Kariyer Günleri, kariyerli muhasebecilerle sona erdi

Mesleklerinde elde ettikleri kariyerlerini anlatarak öğrencilere bu anlamda da yol göstermeleri amacıyla düzenlenen üç günlük programın son etkinliliği de yapıldı. Programa yeminli müşavir ve aynı zamanda Osmaneli belediye başkanı olan Münir Şahin, Bilecik SMMM (Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler) Odası Başkanı Süleyman Kıral ve Bien Seramik Mali İşler Koordinatörü Cengiz Erdinç katıldı.

 

Bilecik’teki tek yeminli mali müşavir olan ve aynı zamanda Osmaneli belediye başkanlığı yapan Münür Şahin, konuşmasına ilk olarak kısaca eğitim hayatından bahsederek başladı. Şahin:

“ Marmara Üniversitesi  idari bilimler mezunuyum. Aynı okulda yüksek lisan yaptım. Koç Grubunda 21 Yıl üst düzey yöneticilik yaptım. 1976 yılından bu yana mesleğin içerisindeyim. 2002 yılından beri yeminli mali müşavirlik yapıyorum. Şu anda da siyaset ile birlikte işimi devam ettirmeye çalışıyorum ama siyaset biraz daha ön planda oluyor.” İfadelerini kullandı.

Mali müşavirlik mesleğiyle ilgili öğrencilere ışık tutmak amacıyla bir konuşma yapan Şahin, yeminli mali müşavirlik kariyerindeki yolculuğunu öğrencilerle paylaştı. Meslek hayatına ilk olarak ambar sorumlusu olarak başladığını belirtti. Şahin sözlerine şu ifadelerle devam etti:

 “ Bağımsız denetçilik için ilk adım mali müşavirlik”

“  Benim öğrenci olduğum dönemde mali müşavirlik meslek olarak değil muhasebecilik içinde yapılırdı. Ben de öğrenci olduğum zaman muhasebe bürolarına giderek oradan bilgiler edinirdim. 1977’den itibaren de kendi çapımda birinci sınıf defterler tutmayı öğrenmiştim. Tabi o zamanlar bilgisayar yok tüm kayıtlar el ile tutuluyor. 1980 sonra yasalar değişti, 1992 de serbest muhasebe mali müşavirlik ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Mesleğe baktığımız zaman en alt seviyesinden en üstüne kadar bütün bölümlerde çalışmış birisiyim. Her bölümün ayrı bir keyfi, ayrı bir sorumluluğu var. Sizin açınızdan baktığımızda bağımsız denetçilik alanı da açıldı ama önce mali müşavir olmanız gerekmekte. Gerçekten şu an da bizim mesleğimiz toplum gözünde saygın bir konuma geldi ve ilerleyen dönemde bu daha da artacaktır. Bağımsız denetim ile bu olay ayrı bir boyut kazandı. Bağımsız çalışmak hepinizin tercih edebileceği bir durum, profesyonel yöneticilik yapmakta ayrı bir olaydır. Ben de meslek hayatımın belirli döneminde bağımlı olarak çalışmıştım.

“ Mutlaka serbest mali müşavir olma belgesine ulaşmanın yolunu bulun”

Bu alan da çalışacaksanız benim tavsiyem şudur, mutlaka serbest mali müşavir olma belgesine ulaşmanın yolunu bulun.  Çünkü ilerleyen dönemde kariyerinizde çok önemli bir yer işgal edecektir. Hem bir şirketin mali tablolarını onaylayabilmeniz, beyannameleri verebilmeniz için bu belgeye sahip olmanız gerekir. Yoksa mali işlerde belirli konularda işleri yerine getirirsiniz imza yetkisi başka bir arkadaşta olur.  İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının geniş bir iş imkânı var ama benim önerim muhasebe alanında olmasıdır. Ben meslek hayatımda en keyif aldığım dönem Koç Grubunda yöneticilik yaptığım dönemdir. Niye diye sorarsanız eğer, şu anda tüm işletmeler kayıt içerisine girme gayretindeler. Koç, Sabancı gibi büyük gruplar her şey kayıt içerisindedir. Böyle yerlerde de mesleğinizi yapmak daha kolaydır. Kurumsal olarak kayıt dışı olan gruplarda mesleğinizi tam olarak yerine getirme konusunda sıkıntılar çekebilirsiniz. Hazırlamış olduğunuz mali tablolardan bile doğru sonuç çıkarmanız mümkün değildir. Her şeyin kayıt içerisinde olmadığı bir mali tablodan yorum yaptığınızda eksik yorum yapmış olursunuz. Meslek olarak gelişim sağlamak için kurumsal olan şirketlerde çalışmak ayrı bir avantajdır. Böyle kurumlara girmek de kolay değildir. Örnek vermek gerekirse 100 öğrenci mezun oluyor, bu mezunlardan hepsi iyi bir yere gelecek diye bir şey yok. En fazla 10 kişi iyi yerlere gelecektir, ama bu 10 kişi geri kalanlardan çok farklı olacaktır. Eğer öğrencilik hayatınızı ders açısından verimli geçiriyorsanız değerlendirme konusunda sizin için bir kıstas olacak.  Sizin bireysel yetenekleriniz ne kadar önde ise, almış olduğunuz eğitim size ne kadar katkı sağladıysa, iş hayatına girdiğinizde kesinlikle karşılığını göreceksiniz. Tanıdığın varsa bir yere gelirsin düşüncesi çok geçerli olan bir şey değildir. Bir özel sektöre de girseniz, kendinizde çalışsanız eğer bir farklılık yaratmışsanız, bir takın haksızlıklara uğrasanız bile mutlaka iş yapamayanlar görülür ve siz belirli yerlere gelirsiniz. Baktığınızda şu an serbest piyasa ekonomisi geçerli. Şirketlerin ana amacı kâr elde etmektir. Özel sektörün de kâr elde etmek için çok iyi kadrolarla çalışması lazım. Yani vaziyeti idare edecek pozisyon özel sektörde olmaz.

“ Hedefinizi ilk 10’ da olmaya koyun”

 Yani hatırla da gelinse, özelliklerle de gelinse iş hayatınızdaki durumunuz sizin geleceğinizi belirleyecek. Şunu tekrar söylüyorum, iyi yerlere gelmek istiyorsanız, 100 kişi içerisindeyseniz ilk 10’a girmeye çalışın. İlk 10’a girenler, hayatta da önlerde olacaklar. Geri kalanlar kötü mü olacak, hayır. Bu 100 kişinin 50’si de iyi yerlerde olacaktır, mutlu olacaktır. Bir 30’u da idare eder işlerde çalışacak. Ama iş anlamında en mutlu olacak olanlar idarecilik yapacak olanlardır. Çok çalışıp çok iyi yerlere geldiğiniz zaman, aile hayatınızda sıkıntılar olacak, evinize çoluk çocuğunuza fazla vakit ayıramayacaksınız. Kendinize fazla vakit ayıramayacaksınız. Yani her şeyin bir bedeli var. Eğer toplumda çok öne çıkarsanız, bu sizin bireysel bir takım davranışlarınıza etki edeceği için,belki bulunduğunuz yer olarak çok mutlu olacaksınız ama yaşam tarzı olarak çok fazla mutlu olmayacaksınız. Tabi bu tercihler size kalmış tercihler.

Muhasebecilik mesleğine baktığımız zaman, Türkiye’de önü açık bir meslek olduğunu görüyoruz. Denetim zaten gerekiyor. Neden gerekiyor? Mesela telefon giderlerine özel şirketlerde çok dikkat edilir. Baktığınız zaman telefon gideri, en alt seviyedeki giderlerden biridir. Onun üzerinde durulmasının sebebi şudur; eğer telefon faturalarında usulsüzlük yapabiliyorsa bir yönetici adayı, zaten geleceği kapalıdır. En küçük bir konuda bile bencil düşünen, işletmesinin çıkarlarını ön planda tutmayan bir kişinin çok iyi bir yönetici olması mümkün değildir. O yüzden, gittiğiniz şirketlerde başlayacağınız iş hayatınızda, özellikle çok küçük konularda bile hassasiyet göstermek durumundasınız. Yeni başlayacağınız iş hayatınız öncesi böyle de bir tavsiyede bulunmak istedim.

Bilecik Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı Süleyman Kıral da yaptığı konuşmasında şu ifadelerde bulundu:

“ Sizlerle birlikte olmaktan son derece mutluyum. Bizlere bu buluşmayı sağlayan, başta Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yönetimine teşekkür ediyorum. Böyle bir organizasyona öncülük eden 1. Kariyer Günleri’nin mimarı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemizin değerli akademisyenlerine de ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Şahsım ve Bilecik SMMMO adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar ben öncelikle mesleğe nerede başladım, buraya nereden geldim onu kısaca anlatmak istiyorum. 1955 Osmaneli doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Osmaneli’de bitirdim. O dönemlerde ilçemizde lise olmadığı için, üstat yeminli mali müşavir Münür Şahin ile aynı sınıfta, bugün Bilecik Belediyemizin bulunduğu tarihi binada liseye başladık. Ancak ben okula bir dönem devam edebildim. 2. Dönem rahmetli babamın rahatsızlığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldım. Babamın işine devam ettim. 5 kardeştik. 4 kardeşimin geçimini sağlamak için çalışmaya devam ettim. Bu arada askerlik görevimi tamamladım. Askerlikten sonra, Osmaneli’deki Esnaf Sanatkarlar Odası, Esnaf Kefalet Kooperatifinin hem hizmetliliğini, hem memurluğunu, hem muhasebeciliğini tek personel olarak yaptım. Bu arada mesai saatlerinin dışında derslere hazırlanıp, Bilecik Ticaret Lisesi’ni dışarıdan bitirdim. Daha sonra hazırlıklarıma devam edip, üniversite sınavlarında iktisat bölümünü kazanıp 1998 yılında üniversite diplomamı aldım. 27 Mart 1981 tarihinde fiilen büro faaliyetine yine üstat yeminli mali müşavir Münür Şahin ile birlikte başladık. 3568 sayılı yasamız çıkana kadar ortak büro faaliyetimiz devam etti. Ancak yasa, bağımlı-bağımsız çalışanlar şeklinde ayırdığı için, ortaklığımızı ayırdık. Ancak üstat ile dostluğumuz, arkadaşlığımız, kardeşliğimiz hep devam ediyor ve inşallah hep devam edecek.

“ Mesleğe ilk başladığımda çok zorluklar çektik”

3568 sayılı yasamız gereği o dönem yüksekokul mezunu olmadığım için serbest muhasebeci unvanını almıştım. 33 senedir bu mesleği yapıyorum. 33 senedir devam eden müşterilerimiz hala var. 21 Mart 2007’de de ‘serbest muhasebeci mali müşavir’ unvanını almak için sınavlara girdim ve o belgeyi de aldım. Odamızın kuruluşundan beri üyesiyim. Geçmiş dönemlerde birçok kez genel merkez delegesi, zaman zaman odamızın diğer konularında görev aldım. Her dönem değişik görevlerde bulunduğumu söyleyebilirim. Son iki dönemde de oda saymanlığı görevini yaptım. En son da, oda başkanlığı görevini arkadaşlar teveccüh ettiler sağ olsunlar, oda başkanlığı görevimize devam ediyoruz. Mesleğe ilk başladığım tarihlerden bahsetmek istiyorum. O dönemlerde, ilk yıllarda Mart’tan Mart’a muhasebe vardı. İtalyan usulü, Amerikan usulü defterler, yardımcı defter olarak kalamozalar… Önce iki üç renkli kalemle muhasebe fişleri, mahsup, tediye ve tahsil fişleri şeklinde düzenlenir. Bunlar resmi defterlere kaydedilirdi. İtalyan usulünde önce yevmiye defterine ondan sonra kebire geçirilirdi elle. Ve kebirden mizanlar çıkarılırdı. Bakarsınız, mizanları çıkarırken 1 kuruşu bulanmazsınız, saatlerce uğraşırsınız. O zaman bilgisayar yok tabi. Hatta bir gece biz Münür Bey’le sabah 3’e kadar bir mizanı tutturamamıştık. Tutmayınca tutmuyor neticede. Sabaha karşı tutturmuştuk. Aradan biraz zaman geçti, şeritli hesap makinesi çıktı. Onu alınca biz, sizin bilgisayar alınca sevindiği kadar sevinmiştik. Şeritli hesap makinesinde en azından yaptıklarımızı görebiliyorduk. Bu dönemlerde yılda bir kez gelir vergisi beyannamesi ve muhtasarlar verilirdi. Ödeme kayıt cihazı yoktu, kayıt defteri yoktu. KDV gibi beyannameler yoktu. Kırtasiyeden alınan fatura cildi yine tasnifsiz olarak kesilirdi. Şimdi sanıyorum aynı düzen Arabistan’da var. 1984 yılında yapılan vergi reformlarıyla çıkan Katma Değer Vergisi kanununa müteakiben, aynı tarihlerde çıkarılan ödeme kayıt cihazı kullanmaya ilişkin kanun ile muhasebe mesleği de aranılır hale gelmeye başlamıştır.

“ Geçmişte müşavirlere katip gözüyle bakılıyordu”

Genel anlamda bir de, meslek mensuplarının dağılımına göz atmak istedim. 1989 yılında 3568 sayılı yasayla odalarımızın bağlı olduğu üst meslek kuruluşumuz TÜRMOB kurulmuş, bununla beraber mesleğimiz kurumsallaşmıştır. TÜRMOB’un son verilerine göre, 24 bin 500’ü bayan, 70 bini erkek olmak üzere 90 bin civarında serbest muhasebeci mali müşavir, 4300 civarında yeminli mali müşavir olmak üzere, toplam 95 bin üyesi olan çok büyük bir camiaya sahip, kamu kurumu niteliğinde sivil toplum kuruluşu niteliğine gelmiştir. TÜRMOB eğitim konusunda bizi sürekli desteklemiştir. Odalarımızda eğitimlere biz de devam etmekteyiz. Her geçen sene meslekteki bayan çalışan sayısı da artıyor.  3568 sayılı yasa, mesleğimizde bir dönüm noktası olmuştur. Mesleğimiz cazip hale gelmiştir. Meslektaşlarımız saygın hale gelmiştir. Bu yasadan önce bazı kesimlerce bizlere kâtip gözüyle bakılıyordu. Bu yasayla meslektaşlarımız, hak ettikleri unvanlı kariyerlerine kavuştular. Özverili meslektaşlarımızın bu başarılı çalışmaları kamu sektöründe fark edilmiş ve her kurum, her türlü belgesini bizden talep etmeye başlamıştır. Eskiden sadece vergi dairesine beyanname verirken, şimdi Sosyal Sigorta, Bağkur, İşkur, TÜİK, bankalar ve daha bir sürü kurum bizlerden veri istemektedir. Mesleğimizin saygın hale gelmesiyle her geçen gün artan stajyerler, meslek mensubu olmak için çalışmaktadır. Mesleğimiz saygın olmakla birlikte, birçok meslek içinde ruhsatı en zor alınan meslektir. Şöyle bir hesap yaparsak, 4+4+4’ten 12 yıl ilk ve orta öğretim. 4 yıl üniversite toplam 16 yıl. Üniversite eğitiminden sonra staja başlama sınavının hazırlığı yaklaşık bir sene kadar sürüyor. Bu sınavı verdikten sonra 3 yıl zorunlu staj. Staj sonunda Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik yeterlilik sınavı. Bu şu demek oluyor, bir kişi 30 yaşına geldiğinde anca meslek mensubu olabiliyor. Değerli arkadaşlar, geçmişte katiplik olarak görünen mesleğimiz, saygın, kazançlı, değer gören, aranan bir meslek haline gelmiştir. 100 bine yakın arkadaşımız, Türkiye’nin ekonomisine yön verir konumdadır. Bundan sonra da mesleğimizin daha popüler ve aranır hale geleceği inancımız tamdır.

 

“ Muhasebeci olmak tıp fakültesini bitirmekten daha zor”

Doç.Dr.Ümmühan Aslan öğrencilerin mesleğe bakış açılarını biraz değiştirmek için bazı takviyelerde bulunmak istediğini aktardı. Subaşı şu ifadelerde bulundu:

 “  1989 yılında üniversite birinci sınıfta okurken rahmetli Sabri rektör hocamız çok heyecanlı bir şekilde sınıfa geldi ve demişti ki ‘ 3578 sayılı yasa kabul edildi’. Çünkü o yasanın kabul edilmesinde çok önemli katkıları olmuştu rahmetli hocamızın ve çok heyecanla anlatmıştı. Biz de sizler gibi sıralarda oturan öğrenciler olarak çok anlamsız bulmuştuk bunu. Tabi ki bir muhasebe hocası olacağımı o zaman bilmiyordum. Sonuç itibariyle de gerçekten çok önemli olduğunu zaman içerisinde öğrendim. Çünkü daha önceki yıllarda herhangi bir kişi de muhasebeci olabiliyordu ama şu anda Tıp Fakültesi’nden mezun olmaktan daha zor muhasebeci olmak. Yaklaşık bir 12-3 yıllık bir üniversite eğitimi gibi bir süreci kapsıyor ki yeminli mali müşavir olmak,  bağımsız denetçi olmak vesaire gibi bir süreç var ve oldukça zahmetli ve külfetli bir olay ama bu demek değildir ki muhasebeci olmak bu kadar zor, ben bu işten vazgeçeyim anlamı taşımasın lütfen. Onu da şöyle bağlamak istiyorum; Geçen yıl Adana’da bir eğitim sırasında muhasebe günüydü. Adana Vali yardımcısı konuşma yapmıştı. Orada ‘ Ben emekli olunca ne yapacağımı düşünüyorum, çünkü emekli olunca bana emekli vali diyecekler’ demişti ama muhasebecinin emekliliği yok arkadaşlar, bu kolunuzda bir bilezik gibi ömrünüzün ve gücünüzün yettiği süre içerisinde bu işi yapabilirsiniz. Bu anlamda da bence zevkli bir meslek, tercih etmenizi ben de bir muhasebe hocası olarak canı gönülden istiyorum.

Bien Seramik mali işler direktörü Cengiz Erdinç, konuşmasına öncelikle kendini tanıtarak başladı. 9 Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü mezunu olduğunu belirten Erdinç, üniversiteye başlamadan önce bu yönde hiçbir düşüncesi olmadığını fakat bölüm derslerine girmeye başladıkça bölümünü de benimsemeye başladığını ifade etti. Erdinç, kariyer oluşturmaya başlama sürecini anlatırken şu ifadeleri kullandı:

“ Açıkçası, okulda da çok çalışkan bir öğrencilere tabir edilen bir deyim var ya, ben ondandım, derslerimde baya başarılıydım. O dönemde de kamu kurumlarında müfettiş olmayı istedim ve ona göre kendimi hazırlamaya başladım. 1989 yılında mezun olduktan sonra banka kamu kurumu ve müfettişlik sınavına girdim. Birkaç kere denedim ama kendimi yeterli görmekte yanılmışım o dönemde.

Daha sonra baktım olmuyor, 1990 yılında askerlik olayını aradan çıkarttıktan sonra, 1991 yılında bir arkadaşımın vasıtasıyla Elginkan Holdinge bağlı Serel Seramik Sanayi Ticaret ve Anonim Şirketi’nde muhasebe bölümüne iş başvurusu yaptım. Sağ olsunlar onlarda o zaman acayip bir eleman sıkıntısı içerisindeler, buyur çalış dediler. Başladım ama muhasebe bilmiyorum, üniversitede işin fazla ciddiyetini anlayamamışım. Orada çalışanlara kasa tuttururlardı o zaman, kasaya ne girdi, ne çıktı, günlük harcamalar falan gibi o işleri 2-3 sene yaptıktan sonra sınıf atlayarak maliyet muhasebesi bölümüne geçtim. 1997 yılında Seral Seramik Ercan Şirketler topluluğuna satıldı. Satılınca Elginkan Holding dedi ki gel Manisa’ya, şu şirketin başına muhasebe müdürü olarak geç. Ama baktık ki ailemiz burada, rahatımız burada, biraz da ailevi sorumluluklar var, burada kalmayı tercih ettik. 1997 yılında Ercan Şirketler topluluğuna bağlı Ercan Seramik, şu anda ismi olan Bien yapı ürünlerinde muhasebe müdürü olarak görevime devam etmeye başladım.

“ Meslek hayatım pratikte yoğunlaştı”

Bu süreçte çok fazla ekip anlamında yalnızlıklar yaşadık. Çok uzun, meşakkatli geceler çalıştık ama bu tabi bize çok faydalı oldu. Her konuyu öğrendik, işin içine girdik. Yani benim meslek hayatım pratikte yoğunlaştı, uygulamada çok şey öğrendim. Daha sonra mali müşavirlik stajını yaptım, sınavlarda başarılı olarak 2002 yılında mali müşavir oldum. Dolayısıyla bu süreçte şirketimiz de çok büyük bir büyüme içerisine girdi, ciroları yaklaşık 7-8 kat arttı, kapasiteler 7-8 kat arttı, kapasite sayıları 300-400 kişilerden 1350 kişilere geldi. Şu anda da Türkiye’nin ilk 500 sanayi şirketi içerisinde yer almakta olan bir şirketle çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

“ İlgi alanlarınızı fark edin”

Öğrencilerle kendi kariyer sürecini paylaşan Erdinç, daha sonrasında ise öğrencilere kariyer gelişimleri için neler yapmaları konusunda önerilerde bulundu. Kariyer günleri kapsamında sıkça dile getirilen öncelik kendini tanıma şartından bahseden Erdinç, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“ İlgi alanlarınız nelerdir? Bu ilgi alanlarını belirledikten sonra size uygun meslekler hangileridir? Bu konularla ilgili yoğun bir araştırma içerisine girmeniz lazım üniversite yıllarında. Çünkü bizim iktisadi ve idari bilimler fakültesinden mezun olan arkadaşlarımıza aslında bir sürü iş imkânı çıkmakta, sadece muhasebecilik anlamında, mali müşavirlik, bağımsız denetçilik konuları değil de bakıyorum da bizim bir sürü bölümümüzde krediler, satış, satış destek gibi konularda ilgili üniversitelerden mezun personellerimiz çalışmakta.

Siz, kendinizi tanıdıktan sonra, işinizi araştırırken, giriş koşulları, ilerleme olanakları, çalışma koşulları bunların hepsini internet, yazılı basın veya bizim gibi tecrübeli ağabeylerinizden öğrenme imkânınız var. Kötü bir seçim yapmaktan endişelenmeyin, yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalışın hayatınız boyunca, Hiçbir şey sizi korkutmasın. Vereceğiniz karar önemli çünkü tüm hayatınızı etkileyecek. Gelirinizi, toplumdaki yerinizi, başarınızı, arkadaş çevrenizi hatta eşinizi bile etkileyecek.

“ Üniversiteyi bitirmeden mutlaka yabancı dil öğrenin”

Bu nedenle mesleğe geçmeden üniversite yıllarında asıl yapılması gereken şeyler var. Üniversiteye girdikten sonra çaba göstermek zorundasınız. Sizlere tavsiyem özellikle üniversite yıllarında yabancı dil konusunu halledin arkadaşlar, bu çok önemli. Özellikle bu yeni Türk Ticaret Kanunuyla devreye giren bağımsız denetim mesleğinde, şimdi uluslar arası bir şirketle bağımsız denetim konusunda çalışıyoruz. Genç arkadaşlar geliyor, üniversite mezunu bir baktığımda hepsi ilk şart olarak İngilizce arıyorlar bağımsız denetim şirketleri. Bağımsız denetim şirketlerinde bir çalışma imkânı bulursanız eğer, gerçekten 3-4 sene içerisinde mesleki anlamda bir donanım sahibi oluyorsunuz, çok iyi yetiştiriyorlar. Mali tablo analizleri, muhasebe, denetim konusunda gerçekten iyi yerlere geliyorsunuz. Bunu muhakkak araştırmanızı tavsiye ediyorum. Özellikle son 1-2 senedir bu çok revaçta olan bir iş. Ben görüyorum arkadaşları, gelenlere okullarını falan soruyorum İngilizce işletme mezunları daha çok giriyor. Yani böyle bir bölümde okumuyorsanız da İngilizcenizi geliştirmelisiniz.

Muhasebe diyoruz, belki sıkıcı geliyor ama bu işi üniversitede lütfen biraz üzerinde durun. Çünkü muhasebe hayatın her yerinde lazım size, siz şimdi gittiniz bir pazarlamacı oldunuz veya kendi işinizin sahibi oldunuz siz şimdi bir mali tabloyu analiz etme durumuna gelmelisiniz. Şirketin borçları, oranları, aktifi, pasifi bunları bilmeniz gerekiyor. Eğer muhasebe dersini alıyorsanız lütfen üzerinde durun. Bunlar size sonrada iş seçiminde de çok faydalı olacağını düşünüyorum.

“ Mali Müşavirlik bu sürecin olmazsa olmaz bir parçası”

 Ayrıca bir de mali müşavirlik konusu var. Bağımsız denetim kurulu için aynı zamanda biz bağımsız denetçiyiz. Yeni bir yasa çıktı 15 yıl eğitim süresini tamamlayan mali müşavir arkadaşlar, bu bağımsız denetim işlerini, okulu saydılar, staj dönemini saydılar, süreyi kısalttılar bağımsız denetçi için belli bir eğitimlerden geçtikten sonra bağımsız denetçi olabilirler diye. Bizim de bu kolayımıza geldi, 1-2 aylık iyi bir eğitim süresinin sonrasında bunu aldık ama bundan sonraki süreç, uzun. Çünkü bağımsız denetçi olmak için öncelikle meslek mensubu olmak gerekiyor. Mali müşavir olmak gerekiyor. Ben, bizim mesleği seçecek arkadaşlara, bizim mesleğin olmazsa olmazı mali müşavirlik. Siz o süreci göze alacaksınız. Başlangıç sınavı, 3 yıl staj, arkasından 7 dersten bir sınava giriyorsunuz ama bunlar gözünüzü korkutmasın. 3-4 yıl çabuk geçiyor ama meslekte de bilgi ve birikim anlamında bir yerlere geliyorsunuz.

“ Farklılık yaratmadan hedefe ulaşamazsınız”

Ben özel sektöre çalışmayı tercih ettim. Çalışırken bu mesleki unvanları yerine getirdim. Zorluklar içerisinde bu kariyeri yaptım. Başka türlü hedefe ulaşamıyorsunuz arkadaşlar, farklılık yaratmak zorundasınız. Farklılıkları da bu derslerle, yabancı dilinizle, sosyal etkinliklerinizle yaratıyorsunuz. Özellikle şu anda işe giriş mülakatlarında eskiden tek tek mülakat yapılırdı, şimdi genelde şirketler tek tek mülakat yapmıyor. 20 tane arkadaşı bir araya grup topluyorlar. Birlikte takım çalışması nasıl gibi bir sürü etkenler devreye giriyor. Onun için üniversite yaşantınızda bu sosyal etkinliklerden de geri durmayın. Bunlar sizin ufkunuzu açacaktır. BETÜL SÖNMEZER

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir