nın merkezi Bozüyük-Bilecik-Pazarcık’a taşınıyor. Zaten Bilecik’in önem kazanması da bundan sonra başlıyor. Bursa’dan veya İstanbul’dan gelecek olan Yunan ordusunun gelebileceği tek yer var Ankara’ya gidebilmek için o da Bilecik coğrafyası. Yunanlıların asıl amacı Ankara’daki hükümeti yok etmek. Bu amaçta da Bilecik son derece önemli.  Ancak kıyı şeridinden uzaklaştıkça Yunan ordusunun ikmal sorunu patlak veriyor. Özellikle denize yakın olan yerlerde bütün ihtiyaçlarını deniz yoluyla karşılayabilirken Anadolu’nun içlerine doğru gittikleri takdirde sıkıntı yaşayacaklarını bildikleri için İtilaf Devletleri, ‘Ankara’daki hükümetle bir görüşme yapalım.’ Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa ettiriliyor ve yerine yeni Tevfik Paşa Hükümeti getiriliyor. Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Seninle bir görüşme yapalım.’ diyorlar. Mustafa Kemal Paşa da Bilecik’in o günkü şartlarda işgal edilmemiş bir bölge olması aynı şekilde hem İstanbul’a hem de Ankara’ya yakın bir coğrafya olması, ulaşım açısından son derece elverişli olması sebebiyle Ağustos ayında Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları buraya geliyor. Batı Cephesi’nin merkezi Bilecik olduğu için burada teftişler yapıyor. Orduyu oluşturuyor ve son derece güvenli bir coğrafya Bilecik. Bu sebeple de bu coğrafyayı seçiyor. Görüşmelerin 4 Aralık 1920 tarihinde gerçekleşmesi planlanıyor. Bilecik İstasyon binasında 5 Aralık 1920 tarihinde öğlen saatlerinde bir görüşme yapılacak. 5 Aralık 1920 tarihinde Bilecik İstasyon Binası’nda Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa geliyor ve Bilecik halkını selamladıktan sonra Bileciklilerle konuşuyor ve sonraki süreçte istasyon binasında bir görüşme yapıyorlar.

6 Ocak’ta başlıyor savaş. 3 cepheden hareketle Bilecik coğrafyasına geliyorlar ve Bilecik ilk işgale uğruyor. Rumların hepsi için aynı şeyi söylemek mümkün değil ama Bilecik halkına çok büyük eziyet ettiklerini görüyoruz. Bilecikli Türk memurların Ermeni evlerine kaçtıklarını görüyoruz. Ne kadar doğrudur bilinmez ama Ermenilerle Bileciklilerin arasında da uzun yıllardır aynı coğrafyada yaşamalarından dolayı komşuluk ilişkilerinin son derece iyi olduğunu görüyoruz. Ancak bölgeden çekilirken 10 Ocak tarihinde savaş gerçekleşecek İnönü’de.

Bilecik’in savunmasında önemli olan bir isim Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Hoca. Mustafa Kemal’le ilişkileri iyi olan son derece önemli bir şahsiyet. Ekim 1919 yılından itibaren Bilecik’teki Kuvayi Milliye dediğimiz derme çatmada olsa bu ordunun kurulmasında, daha sonra düzenli ordunun temelini atacak kişi olarak Bilecik Müftüsünün olduğunu görüyoruz. Bilecikliler o kadar çok seviyor ki Mehmet Nuri Hocayı onun için bir türkü yaptıklarını görüyoruz.” ZEYNEP KILBAHRİ

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir