Erbakan’dan milli görüşte birleşme çağrısı

Yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla Saadet Partisi Bilecik Belediye Başkan Adayı Mehmet Turgut’a destek istemek için Bilecik’i ziyaret eden Erbakan, “Bugüne kadar yapılan bu tahribatların durmasını istiyorsanız gideceğiniz tek adres milli görüştür, Saadet Partisi’dir.” dedi.

Bilecik’te  Şehitler Parkı önünde halka seslenen Erbakan, Ak Parti hükümetine yüklendi.  Erbakan yaptığı konuşmada, 30 Mart yerel seçimlerinde bir istikamet belirleneceğini ve bu istikametin belirlenirken bugüne kadar iktidarda bulunanların yaptıkları tahribatların da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Ayrıca yaklaşan seçimlerin çok büyük öenm aerz ettiğini de sözlerine ekleyen Erbakan, seçimler için “yapılan tahribatlardan da kurtulmak için son derece önemli  bir fırsattır” ifadelerini kullandı.

“Bugün devletin toplam iç ve dış borcu 600 Milyar Dolar”

Erbakan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Nedir iktidarın bugüne kadar yaptığı yanlışlar? Bugüne kadar yaptığı tahribatlar? Öncelikle geçmişi büyük zaferlerle, büyük şampiyonluklarla şanla ve şerefle dolu Osmanlı’nın torunları olan bu memleket, bu millet malesef AK Parti iktidarında tarihte görülmemiş bir borcun içerisine batırıldı. 600 Milyar Dolarlık bir toplam borçtan bahsediyorum. Bugün devletin toplam iç ve dış borcu 600 Milyar Dolar seviyesine geldi. Bütün Cumhuriyet döneminde, bütün iktidarların yaptığı toplam borç 230 Milyar Dolarken sadece Ak Parti iktidarı döneminde 80 senelik borcun 2 misli daha borçlanma yapılarak borçlarımız 600 Milyar Dolar seviyesine çıkartıldı. Siz bakmayın onların IMF’ye olan borcu kapattık dediğine. IMF’ye olan 25-30 Milyar Dolarlık borç kapatıldı fakat bizim sadece IMF’ye borcumuz yok. Bizim toplam borcumuz 600 Milyar Dolar seviyesinde. Siz IMF’ye 25-302 Milyar Dolar borç ödemesi yapmışsınız, bununla meydan meydan gezip övünüyorsunuz, diğer taraftan 400 Milyar Dolar yeni borç almışsınız. 25 TL borç ödemişsiniz, 400 TL yeni borç yapmışsınız. Bu mudur övünülecek tablo? Bu mu meydan meydan anlatılacak tablo? Bu mu borcumuzu ödedik hamdolsun denilecek tablo? IMF’ye olan borç, devede kulak mertebesindedir adeta sembolik bir borçtur. Toplam borç artarak, katlanarak devam ediyor. Bunun yanında millet olarak, 75 milyon memleket evladı olarak, şu bankalara olan kredi kartı, tüketici kredisi, ev kredisi borçlarımız var.

“Bankalara olan borç Ak Parti zamanında 150 Milyar Dolara çıktı”

Bunlar ne kadar olmuş? 150 Milyar Dolar seviyesine gelmiş 2013’te. 2002’de Ak Parti iktidara geldiğinde milletin, yani sizlerin bankalara olan borcu 2.2 Milyar Dolar seviyesindeyken 10 senelik Ak Parti iktidarında 150 Milyar Dolara çıktı. Tam 70 misli bu millet borçlanmış. Bununla bitiyor mu, hayır. Bunun yanında özel sektörün, şirketlerin, firmalarımızın 250 Milyar Dolar içeriye ve dışarıya borçları var. Millet olarak, devlet olarak, ülke olarak toplamda 1 Trilyon Dolar yani 900 Milyar Doları aşan bir borcun içerisine batırılmış durumdayız. Bu yüzden her sene Türkiye Cumhuriyeti Devleti 30 Milyar Dolar yılık borç faizi ödüyor, vatandaşlar, milletimiz 150 Milyar Dolarlık borç yüzünden her sene 10 Milyar Doların üzerinde borç faizi ödüyor. Şirketlerimiz özel sektörümüz 15 Milyar Dolar borç faizi ödüyor, yılda millet ve devlet olarak 55 Milyar Dolar yani eski parayla 120 Katrilyon TL yıllık borç faizi ödemeye mahkûm edilmiş durumdayız.

Yılda 120 Katrilyon TL borç faizi, ayda 10 Katrilyon TL yapar. Bu yıllık borç faizi 30 Milyar Dolarlık faiz yani 60 Katrilyon TL’lik faiz sizin cebinizden, milletin cebinden çıkan paradır. Buna hükümet yetkilileri cebinden ödemiyor, her sene sizden toplana vergilerle, size yapılan zamlarla, sizin tarım ürünlerinizden yapılan kesintilerle maaşlarından yapılan kesintilerle her sene 60 Katrilyon TL borç faizi devlet tarafından götürülüp, dış güçlere ödeniyor. Bu 1 saatte 5 Trilyon faiz ödemek demek. Bu millet, borç ve faiz sarmalıyla soyuluyor ve sömürülüyor. Sadece bunla bitmedi. Bunun yanında siz doğrudan doğruya bankalara olan borçlarınızdan dolayı 10 Milyar Dolar yıllık faiz ödüyorsunuz. 15 Milyar Dolar da firmalarımız, özel sektörümüz ödüyor. İşimiz gücümüz, gece gündüz çalışıp dış güçlere borç faizi altında haraç ödemek. Sadece ekonomik ve finansal yapılan tahribatlarla kalmadı.

“Hükümet yetkililerimiz Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun adeta kâtibi olmuş”

Bugün bağımsız bir ülke olmamıza rağmen yasalarımız Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun emriyle çıkartılıyor. Bizim hükümet yetkililerimiz Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun adeta katibi olmuş gibiler. Gidiyorlar, Avrupa Birliği bunlara istediği yasayı düzenlemeyi yazdırıyor, bunlar gelip Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasalaştırıyor. Böyle bağımsızlık olur mu? Böyle Osmanlı’nın torunu olur mu? Osmanlı’nın torunlarına yakışan bir yönetim, bir ülke olur mu? Bununla da bitmiyor. Şehit kanıyla alınmış vatan toprakları para karşılığında yabancılara satılıyor, dış güçlere satılıyor. 80 senelik Cumhuriyet tarihinde 10 milyon kare vatan toprağı satılmış, sadece Ak Parti dönemi tarihinde 105 milyon metrekare vatan toprağını yabancılara para karşılığında satılmış. Bu yabancıların esareti altına girmek değil de nedir? Yabancıların, dış güçlerin boyunduruğu altına girmek değil de nedir?

Ak Parti iktidarında, 16 bin tane madenimizin ruhsatı yabancılara verilmiş, peşkeş çekilmiş. Bugün Türkiye’deki bankaların finans kuruluşlarının %70’i Yunanlılara, Hollandalılara, İngilizlere satıldı. Bunun yanında vatan toprakları satıldı, bunun yanında bu milletin alın teriyle yapılmış dev sanayi tesisleri yok pahasına yabancılara satıldı.

“Vatan toprakları satıldı, bankalar, finans kuruluşları satıldı”

Vatan toprakları satıldı, bankalar, finans kuruluşları satıldı, Tüpraş, Petkim, Türk Telekom satıldı. Bununla da kalmadılar, bunun üzerine tahribatlarına devam ettiler.  Nedir o tahribatlar?Geçtiğimiz sene çıkartılan  yeni petrol yasası. Bu petrol yasasına göre, bundan böyle Türkiye’de, Anadolu’da petrol arama hakkı sadece devletin, sadece Türk petrollerinin değildir. Bundan böyle yabancı petrol firmaları da Anadolu’da petrol arayabilir ve bulursa istediği gibi kullanabilir, işletebilir. En son olarak petrollerimiz de yabancılara peşkeş çekilmiş oldu. Sadece bunla kalmadı. Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıkla, kahraman unvanını alan Kahraman Maraş’ımıza, Şanlıurfa’mıza, gazilik şerefine ermiş Gaziantep’imize, Adana’mıza kontrol ve komutası dış güçlerin, Nato’nun, Amerika’nın elinde olan ve namluları komşu Müslüman ülkelere çekilmiş füzeler yerleştirildi. Dış güçlere karşı, emperyalizme karşı , haçlı zihniyetine karşı, Kurtuluş Savaşında kahramanlık gösteren gazi olan, şehit olan bu milletin bağrına şehit kanıyla sulanmış vatan topraklarına Amerika’nın dış güçlerin, emperyalizmin füzeleri yerleştirildi. Bütün bunlar Osmanlı’nın torunları olan, Osmanlı’nın merkezi Söğüt’te, Bilecik’te yetişmiş olan siz Bileciklilere ağır geliyor. Bu dış güçlerin boyunduruğuna, bu esarete, bu tahribata, bu facialara 30 Mart’ta vereceğiniz oylarla mutlaka dur diyeceksiniz. Artık yeter diyeceksiniz ve size yakışanı milli görüşü Saadet Partisi’ni seçeceksiniz inşallah.

Vatan topraklarını beynamazlardansa namaz kılanların satması mı daha iyi?

Biz bunları anlattığımız zaman, bize diyorlar ki ‘ efendim doğru söylüyorsunuz ama, ne yapalım, bunlar gitsin de yerine Chp mi gelsin? Solcular mı gelsin? Bu soruyu soran kardeşlerimize de cevap veriyoruz. Ey mübarek kardeşim, ey Müslüman kardeşim sen şunu mu söylemek istiyorsun? ‘ Vatan topraklarını şehit kanıyla alınmış toprakları yabancılara, beynamazların, namaz kılmayanların satmasındansa namaz kılanların satması daha iyidir mi demek istiyorsun. Anadolu’nun bağrına Gaziantep’e, Kahramanmaraş’a esaret topraklarına, şehit kanıyla sulanmış topraklara emperyalizmin patriot füzelerini kolej mezunlarının yerleştirmesindense İmam Hatip mezunlarının yerleştirmesi mi daha iyidir diyorsunuz? Yılda 120 Katrilyon, ayda 10 Katrilyon, 1 saatte 5 Trilyon TL faizi, borç faizini yani haracı dış güçlere, emperyalizme, siyonizme, namaz kılmayanların ödemesindense, namaz kılanların ödemesi mi daha iyidir diyorsun? Elbette ki Chp, elbetteki solcular da gelmesin fakat bu tahribatı yapan Ak Parti’nin de mutlaka milletten gereken cevabı gereken dersi alması lazım. İşte bunun için 30 Mart’ta Belediye Başkanını seçerken, aynı zamanda burada kısaca özetlemeye çalıştığımız bu 12 senelik Cumhuriyet tarihinin en büyük tahribatına da dur demeniz ve gereken cevabı vermeniz gerekir.

“ Türkiye’de belediyecilik milli görüşle başladı”

Osmanlı’nın merkezinde yaşayan, Osmanlı’nın torunları olan Bilecik’in, Söğüt’ün evlatlarına bu yakışır, milli görüş yakışır, Saadet Partisi yakışır. Diğer taraftan 30 Mart’ta Belediye Başkanımızı seçiyoruz, Belediye Başkanı için ben oy kullanacağım diye düşünenler için de bir çift sözümüz var. Türkiye’de belediyecilik milli görüşle başladı. 1989’da 5 tane il belediyesiyle başlayan milli görüş belediyeciliği 1994’teki milli görüşün büyük zaferiyle devam etti. O günlere kadar bu millet Belediye Başkanı ne hizmet yapabilir? Belediye nedir? Belediyecilik nedir? Bunun daha farkına bile varamamıştı. Bunu milletimiz kendi ağzıyla itiraf etti. Gerçek belediyeciliği, Belediye Başkanı’nın ne büyük hizmetler yapabileceğini, ne büyük mana ifade ettiğini biz Refah Partisi belediyeciliğiyle, milli görüş belediyeciliğiyle gördük yaşadık dediler. Ne oldu 1989’da ve 1994’te? Milli görüş, belediyeleri aldığı zaman, öncelikle o güne kadar belediye denince akla gelen çöp, çamur ve çukur yani 3Ç’ye milli görüş belediyeciliği bu ülkede son verdi. Sokaklar çöpten, çamurdan, çukurdan geçilmiyordu. Bütün bunlara milli görüş belediyeciliği ile son verildi. Dünyanın başkenti, İslam aleminin merkezi Osmanlı payitahtı İstanbul’un musluğundan su dahi akmıyordu. Yolları çamurdan ve çöpten geçilmiyordu ve tüm bunlara son verildi. Rüşvete, yolsuzluğa, haksızlığa, adam kayırmaya, haram yemeye ilk defa milli görüş belediyeciliği ile son verildi. Milli görüşçü Belediye Başkanları, belediyenin girişine rüşvet alan da, veren de melundur tabelasını Cumhuriyet tarihinde ilk defa astılar. Halka hizmet, hakka hizmettir anlayışını tabelalar yaparak başuçlarına başka şeyler ile belediyenin astılar.

 

“ Vatandaşın dini, ırkı, mezhebi, dili fark etmeksizin adil ve eşit hizmet başladı”

Sadece bununla bitmedi. Bunun yanında, vatandaşın dini, ırkı, mezhebi, dili fark etmeksizin, hiçbir ayrım gözetilmeksizin milli görüş belediyeciliğinde adil ve eşit hizmet başladı. 1989’da Refah Partili Sivas Belediyesi, belediyeyi alır almaz ilk icraatı olarak Sivas’ın kenar mahallelerindeki alevi vatandaşlarımızın yaşadığı sokakları asfaltladı. Bunu gören, alevi kardeşlerimiz, evlerinden aşağı indiler, asfalt yapan belediye işçilerinin boyunlarına sarıldılar, onları tebrik ettiler. Dediler ki’ Biz Refah Partili belediye geldiği zaman, bundan sonra artık aleviler olarak hiçbir hizmet göremeyiz diye düşünüyorduk, oysaki siz hiçbir ayrım gözetmeksizin geldiniz, önce bize hizmet getirdiniz. Allah sizden razı olsun dediler. Sadece bununla kalmadı, bunun yanında rüşvet, yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırma gibi bizim inancımızda kesinlikle haram görülen birçok tahribat ortadan kaldırıldı ve bu israflar, rüşvetler, yolsuzluklar, ihale komisyonculukları ortadan kaldırıldığı için belediyelerin kasası parayla doldu. 1989’da Konya Belediyesi, kendisinden önceki Anap’lı belediye döneminde Avrupa’da 10 TL’ye yaptırılan tramvay vagonunu Konya Sanayi Sitesindeki kendi işçimize 3,5 TL’ye yaptırdı ve böylece çok büyük bir tasarruf sağladı. Bütün bu paralar birikti, geçmiş borçlar ödendi ve belediyelerin kasasında biriken bu paralarla dünya tarihinde belki de ilk defa Türkiye’de ve dünyada ilk defa olmak üzere belediyeler hayır faaliyetleri yapmaya başladı. Çorba dağıtım araçları, aşevleri, iftar çadırları, fakir fukara ya erzak, kömür dağıtımı, yaşlılara, hastalara evde bakım hizmeti, ücretsiz sağlık bakım hizmetleri ilk defa milli görüş belediyeciliğinde yaşandı. Sizlerden,  1989 ve 1994’te ki efsane milli görüş belediyeciliğini hatırlamanızı istiyorum.

“Ak Partili belediyelerin hemen hemen tamamı  borç denizi içerisinde yüzüyor”

Bunları anlattığımız zaman bazı kardeşlerimiz bize diyorlar ki o söylediğiniz belediye hizmetlerini yapan insanların pek çoğu şu anda Ak Parti’den Belediye Başkan Adayı. Refah partili belediyeler, bugün Ak Partili belediyeler haline geldi. Öyleyse biz şimdi Ak Parti’ye mi oy vereceğiz? Diyorlar. Kendilerine şu cevabı veriyoruz, evet o insanlar, şu an Ak Parti’den Belediye Başkanı ama o dönemle bu dönem arasında çok büyük bir farklılık var. Nedir o fark? O insanlar, bu adaylar bugün artık gömleksizler. Yani milli görüş gömleğini çıkarttılar. Milli görüş gömleğini giydikleri zaman 3Ç’ye çöp, çamur, çukura son veren insanlar, milli görüş gömleklerini çıkardıkları zaman 3Ç’yi kaldırdılar, bu sefer yerine borç, israf ve suiistimali getirdiler. Bugün İstanbul, Ankara gibi Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere, Ak Partili belediyelerin hemen hemen tamamı bir borç denizi içerisinde yüzüyor. Kendilerinden sonra gelecek Belediye Başkanlarına Milyarlarca Dolarlık borcu miras bırakacaklar. Borçlanma konusunda adeta merkezi iktidarla Ak Parti hükümetiyle yarış içerisindeler.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin toplam borcuyla ilgili olarak Sayıştay’ın resmi raporunda Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borcu, tam olarak bilinmemektedir, tam olarak hesaplanamamaktadır yazıyor. 100 Milyarlarca Dolar borçlanarak bir takım hizmetleri yaptılar fakat bu borçları kendisinden sonra gelecek Belediye Başkanlarına ve siz milletimizin sırtına bırakarak gidiyorlar.

 

“Tahribatların durmasını istiyorsanız gideceğiniz tek adres milli görüştür”

Bütün bunlardan sonra, lafın kısası Bilecikliler olarak sizlere şunu söylüyorum, ey Bilecikliler Türkiye’nin istikametini belirleyeceğimiz 30 Mart seçimlerinde, finansal olarak, ekonomik olarak, bağımsızlık bakımından, milli birlik ve bütünlük bakımından bir iflasa gitmesini istemiyorsanız bu ülkenin, bugüne kadar yapılan bu tahribatların durmasını istiyorsanız gideceğiniz tek adres milli görüştür, Saadet Partisi’dir.

Merkezi hükümetin tahribatlarına dur demek Ak Parti hükümetine cevap vermek istiyorsanız, milli görüşe, Saadet Partisi’ne sarılacaksınız, 54. Hükümette milli görüşün, Erbakan Hocanın bu millete yaptığı hizmetleri düşünerek oy vereceksiniz. Eğer belediyecilikte insan gibi muamele, layık olduğunuz bir hizmeti istiyorsanız, bu sefer 1989’da ve 1994’teki milli görüş belediyeciliğini düşüneceksiniz. Yine milli görüşe, Saadet Partisi’ne gideceksiniz. İnşallah 30 Mart’ı Bilecik’te tüm Türkiye’de milli görüşün zaferlerine, böylece milletimizin İslam âleminin ve bütün insanlığın kurtuluşuna vesile kılsın. 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir