İdareci adaylarına Vali Nayir’den yönetim dersi

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İBF) ve Yönetim ve Denetim Kulübü tarafından hazırlanan “Girişimciler ve Yöneticiler İBF’liler ile buluşuyor” etkinliği kapsamında öğrencilerle bir araya gelen Nayir, öğrencilere yerel yönetim hakkında bilgiler verirken aynı zamanda kendi tecrübelerini de paylaştı.

Konuşmasında öğrencilere yerel yönetimden kamu idaresinden yerel yönetime pek çok alanda bilgilendirme yapan Vali Nayir, yerine getirdiği görevin zorluğuyla beraber tatmin duygusunun da son derece yüksek olduğunu ifade etti. Vali Nayir öğrencilerle gerçekleştirdiği söyleşide şu ifadelerde bulundu:

“Arkadaşlar hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Fakülte yöneticilerimiz böyle bir kulüp faaliyeti içerisinde öğrencilerimizle bir arada olmak ister misiniz dediklerinde zevkle, gururla bir görev sayarak gelebileceğimizi ifade ettim. Fakat malumunuz işlerimizin yoğunluğu nedeniyle çok iyi bir hazırlıkla da geldiğimi söyleyemem. Sizlerle belli şeyleri paylaşıp biraz sohbet havasında götürebilirsek zannediyorum daha güzel olacak.

“Yönetici olmayı istememiştim”

Kısa bir tanışma yapalım isterseniz. Ben 1978 yılında sizler gibi üniversiteye başlamıştım. Bir hayli vakit geçmiş, yaşım ortaya çıkacak. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başlamıştım. Bir senelik bir rötarla 1983’te bu fakülteden mezun oldum. Mezun olduğumda da yapmam gereken işleri düşündüğümde en son sıraya mülki idareyi koymuştum. Ben yönetici olmak istemiyorum demiştim. Büyük konuşmamak lazımmış. Biraz erken yapılan bir evliliğin neticesinde belki vermiş olduğum bir karardı. Mezun olduğum zaman iki çocuğum vardı ve hep aklımdan şu geçti, öyle bir iş yapayım ki eşim ve ailem bu işin içinde olmasın. Onlar hayatlarını özgür yaşasınlar. Daha sonra da burada haklılığımı biraz gördüm. Gerçekten de üst yönetici görevlerinde bulunan arkadaşlarımızın eş ve aileleri de, çocukları da aynen o büyük görevin birer parçası olarak çalışıyorlar. Dolayısıyla özgür bir hayatları çok fazla olmuyor. Başarıları kendilerine ait olmuyor, babası kaymakam ya bu notu alıyor diyorlar. Başarısızlıklarında da çok acımasız eleştirilebiliyorlar. Dolayısıyla çok özgür bir hayat içerisinde olmadılar. Fakat nasibin olduğu durum tecelli etti, bizi mülki idareye getirip bağladı.

“Yönetim hem bilim hem de sanattır”

 Biraz genele baktığımız zaman akademik çalışmalarda da bolca yer alır, yönetim bir bilim midir, yoksa yönetim bir sanat mıdır konusu uzun yıllardan beri süregelen hususlardan olmuş. Benim şahsi kanaatim yönetim hem bir bilimdir hem de sanattır. Sanattır dediğimiz zaman herkesin yapamayacağı bir iş olduğuna kanaat getiriyoruz. Herkes şair olabilir mi, herkes ressam, herkes heykeltıraş olabilir mi? Mutlaka doğuştan gelen bazı özelliklerin var olması gerekiyor. Bunda da böyle bir durum var. Eğer yönetimi sanat olarak değerlendirirsek biraz kapıları kapatmış oluruz. Yönetimi bilim olarak belirlersek demek ki öğrenilerek,  zaman içerisinde geliştirerek bir durum olduğunu kabul ederiz. O zaman herkese açık bir kapı olur. Bence yönetim bilim olarak başlıyor ama ileriye doğru gidişin üst basmaklara geçişinde yönetimi sanat olarak kullanabilen kişilerin önü biraz daha açık hale gelmiş oluyor. Yani dolayısıyla he r iki hususu da birlikte düşünüp, her iki hususta da haklılık payı var demek hem yönetim bir bilimdir hem de sanattır demek mümkün.

“Beklentileri yüksek olan bir görev”

Devlet dediğimizde, yönetim dediğimizde öne çıkan hususların başında mülki idare geliyor. Dolayısıyla  hem hakları, yetkileri hem de sorumlulukları açısından baktığımızda  geniş bir alan, beklentileri yüksek bir alan, mesuliyetleri vatandaşın gözünde bizim yetkilerimiz belki bizim sahip olduğumuz yetkilerin birkaç katı desem doğrudur. O bizi daha güçlü görmek istiyor, öyle bilmek istiyor. Mahkemede halledemediği işin bizim tarafımızdan sonuçlandırılmasını istiyor. Anadolu coğrafyasında mülki daire dediğinde devlet baba, yani hayır bunun yolu yok dediğinde aynen şöyle ifade geliyor yapmak istemedi isteseydi mutlaka yapardı. Sizin o konuda ki yetki eksikliğinize değil de istek eksikliğinize bağlamaya çalışıyorlar

Nayir’in konuşmasının ardından program soru-cevap bölümüyle devam etti. Program İBF Dekanı Cüneyt Koyuncu tarafından Vali Nayir’e anı tabağı verilmesiyle sona erdi.

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir