MEMLEKETİMDE ÇOCUKLUK ARKADAŞLARIMLA TARİHİ YAŞAMAK 

featured

Yazar Mustafa Turan, memleketi Gölpazarı ziyaretini kaleme aldı.

”Dün, doğum yerim olan Bilecik-Gölpazarı’nda idim dostlarım.” diyerek yazısına başlayan Turan, duygularını şu cümlelerle ifade etti:

”Samimiyetle ifade edeyim ki, bir başkadır benim memleketim. Çünkü İlahi kader kompütürü coğrafya ekranlarını yazarken, Anadolu’nun bağrında oluşmuş mucizevi bir doğa harikasının adıdır Gölpazarı.

Yüce Kudret’in cömertçe sunduğu bir doğa harikası ile mümtaz insanları vardır. Sabahtan Anadolu İ.H. Lisesi talebe ve öğretmenlerine bir konferans verdik.

Ardından çocukluğumuzu birlikte geçirdiğimiz akraba, dost ve arkadaşlarımızla tarihi Gazi Mihal Camii ve zengin tarihi olan Taş Han karşısında hasbihal edip  hasret giderdik.

Çeyrek asırdır programlar dolayısıyla bu cennet yurdu karış karış gezme inkanı buldum elhamdülillah. Ancak hiç bir yerde 40 çeşmenin birden aktığını görmedim.

Gölpazarı’nın merkezinde 40 çeşme birden çağlayan olup akıyor.İlçeyi ziyaret edenlerin gözleri çakmak çakmak çakıyor ve hayretler içinde bu çağlayanlara bakıyor.

İşte bu 40 çeşmenin birden çağladığı Horhor çeşmelerinin  şırıltısı eşliğinde, ulu çınarların altında ve  tarihi Osmanlı evlerinin zeminindeki  kahvehane önünde yapılan sohbetin tadı da bir başka oluyor.

Hani Şair Orhan Veli diyor ya;

Hey!Hey! Hey dağlar hey! Bolu’nun dağları hey! Savrulun geliyorum Hey Bolu beyleri! Bu dağlardan geçmedinse, bu sulardan içmedinse yaşadım deme be ahbap…”

Aziz dostlarım! Siz de böylesi zengin tarihi ve kültürü olan Gölpazarı’ndan geçmedinizse, horhor çeşmelerinden içmedinizse , gezip görülecek yerler arasında Gölpazarı’nı seçmedinizse, tez zamanda görmelisiniz bu tarihi ilçemizi.Bakın tarihi nasıl yaşayıp, nasıl  irkileceksiniz…Nasıl duygular tadacaksınız.

Ovasıyla, sözü, sazı ve kirazıyla, kavun,üzüm gibi her çeşit meyvesiyle de meşhur olan Gölpazarı’nın, Baltalı yaylasıyla, dalak suyuyla,Türkmen dağıyla,Frigya Kralının mezarıyla, yalaza ağzıyla, dikenli boğazıyla köyleri de cennetten birer köşe niteliğindedir.

Hem Türkiye’de böyle bir konumda ikinci bir ilçe de yoktur. Zira Gölpazarı’nın tam dört coğrafi bölgemize sınırı vardır.

Bölgelerin tam kesiştiği bir coğrafyada bulunan ilçemiz,Türkiye coğrafyasında imtiyazlı bir konumdadır.. Ecdadımız işini iyi biliyor. Bilecik, Vezirhan, Gölpazarı, Tarakli, Göynük ve Bolu güzergahını  öncelikle  fethederek, Cihan Hakimiyetine giden yol güzergahının kilidini de  açmıştı.

Diyâr-ı Osman olan memleketim Gölpazarı, buram buram tarih kokuyor, vatan kokuyor, inanç kokuyor, bayrak kokuyor.İnsan bu burcu burcu kokuyu, hücre hücre bütün benliğinde iliklerine kadar hissediyor.

Kendinizi tarihin derinliklerinde buluyorsunuz.Buraları Bizanstan alan Orhan Gazi, Gazi Mihal, Samsa Çavuş, Konuralp , Akçakoca,Karamürsel  gibi yiğit ecdadımız, sıradağlar gibi geçit yapıyor hafızanızda…

Şehirlerin de ruhu vardır denir ya.İşte o ruhu derinden hissediyor ve yaşıyor insan burada. Diyorum ki, şu tarihi Gazimihal camiinin, Gazimihal hamamının ve şu Taş Han’ın dili olsa da bi anlatsa görüp yaşadıklarını…Destan olup ciltlere sığmaz.

Tarihi ve coğrafyası zengin olan Gölpazarı’nın, konumu farklı olduğu gibi özel, güzel ve can olan insanı da bir başka güzel ve farklıdır.Tarihi ilçe, güzel insanların diyârıdır.

Horhor çeşmelerinden içtikleri için midir bilinmez. Ama Gölpazarı ülke genelinde bağrından büyük değerler çıkarmıştır. Sanat, edebiyat, müzik, basın, bilim insanı ve yönetici gibi sahalarda velüd insanları vardır. Hatta Bilecik literatüründe dahi, Gölpazarı insanı farklıdır.

Bir süredir gidemediğim ilçemizin ,devasa yatırımlarla kanatlandığını görmek de beni ayrıca mutlu etti doğrusu.Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Öte yandan Gölpazarı meydanını bir kez temaşa etseniz,buranın adeta bir hoşgörü yüklü sevgi senfonizması olduğunu  müşahade edersiniz.

Çünkü alnı ak,kalbi pak ve gönlü zengin insanımız sevgi çağlayanıdır.Merhamet deryasıdır. Allah aşıklısı ve vatan sevdalısıdır.

Klasik deyişle ifade edecek olursak, Gölpazarı’nın havası serttir, insanı yiğit ve merttir, eli cömerttir, fikri nettir, sözü senettir. En hürmet ettiği şey, din ve diyanettir. En nefret ettiği şey ise ihanettir… İnsanı, seksen dört milyonun özeti gibidir.

Hemşehrilerim olan bu özel insanların hepsine selam olsun…Şairin ifadesiyle; Ecdattan kaldı bu toprak, biz gezip tozmayalım mı?

Yabanlar kıskanır diye destan da yazmayalım mı?

Gölpazarı, insanımızın gönlünde âbideleşmiş ve ebedileşmiştir. Heykelleşmiş  ve destanlaşmıştır.

Böylesi zengin tarihi ve engin kültürü bulunan bir yerde, dost ve kardeşlerimle yılların özlemini gidermek, hakikaten benim için de  uçsuz bucaksız bir bahtiyarlık oldu. Hepsine teşekkür ediyor, sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyorum.”

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir