Hem üniversitenin hem de Gülümbe’nin gururu oldu

Matematik bölümünden mezun olan Sabancı, zor bir bölümü başarıyla bitirmesinin yanında “Bilecik’in üniversitesinden birincilikle çıkan bir Bilecikli” olarak da ayrı bir gurur kaynağı oldu. Bilecik’in Gülümbe Köyü’nde yaşayan Sabancı, küçük bir şehrin üniversitesinde okumanın avantajını yaşadığını söyledi.

Matematiği her zaman sevdiğini ve ilgi duyduğunu belirten Sabancı, üniversiteye başladıktan sonra bu duygusunun çok farklı bir boyut aldığını ifade etti.

İlköğretim ve Lise çağlarından itibaren matematik konusunda başarılı bir öğrenci olduğunu kaydeden Sabancı, “Atatürk İlköğretim Okulu’ndaki öğretmenimle matematiği sevmeye başladım. Lisede de bu aynı şekilde devam etti. Anadolu Lisesi mezunu olmamın çok faydasını yaşadım. Lisede sayısal bölümümüzde az öğrenci vardı, sınıflarda az kişi olduğu için ilgi daha fazla oldu. Planlı olarak çalışan bir öğrenci değildim ama mutlaka düzenli olarak çalışırdım. Çünkü ipin ucunu kaçırdığınız zaman bir daha toparlanılmıyor, lisede bunun farkına vardım zaten. Özellikle son senemde bunu fark ettikten sonra üniversitede de buna daha çok dikkat etmeye çalıştım. O da zaten bana bu başarıyı getirdi.”dedi.

“Düzenli çalışmamım her zaman faydasını gördüm”

Üniversiteye hazırlık sürecinde de bir sene dershaneye gitmek dışında ek bir destek almadığını belirten Sabancı, çok fazla bir zaman ayırarak değil ama düzenli olarak çalışmanın ve alanını sevmenin kendisine en büyük yarar sağlayan noktalar olduğunun altını çizdi. Özellikle çalışmayı sevmenin de çok önemli olduğunu sözlerine ekleyen Sabancı,  “Üniversiteye hazırlanırken de çalışma konusunda bir sıkıntı yaşamadım ama test tarzı soru çözme yöntemi konusunda biraz eksikliklerim vardı. Çalışmayı da bir zorunluluk olarak değil severek yapıyorum. Sürekli olarak çalışabilme isteğim oluyor. Üniversite tercihlerimi yaparken de matematik bölümünü hiç düşünmemiştim. Çoğu sayısal öğrencisi gibi Tıp Fakültesi okumak istiyordum ama matematik bölümünü okumaktan da son derece mutlu oldum” ifadelerine yer verdi.

“Yüksek Lisansımı da Bilecik’te yapmak istiyorum”

Sabancı, imkânları ve olanaklarının büyük şehirlere oranla daha kısıtlı olan Bilecik’te okumanın çoğu öğrenciye cazip gelmemesi konusunda ise “İlk başta ben de Bilecik’te okumak istemiyordum, hatta Ankara’ya da yerleşebiliyordum aldığım puanla. Yaşadığım birkaç şeyden sonra bir tercih değişikliğiyle Bilecik’i istemeyerek yazdım fakat devam ettikçe burada kalmamın çok büyük bir yararı olduğunu fark ettim. Çalışma ortamı, maddi ve manevi katkı anlamında ailemin yanında kalmak bana çok faydalı oldu. Bilecikli gençlerin belki çoğu Bilecik’te okumak istemeyebilir ama ben onlara özellikle tavsiye ediyorum. Şu anda yüksek lisans yapma gibi bir düşüncem var ve ben yine bunu başka bir şehirde değil Bilecik’te yapmak istiyorum.

Kendi memleketimde okumanın bana çok faydaları oldu, özellikle ulaşımın rahat olması, kalacak yer sıkıntısı çekmemem benim için hep bir artı özellik oldu. Zaten kendim de daha çok küçük şehirde yaşamayı tercih eden bir insanım.” Dedi.

“Hasan Hilmi Hoca bizim için çok büyük bir şanstı”

Üniversite döneminde özellikle bölüm başkanı olan Hasan Hilmi Salihoğlu’nun kendisini etkilediğini belirten Sabancı, “Kendisinin Türkiye’de ve yurt dışında çok önemli bir hoca olduğunu öğrendikten sonra biz de kendisini araştırdık ve gerçekten ne kadar önemli bir hoca olduğunu fark ettik.

Hasan Hilmi hoca benim ve tüm arkadaşlarım için çok büyük bir şans oldu. Özellikle matematiği anlatırken hayattaki örneklerle bağdaştırması bize de çok farklı bir bakış açısı kazandırdı. Hayati matematiksel olarak yorumlayabiliyor olması ilgimizi ve merakımızı çekerken aynı zamanda çalışma açısından da ayrı bir teşvik yaratıyordu.

Hilmi Hoca’nın bu yöntemiyle derslerime olan ilgim arttı ve beraberinde de yüksek notlar almaya da başladım. Matematiğin hayatın içinde olduğunu fark etmemle beraber bu sosyal yaşamıma da yansıdı. Örneğin bir sorunum olduğu zaman öncelikle neden sorusunu soruyorum. Soru çözerken yaptığım gibi ilk önce sorunun nedenini çözmeye çalışıyorum. Bize soru verdiklerinde o konuyla ilgili önce bir araştırma yapılır, daha önce öğrenilen şeyler de üzerine katılır. Bu şekilde soruların arkasını getirip, üzerine kattıkça sorunun çözümüne ulaşırım. Sosyal anlamda sorunlarımı bu şekilde çözmeye başladım. Sorunun kaynağını bulmaya çalışıyorum. Orayı keşfettiğiniz zaman sorunun çözümü daha çabuk olduğunu fark ettim. Belki bir iki sene sonra bu bakış açım daha da farklılaşacak. Şu anda daha yeni mezun olduğum için henüz çok da farkına varamamış da olabilirim. Ama 4 sene içerisinde kendimde bu değişikliği gördüm. Sorunların çözümlerine olan yaklaşımım değişti.” ifadelerinde bulundu.

Ayrıca eğitimini görürken özel dersler de verdiğini belirten Sabancı, ders verdiği öğrencilere de bu yöntemi uyguladığını ve çocukları en azından matematiği sevmeleri ve ilgi duymaları adına da çok faydalı olduğunu kaydetti.

 

“Hocalarımız bize her konuda destek oluyorlardı”

Üniversite hocalarının da kendisine çok büyük katkılar sağladığını ve her zaman desteklerini hissettiklerini ifade eden Sabancı, “Bölüm başkanımız başta olmak üzere hiçbir hocamız dersimi anlatıp da gideyim tarzını kullanmadılar. Her zaman halimiz hatırımız sorulurdu mutlaka. Dersler konusunda veya normal yaşamımızda sıkıntılarımız olup olmadığını sorarlardı. Bilecik dışında matematik bölümü okuyan birçok arkadaşım hocalarına değil asistanlarına bile ulaşamadıklarını söylerlerdi. Çözemediğimiz soruları sorma gibi bir imkânları olmuyormuş. Biz belki de küçük bir üniversite olmanın avantajını yaşadık. Hocalarımız bize sadece soru çözümlerinde, yöntem çeşitlerinde, ilerleme yollarımızda hep destek oldular. Not ortalamamın düşmemesi için hocalarım uyarılarda ve yönlendirmelerde bulunurdu. Kötü notlar aldığım illa oluyordu o zamanlarda da ‘Nurgün sen bunu yapabilirsin’ diyerek motive ediyorlardı ”dedi.

Küçük bir şehirde okumanın sosyal anlamda dezavantajları olabileceğini ve bunu dert eden arkadaşlarının da olduğunu belirten Sabancı, gerçekten iyi bir eğitim almak isteyen öğrencilerin Şeyh Edebali Üniversitesi’ni mutlaka rahatça tercih edebileceğini savundu. Sabancı, “ Üniversitemizde gerçekten çok kaliteli hocalarımız var. Özellikle sayımızın fazla olmaması da üzerimizdeki ilgi arttırdı.

Çok genç bir üniversite olmasına rağmen kendisini çok çabuk geliştiriyor bence. Tabi ki sosyal alanlar konusunda büyük şehirlerdeki imkânlar olmasa da büyük bir gelişme kaydediyor, bunu kendimiz de şahit oluyoruz. Kütüphanemiz yenilendi. Belki de büyük üniversitelerde bile yoktur ama bizim üniversitemizin her yerinde ücretsiz internete ulaşabilme sansımız olabiliyordu.

“4 sene içerisinde birçok şey gelişti”

Mezuniyet konuşmamda da geçti, biz 4 sene önce, okula ilk başladığımızda prefabrik yapılarda ders gördük. Bizim için gerçekten zor oluyordu, özellikle yağmur yağdığı zaman çok sıkıntı çekebiliyorduk. Ama şimdiki yapılara baktığım zaman gerçekten saray gibi ortamlara kavuştuğumuzu görüyorum. Bazen burası gerçekten Bilecik mi diye şaşırıyorduk.

Formasyon alarak öğretmen olabilme şansımda vardı ama yüksek lisans yaparak burada kalmayı seçtim. Çünkü matematiğin içine girdikçe çok daha farklı şeyler gördüm. Lise müfredatında gösterilen matematikle üniversitedeki kesinlikle aynı olmuyor. Matematiğin hayatla bağdaşan birçok noktasını gördüm ve bunu ilerletmek istediğime karar verdim. Konuların giderek ne kadar farklılaştığını gördükçe benim ilgimi daha çok çekmeye başladı. Öğretmenliği zaten hiçbir zaman düşünmedim. Üniversitenin en çok akademik kadrosundan yararlandım. Çok sosyal bir insan olmadığımdan sosyal aktivitelerinden fazla yararlanabildiğimi söyleyemeyeceğim. Az kişi olmamız, ilk mezunları olmamız hocaların biraz daha dikkatini çekti sanırım. Biraz daha üzerimize düştüler. İlk başta tabi ki dersler veya diğer konularda sıkıntılar yaşanıyor ama pozitif yönleri her zaman bende daha fazla ağır bastı. İlk dönemden sonra geçiş yapma hakkım olmasına rağmen bunları gördükten sonra yapmak istemedim.

“İyi bir eğitim almak isteyenler burayı tercih edebilir”

Bilecik, küçük bir şehir evet, dışarıdan gelenler nasıl bir yerdeyiz, burada hiçbir şey yok gibi tepkiler verilebiliyor. Gerçekten iyi bir eğitim almak isteyen kişiler mutlaka tercih etmeli. Bunu ben kendi bölümüm adına gördüm. Buraya da gerçekten kaliteli hocalar geliyor. Küçük olması maddi anlamda öğrencileri sıkmıyor, yaşanılabilirlik oranı daha yüksek bir yer. Ayrıca üniversitenin kendi içerisinde de tercih eden kişiler için birçok sosyal etkinlik de yer alıyor.” dedi.

“Başını çok ağrıttığım hocalarım da oldu”

Mezun olan binlerce öğrenci arasından nasıl bir çalışma yöntemi izleyerek birincilik elde ettiğini sorduğumuz Sabancı, “ Bölümümde arkadaşlarım da çalışıyorlardı ama ben günü gününe olmasa da haftalık mutlaka çalışırdım. Sürekli soru çözerdim, bilemediklerimi mutlaka hocalarıma sorardım. Çok başını ağrıttığım hocalarım da oldu. Ben diğer arkadaşlarımın haricinde farklı olarak bunları yapardım. Yapan arkadaşlarım da vardı mutlaka zaten onların da bölüm adına dereceleri var. Çözemedim soruların peşini bırakmıyorum, soru üzerinde göremediğim noktaları ve farklı çözüm yollarını hocalarıma danışıyordum.

Genel olarak hep yüksek not almayı hedeflerim çünkü çalışıyorum ve karşılığını da almak isterim. Diğer arkadaşlarıma kıyasla çalışma şeklimin biraz daha farklı olduğunu da görüyordum. Birincilik olması adına değil ama hep iyi not alabilme adına çabam oldu. İlk dönem birinciliği geldi ve bu da devam etti.  İkinci ve üçüncü sınıflar da fakülte birinciliklerim oldu. Benim birinci olmak konusu hiç aklımda yoktu, bu derecelerimi de genelde arkadaşlarımdan öğreniyordum. Evet, genelde iyi notlar alıyordum ama birinci olmak benim için çok büyük bir sürpriz oldu”ifadelerinde bulundu.

“En büyük motivasyon kaynağım ailem oldu”

Başarısında ailesinin en büyük destekçilerinden biri olduğunu ve ailesinin kendisine çok büyük bir motivasyon kaynağı olduğundan bahseden Sabancı, “Ne zaman ihtiyacım olsa ailem hep yanımda oldu. Herhangi bir moral bozukluğu yaşadığım zaman ailemin yanımda olması da bana ayrı bir güven sağlıyordu. Her şeyin başında genel olarak bu var zaten, moral olarak yüksek olduktan sonra gerisi de geliyor bir şekilde.

Biri liseye giden diğeri de KPSS’ye hazırlanan iki tane kardeşim var. Onlara da elimden geldiğince yardımcı oluyorum. Beraber test çözüyoruz, konu anlatıyoruz. Özellikle ailemle vakit geçirmekten hoşlanıyorum, bu şekilde deşarj oluyordum. Çok bunaldığım zamanlarda hep desteklerini gördüm. Gülümbe’nin temiz havasını alarak dolaşmak bile beni rahatlatıyordu. Ayrıca birinci olduktan sonra etrafımdan bir sürü güzel tepki aldım Gülümbe’den bir birinci çıkması da herkesi sevindirdi.”dedi.

“Köyüne üniversite kurduran kız olarak biliniyordum”

Üniversite hocası Hasan Hilmi Hacısalihoğlu’yla arasında geçen bir anıyı hiç unutmadığını belirten Sabancı, “Üniversite’ye ilk başladığım zaman Hasan Hilmi Hoca bana nerelisin diye sormuştu. Gülümbeli olduğumu öğrenince ‘Baban seni göndermeye kıyamamış, köyüne üniversite kurdurmuş’ demişti. Soyadım da Sabancı olunca bu espri baya bir devam etti. Köyüne üniversite kurulan kız olarak tanınıyordum.” İfadelerini aktardı.

Üniversite yaşadığı en kötü şeyin de bir dersinden bütünlemeye kalmak olduğunu ifade eden Sabancı, “ Üniversite yaşamımda en çok bütünlemeye kalınca üzülmüştüm. Soruların çözümünde hocayla bir ayrıma düştüğümden dolayı düşük bir not almıştım. Tüm derslerimin AA gelmişken bir dersten FF almam beni çok üzmüştü. Fakat bütünleme dersini de başarıyla geçince bir sıkıntı kalmadı.

Ben son olarak buradan başta Prof. Dr.Hasan Hilmi Hacısalihoğlu’na, Prof.Dr. Murat Tosun’a, Doç.Dr. Sıddıka Özkaldı Karakuş’a, Yrd. Doç. Dr. Figen Uysal’a, Yrd. Doç.Dr. Osman Zeki Okuyucu’ya, Yr.Doç.Dr. Emrah Evren Kara’ya, Yrd.Doç.Dr. İlker İnam’a, Araştırma görevlilerimiz Bengi Yıldız’a, İlker Burak Giresunlu’ya, Önder Gökmen Yıldız’a, Zafer Şiar’a, Kemal Taşköprü’ye, Osman Alagöz’e, Mehmet Solgun’a, eğitim hayatım boyunca bana verdikleri destek ve emeklerden dolayı çok teşekkür ediyorum”dedi.

 

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir