• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

KLİNİK ARAŞTIRMALAR AŞAMALARINA GEÇMEK İSTİYORLAR

featured

Kas erimesi olarak bilinen Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastalığına genetik temelli tedavi geliştirmek amacıyla Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’ndeki (BŞEÜ) bilim insanları tarafından araştırma yürütülüyor.

BŞEÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Tagizade’nin yürütücülüğünde 6 farklı disiplinden 9 bilim insanının iştirakiyle DMD hastaları için umut olacak yeni tedavi geliştirilmeye çalışılıyor.

Doç. Dr. Ali Tagizade, yaklaşık 5 sene önce DMD hastaları ve onların aileleriyle temas ettiklerini ve onların tedavi arayışlarına katıldıklarını söyledi. Distrofin ismindeki proteinde bulunan hataların kas erimesine neden olduğunu ifade eden Tagizade distrofinin 79 farklı parçadan oluştuğunu tıp literatüründe her bir parçaya ise ekzon dendiğini söyledi.

Ali Tagizade, “DMD hastalarında bu ekzonların biri veya birkaçı eksik oluyor. Biz de ülkemizdeki eksik görülen ekzonlara yönelik çalışma yapıyor ve ülkemizde yerel tedavi geliştirmeye çalışıyoruz.” dedi.

Uluslararası sahada hastalıkla ilgili etkili bir tedavi bulamadıklarını belirten Taghizade üzerinde çalıştıkları tedaviye dair şunları kaydetti:

Son 3 senede ilk olarak taşıyıcı molekül üzerinde çalışmalarımızı başlattık. Taşıyıcının birçok immunolojik (bağışıklık bilim) reaksiyonlarını, taşıma kapasitesi, salım sürelerini ve birçok karakterizasyon deneylerini gerçekleştirdik. Ülkemizdeki DMD hastalarını ele alarak en yaygın delesyon (gende parça kaybı) görülen 5 farklı ekzonu ele aldık. Bunlarla ilgili gen transferi planımız ve amacımız bulunmaktadır. İlk başta 52’nci ekzonla ilgili bir çalışma yapacağız. İstediğimiz sonuçları elde ettikten sonra diğer ekzonlarla proje süresince çalışmalarını tamamlayacağız. Eğer istediğimiz sonuçları elde edersek ve başarılı olursak 3 sene sonra klinik araştırmalar aşamasına gelip Faz-1 ve Faz-2 çalışmalarına dahil olmak istiyoruz.

Çalışmada özellikle ülkemizde yaygın olarak görülen delesyonları ele aldıklarını vurgulayan Taghizade, “Şu an dünya çapında fizyoterapi gibi veya belli başlı ekzonlar için tedaviler, koruyucu tedaviler geliştirilse de şu ana kadar etkili ve kalıcı bir çözüm maalesef elde edilmemiştir. Ülkemizde görülen delesyonlara yönelik yerel bir tedavi girişimleri sonuçlanmadığı için DMD hastalarımıza tedavi seçeneği sunulamamıştır. Yurt dışı kaynaklı bazı ilaçların Faz-2, Faz-3 çalışmaları şu an ülkemizde bazı merkezlerde yürütülmekte olsa da ilaç erişimi ve başarı oranı kısıtlıdır. Bu vasıtayla biz çalışmalarımızda başarılı olursak yerli ve yerel bir tedavi seçeneği de sunmuş olacağız.” dedi.

Tıp Fakültesi kurucu dekanı Prof. Dr. Mahmut Baykan ise fakültelerinin yeni kurulmuş olmasına rağmen dünya ve Türkiye genelinde, sağlık konusunda özellikle üzerinde çok fazla çalışma ve araştırma yapılmamış bazı hastalıklara yönelik çalışmalara öncelik verdiklerini dile getirdi.

Baykan, DMD hastalığının çözümü için multidisipliner bir çalışma ortaya koyarak yeni bir projeye başladıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:

DMD hastalığıyla ilgili henüz ülkemizde gerekli bir çalışma yapılmamıştır. Hem dünyada hem de ülkemizde bu hastalığın tedavisinde yardımcı olmak üzere arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu projeyi başlatmış bulunuyoruz. Bu projeyle birlikte inşallah hastalarımıza yüz güldürücü bir tedavi sunmanın yollarını kısa bir süre sonra devreye sokarız umuduyla gayretlerimiz devam ediyor.

BŞEÜ Rektörü Prof. Dr. Şükrü Beydemir de tıp fakültesinin kuruluşunun kısa bir sürede tamamlamasıyla öğrencilerin bu yıl ilk kez Bilecik’te öğrenim göreceğini anlattı.

Üniversitelerinde tıp fakültesinin henüz yeni kurulmuş olmasına rağmen DMD hastalığıyla ilgili ciddi bir çalışmaya imza attığını aktaran Beydemir, “Bu proje ile şu anda tedavisi tam olarak mümkün olmayan önemli bir hastalığın tedavisiyle alakalı önemli bir çalışma yapılmaktadır. İnşallah en güzel şekilde sonuçlanır. Bu sonuç hem üniversitemize hem ülkemize hem de dünyaya çok büyük faydalar getirebileceğini düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.

Beydemir, üniversitelerinin hem yurt içinde hem de uluslararası birçok üniversite ile iş birliği içinde olduğuna değinerek yürütülen bu çalışmanın da böyle bir iş birliğinin sonucu olarak yürütüldüğünü sözlerine ekledi.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından 2022 Stratejik Sağlık Teknolojilerine Yönelik Ar-Ge Proje Çağrısı kapsamında 1 milyon lira bütçe ile desteklenen çalışmada, proje ekibi olarak BŞEÜ’nün öğretim üyelerinden Dr. Öğretim Üyesi Sıdıka Genç, Doç. Dr. Erhan Şahin, Dr. Öğretim Üyesi Nilgün Tuncel Çini ve Dr. Öğretim Görevlisi Damla Gül Fındık görev alıyor. Atatürk Üniversitesi’nde görevli Dr. Öğretim Üyesi Demet Çelebi ve ekibi de projeye destek veriyor.


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir