“Çanakkale; Vatan, Şahadet ve Cihattır”

Günün anlam ve önemini belirten konuşmasında özellikle vatan, cihat ve şahadet konuları üzerinde duran Tokgöz “Çanakkale, bir vatan müdafaasıdır. Bir kahramanlık olayından öte bir can pazarıdır.” İfadelerinde bulundu.

Tokgöz konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:

“O yıllar Çanakkale’ye gelmeden önce çok değişik yılardı. Çanakkale, 18 Mart 1915’idir Çanakkale Deni Zaferi ama bundan 2,5 ay öncesi Sarıkamış Harekâtıdır. 1914 yılının son haftası ile 1915 yılının ilk haftası Sarıkamış harekâtının yapıldığı günlerdir. Orada 90 bin şehit verildi. Aradan 2,5 ay geçiyor ve Çanakkale’de 250 bin şehit veriliyor. Bu hadiseler, kolay yaşanacak olaylar değil.  O devirdeki insanların çoğu aklını yitirdi. Çoğu hastalandı. Cepheye gidenler hayatlarını verdi. Bunlar vatan için oldu.

 

“Bu şehitlerin hepsi öyle bir yere gittiler ki, hiçbiri rahatsız değildir”

 

Akif merhum bir mısrasında şöyle diyor ‘Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ Hiçbir ülkenin vatanları diğerleri tarafından hediye verilmemiştir. Her ülke, toprağını bileğinin hakkıyla, savaşarak, şehitler vererek kazanmıştır. O bakımdan bizim hem inancımızda, hem de örf adetlerimizde vatan çok önemlidir. Vatanın ne kadar önemli olduğunu anlamak için dışarı çıkmak gerekir.  Kur’an-ı Kerim’de bir Ayet-i Kerime’de ‘ Bu şehitlerin hepsi öyle bir yere gittiler ki, hiçbiri rahatsız değil, hiçbiri huzursuz değil. Çok mutlular, çok memnunlar. Üzüntüleri yok, pişmanlıkları yok. Allah’u Teala’nın geniş lütfünden onlara ikram ettiklerinden dolayı çok mutlular onlar. Ve onlar şöyle sesleniyorlar geride kalanlara; ‘ Şehit olamamış ama onlar hala savaşa devam ediyor. Cihata devam ediyor. Şehit olamamış kimselere de derler ki;  Sakın ha üzülmeyin, sakın ha korkmayın. Sizin için herhangi bir endişe yok, herhangi bir korku yok.’ Diye Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle geride kalanları da teselli ederler.

 

“Şehitlere hep dua edilmiştir”

 

Hiçbir şehidin arkasından kötü söz söyleyen yoktur. Aleyhinde konuşan, onu eleştiren yoktur. Şehide hep dua edilir. Çanakkale’nin üzerinden kaç sene geçmiş, seneye 100 yıl olacak. Ama hiç arkalarından beddua eden olmamış. Hep dua etmişler, Allah nur içerisinde yatırsın, Allah onlardan razı olsun denmiştir. Yüz seneden beri bu böyle. Bundan sonra da böyle olacak. Çünkü bu millete, ülkeye canını feda etmiş, bu millet de bunu görmüş, takdir ediyor, teşekkür ediyor, dua ediyor. Eğer bu vatana kötülük ederseniz, o zaman tam tersi olur. O zaman yapanların da hiç iyiliğini söylemezler. Hiç dua etmezler. Hep arkasından kötülüğünü söylerler. Firavun gibi, Nemrut gibi, Ebu Cehil gibi hep yaptıkları kötülükleri anlatırlar.

 

“Yokluktan, bitkinlikten, yorgunluktan şehitlerimizi anmayı bile düşünemedik”

 

Bu şehitler haftası, bizim milletimizin bağrında çok müstesna yere sahiptir. 1950 yılına kadar bu ülkede, yorgunluktan ve kendi derdiyle uğraşmaktan dolayı ne Çanakkale şehitlerini ne de Sarıkamış şehitlerini anma olayı olmuştur. Hatta Sarıkamış şehitleri şurada 15-20 seneden beri anılıyor. Çanakkale şehitleri daha önceden anılmaya başladı ama Sarıkamış şehitleri hiç bilinmiyordu. Biz yokluktan, bitkinlikten, yorgunluktan şehitlerimizi anmayı bile düşünemedik. Ama dünyanın çok uzak bir ülkesi var,  Avustralya. Orada da bir savaş müzesi var. İnsanlar, Avustralya’dan gelen o paralı askerler burada yaşadıklarını oraya götürmüşler, müzeye dökmüşler. Çanakkale Savaşı ile ilgili en küçük ayrıntıyı dahi atlamadan kendi müzelerine yerleştirmişler. Bir giriyorsunuz, orada 50 tane galeri var. Ama birinci galeri, Çanakkale şehitleridir, geze geze de bitiremiyorsunuz, çok da büyüktür. Onun için şehitlerimizi bir kez daha minnetle yad ediyoruz. Şehitlerimizi tekrar yaptıkları hizmetlerden dolayı dualarımızı onlara gönderiyoruz.  Cihat, bizim ruhumuzda şöyle merkez bulmuştur; Merhum Mehmet Akif Safahat’ında der ki ‘ Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, geç gir aldırma da diyemem, aldırırım, kamçı yerim, çifte yerim.’ Biz böyleyiz. Bir yara gördük mü, bir acı gördük mü oraya müdahale etmek bizim görevimizdir.

 

“Şehitler ‘Bir daha dünyaya dönerek şehit olmak istiyoruz’ dediler.”

 

Şahadet ile ilgili de Peygamberimiz şöyle buyuruyor; ‘ Cennete gittiği zaman insanlar, hiçbiri oradan geriye dönmek istemezler. Allah’u Teala cennete girenleri toplar. Onlara sorar Ey cennet ehli, cennet sizlerin artık hakkınız oldu ama siz ölmeden önce ölümden çok korkardınız. Ben size izin veriyorum, geriye dönmek isteyenlere izin vereceğim.’ Der. Hiç biri elini kaldırmıyor. Fakat bir grup şehit elini kaldırarak tekrar dünyaya dönmek istediklerini ifade ederler. Şehitler ‘Bir daha dünyaya dönerek şehit olmak istiyoruz’ dediler. Allah’ın cennette şehitlere sunduğu güzelliklerden, nimetlerden, onlara verdiği ihsanlardan daha fazlasına sahip olabilmek için şehitler geriye dönmek isterlermiş. Vatan, cihat ve şahadet, Çanakkale budur.”

Tokgöz’ün konuşmasının ardından İl Müftülüğü Aile ve İrşat Bürosu tarafından düzenlenen bayanlara yönelik etkinlik gerçekleşti. ZEYNEP KILBAHRİ



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir