Bilgen Ergün’ün Kaleminden: Tüm kapıları açacak sihirli anahtar ‘Paylaşmak’

featured

11 ayın sultanı olan Ramazan ayına bu sene de kavuştuk.

Her Ramazan olduğu gibi, çok eskilere gittim, kırk yıl öncesine…

Kız çocuklarının annelerini, erkek çocuklarının ise babalarını örnek aldığı, saygı ve sevgiyi en yoğun yaşadığımız (!) zamanlara…

Kendime, “Şimdi olsam küçük bir kasabada, Ramazan ayı nasıl geçer acaba?” diye sorarken, aynı zamanda da “Çok ama çok güzel geçer” cevabını alır buldum ve eskilerden”Paylaşmak” istedim.

Ramazan ayı yaklaşınca bir heyecan sarar her yanı… Evler itina ile bir güzel temizlenir, elde yıkanan çamaşırlar ütülenir ve kapı arkalarına asılırdı. Sahurluk ve iftarlık için alışverişe çıkılır ne ihtiyaç var ise alınırdı…

Ben terzi kızıyım…

Bayan ve erkek terzisi olan babam ve anneme ait küçük bir dükkanımız vardı, bir de asla unutamayacağım dükkan sahibimiz ömür teyzemiz…

Şirin ilçemiz Gölpazarı’nda Ramazan’da ilk sahur akşamı 3 adet top atılır, babam, annem, abim ve ben ilk topu duyduğumuzda cama çıkar iki… üç… diye sayardık ve artık Ramazan bizim için başlardı…

Hep birlikte yaptığımız sahurları düşününce ayrı bir hüzün katıyor içime…

Davulcu amca geçerken cama çıkardım. Bizim davulcunun kulakları pek işitmezdi. Bende “sağır amca” derdim. Hiç kızmaz ve alınmazdı. Mekanı cennet olsun. Manileri hala kulaklarımda..

O zamanlar herkes birbirini tanırdı. Vururdu davuluna, okurdu herkese ismiyle manilerini ve alırdı bahşişlerini…

“Davulun içi pekmez, çalarım fakat ötmez.
Bir bahşiş vermezsen Terzi Mehmet, davulcu buradan gidemez”

Özlendin be sağır amca…

İftar sofraları, hazırlıklar, mahalleyi saran pide kokuları ah ahh…

Onca imkansızlığa rağmen bereketli olan sofralarımız, Ramazan’ın gelmesiyle sanki daha da bereketlenirdi..

İftarlara misafir davet edilmeden olmaz. Akrabaların, komşuların, arkadaşların, sevdiğin kim varsa iftar açmaya davet edilir. Hazırlıklarını özenerek yapar iftar sofranı süslerdin…

Komşumuz Havva teyzem, annemin en yakın arkadaşı aynı zamanda çok espirili bir kadındı. Pişirirdi en lezzetli yemeklerini, iftara yakın çalardı hep kapının zilini. Dolu tabaklar gelir ama tabaklar hiçbir zaman boş gitmezdi. “Paylaşılırdı” çünkü her şey… Anılar da, acılar da, yemekler de…

Tekne orucunu bilir misiniz?

Sahurda oruca başlayıp, öğle ezanına kadar bekler, yemeğini yer ve suyunu içer sonra akşam ezanına tekrar oruç tutarsın…

Peki ya Teravih namazlarını?

Teravih namazları çok kalabalık olur camilerde yer bulamazdık… Erken gitmek her zaman iyidir. Hatta komşuna geç kalacaksan geliyoruz bize de yer ayır derdin…

Ramazanda tiyatroları seyrederdik. Elektriğin olmadığı, gaz lambalarının ve fenerlerin olduğu zamanların, Siyah beyaz televizyonun var olduğu dönemin çocuklarıydık biz, n’aber…

Çok duygu yüklüyüm be dostlar… her şey çok kıvamındaydı sanki…

Küçük bir kasabada, imkanların bir yere kadar olduğu günlerde böylesine güzel anılar biriktirebilmişim, ne mutlu bana…

Ama sormadan da edemiyorum, neden aynı ortamlar, huzur ve mutluluk gönlümüzde yok?

Klişe olacak biraz ama, neden “Eskiden her şey çok güzeldi” diyerek geçiştiriyoruz?

Halbuki öyle değil, her şey eskiden güzel değildi. Her şey zamanında güzel, anı yaşayabilmekte en önemlisi paylaştıkça güzel…

Biz paylaşmayı, iletişim kurmayı, sevgiyi, hoşgörüyü, dostluğu, küçücük şeylerden mutlu olmayı unuttuk be dostlar!… Bu yüzden belki dilimize dolandı durdu “Eskiden…” kelimesi!…

“Paylaşmak” kelimesi, çok işlevsel ve anlam yüklü bana göre..

Paylaşın dostlar.. Çocuklarınızla, akrabalarınızla, arkadaşlarınızla, komşularınızla; Anınızı, acınızı, yemeğinizi, ihtiyacınızı, Duanızı…

Bakın o zaman, nasıl güzel olacak her şey. Bakın nasıl yakalayacağız o “Eski” kıvamı…

Anılar biriktirirseniz anı olarak kalır. Gelenekler devam ettikçe de bir anlam taşır. Geçmişinizi unutmayın. Mutlu etmek isterseniz çocuklarınızı konuşun. Hayat paylaştıkça daha da güzelleşir. Sizleri de iyileştirir.

Hayırlı iftarlar, sahurlar, Ramazanlar dilerim. Allah Ramazan Bayramı’na, nice bayramlara erişebilmeyi nasip etsin…

Hoşça kalın, en sevdiklerinizle sevgiyle kalın…