BİLECİK’TEKİ GEDİKKAYA MAĞARASI’NDA ADAK ÇUKURU 

featured

KAZIDA ”STİLİZE EDİLMİŞ İNSAN HEYKELİ” BULUNDU


Bilecik’in İnhisar ilçesinde yer alan Gedikkaya Mağarası’nda 2019 yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Bilecik Müze Müdürlüğünce başlatılan kurtarma kazısında, 16 bin 500 yıl öncesinden kalma taş ve kemik objelerin yanı sıra işlenmiş adak çukuru ile bacakları iki yana açılmış stilize edilmiş insan heykeli bulundu.

Bilecik Müze Müdürlüğünce başlatılan ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Sarı’nın bilimsel danışmanlığında yürütülen çalışma kapsamında İnhisar ilçesine 1 kilometre uzaklığında 180 metre derinliğinde yaklaşık 15-20 metre yüksekliğe ve 30 metre genişliğindeki mağarada, alt ve üst olmak üzere iki kesimden oluşan yaşam izlerine rastlandı.

Çoğunluğu dioritten yassı balta, vurgu, öğütme ve el taşları, dilgiler, kazıyıcı, ok ve mızrak ucu, aşı boyaları, ağırşaklar, delikli keramikler, tığ, delici, mablak gibi çeşitli kemik aletler, malahit bir külçe ve boncuk, bakır iğnelerin mağarada gerçekleştirilen taş işçiliği, madencilik, ahşap işçiliği, dokumacılık gibi zanaat kollarıyla ilgili önemli veriler bulundu.

Döneme tarihlendirilen mermer kap parçaları, stalagmitten taklitleri ve yine mermerden Kilya tipi idollere ait gövde parçalarının Ege dünyası ile ilişkilendirilen mağarada açığa çıkarılan mimari kalıntılar, mevcut ana kaya ve kalker bloklarına uygun bir şekilde eklenmiş taş sıraları ve kil topakları ile oluşturulan yaşam birimleri ve silolar ile ocak yerlerine rastlantı.

Müze Müdürü Harun Küçükaydın, yapılan radyokarbon analizlerinde mağarada bilinen en erken yerleşimin 16 bin 500 yıl öncesi (milattan önce 14500) olduğunu ortaya koyduğunu belirterek, elde edilen tarihlerin Neolitik döneme denk gelen MÖ 7. ve 8. bin yıllara, en geç tarihöncesi yerleşimin de MÖ 5. bin yılda Kalkolitik döneme ait olduğunu bildirdi.

2022 yılında mağarada iki alanda da önemli sonuçlara ulaşıldığını aktaran Küçükaydın, ”Bunlardan bir tanesi girişten yaklaşık 40 metre ile ileride ana mağara odasına geçişte açığa çıkarılan taşlarla çevrelenmiş ve sonradan doldurulmuş bir adak çukurudur. Epi-Paleolitik döneme tarihlenen bu adak çukuru içinde kısmen işlenmiş bir dikit açığa çıkarılmıştır. Söz konusu dikiti, stel Yakındoğu Neolitik kültürleri ile ilişkilendirilebileceğimiz gibi adak çukuru içinde bulunan taştan stilize olarak şekillendirilmiş oturan insan heykelciği ise bir yandan Avrupa Üst Paleolitik mağara sanatından bilinen Venüs heykelciklerini diğer yandan Anadolu Neolitik kültürlerinden bilinen ‘Ana tanrıça’ heykelcikleri arasında bir bağ oluşturmaktadır.” ifadesinde bulundu.

Küçükaydın, mağaranın yer aldığı Gedikkaya mevkii olarak anılan yaklaşık 500 hektarlık tepelik alanda insanoğlunun avcılık ve toplayıcılık ile hayatını idame ettirdiği bilgisini verdi.

Kazı çalışmalarında bugüne dek devam eden kültürel bir birikimi kanıtlayan arkeolojik ve etnolojik kalıntıların açık bir şekilde görüldüğünü vurgulayan Küçükaydın, şöyle konuştu:

Başta Gedikkaya İn mağarasında olmak üzere İnkaya tepesinde gerçekleştirilecek olan kazı çalışmalarının ve çevre düzenlemesi çalışmalarının alanın UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alması adına çok önemli sonuçlar doğuracağına hiç şüphe yoktur. Bu bağlamda bir altlık olarak öncelikle mağaranın turizme açılması gerekmektedir. Mağarada ışıklandırma, yürüme yolları gibi çalışmaların ardından mağaradan başlayıp İnhisar merkeze dek bir gezi rotası ve planlaması sonucunda kültür turizmine kazandırılması hedeflenmektedir. Mağarada da ele geçirilen erken tarih öncesi buluntuları, Gedikkaya mevkiinde yer alan Antik ve Orta Çağ kalıntıları, merkezde yer alan Osmanlı dönemi mezarlık alanı dip tarihten günümüze insanlık tarihini gözler önüne sermektedir. Gedikkaya Mağarası başlı başına bir turizm potansiyeli taşımakla beraber mağara turizminin yanı sıra İnhisar’ın sahip olduğu soyut ve doğal kültür varlıkları da bölgenin turizm potansiyelini önemli ölçüde harekete geçirecektir. Bu şekilde ziyaretçiler insanlık tarihinin başından başlayıp Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri ile tamamlanacak bir güzergahta zamanda yolculuk yapabileceklerdir. Bu konsept ile bölgenin kültür turizmi bağlamında bir cazibe noktası haline gelmesi söz konusudur.

Sarı da Gedikkaya Mağarasında 2019-2022 yılları arasında Bilecik Müzesi Müdürlüğü ve kendisinin de bilimsel danışmanlığında arkeoloji kazılar gerçekleştirildiğini hatırlattı.

Gedikkaya Tepesi’nde, insanoğlunun avcılık ve toplayıcılık ile hayatını idame ettirdiğini ifade eden Sarı, ”Paleolitik dönemden, Anadolu tarihi açısından önemli bir kırılma noktası olan Hitit Devleti’nin kuruluşuna denk gelen MÖ 2. bin yıldan ve devamında klasik çağlardan, beylikler dönemine ve nihayet günümüze dek devam eden kültürel bir birikimi gösteren arkeolojik ve etnolojik kalıntılar açık bir şekilde görülmektedir. Mağarada, buzul çağları sonuna denk gelen ilk yerleşim (milattan önce 14500-13500) henüz çok sınırlı bir anlamda açığa çıkartılmıştır.” dedi.

Gedikkaya Mağarası’ndaki çalışmalarda elde edilen buluntuların en erken olanının 16 bin 500 yıl öncesine ait olduğunu kaydeden Sarı, şöyle konuştu:

Çok az bilgi sahibi olduğumuz bu dönem Avrupa Üst Paleolitik kültürlerinin Balkanlar, Kafkasya ve Akdeniz’e yayıldığı bir süreçtir. Daha geniş alanda yapılacak kazı çalışmaları Gedikkaya’nın bu yayılım içerisindeki yeri ve buzul çağları sonundaki insan hareketliliğinin önü hakkında daha fazla somut veri sunacaktır. Bununla beraber 2022 yılında söz konusu süreçle ilişkili olarak mağarada bir adak çukuru ortaya çıkardık. Etrafı yarımay biçiminde taş sıralarıyla çevrelenmiş olan çukurun içinde doğal oluşum bir dikit açığa çıkardık. Dikit kısmen işlenerek bir stel görünümü verilmiştir. Çukur olasılıkla sonradan kapatılmıştır. Çukurun içinde bulunmuş olan buluntular son derece önemlidir ve tarihöncesi arkeolojisi açısından çok yeni ve sıra dışı veriler içermektedir. Bunlardan biri olan taştan bir heykelciktir. Oturur vaziyette stilize şekillendirilmiş heykelcik bacakları iki yana açılmış olarak betimlenmiştir. Yakındoğu Neolitik kültürleri için karakteristik olan bir ana tanrıça heykelciklerinin taştan ve stilize bir örneğidir. Bu bağlamda mağaradaki çalışmalar Anadolu Tarihöncesi Arkeolojisi bağlamında literatüre yeni katkılar sağlayacaktır.

   



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir