(MUKADDİME) YA RASÜLALLAH!

 

Ya Rasülallah! Sen Cenâb-ı Hakk’a yalvarırken: “Ey bilinmeye lâyık olan Yüce Allah! Seni hakkıyla bilemedim” diyordun. Biz bu mücrim halimizle  ne Rabbimizi, ne haddimizi, ne de seni, tam manasıyla bilebildik. Ama bir şeyi kesin biliyoruz ki, o da, belki eksik olan, ama mutlaka var olan sana karşı samimi muhabbetimiz, hürmetimiz ve sevgimizdir Ya Rasülallah!
Sen bizi bu mücrim halimizle sev ve şefaatinle de sevindir ya Rasülallah! 
"Eli boş varılmaz varılan yere, Boş gelmedim yâ Râb, ben de suç getirdim!” diyen Tahiri Mevlevi’nin mahcubiyeti bizim de mahcubiyetimizdir ya Rasülallah!
“Yek dehan hahem be pehnâ-yı felek, Tâ bi guyem vasf-ı an reşk-i melek” (Gökler kadar geniş bir ağız isterim ki O, meleklerin bile kıskandığı güzeli (Hz. Muhammad’i) vasf edeyim” diye haykıran ve “Bizim Peygamberimiz’ in (as) yolu aşktır. Biz Aşkzâdeyiz” diye sana olan aşkını ilan eden Mevlana’nın aşkı, bizim de sana olan aşkımızdır ya Rasülallah!”
“Aşık Yunus nider dünyayı sensiz, Sen hak Peygambersin şeksiz gümansız. Sana uymayanlar gider imansız, Adı güzel kendi güzel Muhammed” şeklindeki Yunus’un   tutkusu, bizim de sana olan tutkumuzdur ya Rasülallah!
“Cânımı cânan eğer isterse minnet cânıma, Cân nedir ki, ânı kurban etmeyem cânânıma”, “Fuzuli rindi şeydâdır hemişe halka rüsvâdır. Sorun ki bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı?” Beyitleriyle sana sevdasını resmeden Fuzuli’nin sevdası, bizim de sana olan sevdamızdır ya Rasülallah!
 “Ey cömertliğin kaynağı olan yüce Peygamber! Bu hata ile dolu Selim, senin aciz bir kölendir. Dergâhına sığınarak bağışlanmayı diler. Ey Allah’ın nurunun madeni olan peygamberimiz meded kıl!” talebiyle senden medet bekleyen Yavuz’un dileği, bizim de senden samimi dileğimizdir ya Rasülallah! 
“Sakın terk–i edepten, kûy–i mahbub–ı Hudâ’dır bu, nazargâh–ı ilâhidir, Makam–ı Mustafa’dır bu” diyen Nâbi’nin sana, ravzana ve nurlu şehrine gösterdiği edep, bizim de edebimizdir ya Rasülallah!
 
“Gül açmaz, çağlayan akmaz İlâhî nûrun olmazsa, söner âlem nefes kalmaz felek manzûrun olmazsa, firâk ağlar visâl ağlar ezel mesrûrun olmazsa, cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Resulallah” feryadıyla, senin aşkına yanan Yaman Dede’nin hicranı, bizim de hicranımızdır ya Rasülallah.
“Bir Ulü’l-emr idin emrine girdik. Ezelden bey’atli hâkânımızsın. Az idik sayende murada erdik. Dünya ve ahiret sultânımızsın” dizelerini yazarken, gözyaşı döken ve ne meşakkatlerle senin şehrin Medine’yi cansiperâne savunan İdris Sabih ve Fahrettin Paşa’nın meramları, bizim de merâmımızdır ya Rasülallah!
 


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir