Bir derdimiz var; “Sesimizi duyan bize katılsın”

Alkan: "Merhabalar Hocam hoşgeldiniz."

 

Durmaz: "Hoşbulduk."

 

Alkan: "Kısaca sizi tanıyalım hocam  Bilecik’e gelişinizle başlayalım isterseniz…"

 

Durmaz: "Tabii, aslında Mersinli’yim. Eşimle İstanbul’dan tanışıyoruz. Kadıköy’dü bizim olayımız ordayken. Eşim KPSS’ye  girip buraya yani memleketine atanınca ben 1 yıl daha İstanbul’da kaldım. Sonrasında evlendik ve buraya yerleştik. Ama müzik çalışmalarım için hala İstanbul’a  gidip geliyorum."

 

Alkan: "Bilecik damadı mı oldunuz?"

 

Durmaz: "Evet hanım köylü mü diyorlar , öyle oldum. Buraya geldiğimde baktım ki öyle İstanbul’da olduğu gibi çalınacak bir durum yok.Gitar hocası olayım dedim, Osmaneli Halk Eğitim Merkezi ve Gençlik  Merkezi’nde Gitar Hocalığı yapıyorum halen. Hocalık serüveni de böyle başladı."

 

Alkan: "Peki hala İstanbul’a çalmaya gidiyor musunuz ?"

 

Durmaz: "Tabi tabi.. Son bir yıldır gidemedim. Çünkü bebek oldu, artık bir bebeğimiz var. Adı Deniz. O doğduktan sonra gidemedim. Yani çalmaya gidemiyorum bu aralar, öğrencilerimle konserler yapabiliyorum, ama albüm devam ediyor, teklifler geliyor. Bebek biraz daha büyüdüğü zaman değerlendirebileceğim."

 

Alkan: "Sizin bir albümünüz var değil mi? Bize biraz bahsedebilir misiniz ne zaman başladı?"

 

Durmaz: "Benim 4 albümüm var. ‘Işığın Yansıması’ Albümü var grup olarak, 3 tane de Solo albümüm var."

‘Işığın Yansıması’ 1997 yılında, Bursa’da okudum ben üniversiteyi Prof.Dr. Murat Özyüksel Hocamız vardı. O şiirleri besteliyordu. Afşar Timuçin, Orhan Veli, Nazım Hikmet gibi Türk şairlerin şiirlerini besteleyen bir grup olarak çıktı. O sene de yılın en iyi Rock Albümü seçildi o. Daha sonra ‘Ben Giderim, Son Kahve’ albümlerini yaptım. En son da 2012’de ‘Aklımda Kalanlar’ albümünü yaptım. 4 tane albümüm var."

 

Alkan: "Bununla ilgili klip çalışmalarınız var mı son albümünüzden?"

 

Durmaz: "Var ‘Hoş geldin’ e  bir klip çektik. O da İstanbul’da Vedat Sakman’ın barında çekildi. 2.klip ‘Açık Pencere’yi Bilecik’te çektik. Bir koza fabrikası var, eski bir ipek böceği fabrikası orda çektik. İki klibi var bu albümün bir tane daha çekmeyi düşünüyorum ‘Arayış’ parçasına ama henüz yönetmeni belli değil."

 

Alkan: "Bilecik İçin Söyle’ projesinde de yer aldınız. Ona nasıl başladınız, nasıl bir teklif geldi?"

 

Durmaz: "Bunu aslında tamamen yapan Ayhan Çil’dir. Kendi başına ben böyle birşey yapacağım dedi. Aslında temel çıkış noktası Doğa İçin Çal’dır. Bu daha önce Çanakkale için, Ankara için, Diyarbakır için yapıldı. Bilecik Toplum Gönüllüleri yaptı ‘Dilek İçin Çal’ olarak 2012 de. İşte Ayhan Hoca bunu yaptı beni aradı çalar mısın gitarları, bir kuble de sen söyler misin deyince “Tamam” dedim ben de. Çok türkü bilmem ben daha çok Batı müzisyeni olduğum için. Ben de onlar sayesinde Bilecik’in bilinmedik türkülerini öğrenmiş hatta çalmış oldum. O projenin ikisi çıkmak üzere şuanda kayıt işlemleri bitti, klip çekimleri başladı. Bir,bir buçuk ayı var klibin yayınlanmasına."

 

Alkan: "İkinci başladığınız ‘Bilecik İçin Söyle’ projesinin şarkısıyla ilgili bilgi verebilir misiniz ?"

 

Durmaz: "Bu sefer 3 şarkı var. Ama şarkılar sürpriz olsun."

 

Alkan: "Sizin son katıldığınız daha doğrusu sözünü, müziğini yazdığınız “Sesimizi Duyan Bize Katılsın” projesinin birçok kısmını halletmiş bir sanatçı olarak karşımda oturuyorsunuz. O proje nasıl oldu, nasıl başladı onu anlatabilir misiniz?"

 

Durmaz: "Bir kere o proje kesinlikle Bilecik Toplum Gönüllülerinin işi. Onlar bana geldiler, biz bir toplantı yaptık. O günlerde gündemde malum Özge Can olayları vardı, zaten kadına şiddet çok artmış ülkede, bununla ilgili hepimizin aslında haykırmak istediği, söylemek istediği şeyler var. Hocam bir şarkı yapar mısın dediler bana. Ben de yaparım dedim. Yaptım, şarkı beğenildi ve beğenilince  yönetmen Alper Akdeniz şu anda arkadaşımız, dostumuz İzmir’den klip çekimleri için geldi. Şunu belirtmemiz lazım ki; bu kesinlikle gönüllülük işidir. Bu yüzden biz bunu internette yayıyoruz, birileri paylaşmayınca çok kızıyorum. Çünkü gönüllülük işi, ticari bir kaygısı falan yok. Bu bir düşünce, olması gereken bir fikir… Dünyada medeni olarak ilerde olan ülkeler gibi olmak istiyoruz. Kadın ve erkeğin eşit olduğunu kabul etmek lazım.Tabi ki fiziksel olarak değilse de mahkeme önünde, boşanma da,yetiştirilişte,yaşayışta bir eşitlik olması gerekir."

Alkan: "Resmiyette gözüken kuralların halkımızdaki yaşayışımıza da yansıması.Yani toplumsal adetlerimizin, göreneklerimizin, kurallarımıza geçmesi ile.."

Durmaz: "Evet işte biz de bu konuda bir ateş yakalım dedik. Çünkü bir fikri öldüremezsin, o fikir kaç sene sürer bilmiyorum ama bir süre sonra mutlaka ülkede de doğru fikir bu olduğu için o geçerli kılınacaktır yani oraya doğru gidecektir. Sonuçta 200 sene önce kadının neredeyse hiçbir hakkı yoktu ama şimdi daha fazla oldu ve daha da fazla olması lazım yani temel  mantık çıkış noktası buydu. Bunu nasıl duyurabiliriz insanlara dedik. Ve Alper Akdeniz  ile birlikte bir klip yapalım diye istedik. Ama Ezgi Bağcı koordinatörlüğünde gerçekleştirildi herşey bunu da söylemem lazım. Yoksa başkasının öyle kolay kolay yapabileceği bir şey değil, zor bir iş çünkü parçayı yapıyorsun, klibi çekecek kişiyi ayarlıyorsun, klibini çekiyorsun zor şeyler yani. Kendi kliplerimden biliyorum, klip çekmek, albüm yapmak ne kadar da zor. Biz bunu yaptık şu an yayınlanmaya başlandı Youtube’da. Şimdi yavaş yavaş televizyonlara göndermeye başladık, radyolarda çalınsın istiyoruz ama tekrar söylüyorum ticari bir kaygı olarak değil, fikrin yayılması babında. Paylaşmayan insanlara kızıyorum açıkçası, duyulmasını istiyoruz çünkü doğru bir şey yapıyoruz. Bu konu tartışılacak, üzerinde ‘ama’ denilecek  bir konu değil, kadın erkek  eşittir bunu dünyanın bütün ileri ülkeleri İngiltere, Fransa, İsviçre gibi ülkeler çok seneler önce hallettikleri için buradalar. Ülke için de çok iyi bu, ülkenin gelişimi için. İki yönü var bir yönü Batı’da bir yönü de Orta Doğu’da. Doğu-Batı sentezi diyorlar işte biraz Arap ezgisi koyuyorlar, ona karşı değilim ama medenilik, gelişmişlik olarak şu anda bu tür şeyler Batı’da geçerli bunu hepimiz biliyoruz. Ben o ülkeler kötüdür de demiyorum. İnşallah onlar da Türkiye’nin açtığı yoldan giderler. Biz de bu konuda bunu yaptık, bir dinleyin, seyredin oradaki insanların hiçbiri dediğim gibi kaygıyla işi yok. Ama hepimiz biliyoruz ki Youtube’a girildiğinde o sağ alt köşeye bakılıyor yani çünkü bir fikir yayıyorsun, ne kadar insan seyretmiş diye bakıyorsun."


Alkan: "Peki, şarkıyı yazarken neleri düşünerek yazdınız, yani sadece sizden böyle bir talep geldiği için yapayım, yardımcı olayım diye mi yoksa sizinde içinizde var mıydı böyle bir durumla ilgili bende katkıda bulunayım, daha önceden düşünmüş olabilirsiniz bunu olaylar gündeme geldiği için düşünmüş olabilirsiniz,ya da teklif geldiği için ama var mıydı eskiden aklınızda?"


Durmaz: "Ya aslında hep var sonuçta biz sanatçıların kesinlikle toplumsal duruşu olmalı diye düşünüyorum ben. Yani şey değil bu pop müzikte belki günüme bakarım, bunun gibi yaşarım, etliye sütlüye bulaşmam diyebilirsin ama şimdi Toplum Gönüllüleriyle muhabbet ediyorsan Toplum Gönüllüleri  ne yapıyor, yani burada insanlar öğrensin istiyorum; gidiyorsunuz okul boyuyorsunuz, kitap toplayıp dağıtıyorsunuz, kitap okuma etkinlikleri yapıyorsunuz,  yaptığınız şeyler çok güzel çünkü. Görüyorsun ki Türkiye’de eşitlik; tıpkı kadın-erkek eşitsizliği gibi okumada da bir eşitsizlik var. İstanbul’da ki okul ile Urfa’daki okul bir değil ya da ne bileyim Hatay’daki okul bir değil. Gidip bakıyorsunuz yani orada daha zor koşullar var. Hatta İstanbul’un içinde bile, ilçesine göre Kadıköy ile Fikirtepe bir değil örneğin. Arasında ki mesafe çok kısa olmasına rağmen bu iki mevkinin okulları, okuma oranları ne yazık ki bir değil. Aynı olsun ama yani, okumak bir hak."

 

Alkan: "Aynen hocam çok haklısınız, yarım saat mesafe ile bile gelişmişlik düzeyi değişebiliyor"

 

Durmaz: "Gecekonduların  yanında yüksek katlı binalar var, böyle bir şehir aslında İstanbul. Bu konu hakkında bende bir şeyler yapabilir miyim diye hep düşünüyordum. Bu konu ile ilgili zaten bir şarkı yapmak isterdim. Çeşitli sosyal olaylarda da yaptığım gibi… Bunu da albümüme koyarım, yeni bir albüm yaparsam diye düşünüyordum aslında. Tabi şimdi şöyle bir eksisi var evin, bebek uyuduğu için evde rahat rahat beste yapamıyorsun. Çıkıp balkonda bir yarım saat kırk dakika da bir şeyler hazırlıyorum. Benim çünkü beste yapış tekniğim şu şekilde oluyor; Ben düşünüyorum günlerce konuyu, içime atıyorum ve sonra nadasa bırakıyorum. O bir süre sonra gitarla aynı anda çıkıyor içimden. Böyle son haline getirirken üstüne ufak düzeltmeler oluyor. Ama çıkıyor yani o sözler, o müzik anında çıkıyor. Tabii demiyorum ki 5 dakika da bir şarkı yaptım diye. Çünkü günlerce düşünüyorum o konuyu ne yapabilirim diye. Ee tabii bunu yaparken şey de düşünüyorsun, insanlarla beraber söylerken nasıl olur? Kendini kadın yerine de koyuyorsun, kadın gibi düşünmek nasıl bir şey bunu anlamaya çalışıyorsun ve kadına yapılan haksızlığı bir erkek gibi söylemek istiyorsun, insanları çağırmak istiyorsun ve bunların hepsini birer satıra aktarmaya çalışıyorsun. Bende bunu yaptım, bir nevi şiir yazmak gibi bir şey. Şimdi şiir deyince Ezgi’nin de yazdığı şiir var. Orayada gelmek lazım çok güzel bir şiir yazmış, şimdi dinlediğimde bakıyorum yani parça tabii ki benim içinde çok güzel, benim  çocuğum yani biraz klasik ama … O ortada ki Ezgi’nin okuduğu şiir de çok değiştirdi parçayı, yani normal bir şarkı boyutundan başka bir boyuta taşıdı onu. O yüzden  bende sizin aracılığınızla ona da  teşekkür ediyorum yani,  çok güzel bir şiir yazmış konu ile ilgili. Yani şarkı var, beste var, sözler var, şiir var, hikaye var, klip var ve gönülden var her şey… Zaten o yüzden adını da hep beraber konuşarak  ‘Sesimizi Duyan Bize Katılsın’ olarak koyduk. Bu çok güzel bir cümle bence. Bir derdimiz var ve o derdimizi beraber söyleyelim diyoruz, bizi duyan bize katılsın istiyoruz. Ses arttıkça, durum değişebilir. Yasaklarla önleyemezsin bir şeyleri çok klasik olacak ama bu gerçekten eğitim işi. Bu tarz eylemlerde bulunan kişilerin toplumdan dışlanması gerekiyor, bu gözle bakabilmesi gerekiyor halkın."

 

Alkan: "Siz bu gündemi soğutmamak, unutturmamak istediniz evet ama şöyle yorumlarda geldi hocam ; bu durumları ortaya çıkardıkça daha da cazip geliyor diye bir yorum da var. Yani bir bakımdan haklı olabilirler bence de ancak bu projeyi yaparken zaten siz bir vahşeti göstererek değil de duygusal ve vicdani boyuttan yansıtmayı tercih etmişsiniz. Siz de buna benzer tepkiler aldınız mı? Yani bu klip ile neyi değiştirebilirsiniz diye bir yorum aldınız mı?"

 

Durmaz: "Mutlaka düşünenler vardır, bana bu şekilde söyleyen olmadı. Ama bu görüş var bunu biliyorum . ‘Özgecan’ın öldürülmesini bende kınıyorum AMA ..’ Bu ama yok yani kadın cinayetine alışılmaz, bu alışkanlık yapamaz bu çok hastalıklı bir düşünce. Mesela bizim bu şarkıyı yazıp, şiiri yazıp, klibi çekerken ki evremizi düşün ne kadar sürdü. O ara kaç tane kadın öldürüldü gene? Ya da kaçı medyaya düştü? Medyatik gelmeyenler belki de hiç yayınlanmaz. Ama ölümün medyatiği olmaz, olamaz. Yani anlatabiliyor muyum bu kanıksanamaz bu bir suçtur. Yani böyle bir şey olamaz o bir insan, öldürülemez. Tabii şöyle bir şey duydum: “Şiddetin her türlüsüne karşıyım.” Yani tabii ki de öyle zaten, kadına şiddete karşı olanlar ne yapıyor çocuğa şiddeti mi savunuyor ya da erkeğe şiddeti mi savunuyorlar? Yok böyle bir şey. Şöyle de bir gerçek var ki bunun dışında medyaya yansıyıp duyduklarımız bile çok fazla iken bir de duymadıklarımız vardır bizim. Yani bu bizim yaptığımız işte ‘Sizi destekliyorum AMA… ‘ diye bir şey olmamalı çünkü bu insanı bir şey."

 

Alkan: "2 soru daha sormak istiyorum size; Bunlardan 1.si Bilecik’in tepkisi ne oldu? Bu konuda duyarlı mı? Klibin çekilmesinde, bu projenin gerçekleşmesinde Bilecik halkı haberdar mıydı? Destek oldular mı? Ve klip yayına girdiğinden beri olan tepkileri nasıldı? Bilecik’te yapılan bir proje sonuçta…"

 

Röportajımızın devamını gazetemiz ve internet sitemizden takip edebilirsiniz



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir