OSMANLI’DAN KALAN MEZAR TAŞLARINI ARAŞTIRDI

featured

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü akademisyenleri, Osmanlı döneminde ‘Avrupai’ kent olarak adlandırılan ve aynı yıllarda ipekçiliğinin de bölgedeki merkezlerinden biri olan Küplü köyünde bulunan 3 asırlık Osmanlı mezar taşlarını inceledi.

Tarih boyunca Hititler, Frigler, Roma, Bizans ve Osmanlı Devleti gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapan, Antik Çağda Bithnyia olarak adlandırılan merkeze 10 kilometre uzaklıktaki Küplü köyü, hem yol üstü konumu hem de zengin ekonomik faaliyetleri ile önemli bir yerleşim yeri. Türk, Rum ve Ermeni gibi farklı milli ve dini hassasiyetlere sahip milletlerin yüzyıllarca devam eden birlikte yaşama olgusunun da en yakın tanıklarından Küplü köyü, II. Abdülhamid döneminde inşa edilen Bağdat demiryolu için gelen gayrimüslimlerin yaşadığı ‘Avrupai’ kente dönüşmüş.

Osmanlı zamanında gayrimüslim nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir durumda olan ve mübadele ile birlikte tamamen Müslümanların yerleşim bölgesi olan Küplü köyündeki Osmanlı mezar taşları ve kitabeler, tarihi mirasın içinde önemli bir yer tutuyor. 19. yüzyılda idari olarak çevresindeki 14 köy, Küplü köyüne bağlı bulunuyor.

Bölgenin sosyal ve ekonomik olarak Osmanlı zamanında kervanların durak noktası olan Küplü köyünde, ipek fabrikalarının yanı sıra han, hamam, cami, kilise ve mektep bulunuyor. Taşların işlemeleri, yazı-form ve stilleri, başlıklardaki bilgiler ışığında yürütülen saha çalışmasında, Yeniçeri, Seyyid, Hacı, ve Molla olmak üzere 117 mezarın yanında 6 Rum mezarı tespit edildi.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refik Arıkan, Küplü köyünün bölgedeki en önemli yerleşim alanlarından birsi olduğunu ve köyün özellikle Bağdat demiryolunun yapımı esnasında yabancı mühendislerin ve işçilerin gelmesiyle beraber ayrı bir önem kazandığını kaydetti.

Mühendis ve işçilerin gelmesiyle konaklama alanının ve ticaretin artmasıyla Küplü köyünü o dönemde anlatan hatıratlarda ‘Paris’ gibi bir havasının olduğundan bahsedildiğini aktaran Doç. Dr. Arıkan, “Küplü köyü geçmişten günümüze ipek böcekçiliğinin önemli merkezlerinden bir tanesidir aynı zamanda. Osmanlı döneminde Bursa ile beraber iki şehirden biri Bilecik’te de Küplü köyü 8 ipek fabrikasıyla o dönemde gerçekten bir köyden ziyade önemli bir yerleşim birimi olarak dikkat çeker. Diğer taraftan Küplü mezarlığında bulunan Osmanlı mezar taşları da buranın eskiden beri bir Türk yurdu olduğunu göstermektedir.” dedi.

Doç. Dr. Arıkan, tarihi mezar taşlarının, bir toplumun ve şehrin hem dünü hem de bugününün cansız tanıkları, sicil kayıtları ve hafızası olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Mezar taşları adeta bir yerin tapusu hükmündedir. Küplü köyünde bulunan 117 Osmanlı mezar taşı, buranın aynı zamanda bir Türk yurdu olduğunun göstergedir. Küplü sadece bir Türk yerleşimi değil burada Rumlar ve Türkler beraber yüzyıllarca hoşgörü içerisinde yaşadılar. Mübadeleyle beraber burada yaşayan Rumlar Yunanistan’a giderken özellikle Selanik Karacaova muhacirleri de bu tarafa gelmiş oldular. Tabii burada mezar taşlarının dağılımına bakıldığında özellikle Osmanlı mezar taşlarının yoğun olarak 18. yüzyıla tarihlendiklerini, yani 1700 yıllara ait olduklarını görüyoruz. Tabii 18. ve 19. yüzyıla ait olan bir taşlarının yanında 20. yüzyıla ait olan da birkaç mezar taşı bulunmakta. Mezar taşlarını ilginç kılan hususlardan bir tanesi de özellikle 18. yüzyıla ait olan mezar taşlarının önemli bir kısmının Yeniçeri başlıklı olmasıdır. Yani burada Yeniçerilere ait mezar taşlarının da çok sayıda olduğunu görüyoruz. Özellikle Dardağan başlık Serdengeçti başlık dediğimiz bu başlık türleri o mezarların Yeniçerilere ait olduğunu göstermektedir.”

Doç. Dr. Arıkan, mezar taşları ile ilgili çalışmalarında o dönemde başka köylerin de merkezi konumundaki Küplü köyünün çevresindeki Başköy, Kurtköy gibi 14 köyün kitabe ve mezar taşlarını bu çalışmaya dahil ettiklerini sözlerine ekledi.