“Kamuda çalışanlar da birçok tehlike altında”

İş sağlığı ve güvenliğinin öneminden bahseden Sulak,  ayrıca idarecileri en son düzenlenen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hakkında da bilgi verdi. Sulak, amaçlarının öncelikli olarak kamuda yetkili kişilerin amir ya da işverenlerin yerine getirmesi gereken sorumluluklarını anlatmak, kamuda çalışanların başına gelebilecek problemler ve şu ana kadar neler yapılması gerekir gibi konular hakkında bilgi vermek olduğunu kaydetti.

 

Sulak, seminerinde şu ifadelere yer verdi:

“6331 sayılı kanun herkesi kapsıyor”

 Çalışma esas kapsamımızda, çalışma hayatıyla ilgili her konuda eğitim, araştırma, danışmanlık ve yayın. Kanunun da bize vermiş olduğu görev bu şekilde tanımlanabilir. Programımızı 4 ana grupta inceleyeceğiz. Birinci olarak, İş sağlığı ve güvenliği nedir, ikinci olarak kanunun bir tekrarını yapacağız, üçüncü olarak kamuda sistematik olarak neler yapılması gerekiyor konusunu tartışacağız, dördüncü grupta da soru ve cevap kısmına geçebiliriz. İş sağlığı ve güvenliği demişken bir kavram kargaşası olmaması noktasında da şöyle bir açıklama yapılabilir; Eskiden işçi sağlığı ve güvenliği terimi kullanılıyordu. 4857 sayılı İş Kanunumuzda o tanım o şekildeydi. Çünkü bu iş sağlığı güvenliği meselesi hukuki anlamda tamamen işçilerimize yönelik uygulanıyordu.  Hatta 50 ve daha fazla çalışanı olan ve sanayiden sayılan işler kavramı vardı. Başkalarını kapsamıyordu bu kanun. 2012 de çıkan kanun ise herkesi kapsıyor. Burada iş sağlığı güvenliğinin temel disiplini çalışma hayatıyla ilgili olarak iyi, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamını sağlamak ve iyiye getirmektir. Yani kimse meslek hastalığına yakalanmasın, kimse yaralanmasın ya da ölmesin. Daha sağlıklı ve huzurlu bir çalışma ortamı sağlansın.

“Kamuda çalışanlar da birçok tehlike altında”

Bu olay bilimsel ve sistematik olarak yapılan bir çalışmadır. İş sağlığı ve güvenliği dediğimizde bu aklımıza gelmeli. Bu İş Sağlığı ve güvenliği kanununa göre esas çalışma alanındaki temel çerçeve güvenli bir ortam sağlamak, tehlikeli durumları ve tehlikeli ortamları ortadan kaldırmaktır. Hemen şu soru gelebilir aklımıza ' Biz kamuda çalışıyoruz, bunun ne tehlikesi var ki?' O kadar çok tehlikesi var ki farkında bile değiliz. Özellikle taşrada, taşra dediğimiz zaman da biz Ankara dışına hatta İstanbul'a bile taşra diyoruz. Merkezin dışındaki yerler anlamında söylüyorum, idarecilerimiz, sizler de dahil buna çok ciddi anlamda bir görev yükü altında. Hatta ben üst yönetiminizdekilere diyorum ki, cinnet halindeyiz farkında değiliz idareciler olarak. Çünkü çok fazla yük var, bağlayıcılık var, bürokratik engeller var. Biz işinizi yapacağız ama engellerimiz de var. Dolayısıyla öncelikle kendi sağlığımızı düşünmek zorundayız idareciler olarak.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”

Şeyh Edebali'nin bir sözü var diyor ki ' İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'.Aslında işimizin temeli bu sözde yatmaktadır. Bize yıllarca hep önce devletin geldiği öğretildi. Devlet için biz herşeyi yapmaya hazırız ve özellikle de ölmeye hazırız. Ama Şeyh Edebali öyle dememiş. O zaman önce insan faktörünü ele almak zorundayız. Bziler hem kamuda hem de özelde şöyle bir düşünce var 'Her şeye rağmen iş olacak, her şeye rağmen üretim olacak, her şeye rağmen para kazanılacak' Ben de diyorum ki herşeye rağmen önce insan. Bürokratik baskılara karşı, görevden alma ihtimaline rağmen ya da başka şekilde para kaybetme riskine rağmen önce insan demek zorundayız. Bu anlayışı değiştirmek zorundayız.

Bazı şeyleri ciddiye almıyoruz, ileride başımıza neler geleceğini bilmiyoruz, o yüzden her şeyi ciddiye almak zorundayız. Örneğin büroda çalışan bir memur bilgisayar kullanıyor, elinde bir şişlik meydana geliyor. Bu olayları ihmal edersek bunların çok ciddi sonuçları olabilir. Şu anda mevzuat açısından bu olayların üzerinde durulamıyor. Ama idarecileri bekleyen en önemli sorunlardan birisi de budur. Hiçbirimiz farkında değiliz. Özellikle meslek hastalıkları noktasında ciddi bir mevzuat problemimiz var şu anda. İşçiler 4857 sayılı kanuna göre SGK'daki kanundan yararlanabiliyorlar. Özellikle 657 sayılı kanuna göre çalışanlar davaya buna benzer çalışanlarda böyle bir tanım da yok. Bir kanuni boşluk da söz konusu bu durumda. Ama bu düzenlenmeyecek anlamına gelmiyor.

İdareci olarak işveren olarak iş içerisinde alınacak önlemleri kanun emrettiği için değil insani vasıfların bir gereği olduğu için yapmalıyız. 

“Hiçbir hastalığın veya iş kazasının kaderle bir alakası yoktur”

Hastalıkların ve kazaların %100'ü önlenebilir. Hiç kimse bu önlenemez diyemez. Eğer siz yeteri kadar çalışmazsanız, araştırmazsanız, yatırım yapmazsanız, para harcamazsanız önleyemezsiniz. Ya da önceliklerinizi farklı şekilde ortaya koyarsanız yine önleyemezsiniz. Kazaların %88'i davranıştan %10'u ortamdan, %2'si de öngörülemeyen olaylardır diye bir ifade kullanılıyor. Bu yanlış bir ifadedir. Eğir bu oranlamayı kullanırsak her şeyi o %2'nin içine sokmaya çalışırız. Ayrıca bu oranlamanın bilimsel bir dayanağı da yoktur. Hiçbir hastalığın veya iş kazasının kaderle de bir alakası yoktur. Çünkü o kader ve kaza ayrı bir olaydır. Bu kanunun amacı da iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bütün ortamlarda iyileşme sağlamak ve problemleri ortadan kaldırmaktır.”

 

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun getirdiği hak ve sorumluluklar şu şekilde oldu:

Tüm çalışanlar sağlık ve güvenle çalışacak.

Kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı.Kişinin bulunduğu iş yerindeki çalışan sayısı ve iş yeri türü kanundan yararlanmasına engel olmayacak. Kanun aynı zamanda çırak ve stajyerler için de geçerli olacak.Her çalışan iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanacak.

Kuralcı değil önleyici yaklaşım

Kanunla iş yerlerine risk değerlendirmesinde tespit edilen husuları da göz önünde bulundurarak, genel bir önleme yaklaşımı getirildi. Tüm sorumlulık işverene aitb olmakla birlikte iş sağlığı ve güvenliğinin işyerinin bütününde benimsenmesi ve uygulanması sağlanacak. Risk değerlendirme sürekli olarak gözden geçirilecek.

eKanun, iş sağlığı ve güvenliğinde en iyi koşulları hedefleyerek iş yerlerinin mevcut durumunun sürekli iyileştirilmesini amaçlıyor.

İş yerleri tehlike durumlarına göre sınıflandırılacak

İşyerleri, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin daha etkin sunumu amacıyla tehlike sınıflarına ayrılacak.Bu sınıflandırmada; yapılan işin özelliği, işin her safhada kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları gibi hususlar dikkate alınacak. Tehlike sınıfları; iş yerlerinin yaptığı aıl iş dikkate alınarak, sosyal tarafların dahil olduğu bir komisyonun görüşleri doğrultusunda bakanlıkça tespit edilecek.

Her iş yerinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi

Çalışanların sayısına ve iş yeri türüne bakılmaksızın her iş yerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile diğer sağlık personeli görev yapacak.İş Sağlığı güvenliği personelleri, özel eğitim gören ve mesleki yeterliliğini sınavla ispatlayan kişiler arasından bakanlıkça yetkilendirilecek.Gerekli şartları taşıması halinde, iş verenin kendisi de iş sağlığı ve güvenliği hizmetini üstlenebilecek.Bu profosyoneller, yetkileri kapsamında işverene karşı sorumlu olacak. Bu sorumluluk kapsamında İş Sağlığı güvenliği profosyonelleri, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hususları işverene iletecek.

İş kazasının meydana gelmesi durumunda ihmali tespit edilen iş güvenliği uzmanı veya iş yeri hekiminin yetki belgesi askıya alınacak.

İş yerleri için ortak sağlık ve güvenlik birimi

Kanun iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin belirlenen sürelerle iş yeri bünyesindeki personel tarafından verilmesini esas alıyor.Ancak işyerinde uygun vasıflara sahip personel bulunmaması halinde bu hizmet işyeri dışındaki ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden alınabilecek.Ortak sağlık ve güvenlik birimleri,yetkileri kapsamında hizmet sundukları işverene karşı sorumlu olacak.

Küçük işletmelere devlet desteği

Kamu hariç 10'dan az çalışanı olan ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesinde bakanlık maddi destekte bulunacak.

10'dan az çalışanı bulunan, az tehlikeli sınıftaki işyerlerinin bu destekten yararlanmasına ise bakanlar kurulu karar verebilecek.

Desteğin uygulanmasında Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları esas alınacak.

Sigortasız personel çalıştırdığı tespit edilen işyerlerinden, yapılan destek faizi ile birlikte geri alınacak. Bu işyerleri destekten üç yıl süreyle men edilecek.

Risk değerlendirmesi zorunlu hale geliyor

İşverenler, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi ve bertaraf edilmesi için risk değerlendirmesi yaptıracak. Yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu da risk değerlendirmesinde özellikle dikkate alınacak.

Maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan sektörler ve büyük endüsttriyel kazaların olabileceği iş yerlerinde risk değerlendirmeleri yapılmamışsa iş durudurulacak.

İşe başlamadan önce sağlık taraması

Çalışanların hassasiyetlerinin saptanması ve risk durumlarının belirlenmesi amacıyla tüm çalışanlar sağlık taramasına tabi tutulacak. Çalışanların muayeneleri; işe girişlerinde, iş değişikliğinde, iş kazası ve meslek hastalığı ile sağlık nedeniyle verilen aralardan sonra tekrarlanacak.

İş Kazası ve meslek hastalıklarında etkin kayıt dönemi

Yeni dönemde iş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıtları daha etkin ve güncel hale gelecek.İş kazaları kazadan sonraki, meslek hastalıkları ise öğrenildikten sonraki üç işgünü içinde işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilecek.

İş yerleri acil durumlara karşı hazır olacak

Ciddi ve yakın tehlike bulunan yerlere, sadece gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilenler girebilecek. Bunların dışındaki çalışanlardan işlerine devam etmeleri istenemeyecek.

Ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez hale gelmesi durumunda, çalışanlar işlerini derhal bırakarak tahliye edilecek.Tüm işverenler;ilkyardım, yangınla mücadele, kişilerin tahliyesi, gibi durumlar öncesi için önceden acil durum planı hazırlayacak.

İş Sağlığı ve güvenliğine çalışan katkısı

İşyerinde yetkili sendika bulunması halinde, sendika temsilcileri çalışan temsilcisi olarak da görev yapabilecek.

Çalışan temsilcileri getirdikleri öneriler nedeniyle işverenler tarafından hak mahrumiyetine uğratılmayacak.

Çalışanlara İş Sağlığı ve güvenliği eğitimi

İşveren, tüm çalışanlarını iş sağlığı güvenliği ile çalışma hayatına dair hak ve sorumlulukları hakkında bilgilendirecek. Çalışanlar iş ve iş yeri değişikliği, uzun süreli işten uzak kalma ve kullanılan donanımın değişikliğinin ardından, yeni çalışma koşullarına yönelik eğitim alacak. Bu eğitimler düzenli aralıklarla tekrarlanacak.

İş Sağlığı ve güvenliği kurulları

50 ve daha fala çalışanın bulunduğu ve 6 aydan fazla süren işlerin yapıldığı tüm iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturulacak. İşveren, iş sağlığı ile ilgili çalışmalarda bulunacak kurulun, mevzuata uygun kararlarını uygulamakla yükümlü olacak.

Tehlike durumunda çalışmaktan kaçınma hakkı

Çalışan, ciddi ve yakın tehlikeyle karşı karşıya kaldığında iş sağlığı ve güvenliği kuruluna , kurulun bulunmadığı yerlerde ise işverene bu durumun giderilmesi için başvuruda bulunacak.Çalışanın talebi doğrultusunda karar verildiği takdirde gerekli tedbirler alınıncaya kadar, çalışmaktan kaçınma hakkına sahip olacak.

İş merkezlerinde iş sağlığı ve güvenliği koordinasyonu

Aynı iş yerinde birden fazla işverenin olması durumunda işverenler mesleki riskler ve önlenmesi konusunda birbirlerini ve çalışan temsilcilerini bilgilendirecek. İş merkezleri, iş hanları, alışveriş merkezi ve sanayi bölgeleri gibi yerlerde ise işyerleri arasında iş sağlığı ve güvenliği konusunda koordinasyon yönetim tarafından sağlanacak.

Hayati tehlike tespitinde işin durdurulması

Hayati tehlike tespitinde bu tehlike giderilinceye kadar, işyerinin tamamı değil sadece bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alanda iş durdurulacak. Böylece işyerinin tamamen kapatılmasında yaşanacak mağduriyetler önlenmiş olacak.

Büyük endüstriyel kaza riski için önceden tedbir

Büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerlerinde, kaza önleme politikası belgesi veya güvenlik raporu, işyeri çalışmaya başlamadan önce istenecek.Güvenlik raporu hazırlama yükümlülüğü bulunan işveren, hazırladığı güvenlik raporlarının içerik ve yeterliliğinin bakanlıkça incelenmesinden sonra işyerlerini işletmeye açabilecek.

 

İdari yaptırımlar etkinleştiriliyor

İş yerlerindeki çalışma hayatının teftişinde, iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi için iş müfettişleri görev alacak. Kanuna aykırılığın tespiti durumunda, idari para cezaları daha caydırıcı halde uygulanacak.

İşveren, iş güvenliği uzmanı veya iş hekimi görevlendirmediğinde her bir kişi için 5 bin TLceza ödeyecek. Aykırılığın devam ettiği her ay için de aynı miktar uygulanacak.

Risk değerlendirmesi yapmayan işverene 3 bin TL, aykırılığın devam ettiği her ay için 4 bin 500 TL idari para cezası uygulanacak.

İşverenin iş kazası veya meslek hastalığını SGK'ya bildirmemesinin cezası da 2 bin TL olacak. Büyük kaza önleme politika belgesi hazırlamayan işverene 50 bin TL idari para cezası verilecek.

Kanun aşamalı olarak uygulanacak

Kanunun; iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesi gibi bazı hükümleri aşamalı olarak hayata geçirilecek.

Kamu kurumları ile 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri, Temmuz 2014'ten itibaren göreve başlayacak.

50'den az çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde işö sağlığı ve güvenliği profesyonelleri Temmuz 2013'ten itibaren görev alacak.



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir