CHP İL BAŞKANI METİN YAŞAR’DAN REFERANDUM HAKKINDA ÇOK ÖNEMLİ DEĞERLENDİRMELER

featured

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Metin Yaşar, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi olan anayasa değişikliği için 16 Nisan’da yapılacak olan referandum hakkında, gazetemize çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

İl Başkanı Yaşar, gerek ‘hayır’ gerekse ‘evet’ diyenlerin bölünme ve kaos yaşanacak gibi söylemleri ile savaş çığırtkanlığı yapanların bu ülkenin demokratik yapısını bilmeyen insanlar olduğunu söyledi. “Bu ülke 17 Nisan sabahı da aynen bugün nasıl yaşıyorsa yine kardeşçe, yine hep beraber, hep birlikte yaşayacaktır.”dedi.

Bilecik’te hayır oyunun yüksek oranda çıkacağına inandığını söyleyen İl Başkanı, “Suriye’de bugün Cumhuriyet, İran’da Cumhuriyet, Yemen’de Cumhuriyet ama oralarda demokrasinin hangi safhada olduğunu hepimiz yakinen bilmekteyiz. Cumhuriyet, demokrasi ile taçlanmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmez.”dedi.

Daha birçok konuda açıklama yapan İl Başkanı Metin Yaşar ile yaptığımız röportaj şu şekilde:

“Asırlardır hep birlikte, kardeşçe, iç içe yaşayan bir toplumuz”

“Ülkemiz hızla referandum sürecine girdi. Fakat birilerinin dediği gibi ne bu “Son bir savaştır”, ne de bu birilerinin dediği gibi “Evet çıkarsa bu referandumun sonucunda bu ülke bölünür bu ülkede kaos olur.” Bu gibi düşünceler bana göre bu ülkenin demokratik yapısını bilmeyen insanların paylaştığı düşünceler. Çünkü biz Alevisi, Sünnisi, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Boşanak’ı asırlardır hep birlikte, kardeşçe, iç içe yaşayan bir toplumuz. Hiçbir zaman insanlar etnik kökenine göre bu ülkede değerlendirme yapmamışlardır ve asırlardır bir arada, kardeşçe, iç içe yaşamışlardır. Hepsi birbirlerinin inançlarına, düşüncelerine, ideolojilerine saygıyla bakmışlardır. Birlik ve beraberlik içerisine bu güne gelmişiz.

Biliyorsunuz ki, Ülkede şimdi savaş çığırtkanlığı yapanlar var. Biri diyor ki,“Bu ülkede eğer hayır çıkarsa bu ülke bölünür, bu ülkede kaos olur. Biri de diyor ki, “Bu referandumun neticesinde evet veya hayır çıkması durumunda son savaş.” diyor.

“Bu ülke 17 Nisan sabahı da aynen bugün nasıl yaşıyorsa yine…”

Bu ülke 17 Nisan sabahı da aynen bugün nasıl yaşıyorsa yine kardeşçe, yine hep beraber, hep birlikte yaşayacağız.  Bu tip paylaşımlar yapanlar, bu tip düşünceye sahip olanlar ülkenin menfaatleri için değil, kendi ikballeri için bu yola tevessül eden insanlardır. Birilerine yaranmak için bu tip paylaşımları yapan, kendileri açısında bu süreçte daha iyi noktaya nasıl gelirizi hesaplayan insanlardır. Fakat bunlara bu halk itibar etmeyecektir. Onların dediği gibi ne son savaş olacak ne de bu ülke bölünüp, parçalanacaktır.

“Cumhuriyet Demokrasi ile taçlanmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmez”

Bu referandumda bir evet var, bir de hayır var. Bu referandumda sonuçta bir seçim olmayacak. Siyasi partiler yarışa girmeyecek. Burada bir demokrasi oylanacak. Ya biz 140 yıllık parlemanter sistemden vazgeçeceğiz bütün yetkileri bir tek adamın iki dudağı arasına vereceğiz. Bu bize göre rejim değişikliğidir. Her ne kadar bunu savunan iktidar ve onun yandaşları her ne kadar “Bu sistem değişikliği” diyorsa da bu bir rejim değişikliğidir. Başbakanın dediği gibi “Bu ülkenin rejimi 1923’te kurulmuştur ve Cumhuriyettir.” diyor. Evet, Cumhuriyettir ama Cumhuriyet Demokrasi ile taçlanmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmez.

“Yani bizler bir Yemen’de, Suriye’de, bir Libya’daki gibi bir yönetim istemiyoruz”

Suriye de bugün Cumhuriyet, İran da Cumhuriyet, Yemen de Cumhuriyet ama oralarda demokrasinin hangi safhada olduğunu hepimiz yakinen bilmekteyiz. Yani bizler bir Yemen’de, Suriye’de, bir Libya’daki gibi bir yönetim istemiyoruz. Biz demokrasimizi güçlendirerek, parlemanter sistemimizi güçlendirerek ortak aklın bu ülkede yönetimde egemen olmasından yanayız. Şimdi bu referandumda evet çıktığı zaman tüm yetkiler tek adama devredilecek. Yine bu referandumun sonucunda eğer evet çıkarsa Cumhurbaşkanı tarafsızlık ilkesinden uzaklaşacak. Çünkü bu referandum sonucunda Cumhurbaşkanı siyasi partisi ile ilişkisini kopartmayacak. Partisinin Genel Başkanı olabilecek. “Cumhurbaşkanlığı makamı devlet yönetiminin bir sigortasıdır.”

Cumhurbaşkanı bu yüzden tarafsız olmak zorundadır. Çünkü anayasa metnine göre tarafsız olacağına dair yemin ediyor. Şimdi bu referandumdan evet çıkarsa Cumhurbaşkanı tarafsız mı olacak? Eğer Cumhurbaşkanı tarafsız olursa 80 milyonun Cumhurbaşkanı olur. Eğer ülkede bir sıkıntı varsa, siyasi partiler arasında bir sıkıntı varsa, ülke kaosa gidiyorsa tarafsız bir cumhurbaşkanı hakemlik bağlamında tüm siyasi partilerin genel başkanlarını çağırıp. “Ne oluyor, bu ülke şu şu sıkıntıları yaşıyor, sizler de şunu yaparsanız bu ülkeyi bu kaostan kurtarırız” şeklinde bir sigorta görevi görecektir. Geçmişte de bunlar birçok defa olmuştur. Ama siyasi olursa o zaman tarafsızlık ortadan kalkacaktır. Çağırsa bile cumhurbaşkanı böyle bir kaotik ortamdan ülkeyi çıkartmak için kendi partisinin dışında hiçbir siyasi parti ona itibar etmeyecektir. Çünkü o partinin aynı zaman da genel başkanıdır. Bu şekilde ülke yönetilir mi? Bir evin elektrikleri kesilse önce sigortasına bakarsınız.

“Şimdi burada yargının bağımsızlığından söz edebilir miyiz?”

Hiçbir şekilde alt yapısı oluşmamış ve denetleme mekanizması olmayan bir sisteme doğru hızla gidiyoruz. İşte 600’e çıkıyor parlamenterler bu 600 parlamenter ancak 400 tanesinin onay verirse cumhurbaşkanı veya onun atadığı bakanlar, yardımcıları yüce divana gidecek. Şimdi başkan bir partinin genel başkanı ve genel başkan olduğu için mevcut olan siyasi partiler yasası yürürlükteyken partisinin bütün milletvekillerini o belirleyecek. Aynı zamanda da seçilen başkanın belirlediği partinin milletvekili haliyle parlamentoya daha fazla girecek. Bu şekilde parlamentoya da hâkim bir başkan olacak. Bu yetmiyormuş gibi bizim en büyük güvencemiz yargının bağımsızlığı da tehlikeye girecek. Bu referandum kabul edilirse yüce divan dediğimiz anayasa mahkemesinin üyelerini 15’ten 12 tanesini cumhurbaşkanı atıyor. HSYK’nın 12 tane üyesinin 6 tanesini o atıyor, geri kalanını da parlamento

atıyor. Parlamentoda zaten onun sayısal üstünlüğü olacak. O parlamentonun atadığı kişiler de yine onun düşüncesi doğrultusunda olan kişiler yargıç olarak atanacak. Şimdi burada yargının bağımsızlığından söz edebilir miyiz? Ülkemiz hızla böyle sıkıntılı ve çalkantılı bir sürece gidiyor. Ama ben Türk halkının sağduyusuna hep inanmışımdır. Burada hiçbir zaman kazanılanların tek bir kişinin iki dudağı arasına bırakacağına ben inanmıyorum, tahmin etmiyorum ve bu doğrultuda referandum sonucunda da hayır çıkacağına eminim ve bu doğrultuda çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz.

“Evet’i savunacak sözcükleri bulamadıkları için…”

Başbakan ve evet’i savunan kesim bu evet’i savunacak sözcükleri bulmadıkları için bu defa büyütün hayır verecek insanları hep ya FETÖ ile ilişkilendiriyor, ya HDP ile ilişkilendiriyor, ya PKK ile ilişkilendiriyor ve vatan haini ilan ediyorlar. Ne kadar çarpık ve yanlış bir düşüncedir bu.

Şimdi geçen gün Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu çıktı ve dedi ki : ‘’Ben bu anayasa değişikliğine hayır diyeceğim ve partililerimizde hayır diyecek çünkü bu sistem sakat dedi bunun alt yapısı hiç oluşturulmamış. Kaç tane başkan yardımcısı olacak belli değil bakanlar tamamen parlamento dışından atanacak. Hangi eğitim düzeyindeki insanlar bakan olacak belli değil hiçbir şekilde onu denetleyecek altyapı olmadığı için bu referandumda evet dememiz mümkün değil.’’ insanları kutuplaştırarak yapılan bu politika dağarcıklarında evet’i savunacak bir politika olmadığı içindir. Türk halkının yararına herhangi bir şey olmadığı için ne yapıyorlar çamur at izi kalsın politikasıyla bu referandumu götürmeye çalışıyorlar ama ben bu ülkenin sağduyulu vatandaşlarına inanıyorum. 80 milyon insan gidecek sandığa kendi geleceğini oylayacak. Demokrasimizin geleceğini oylayacak ve bu yolda da büyük bir ezici çoğunlukla halkımızın bu referandumda hayır oyu kullanacağına inanıyorum bu şekilde değerlendiriyorum.

-Referandumla ilgili Bilecik’teki çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz?

biz bir siyasi partiyiz. Çalışmalarımızı kendi bünyemizde kendi kadrolarımızla yürütüyoruz ama bizle iletişim kurmak isteyen siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları var bizimle güç birliği yapmak isteyen organlar var biz bunları kendi kurullarımızda değerlendiriyoruz.

CHP olarak tek başımıza bu kampanyayı götüreceğiz”

Diğer sivil toplum kuruluşlarının da siyasi partilerinde bu kampanyayı kendi bünyelerinde yürütmesi taraftarıyız. Çünkü diğer türlü bu cepheleşmeye gidiyor. Biz bu cepheleşmenin bir kanadı olamayız. Sonuçta bu siyasi parti olarak bizim sorunumuz değil. Bu ülkede yaşayan tüm vatandaşların sorunu insanlarımız kendi yaşayacağı bir Türkiye Cumhuriyetinde insan haklarının, demokrasinin kendi özgürlüklerinin devamını ve gelişmesini isteyecekler ya da bütün bu kazanımlarını yok olmasına yönelik oy kullanacaklar tercihi onlar yapacak. Bilecik de biz bütün ilçelerimize ulaşmaya çalışıyoruz. Bozüyük de çalışmalarımız oldu. Osmaneli de Milletvekilimiz Muharrem İnceyle beraber bir çalışmamız oldu yine Gölpazarı ilçemizde çalıma yürüttük. Buralarda salon toplantıları düzenleyerek neden hayır denilmesi gerektiğini anlatıyoruz. Ve tabi ki insanların kafası karışık bu anayasa metninden birçoğunun haberi yok.

“Yaptıkları tek politika hayır çıkarsa bu ülke bölünür”

Bu insanlarımızın suçu değil böylesine kapsamlı bir anayasa değişikliği paketi halktan kaçırıldı dikkat ederseniz. Parlamento zemininde kaçırıldı. Ondan önce komisyon döneminde kaçırıldı. Çünkü insanların doğru bilgilenmesini istemiyorlar. Çünkü insanlar doğruları, gerçekleri öğrenirse hayır derler endişesiyle halktan saklıyorlar ve saklamaya devam ediyorlar. Yaptıkları tek politika hayır çıkarsa bu ülke bölünür. Bu ülkede iç savaş çıkar gibi yaklaşımlarla referandum kampanyalarını yürütmeye çalışıyorlar.

Referandumda Bilecik’te nasıl bir tablo ortaya çıkar tahmininiz var mı?

Gezip gördüğümüz yerlerde halkla buluşmalarımızda geçmişte bize hiç oy vermemiş insanların dahi bunun bir siyasi parti seçimi olmadığı bilinciyle referandumda hayır diyeceğim diyenlerin oldukça fazla olduğunu görüyorum. Buna istinaden Bilecik’te hayır oyunun çok yüksek oranda çıkacağına inanıyorum.

-CHP Anayasa Mahkemesine gitmekten neden vazgeçti?

CHP Geçmişte birçok defa anayasa mahkemesine gitti. O zaman bir takım yasal düzenlemelerin uygun olmayacağına binaen anayasa mahkemesine gitmiştir. Ama bu farklı bir olay burdu büyük hakemin halk olması gerektiğini gördüler.  Bizim görüşlerimize başvurdular. İl ve ilçe başkanlarımızla beraber Ankara’da ortak toplantı yaptık ve orda da çıkan karar bu yöndeydi. Biz halkın iradesinden korkmamalıyız. Bu sıradan anayasa mahkemesine götürülecek bir metin değil. Burada asıl hakemin halk olması gerektiği bilinci ve düşüncesiyle CHP anayasa mahkemesine gitmedi. Fakat bu durum bazılarının uykusunu kaçırdı çünkü meydanlara çıkıp CHP halktan korktu gibi olumsuz politikalar izleyeceklerdi. Bu vesileyle bu politikalarında önünü kesmiş olduk.

-Hayırcıların üzerinde baskı olduğu iddialarına karşılık, evetçiler “Asıl bizim üzerimizde bir baskı var. CHP özellikle böyle bir algı yaratıyor.” diyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ben bu söylemi çok gülünç buluyorum. Bırakalım Bilecik kamuoyunu Türkiye gündemine bakalım Evet diyen insan ödüllendiriliyor yerinde kalıyor. Diğeri özgür iradesiyle hayır dediği için cezalandırılıyor. Geçenlerde bir gazeteci kardeşimiz hayır dediği için işten çıkarıldı. Baskının kime uygulandığı açık ve net ortada. Evet’çiler hangi baskıyı görüyorlar? İktidar, her şey onlarda.Şimdi bakın şuraya değinmeden geçemeyeceğim ilimizde bir milli eğitim müdürü var ve Bozüyük gibi bir ilçe milli eğitim müdürü var böyle bir baskı unsuru görseler o paylaşımları yapabilirlerimiydi?  Bu topluma kin ve nefret tohumları atmaları kabul edilebilir bir davranış mı? Ben CHP il başkanı olarak suç delilerini dosyaya ekleyerek bu konuyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulundum. Şimdi bunun birde idari soruşturma kısmı var şimdi ben merak ediyorum. Şimdi basından duyuyoruz idari soruşturma başlattık diye. Ben kamu görevi yapmış biriyim öğretmenlik yaptım ve bunun bir kısmı da idarecilikle geçti. İdari soruşturmaya uğrayan şahıs öncelikle açığa alınır, eğer suçsuzsa görevine döner. Suçluysa görevden alınır. Burada öyle bir şey yok hala görevdeler. Bir hayırcı bürokrat bunu yapsa durum çok daha farklı olurdu.

-Çalışmalarınızda parti simgesi yerine sadece Türk bayrağı kullanacağınızı açıkladınız. Bunun sebebi nedir?

Şimdi sözlerimin başında da söylediğim gibi bu siyasi parti seçimi değil. Partiler falan yarışmıyor. Bu ülkenin bütün bireylerinin sorunu, sadece bizim sorunumuz olsa CHP bayrağıyla çıkarız. Bütün bireyleri bu mücadeleye ortak etmek için sadece Türk bayrağı kullanacağız ve CHP’li olmayanları da bu mücadeleye ortak edeceğiz. Bu bütün ülkenin vatandaşlarının sorunu şimdi MHP’nin tavrı Evet yönünde benim burada MHP’ li birçok dostum var. MHP’li, MHP’de görev almış “ben hayır diyeceğim” diyor.

“Bu sistem başkanlık sistemi falan değil”

Bu sistem başkanlık sistemi falan değil. Bu ucube bir sistemdir. Bana CHP İl Başkanı Metin Yaşar olarak sorsalar, deseler ki; “Amerika’daki gibi bir başkanlık sistemi ister misiniz?” Ben İsterim. Neden istemeyeyim? Çünkü orada başkan her ne kadar seçimle gelmiş ise onu sorgulayacak, yanlış yaptığı zaman onun bu hatasından vazgeçirecek alt yapı kurulmuş. Denetleme var, yargı tam bağımsız şimdi Amerikan başkanı bakanlarını atıyor ama senatonun onayına sunuyor eğer senato atamak istediği bakan hakkında olumsuzluk bildirirse geri çekiyor. Bir ülkeye büyükelçi atayamıyor Amerika başkanı atayacağı insanı yine senatoya sunuyor eğer senato onay verirse büyükelçi öyle atayabiliyor. Böyle bir başkanlık sistemine ben varım. Amerika’da başkan Trump seçilir seçilmez bir takım ülke vatandaşlarının ülkelerine girmesini yasakladı. Çıktı yargıçlar bu Amerika Demokrasisine uygun değil ve bunu durdurma kararı verdiler. Başkan bunun neticesinde geri adım attı. Çünkü kimse yargıdan üstün değildir. Soruyorum size oradaki hakim ve savcılara bir şey oldu mu? Hayır, hepsi görevlerinin başında. Ama bizde öyle bir şey olsa ya açığa alınır, ya görevden alınır ya da ücra bir yere sürülür.

“Suriye anayasasını aldılar, getirdiler”

İşte o şekilde dengeler kurulduğu zaman ben niye başkanlık sistemine hayır diyeyim. Ama bu ucube bir yasa başkanlık sistemi falan değil bu bir diktatörlük ve bu bir rejim değişikliğidir. Yani bizim Genel Başkanımızın dediği gibi “Suriye anayasasını aldılar, getirdiler aynı başkanlık yetkileriyle bize dikta etmeye çalışıyorlar. Biz başkanlık sistemi gelince İngiltere’de yaşayan vatandaşlar gibi, Japonya’daki, Amerika’daki, Fransa’daki insanlar gibi olmayacağız. Biz Suriye’deki, Yemen’deki, Libya’daki yönetimler gibi yönetileceğiz.

“Bu kampanyayı çirkinleştirmeden…”

Bu ülkede yaşayan 80 milyonun kardeş ve birlikte yaşama azmini göz ardı etmeyerek. Bu referandum sonucu Türkiye’nin yok olması ya da var olması anlamına gelmediğini bilerek gayet seviyeli. Kimseye bir takım yaftalar atılarak bu sürecin götürülmemesi gerektiğini bunun sonucunun çok ağır olabileceğini gözlemliyorum. Ben bir siyasi parti il başkanı olarak bu referandumu götürecek olan tüm siyasi parti kadrolarına itidal tavsiye ediyorum. Çünkü gidecek başka bir ülkemiz yok. Bu gemide beraber gidiyoruz. Bu gemi dibe oturursa hepimiz yok olacağız. 80 Milyonun kardeş olduğunu göz ardı etmesinler evet diyen de hayır diyen de bizim kardeşimizdir. Bu referandum sürecinde halkı kamplaştırmadan ötekileştirmeden yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu referandumda başarıyla çıkılmasını diliyorum. Evet de çıksa hayır da çıksa iyiliklere güzelliklere vesile olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum.

-Bu Anayasa değişikliği geçerse ne olur?

Son olarak partimizin “Anayasa Değişikliği Ne Getiriyor?” isimli kitapçığının son bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

1.Anayasayla bir diktatör yaratırız. Her şeye dokunan ama kendisine dokunulmayan bir diktatör ortaya çıkar.

2.Demokratik rejimden tamamen ayrılıp otoriter bir rejim kurulur

  1. Hiçbir vatandaşın, can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz. Her kişi, kurum ve kuruluş tek bir kişinin, bir diktatörün vicdanına terk edilir.
  2. Yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz. Devlet yönetiminde ve ülkede zorbalık hâkim olur.

5.Bir kişi hem hükümet, hem meclis, hem mahkeme olur. Yasama, yürütme ve yargı tek bir elde toplanır.

6.Etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar.

  1. Meclisi mezara, demokrasiyi tarihe gömeriz.”


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir