Sosyal Medya Gerçekten Sosyal mi?

 

Twitter ilk ortaya çıktığında meydana gelen afetler, terör olayları, savaşlar ve bunlardan daha minimalize olan, toplumsal olaylarda büyük fayda sağladı. Örneğin; ülkemizde meydana gelen Van depreminde, twitter aracılığı ile iletilerini popüler ve yetkili kişilere ulaştıran insanlar yaralı ve göçük altında ki yakınlarına kavuşabildi. Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal mecralarda girdiğiniz bir iletinin anında yüz binlerce kişiye ulaşması mümkün. Bu mecralar şuan yazımın yer alacağı geleneksel gazeteciliğin hızını binlerce katına ulaştırdı. İbrahim Tatlıses vurulduğunda, kaldırıldığı hastanede onun yan odasında ki bir hasta tarafından twitter aracılığıyla an ve an durumu tüm Türkiye’ye iletildi. Geleneksel medya bile bu kişinin yazdığı iletiler sayesinde haberlerini güncelleyerek kitlelere ulaştırdı. Facebook ise bu gün pek çok kişiye yıllarca görmediği bir dostuna ulaşma imkanı veriyor. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu perspektifden bakıldığında sosyal medya faydalı bir mecra. Fakat buz dağının bir de görünmeyen tarafları var.

                Bugün akıllı telefonların yaygınlaşması ve interneti kullanma yaşının bir hayli düşmesi bilinçsiz kullanıcıların sayısını arttırmıştır. Aileler çocuklarına her türlü teknolojik imkanı sağlarken, internete tıkılıp kalmış asosyal bireyler yetişmektedir. Sosyalleşmenin getirdiği heyecanı, psikolojik dürtüyü ve doyumu bu mecralarda yaşayan yeni nesil ne derece sağlıklı yetişkinler olabilir? Sanal bir sosyalleşme çocukların zihinsel gelişimini gerçek sosyalleşme kadar olumlu etkileyebilir mi? Tabi ki hayır! Hepimizin binlerce enformasyona (doğruluğu belli olmayan bilgi) maruz kaldığı bir ortam çocuklarımız için mutlak anlamda fayda sağlamayabilir.

Çocuklara dikkat!

                Ben yeni neslin psikolojik gelişim evrelerinin televizyonun yaygınlık kazanması ile bir hayli değiştiğini ve hızlandığını düşünüyorum. Artık günümüz çocukları somut kavramları tam anlamıyla öğrenemeden soyut kavramları öğrenmeye başlıyor. Mesela paranın satın alma gücünü daha 3-4 yaşında ki çocuğun farkında olması bunun en büyük örneklerinden…    Televizyon ile büyüyen bir nesilden sonra şimdi de sosyal medya ile yatıp kalkan bir nesil ortaya çıktı. Çocuklar her anlarını paylaştıkları bu mecralarda bilinçsizce bir suni sosyalleşme gerçekleştirmekteler. Bu sosyalleşme onların yaşlarına uygun ya da değil pek çok reklam, bilgi, görüntü ve kişiyle tanışmasına neden olmakta. Ne kadar denetim mekanizmaları geliştirilse de çocuğun Facebook’da ‘cinsellik barındıran bir reklama’ ya da toplumsal anlamda zararlı kişiler ile arkadaşlık kurmak için ‘ekle’ butonuna tıklaması sadece 3 saniye… İlerde ki hayatını çok farklı yönlendirebilecek bir olaya maruz kalması işte bu kadar kolay.

Peki, çözüm ne?

                Tabi ki çocuklarınızın evde bu mecralara girmesini toptan yasaklamak bir çözüm değil. Çocuğunuza sosyal medyanın doğru şekilde kullanıldığında aslında faydalı bir alan olduğunu onun anlayacağı dil ile anlatmak gerekli. Aileler artık kabul etmeli ki çocuklar dijital bir dünyada yetişiyor. Yasak çözüm değil! Birileri onlara dijital dünyada faydalı işlerle meşgul olabilmeyi öğretmeli. Örneğin, blog yazma, e-kitap okuma v.b

                American Academy Of  Pediatrıcs (Amerikan Pediyatri Derneği) aileler için sosyal medya kılavuzu yayınladı.Amerikan Pediyatri Akademisi'nden Dr. Gwenn O'Keeffe, anne ve babaları, çocuklarını internetin ve Facebook'un muhtemel zararları ve kötüye kullanımları konusunda bilinçlendirmesi gerektiğini vurguluyor.

                Sonuç olarak, Aileler, kesinlikle bilgisayar kullanmayı bilmeli. Çünkü iyi anlamda kullanamadığınız bir mekanizma ile çocuğunuzu baş başa bırakmak hiç mantıklı değil. Çocuğunuz bu mecralarda oyun oynuyorsa sizde ona beraber oynamayı teklif edin. Arkadaş listelerini sık sık kontrol edin. Eğer kendi yaşından büyük tanımadığınız kişiler ile arkadaşlık kuruyorsa bunu sakın atlamayın üzerinde durun. Çocuğunuzun bu mecralar da verdiği kişisel bilgilerin oranı nedir? Ve tehlikeli şekilde özel hayatını deşifre edip etmediği kontrol edilmesi gereken önemli bir noktadır.

                Tüm bunların ışığında, sosyal medyanın işlevsel olabilmesi bizlerin yani kullanıcıların elinde… Kullanım şeklimiz ne kadar düzeyli, yararlı ve çocuklarımız için yol gösterici olursa; bu ortam da o denli faydalı olabilir. İşte o zaman sosyal medya belki de gerçekten ‘sosyal’ ismini hak eder.

ANIL KAAN UÇAR

anilkaanucar@gmail.com

https://twitter.com/akucar

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir