“Bu dönem Türk siyaset tarihine altın harflerle yazılacak”

Yapılan istişare toplantısı geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Yenipazar Belediye Başkanı  Cengiz Arıkan’ın anısına hazırlanmış bir video ile başladı. Ak Parti İstanbul Milletvekili Genel Merkez SKM Başkanı Mustafa Ataş, Ak Parti Bursa Milletvekili ve İl Koordinatörü Canan Candemir Çelik ve Ak Parti Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın konuşmacı olduğu toplantıda Ak Parti ve teşkilatlarının çalışmaları değerlendirilerek önümüzdeki milletvekili seçimlerinde de başarı beklendiği belirtildi.

“Yenipazar, yaptıklarınızın karşılığının alınmadığı bir yerdir”

Merhum başkan Arıkan’a rahmet dileyerek konuşmasına başlayan Poyraz, Yenipazar için, “Siyasette tabi her zaman yaptıklarımızın bire bir karşılığını alamıyoruz. Bunun en güzel örneği Yenipazar” dedi.

 Poyraz, konuşmasında şunları belirtti:

 “Neticede baktığınız zaman belki güzel olan geride hayırla yâd edebilecek bir siyaset yapmak. Hatırlıyorum şimdi Yenipazar’dan Cengiz Başkan ilk başkan olduğu zaman o dönemlerde Yenipazar’ın hali neydi, bıraktığı zaman ne? Siyasette tabi her zaman yaptıklarımızın bire bir karşılığını alamıyoruz. Bunun en güzel örneği Yenipazar. Biliyorsunuz Yenipazar bizim en ufak ilçemiz, mağduriyetin en fazla yaşandığı ilçemiz.  Köydes projelerini başlattık, Yenipazar’ın bütün köylerinin bütün içme suyunu kanalizasyon problemlerini hallettik, 2009 seçimleri geldiğinde Yenipazar’da belediyeyi aldığımız zaman ortaya çıkan tablo vardı, ilçe merkezimizin kanalizasyonu yoktu. Tabi belediye başkanımız, rahmetli o günlerde şaşırmadı ama biz şaşırdık, en azından bizden önce ki belediyenin bu anlamda hiçbir şey yapmamış olması bizi şaşırtmıştı. Kısa dönemde projeler çizildi imalatlar yapıldı ve o dönemde Yenipazar’ın en temel problemlerinden bir tanesi olan altyapı problemi halledildi. Yol problemimiz vardı, biliyorsunuz gidip gelmek zor inanın belki onun kadar her karşılaştığımızda yol problemini dile getiren bir Yenipazarlı yoktu. Allaha şükür onun başkanlığı döneminde Yenipazar’ın o meşhur sürüm deresi yolunun ihalesi yapıldı ve şu anda da hızlı bir şekilde inşaatı devam ediyor. Neticede hepimiz bir gün bu makamları bırakacağımız gibi bu dünyadan da göçüp gideceğiz ama biz en azından Ak Parti kadroları olarak milletin emanetini üstlenen kadrolar olarak kendimizi diğer siyasi partilere göre şanslı arz etmemiz lazım. Çünkü bu emanet çerçevesinde, yüklendiğimiz sorumluluklar çerçevesinde biz bu gücü, bu iktidar gücünü hem genelde hem de yerelde Allaha şükür hizmete dönüştürdük, dönüştürmeye de devam ediyoruz. Burada hangi Ak Partili çıkarsa çıksın kürsüye, hangi ilçeyi, hangi köyü konuşursak konuşalım inanın saatlerce hizmet kervanında anlatacak sözümüz var, örneklerimiz var. Allaha şükür ki var. Milletimize de çok teşekkür ediyoruz, şükranlarımızı arz ediyoruz bakın kaç seçim geçti bir tarafta genel seçimler, bir tarafta yerel seçimler, bir tarafta referandumlar hep arkamızda durdu, durmaya devam ediyor. Ama bizde bu kadro olarak, gücümüzün yettiği kadar hizmet etme gayreti içinde olduk, olmaya da devam edeceğiz. Türkiye’de aslında siyasetin nasıl bir şey olması gerektiğini de bu kadrolar dosta düşmana gösterdi ve Türk siyasetinde pek çok ilki de başardı. Bütün zorluklara, bütün engellere rağmen. Türk siyasetinde Allaha şükür bizden öncekilerde ki siyaset tarzını bir kenara attık, siyaset çıtasını olduğu gibi yukarı taşıdık. Şuan Ak Parti, kendi içinde, kendi kadrolarında değişiklik yapsa da ne yapıyor, yine kendi rekorlarını kırmaya devam ediyor. Eğer bu ülkede birileri siyaset yapacaksa, eğer bu ülkede bir kısım partiler siyaset yapıp başarılı olacaklarsa işte Ak Parti kadrolarının yükselttiği bu siyaset çıtalarını aşmak zorundalar. Onun için şuanda bakarsanız diğer siyasi partiler Ak Partiye benzeme gayretine girdiler. Pek çok şey yaptık dedim ama arkadaşlar öyle bir şey yaptık ki bence en önemlisi bu, bu ülkede istikrarın ne demek olduğunu, nasıl bir güç olduğunu herkese gösterdik. Hızlı karar alma mekanizması olan, istişareyi esas alan ve hizmet etme anlamında da durmak bilmeksizin çalışan bir kadro olarak istikrarın bu ülkeye neler kazandırdığını gösterdik.

“Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalışıyorlar”

Peki ne yaptık? Hani meşhur bir söz vardır. Siz orada sadece düşmanı yenmediniz makus talihi de yendiniz diye Atatürk’ün İnönü’ye yazdığı mektup vardır. Aslında teşbihte hata olmasın ama Ak Parti kadroları olarak buna benzer bir şey yaptık. Ak Partiden önce bu ülkede hükümetlerin ömürleri yıl ile ifade ediliyordu. Bakanların görev süreleri ay ile ifade ediliyordu ama Allaha şükür 12 yılı aşkın süredir Ak Parti kadroları hükümet kurup genel başkanlar değiştirip hizmet kervanına devam ediyor ve makus talihi yenme anlamında da Türk siyasi tarihinde önemli bir başarı elde ettik. Bu coğrafyada son yüz elli yıldır milletin üzerine çökmüş olan kara bulutları dağıtma anlamında çok ciddi başarılara imza attık. Peki, ne oldu? Olan şu, siz bir taraftan bu ülkeyi kalkındırmaya, istikrarı sağlamaya çalışıyorsunuz ama bu ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışanlarda ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalıştılar. Darbe teşebbüsleri, kapatma davaları, 17-25 aralık yine bir darbe teşebbüsü, gezi olayları dikkat edin şu son birkaç aydır yaşadığımız olaylar da Türkiye’yi istikrarsızlaştırma çabalarının devamı niteliğinde. Niye istikrar vurgusu yapıyoruz? Çünkü bizim üstlendiğimiz sorumluluk çok fazla arkadaşlar, belki bire bir konuşmalarımızda zaman zaman il ve ilçe toplantılarımızda yaptığımız konuşmalarda ısrarla üstüne vurgu yapıyoruz, biz Ak Parti kadroları olarak bunları zaten yapacağız ama çok daha büyük iddialarımız var biz bu ülkede kaybolmuş, bitik medeniyetimizi yeniden inşa ediyoruz, kolay bir iş mi bu? Bu iddiayı gerçekleştirmek için çabalıyoruz diyoruz ve inanın bu iddia boş bir iddia değil. İnanın buna inanan sadece bu salonda ve dışarıda bulunan Ak Parti kadroları değil, bu iddiayı gerçekleştirme noktasında bize inanan binlerce, milyonlarca bu ülke içinde ve dışında umudunu bu ülkeye bağlamış, bu kadrolara gönül bağlamış milyonlar var. Zaten herhalde problem buradan kaynaklanıyor. Biz istikrar vurgusu yaptıkça, iddialarımız ortaya koydukça, 2023, 2071 hedeflerini ortaya koydukça birileri son derece bundan rahatsız oluyor. Belki yüz yüze geldiğimiz zaman salon toplantılarında devlet başkanları nezdinde yüzümüze gülüyorlar bunun farkındayız ama arkamızdan da kuyumuzu kazma noktasında Türkiye’yi istikrarsızlaştırma noktasında yaptıklarının da farkındayız. Evet, dost ve müttefik ülkeler diyoruz ama bir bakıyorsunuz ne dostluğu yakışır, ne müttefikliğe yakışır tutum ve davranışlar sergileniyor. Her şeyin farkındayız, olan bitenin farkındayız. Bu ülkede sayın cumhurbaşkanımızın bu uğurda gerekirse canımı veririm dediği birlik ve beraberlik, kardeşlik projesi dediğimiz bu nifak tohumu atanların oyunlarını bozma noktasında ortaya koyduğumuz demokratik açılım projesini engellemek isteyenler kim onların da farkındayız. Ama sabırla, bıkmadan ve tükenmeden ısrarla bu projeyi devam ettireceğiz, ettirmek zorundayız. Onlarda şunun farkındalar, evet biz belki büyük bir medeniyettik, bunları ne yapmak lazım, böl, parçala, yönet yaptılar ama yetmedi. Daha da bölmemiz lazım daha da parçalamamız lazım, yeni sınırlar çizmemiz lazım inanın bugün oturduğunuz yerde Ak Partinin hangi biriminde olursanız olun değerli arkadaşlar çok önemli bir görev icra ediyorsunuz. Bu ülkenin birlik ve beraberliğinin devam etmesi noktasında yeniden büyük medeniyetimizi inşa etme noktasında siz orda durmazsanız her biriniz tek tek, inanın bunlar belki amacına ulaşacaklar. Bu kadar da yaptığımız iş önemli. biz öncelikle Ak Parti kadroları, genel olarak Türk milleti olarak tezgahların, oyunların farkındayız. Onlar ne kadar oyun kurarsa kursunlar bizde durmadan çalışacağız. Belki burada farklı farklı şeyler söylenebilir, farklı cümleler kurulabilir ama bence üzerine ısrarla basa basa vurgulamamız gereken şey bizim birlik ve beraberliğimiz. Onlar beklediler ki diğer siyasi partilerde gördük, bir genel başkan değişikliği, bir cumhurbaşkanlığı seçimi, yeni kadroların gelmesi zaten Ak Parti dağılır, tartışmalar, kavgalar çıkar, çıkmadı, çıkmayacak Allahın izniyle. Bir kere hayaldi boşa çıkacaktı ve boşa çıktı. Bundan önce yerel seçimde tezgah kurdular, cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifaklar kurdular, bürokrasideki yapılanmalarıyla bir takım devletin unsurlarını etkilemeye çalıştılar işe yaramadı. Şimdi son belki en önemli kritik aşamalardan birine geliyoruz. Önümüzde 2015 seçimleri var, bir sürü seçim yaşadık bu da bir seçim bu da gelir geçer değil arkadaşlar. Bence şahsi kanaatim kırılma noktalarından birini yaşayacağız 2015 seçimlerinde. 2015 seçimlerinde hep söylediğimiz hedeflediğimiz 2023 diyoruz ya bunlara yaklaşma ulaşma noktasında önemli bir gelişme yaşayacağız. Her seçim kendi açısından önemlidir ama 2015 seçimleri bu anlamda önümüzdeki en önemlilerinden bir tanesi. Çünkü inanın önümüzde belki 15-20 yıl açılacak. Şimdi genel merkezimiz bir risk aldı, dedi ki biz kongreleri erteledik şuanda yapalım. Bir başka siyasi parti seçim öncesi kongre yapmaya cesaret edemez. Nitekim Cumhuriyet Halk Partisi, ana muhalefet partisi kongrelerine başlamıştı belirli yerlerde sonra seçimlerden sonraya erteledi. Niye, çünkü yapılan kongrelerde sandalyeler havada uçuşuyordu. Biz yapmadık, neden yapmadık, çünkü biz tek tek her bir üyemize, her bir teşkilat mensubu arkadaşlarımıza güveniyoruz. Onların bizim hedefimizin ne olduğunu iyi bildiğine inanıyoruz. Birlik beraberlik noktasında da inşallah bu kongreleri götüreceğimizi düşünüyoruz. İyi istişare yapalım dedik ve inşallah istişarelerimiz sonucunda belirleyeceğimiz ilçe başkanlarımız, yönetimlerimiz il başkanımızla, il yönetimlerimiz daha güçlü olacak. Her biri şölen havasında geçecek. Burada hiç kimse şu hesaba girmesin arkadaşlar, evet 2015 seçimleri var Ak Parti garanti bir olur ozaman ben milletvekili olayım, milletvekili olmak içinde şimdiden adaylık hesapları yapmak üzere bir takım çalışmalar yapılıyor. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar, sonuçta bu iş nasibinizde varsa olur, esas olan bizim birlik ve beraberliğimiz. Bu birlik ve beraberlik hangi arkadaşımız milletvekili olursa ona da lazım olacak. Bizim artık ak parti olarak ikinci milletvekilliğini alma noktasında, 2-0 olma noktasında nasıl bir çalışma yapmamız lazım ki gerek ilçe gerek il yönetimlerinin oluşturulmasında ve gerekse de sonraki seçim sürecinde bunların hesabını ve planını yapmamız lazım. Dolayısıyla ilçe yönetim kurulları oluşturulurken arkadaşlarımızın bu duyarlılıkla bu hassasiyetle Ak Partinin gücüne güç katacak arkadaşlarımızı da kadrolarımıza katmaları lazım. Bir takım ufak tefek hesaplarla, senin olsun benin olsun hesaplarıyla bu işleri kendi aramızda yapabiliriz ama genel merkezimiz tıkır tıkır çalışıyor, yanlış hesap Bağdat’tan döner. Onun için lafı uzatmanın bir alemi yok inşallah önümüzde ki 2015 seçimlerimizde de hedefimizdir başarımızı kalıcı hale getirmek için 330’u aşacak olan bir milletvekili çoğunluğuyla inşallah tekrar iktidar sorumluluğunu üstlenmek olacak. Ondan sonra da inanın Türkiye’de pek çok kapının aralandığını, pek çok yapılamazmış gibi görülürken reformların hızlı bir şekilde yapıldığını göreceğiz. Cenabı hak niyetlerimizi halis kılsın diyorum ben, inşallah halis niyetlerimize yönelik ameller nasip etsin diyorum. İnşallah il danışma kurulu toplantımız sonrasındaki ilçe ve il kongrelerimiz hem Bilecik’imize hem ülkemize hayırlar getirir diyorum, inşallah 2015 seçimleri de ülkemize ve ülkemizden umudu olan tüm mazlumlara da hayırlara vesile olur diyorum”

 

Bursa Milletvekili İl Koordinatörü Canan Candemir Çelik ise Bursa ile Bilecik’in hep birbirine yakın olduğunu belirtti. Çelik, şunları belirtti:

“İl danışma meclisinde beraberiz. Bu il danışma meclisimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. İl Danışma meclislerimiz, istişare yaptığımız, Türkiye gündemini değerlendirdiğimiz, ildeki sorunlarımızı, ilçelerdeki sorunlarımızı, aile ortamı içerisinde konuştuğumuz bizim için çok değerli ve önemli toplantılar. Hayırlara vesile olmasını diliyorum.

“Türkiye çok önemli bir ensar görevini yerine getiriyor”

Değerli gönül dostlarım, dün 1 Muharrem 1436’ydı. Evet, Muharrem ayına girdik ve sevgili peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin 1436. Senesini yaşadık. İşte hicretin yaşandığı ve ensarın muhacirleri kucakladığı bu yıl dönümünde Türkiye’de çok önemli bir ensar görevini yerine getiriyor. Çok şükür kü Allah bize ensar olma görevini üstlendirdi. Bu vazifeyi verdi ama ensar olabilmek kolay bir şey değil. Ensar olabilmek ve herkese kucağımızı açabilmemiz için önce güçlü ve büyük olmanız; güvenilir olmanız gerekiyor. Elhamdüllillah Türkiye’de bu özelliği her yönüyle görüyoruz. Güçlü ve istikrarlı bir hükümet, bir ülke konumunda bugün gelen kardeşlerimize, insanlara yardım edebilme vasfını gösteriyoruz. Ama tabi bu süreçten rahatsız olanlar da var. Bu süreçten rahatsız olanlar da var. İşte bütün bunların üstesinden gelecek, bütün bunları çözümleyebilecek ancak Ak Parti kadroları ve Ak Parti kadrolarıyla güçlenen, büyüyen Türkiye olacak. Değerli dostlarım, siyasi konuşmalar bölümünde il başkanımız, milletvekili arkadaşımız ve benden sonra konuşacak olan değerli büyüğüm SKM başkanımız İstanbul milletvekilimiz sizlere Türkiye gündemiyle ilgili çok önemli değerlendirmeleri elbette yaptılar ve yapacaklar. Ben Bilecik’in 2. Dönem il koordinatörlüğünü üstlenmiş bulunuyorum. Burada bazı arkadaşlarımız da hatırlayacaklar 2008 yılında da bir dönem il koordinatörlüğünü yapmıştım. Tabi bu görevlerin hepsi partimizi daha da büyüyüp güçlendirmek için, nerede neyi yapabilirizin çalışması aslında. Bir kongre sürecini hep birlikte yaşıyoruz. Delege seçimlerini, Bilecik ilimiz başarıyla tamamladı. Önümüzde ilçe kongrelerimiz var. İnşallah ilçe kongrelerimizde de aynı disiplin içerisinde, aynı titizlikle çalışmalarımızı yapacağız. Buradaki disiplin, buradaki itina, buradaki titizlik, buradaki heyecan ve coşku bizim partimizin kurumsallaşmasına ve milletimizin nezdinde de itibarının artmasında çok önemli olacaktır. Kongrelerimiz, tüzüğümüz, kongre yönetmeliğimiz, genel merkezimizden gelen talimatlar çerçevesinde inşallah tamamlayıp 2015 seçimlerine çok heyecanlı kadrolarla milletimizin huzuruna çıkacağız. İşte güçlü ve büyük Türkiye’yi, istikrar ve güven ülkesi Türkiye’yi milletimizin her bir oyuyla 2015 yılında inşallah tekrar karşılayacağız diyorum. Ben, benden önce görev yapan il koordinatörlerimize de çok teşekkür ediyorum. Sizlerin her birinize, gerek yerel seçimlerde, gerek cumhurbaşkanlığı seçiminde Bilecik’ten alınan her bir oy için verdiğiniz katkıdan dolayı, yaptığınız çalışmadan dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonraki süreçte de bunu artırırız ve Bilecik’te çok daha güzel sonuçlar elde edilir diye düşünüyorum. Bursa’yla Bilecik ikisi birbiriyle ayrılmaz bir bütün. Tarihsel ve kültürel  anlamda çok büyük bir bütünlük arz eden bir ilimiz. O yüzden Bilecik bize uzak değil, biz de Bilecik’e uzak değiliz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Tabi Yenişehir-Bilecik yolundan geldim ben gelirken ihale sürecinin tamamlandı. Bu yapım süreci de yakında başlayacak. İnşallah kısa sürede bu mesafeyi ve süreyi daha da azaltacağız. Ben teşekkür ediyorum, Allah yar ve yardımcınız olsun.

İstanbul Milletvekili Genel Merkez SKM Başkanı Mustafa Ataş ise Ak Parti sürecinde yapılan çalışmalardan bahsederek “ Bu dönem Türk siyaset tarihine altın harflerle yazılacak bir dönüm olarak geçecektir başladı.”

Ataş şunları belirtti:

Genel merkezimizin görevlendirmesi üzerine bugün sizlerle birlikteyiz. İl Danışma meclisi toplantısını yapıyoruz. Sözlerime başlarken Bilecik'in tarihi anlamı tarihi derinliği bizim geçmişimizle ilgili çok önemli kararların alındığı bu şehrin kadim dostlarını saygıyla selamlamak istiyorum.

Sözlerime başlarken yine 12 yıllık Ak Parti döneminde Türkiye’yi değiştiren, Türkiye’yi dönüştüren kadroları saygıyla selamlamak istiyorum. Yine 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 12 yıllık iktidar döneminde Türkiye'de 60 yılda, 70 yılda belki 100 yılda başarılamayacak işleri başaran kadroları saygıyla selamlıyorum.

Bu işlere şöyle bir göz atmak istiyorum. Çünkü millet olarak biraz unutkan bir toplumuz. İçinde yaşadığımız zaman içerisinde yapılanların birçoğunun farkında bile olmadan zaman su gibi akıp gidiyor. Değerli arkadaşlar,  siz iktidara geldiğinizde Türkiye ekonomik olarak diz çökmüş bir Türkiye'ydi. Memurlarının maaşlarını ödeyemeyecek derecede ekonomik olarak sıkıntı içerisine düşmüş, Türkiye'nin ekonomisini, Türkiye'den birisinin yöneteceğine kanaatleri olmayan bizden önceki iktidarların yurt dışından ithal ekonomistler getirmek suretiyle Türkiye'nin ekonomisini düzeltmeye çalıştıkları süreçlerden biz Türkiye'yi devraldık. Tek başına milli gelirin 3 bin dolar seviyesinden bugün 10 bin 500 doların üzerine çıkmasını sizler sağladınız. Yine sizler yüzde 36'lardan,  yüzde 40'lardan enflasyonu yüzde 7lere, 8'lere düşürdünüz. Yine sizler Türkiye'nin ihracatını 36 milyar dolarlardan alıp 150 milyar dolarların üzerine çıkarttınız. Yine sizler Türkiye’nin Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerinin 27, 5 milyar dolarlardan alıp, 130 milyar dolarların üzerine çıkarttınız. Yine Türkiye’nin gayrı safi milli hâsılasını 230 milyar dolardan 800 milyar dolarlara çıkarttınız. Yine sizler bizim iktidarımızdan önceki dönemde 6 bin kilometre duble yol yapılmışken, sadece bizim dönemimizde 17 bin kilometrenin üzerinde duble yol yapmayı başardınız. Yine sizler dünyada belki 3-5 tane ülkeye ihracat yapan bir ülke konumundayken bugün 150’nin üzerindeki dünya ülkelerine ihracat yapmayı başardınız. Hasılı IMF’ye borç 30 yılın üzeirine ilk defa IMF^ye olan 23, milyar dolar borcumuzu sıfırlayıp, IMF’ye bugün borç verebilir hale getirdiniz. Hasılı

başkalarının hayal edemediğini, elhamdülillah 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ımızın başkanlığında, liderliğinde  bu ülkede nasıl ihracat yapılırmış, bu ülkede nasıl  yollar yapılırmış, bu ülkede demir yolları nasıl yapılırmış bu ülkede diğer dünya ülkelerinin nezdinde nasıl mukayese edilemeyecek  derecede başarıların altına imza atılırmış, bunları yaşattınız ve sizler bu ülkede onuruyla,  gururuyla,  şerefiyle yaşamanın hazzını bu millete bir kez daha tattırdınız. Bundan dolayı sizleri saygıyla selamlıyorum.

Yurt dışındaki dostlarımız, kardeşlerimi,z Türk vatandaşlarımız, yurt dışına giden arkadaşlarımız bilirler. Başları önde eğik geziyorlardı 2002'den önce 2002'den sonraki başarılarımızla Yurt dışındaki Türk dostlarımızda orada yaşamanın hazzını başları dik olarak yaşamanın hazzını tattılar. Gidip gelen arkadaşlarımız bilirler. Değerli arkadaşlar, sizler Türkiye'yi böyle bir farklılıkları yaşatan kadrolarsınız. Bu kadrolarda görev yapmak ne büyük şereftir. Bu kadroların il yönetiminde görev yapmak, ilçe yönetiminde görev yapmak, belde yönetiminde görev yapmak, mahalle yönetiminde görev yapmak, sandık kurulunda görev yapmak, belediye başkanı olmak, meclis üyesi olmak, il genel meclis üyesi olmak, milletvekili olmak ne büyük şereftir. Bu şerefli kadroları saygıyla selamlıyorum.

Değerli dostlar biraz önce dedim ya içinde yaşadığımız zaman diliminin farkında olmadan süreç gelip geçiyor ancak 2002-2014 ve bundan sonraki inşallah Ak Parti iktidarları döneminin siyasi tarihi yazıldığı zaman, siz o siyasi tarihin içerisinde alın terinizle, emeğinizle bu başarılara katkı sağlamış kadrolar olarak tarihe geçeceksiniz ve bu dönem Türk siyaset tarihine altın harflerle yazılacak bir dönüm olarak geçecektir. Dolayısıyla siz o altın harflerde siyaset yapılırken o kadroların içerisinde Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki kadroların içerisinde görev yapmanın  şerefine nail olmuş insanlar olarak tarihe geçeceksiniz ve 10 yıl sonra, 20 yıl sonra 30 yıl sonra, bugünkü siyasi tarih yazılırken torunlarınıza çocuklarınıza şu hatıralarınızı anlatacaksınız. “Evet,  ben de o tarihte Bilecik'te il yönetiminde görev yaptım, Bilecik’te o tarihte ilçe yönetiminde görev yaptım, kadın kollarında görev yaptım, gençlik kollarında görev yaptım,  mahallede görev yaptım,  Tayyip Erdoğan üzerinden ve kadroları üzerinden bir dönem de olsa yük almaya çalıştım.” Ne mutlu sizlere isminizden şerefle anılacak kişiler olarak tarihe geçeceksiniz. Ben biliyorum ki kadın kardeşlerimiz, kadın kollarında çalışan kardeşlerimiz emzikli yavrularını ya komşusuna veya eşine dostuna bırakarak kapı kapı dolaşmak suretiyle Ak Parti’nin oyunu ne kadar arttırırım, kapısını çalmadığım insan kalmasın, yarın bunun vebalini taşıyamam, ben Allah’ın yüzüne bakamam, milletimin yüzüne bakamam diye çocuklarını komşusuna bırakarak çalışan bacılarımızı biliyorum. Yine gençlerimizi biliyorum, belki babasından aldığı harçlığını harcamamak suretiyle partide acaba bir tane gencimize çay ikram edebilir miyim veya bir simit, bir çay ikram edebilir miyim diye fedakârlık yapan gençleri biliyorum. Belki ayağında ayakkabısı yok, sırtında gömleği olmayan gençlerimizin fedakarane çalışmalarını biliyorum. Yine bu partinin il yönetiminde, ilçe yönetiminde görev yapan dostlarımız var.

“Allah’ın rızasını almak için Ak Parti’ye çalışıyorlar”

 Asgari ücretle çalışırken bunun bir miktarını partiye harcayabilir miyim, belki bir afiş parası olabilir mi diye aylığından bir miktarını bu çalışmalara samimi olarak Allah için ayıran arkadaşlarımızı, dostlarımızı biliyorum. Bugünlere kolay gelinmedi arkadaşlar. Bugünlere samimi, ağzında duası olan, gerçekten milletinin rızasını, Allah’ın rızasını kazanmak için gecesini gündüzüne katarak, hiçbir beklenti içerisinde olamadan, hiçbir menfaat ve çıkarı olmadan, sadece Allah’ın rızasını kazanmak, bu milletin duasını almak için gece gündüz çalışan arkadaşlarımızı biliyorum. Siz zannediyor musunuz ki o dualar alınmadan bugünlere gelindi. Recep Tayyip Erdoğan’ımızın arkasında kimlerin duasının olduğunu bizler biliyoruz. Ne gözü yaşlı annelerin, ninelerin, dedelerin sabahlara kadar  secdelere kapanıp Ya Rabbi onun ömrünü uzun eyle, Ya Rabbi onun işlerini kolaylaştır diye sabahlara kadar dua eden insanları biliyorum.

Değerli dostlar, elhamdülillah Allah’a hamd ediyoruz ki 12 yıllık iktidarımız döneminde biz milletimize yanlış yapmamaya dikkat ettik ve milletimize de yanlış yapmadık. Allah’a hamd ediyoruz. Yanlış yapmamak için hepm dua ettik. Ya Rabbi bu hizmet yolunda bize yanlış yapma fırsatı verme. Ya Rabbi millete karşı bizi mahcup etme. Ya Rabbi işlerimizi kolaylaştır. Bu millet zilleti hak etmiyor. Bu ülke, bu millet geçmişiyle, tarihiyle dünyaya adaleti getirmiş. Dünyaya insanlığı öğretmiş. Dünyaya medeniyeti öğretmiş bir millet olarak o milletin torunları olarak, biz her milletin duasını alarak bu siyasi yolculuğumuzu yapmaya gayret ettik.

Değerli kardeşlerim, elhamdülillah gerçekten başkalarının hayal edemediği süreci bu ülkeye ve millete yaşattık. Bundan dolayı Allah'a hamd ediyoruz. Milletimiz de bizim bu gayretimizi bu çalışmamız, ı bu samimiyetimizi gördüğü ölçüde 2002 yılından bu güne 3 tane genel seçim,  3 tane yerel seçim,  2 tane referandum,  bir tane de en son Cumhurbaşkanlığı seçimini başarıyla,  alnımızın akıyla yine milletimize mahcup olmayacak tarzda hepsinden başarıyla çıktık. Hatırlayın 2002 yılını. 2002 yılında Türkiye nasıl bir Türkiye'ydi,  Ak parti niye kuruldu niye hızlı bir şekilde kendisini geliştirdi ve iktidar oldu. Bir umut ışığı olarak Türkiye'nin üzerine Ak parti doğdu. Ampulümüz bunun cevabıdır bunun işaretidir. Değerli arkadaşlar siyasi partilerde hiç şüphesiz insanlar gibi doğarlar yaşarlar ve ölürler. Tabi ki bizim partimizin de bir ömrü olacaktır, tabi ki bizim partimizin de siyasi faaliyetlerinin belki sona ereceği bir süreci yaşayacağız. Bu kader,  bunun önüne geçmek mümkün değil ama biz istiyoruz ki 2002 yılında nasıl ki bu milletin başına bir umut olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde Ak parti kurulduysa ve en son Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki süreçte Ahmet Davutoğlu ile bu süreç devam ediyorsa o kadrolarda en ufak bir kırılma yaşanmadan bu süreç nasıl ki devam ediyorsa ondan sonraki zaman dilimlerinde de inşallah bu süreç devam edecek. Değerli kardeşlerim, bizim Ak partililer olarak hiç kimsenin umutlarını, hayallerini boşa çıkarmaya hakkımızın olmadığını bilmeniz gerekiyor. Onun için buradayız.

Evet, sizleri tebrik ediyorum başarılarınızdan dolayı çalışmalarınızdan dolayı çünkü bunu ziyadesiyle hak ediyorsunuz. Burada gerçekten bir sürü sıkıntıların meşakkatlerin içerisinde siyaset yapıyorsunuz. Hepsine göğüs gererek insanların sorularına cevap vermeye çalışıyorsunuz, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorsunuz. Ben uzun yıllar siyasetin içerisinde bulunduğum için mahalle yönetiminden ilçe yönetimine, il yönetimine il başkanlığına ve 3 dönemdir milletvekili olarak parlamentoda görev yapıyorum 12 yıldır SKM başkanlığı yapıyorum. Yani sizlerin çalıştığı partinin tüm kademelerinin hepsinde görev yapmış bir kardeşiniz olarak huzurlarınızdayım. 37 yıldır siyasetin içerisindeyim. Allah'a hamd ediyorum ve bunun 32 yılı Recep Tayyip Erdoğan ile geçen bir yıldır. Bundan dolayı kendimi çok şanslı addediyorum. Değerli kardeşlerim o zorlukların neler olduğunu, parasızlığın ne olduğunu, teşkilatta parası olmadan çalışmaların nasıl yürütüldüğünü çok iyi bilenlerdenim. Ama bugün şunu da biliyorum ki geçmişte bizim siyaset yaptığımız yılarda Tayyip Erdoğan’la birlikte siyaset yaptığımız yıllarda kapıların yüzümüze kapandığı yılları biliyorum. Taksi parası bile bulamadığımız yılları biliyorum. Yönetimde çalışmak için insan bulamadığımız yılları biliyorum. Ama bugün her türlü zneginliği Allah bize bahşetmiş durumda. Genel yönetimde iktidardayız, belediyelerde iktidardayız. Güçlü teşkilatlarımız var. İnsan kaynaklarımız var. Mali imkanlarımız var. Hiçbir mazeretimiz yok. Ne milletin önüne koyacağımız bir mazeretimiz vardır ne de yarın Allah’ın huzuruna çıktığımız zaman bir mazeretimiz vardır. Hiçbir mazeretimiz yoktur. Hiçbir gerekçemiz olmadan biz gece gündüz çalışıp önümüzdeki süreci de en iyi şekilde sürdürmek zorundayız.

Değerli kardeşlerim, benden önceki konuşmacı arkadaşlarım da kısaca bahsettiler. 2014 yılında bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık. Cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemliydi Türkiye'nin siyasi geleceği açısından çünkü ilk defa halkın seçtiği bir cumhurbaşkanlığı sürecini yaşadık. 2007'yi hatırlarsınız. Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olduğu süreci hatırlayanlarınız vardır. 367 kararı bu ülkede geçmişte vesayete dayalı siyaset yapan zihniyetler,  demokrasiden bahseden zihniyetler,  demokrasiyi dillerinden hiç düşürmeyen zihniyetler hep birisinin sırtına binerek siyaset yapma geleneğini sürdüren kirli zihniyetler 2007'de tekrar hortlamak suretiyle Ak Partinin çoğunlukta olduğu bir Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhurbaşkanını seçmeye, seçtirmeye izin vermemek için her türlü kirli oyunları oynadılar. Biz o zaman Anayasa'da bir değişiklik yapmak suretiyle önce referandumu arkasından da Anayasada'ki bu değişikliklere istinaden ilk defa cumhurbaşkanı seçimini 2014'te halk tarafından seçilmesinin kararını almıştık. 367 garabetinin önüne de o düzenlemelerle geçerek sayın 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı olarak Türkiye Büyük Millet meclisi olarak seçip Cumhurbaşkanlığı makamına göndermiştik. O Cumhurbaşkanlığı makamına geçtiği  süreçte devir teslim töreni yapıldı mı hatırlıyor musunuz? Yani Sayın Necdet Sezer sosyal demokrat zihniyelti Necdet Sezer,  sayın Gül'e görevi devretme gibi tören yaşandı mı hatırlıyor musunuz? Yaşanmadı.  Niye? hazmedemedikleri için böyle bir tören yapmaya gerek görmediler. 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ü geçen gün İstanbul'da ziyaret etmiştim. Dedim ki çok muhteşem Türkiye'ye yakışır bir tören oldu. Sayın Erdoğan'a devir teslim töreni.  Necdet Sezer ile sizin aranızda böyle bir tören oldu mu ben hatırlamıyorum dedim, güldü. Dedi ki,  Mustafa Bey bırak tören yapmayı içeride odada evrakları, dokümanları bile teslim ederken kapının dışına dahi çıkma nezaketini göstermedi. Kendisini arabaya kadar uğurlayıp arabaya bindirme isteğini kendisine ilettim bunu dahi istemedi ama ben buna rağmen ben aracına kadar uğurladım kendisini dedi. Peki, 2014'te nasıl bir tören yaşadık? Allah'a hamd olsun 90'nın üzerinde ülkenin devlet başkanlarıyla veya hükümet başkanlarının katıldığı yabancı misafirlerin olduğu bir ortam. Milletvekillerinin siyasi temsilcilerin bir çok sivil toplum örgütlerinin ve milletin temsilcilerinin olduğu bir ortamda görkemli bir devir teslim töreni yaşandı, Türkiye'ye yaraşır bir devir teslim töreni yaşandı. O devir teslim töreninden sonra Türkiye bir kez daha dedi ki Allah'a hamd olsun bize bu günleri de gösterdi. 2 siyasi kader arkadaşının birbirine devir teslim töreni kardeşçe yaşandı. Allah'a hamd ettik, şükrettik bize bu günleri yaşattığı için. Onun arkasından olağan üstü büyük kongre yaşandı,  partinin genel başkanlığı boşalmıştı. Çok kısa sürede olağan üstü kongremizi yaşadık ve Sayın Ahmet Davutoğlu genel başkan olarak seçildi. Arkasından başbakanlık görevi, hükümeti kurma görevi verildi. Bunlar yaşandı.  Genel Merkezde parti yönetiminde bazı değişiklikler yaşandı. Bunların hepsi ne kadar sürede yaşandı arkadaşlar. 1 Hafta içerisinde Türkiye'de o kadar hızlı değişiklikler yapıldı ki. Peki, bir gram tatsızlık, huzursuzluk çıktı mı? Çıkmadı,  işte geçmişte Türkiye üzerinde vesayete dayalı kirli oyunlar içerisinde olan bir takım çevreler bu süreçte de Ak Parti'nin içerisinden mutlaka bir farklı hizip çıkar, bir parçalanma olur diye tırnaklarını ovuşturdular. Ama boşa çıktılar. Hevesleri kursaklarında kaldı. Niye, çünkü onların siyaset yapma tarzları o birbirini çiğnemek, birbirini tepelemek birbirinin üzerine çıkmak ve onun önün kesmek ve ayak oyunları yapmak böyle bir siyaset anlayışları var. Böyle bir siyaset anlayışından bu ülkeye bugüne kadar  bir fayda gelmiş mi? Allah aşkına soruyorum ya Türkiye'de çaktıkları bir tane çivi var mı, yok. Hani bir Karadeniz fıkrası var. Mesut Yılmaz bir tarihte Karadeniz’e gitmiş. Bir sohbet esnasında oturuyormuş, hava biraz sıcak çıkartmış ceketi demiş ki, “Ya şunu bir yere asın”. Temel de demiş ki, “ Ceketinim asacak bir çivi çaktın mı ki ceketinizi asalım”

Biz yeni dönemde 30 Mart seçimlerinden sonra ki süreçte Türkiye'de eski Türkiye'yi biz artık geride bıraktık yeni bir Türkiye'nin kapılarını araladık diye konuşuyoruz. Eski Türkiye'de ne var,  eski Türkiye'de vesayete dayalı rejimler var, vesayete dayalı yönetimler var, kurumların yıprandığı, kirlendiği,  siyasilere itibar edilmediği, siyasilerin bazı kurumlar tarafından yönetildiği,  yönlendirildiği dönemler var. İşte sizler 12 yıllık iktidarımız döneminde o vesayete dayalı rejimin tüm artıklarını siyaset tarihinin karanlık sayfalarının çöplüğüne attınız. Türkiye o demokratikleşme süreci içerisinde aldığı mesafeyle ki bunları burada tek tek konuşacak değilim ama bir şey söyleyebilirim örnek olarak hafızalarınızı tazeleme adına.  Milli Güvenlik Kurulunun yaptığı toplantıları hatırlayın bugünkü Milli Güvenlik Kurulunun yaptığı toplantılarla mukayese edin başka bir şey söylemeye gerek yok.Demokratikleşmede biz nereden nereye geldik.  Eskiden askerler kaşını çatsa hükümet tir tir titreyip acaba ne talimatlar var onu yapalım diye bir atraksiyon içerisine geçerdi. Hamd olsun o dönemler bitti artık her kurum kendi sorumluluk alanı içerisinde görevlerini yapan bir düzen içerisinde çalışmalarını sürdürüyorlar.  Eski Türkiye’de fert başına düşen milli gelirde dengesizlikler vardı. 10 yıl içerisinde bu yüzde yüz düzeldi mi, düzelmez. Allah’ın yaratmış olduğu bir sistemle kıyamete kadar o da kendi içerisinde yürüyecektir.  Her ülkede, her toplumda fakir de olacak, zengin de olacak. Ben fakirliği yok ederim diyemezsiniz. Mühiüm olan nedir, ihtiyaç sahiplerini sosyal devlet anlayışıyla edebiyatını yapmadan icraatını yaparsınız. Biz bugün Türkğiyede fakir fukara anlamında her alanda çalışmaları kaymakamlıklar, valilikler marifetiyle yerine getirebiliyor muyuz, getiriyoruz. Engelliler ile ilgili bugün bir sorun var mı, yok. Eski Türkiye’de onlar vardı, bugün yok Allah’a şükürler olsun. Eski Türkiye’de eğitim sisteminde 90-100 kişilik sınıflar vardı, şimdi ortalamayı 24’lere çekebilmenin gayreti içerisindeyiz. Bugün 35-40’lara düşmüş bir Türkiye var. Eski Türkiye’de sağlık sektöründe hasta önünde kuyruklar vardı. Allah’a hamd olsun hastanelerde hangi sosyal güvenlik kurumuna bağlı olursanız olun artık hastanelerde kuyruklara girmiyorsunuz. En modern hastanelerde dahi bağkurlusu, sigortalısı, emeklisi, işçisi, memuru rahatlıkla tedavisini görebilecek durumda. Eski Türkiye’de bazı hastalarımız yurt dışına tedaviye zorunlu olarak gönderme görevleri vardı. Şimdi yurt dışından hastalar Türkiye’ye tedaviye geliyor. İşte yeni Türkiye’deki farklar bunlar. Ulaşım noktasında eskiden Türkiye’de Edirne’de oturan bir vatandaş Kars’a iki günde gidiyordu. Şimdi Türkiye’de biz dolayısıyla siz gurbet hayatını bitirdiniz. Türkiye’nin en uzak noktasından diğer uzak noktasını 1,5 saate indirdiniz. 26 tane hava limanı varken 52 tane hava limanı yaptınız. Türkiye
‘de artık uçakla gidilmeyen neredeyse ilimiz kalmadı. Eskiden uçağa zenginler binerdi. Şimdi her vatandaşımız uçağa binebiliyor. Uçak yolculuğu eskiden lüks sayılırdı ama bugün herkes uçak yolculuğu yapabiliyor. Neredeyse otobüs parasına bile siz yolculuğunuzu uçakla yapabilme imkanına kavuştunuz. Hızlı Tren,  ilk defa Türkiye’de Ak Parti iktidarıyla, yani sizlerle tanıştı. Eskişehir- Ankara etabı, Ankara-Konya etabı devamında Eskişehir-İstanbul etapları açıldı. Şimdi Ankara- İzmir arası çalışmalar sürüyor. Yine Ankara-Sivas-Erzurum- Kars’a kadar hat çalışmaları devam ediyor. Geçmişte demir hatlarla, ağlarla ördük yurdu diyenler sözünü söylemişlerdi. Ama biz bugün hamd olsun icraatını yapıyoruz değerli arkadaşlar.

Çözüm süreci ile ilgili bir takım şeyler söyleyip ondan sonra diğer konulara geçmek istiyorum. Ak Parti iktidarından önce 1984'lü yıllardan itibaren başlayan terör meselesi PKK sorunu Kürt sorunu gibi adlandırılmaya çalışılan ama Kürt sorunu değil, Terör sorunu olan doğu ve güney doğudaki mesele 1980'li yıllardan 2002 yılına kadar ki iktidarlar döneminde hep halının altına süpürülmüş meseleler hiç kimse üstlenmemiştir. Rivayete göre 300 milyar dolar gibi Türkiye'ye maliyeti olan bir süreç 30 yıllık süreçte. 30 bini aşkın insanımızın katledildiği bir süreç. Genel Başkanımız, şu an ki Cumhurbaşkanımız ne dedi, "Benim siyasi hayatıma da mal olsa partimin siyasi geleceğine de mal olsa ben çözüm süreciyle ilgili adımlarımı atacağım, bütün bu riskleri üzerime alarak bu süreci başlatıyorum” dedi ve birlik beraberlik projesi adı altında çözüm süreci başlatıldı.Değerli arkadaşlar, o bölgelere gideniniz oldu mu bilmiyorum. Bu süreç içerisinde doğu ve güney doğuya giden olduysa şunu görmüşlerdir, gerçekten insanların özlediği bir hayatın başlangıç noktalarını gördük orada.  2 yıldan beridir bir kaç istisnalar hariç Türkiye'de şehit haberlerini almaz olduk. Bundan dolayı Allah'a şükrediyoruz. Gerçekten insanların özlediği bir hayatın başlangıç günlerini yaşadık orada biz gittik gördük. Terörsüz korkusuz sokağa çıkabiliyoruz. Bakın diğer illerden insanlar gelip bizimle ticaret yapabiliyorlar. Yatırıma yönelik iş adamları sanayiciler gelip buralarda araştırmalar yapıp yatırım yapmak istiyorlar bunları hep biz gittiğimizde görüyoruz. Türkiye'de bir bahar havası oluştu. Bunun inşallah devam etmesini istiyoruz. Diyarbakır sokaklarında gezerken hep şunları işittik ne olur bu kanı durdurun ne olur kardeşin kardeşi öldürmesine izin vermeyin. Ama maalesef eski Türkiye'deki bir takım zihniyetler orada kan üzerinden siyaset yapmak, kan üzerinden beslenmek isteyen zihniyetler maalesef bunun üzerine yılarca gitmediler. Edebiyatını yaptılar, konuşmasını yaptılar, bu günlerde muhalefetteki partiler sadece konuşuyorlar sadece edebiyatını yapıyorlar sadece kirli siyasetlerini yapmaya devam ediyorlar. Çözüm önerileri var mı, yok. Bu çözüm süreci ne pahasına olursa olsun yürütülecek. Ülkemizin ve milletimizin menfaatleri, beklentileri içerisinde tek devlet, tek bayrak tek millet anlayışı içerisinde bu süreç devam edecek. Onun için bugüne kadar Ak kadrolara güvendiyseniz,  liderlerine güvendiyseniz bundan sonraki süreçte de inşallah bu güvenimizi tam olarak sürdürüp çözüm sürecinin devam etmesinden yana çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Doğu ve Güney Doğu’ya 35 Katrilyonun üzerinde yatırımlar yapıldı Ak Parti iktidarı döneminde.  Biz yaptık, onlar yıkmaya çalışıyorlar. Geçtiğimiz günlerde 6-7 Ekim olaylarında biliyorsunuz yüzlerce okul yakıldı. Hastaneler yakıldı. Araçlar yakıldı. Devlet olarak eksiklerimiz olabilir, bundan kendi özeleştirilerimiz olarak değerlendiriyoruz. Bunlarla ilgili çözümler nelerse üzerinde çalışmalar sürdürülüyor. Mesela Molotof kokteyli terör örgütü elemanları veya başkaları tarafından kullanıldığı zaman terör eylemi olarak cezasını alacak, bununla ilgili düzenleme yapılıyor. Yine yüzü maskeli insanların, bir takım olaylara karışmış insanların terör olayları eylemi olarak düzenlemesi yapılıp, onlarla ilgili de inşallah en doğru kararları almaya ve uygulamaya kararlıyız.

Değerli arkadaşlar, bu süreçle ilgili de az önce belirttiğim gibi biz milletimizin önünde boynumuzu öne eğecek hiçbir icraat yapmadık. Bundan sonra da yapmayı Allah  bize nasip etmesin. Biz birbirimize güvenmek zorundayız. Birbirimize sıkı sıkıya kenetlenmek zorundayız. O ahlaksızlıklara, o affedersiniz şerefsizlikleri yapan insanlar kadar biz cesaretli olmadığımız sürece kusura bakmayın bu olaylar kendiliğinden bitmeyecektir. Üç tane çapulcunun sokağa çıkıp gösterdiği cesareti bizler de aynı şekilde göstermek mecburiyetindeyiz. Bunu söylerken sokağa çıkalım anlamında söylemiyorum. Ama Doğu ve Güney Doğu’daki arkadaşlarımıza, dostlarımıza, Türkiye’nin her tarafında yaşayan sivil toplum örgütlerine buradan sizin aracılığınızla seslemek istiyorum. Değerli arkadaşlar medeni cesaretinizi muhafaza etmek mecburiyetindeyiz. Duyarlılıklarınızı muhafaza etmek mecburiyetindeyiz. Duyarlılıklarımızı kaybettiğimiz için onlar meydanları boş zannediyorlar. Ben sokağa dökülelim, meydanlara dökülelim anlamında bunları söylemiyorum. Onu zaten CHP söylüyor.

Uzun soluklu bir yolculuk yapıyoruz. Bu uzun soluklu yolculuğumuzun sağ salim hedefine ulaşması için birbirimize sıkı sıkıya kenetlenmek zorundayız. İşte önümüzde bir kongre süreci var. Türkiye genelinde Aralık ayı sonuna kadar tüm ilçelerimizde kongreler yapılacak, ilçe kongreleri yapılacak Aralıktan sonra da il kongreleri yapılacak benim sizlerden istirhamım şu tabi ki siyasetle uğraşan her arkadaşımızın bir hedefi vardır, bir arzusu vardır İl Başkanı, ilçe başkanı, meclis üyesi olmak, il yönetiminde görev almak gibi arzuları talepleri olabilir bunların hepsini anlayışla karşılıyoruz. Herkes bu taleplerinin gerçekleşmesi için çalışma yaparken ne olur birbirinizi kırmadan, birbirinizi ezmeden birbirinizi yarın yüzüne bakamayacak davranış ve söz sergilemeden bu süreci geçirmek zorundayız. İstişare bizim en önemli kurumlarımızdan birisidir. En geniş anlamda istişare yapmak istediklerinizle istişarelerinizi yapınız kararlarınızı veriniz. Hiç acele etmeyiniz hep şöyle değerlendiriniz değerli arkadaşları, nasibimde varsa buna Allah'ın dışında hiç kimse engel olamaz. Nasibimde yoksa yapacak bir şey yok.

Ben inanıyorum ki Bilecik’te merkez ilçeyle beraber 8 ilçede en güzel kararlar verilir ve en doğru kararlarla en başarılı olacak arkadaşlarımız görev başına gelir. Buna hepinizin katkı vermesi lazım. Arkadaşlar, hiçbiriniz duygusal davranmayın. Babanız da olsa, kendi öz kardeşiniz, ağabeyiniz de olsa şu soruyu sorun, bu işi en doğru kim  yapabilir, bizi en iyi kim temsil edebilir sorusunu sorun. Kişisel hesaplar bizi Allah’tan uzaklaştırır.  Dosdoğru bir hayat yaşayalım. Birilerini bir yerlere getirmek için bir fırıldaklık içinde olunmasına hiç gerek yok.  Onun için kongre süreçleri bizim için çok önemli.  Ak Parti’nin en önemli özelliklerinden biri de bu Ak Parti’de istişareler yapılır, kararlar verilir. Verilen kararlar hoşumuza gitmeyebilir, nefsimize ağır gelebilir. Sabretmek bazı yerlerde en güzel ilaçtır. Biz elimizden geleni yaparız, istişarelerde fikrimizi söyleriz ama sokağa çıktığımız zaman da verilen kararın arkasında dimdik dururuz. Neden, çünkü biz Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinde siyaset yapmış insanlarız. Biz, onun emanetini aldık Ahmet Davutoğlu ile şimdi geleceğe taşıyan bir kadronun mensuplarıyız. Bize birbirimize düşmek yakışmaz. Bize sokaklarda fitne oyunları yakışmaz. Bize verilen kararın arkasında durmamak yakışmaz. Karar hoşuna gitmediyse yapacağın şey ağzını kapatacaksın, çekileceksin köşene izleyeceksin. Verilen kararı çıkıp sokakta  başkalarıyla çekiştirmek bir AK Partiliye yakışmaz.”

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir